24 Şubat 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

24 Şubat 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika No. 134 ARBAROS Yazan: İskender Fahreddin Akdoğan (Kızılelma) nın duvağını açmadan bahçeye indi. Süleymanın gözdesi ak mıydı, kara mıydı? Bilmiyordu.. O hâlâ (Altındal) düşünüyordu Divan kâtibi Hiyazi efendi ikte.. Barbarosla Lütfü paşanın te- şebbüsleri üzerine a Süley- man Turgudun esaretten kurtarıl- ması için Venediğe har elçi gön- di saraya davet edilerek kendisi- ne bu mühim vazife verilmiş ve bir gün evvel yola çıkması emre- dilmişti, Niyazi efendi hem sa BE için çok meyus ve himayesiz kal- mıştı, Saraydan vaki olan teklifi min- netle kabul ederek derhal yola çıktı, Türklerin teklifi kabul edilirse, Akdenizde münasib bir yerde birleşilecek... Türkler (Merih yıl dızı)nı ei Venedikli. ler de Turgudu Türklere teslim edeceklerdi Bu hab nda şayi o- sın lunca herkesin yüzü gülmeğe baş- lamı — a gönderilen elçinin ilani bir cevabla dönmesi ihti- malini düşünen Kanuni Süleyman bir gün Barbarosu saraya çağırt- tı: ri eli boş ini bil- zaklara çekilenler de çabuk kala- fattan geçirilsin. Dedi. iii Haliçte boş durmıyordu — Hiç merak etmeyiniz, şev- ketlâm! ledi. Niyazi m dö- ve kadar donanı n bü. ün eksikleri ola- seli Kulunuz da bu fikirdeyim.. eye mi De ka- nize çıl Si başka çar: gü " Çanakkaleden ge- Yapılıyor, amirallar, şövalyeler ve kardinallar meclisinde mühim ka- rarlar verildiği bildiriliyordu. Hattâ bir kaç . evvel Vati- kanın ki sarılan pa- Panın (Andrea Derya gönder pi bir mektul e za Türkle- rin. ikiden Arşipel adalarını al- mak sırası gelmişti. e (Navarin) ne ölen Venedik şövalye- izi çağırıyor!» di- vr Andreayı Türkler üzerine Dm istediği dilden dile do- laşiyor... Ve bu haberler halkı da, padişahı da, donanma rüesa- sm da çileden çıkarmağa kâfi Zeliyordu. anede yeni > ini öğ e. d talimleri eker, kızakta A ge er birer birer denize indirili- Huban geceyi gündüze kata- Tersanede çalışan işçilerin ba- Barberosun ayağı- > e emdiği gibi, yi — tam mânasile- ia çıkaracaktı. Ayas paşa bütü; Barba- Tos tarafından ai. pek âlâ Mite şu şeytan herifi bir tür- , Çam ızı gibi semileiyeiine yapıştı, Diyerek kendi kendini yiyor ve derdini İbrahim paşadan başka kimseye açamıyordü. Ayas paşanın bir ümidi var- di vardı. ilkbahar (yaklaşıyordu. (Bu mevsimde donanma nasıl olsa Akdenize çıkacaktı. Tersanedeki m da seziliyordu ki, yaz asında Akdenize mühim bir Si Sr Taya paşa, Barbarosun gaybu- betinden istifade etmek fırsatını kaçırmıyacak, tekrar saraya ve padişaha hulül etmenenin çaresi- ni bulacaktı, — Ey, o vakit ne yapacaksın bakalım?! -diye kema sd Padişahı kandırmak si bana gelince, seni öyle bir Si vura- cağım ki.. Bir daha, yüz tane Ak- doğan gelse, sırtını yerden kaldı- ramıyacı Bir düğün gecesi .. doğ ( b “meselesini iye halle. divermişti. klığan Galatadaki evinden ayrılmıştı. O yıllarda böyle N arının Obulunduğu Kanuni Süleyman loğana Cibalide bir köşk hediye. esi Süleymanın v kan bahçesinde tanbur, def, ve iki ve başka bir ses işitilmiyordi Akdoğan emi ik aldığı ka- rısını, saraydan gelen arabadan ken, iyice yüzüne bile bak- mamıştı. Padişahın çırak çıkardığı göz- desi acaba kör müydü... Topa mıydı?, Toksa dudakları sarkık bir arap mıydı? Akdoğan gelinin ez bi- le indirmeden MUŞ ve çok sevdiği arkadaş Salih re- isin mg n bu Kal tındal)ı e lee demiş- “Akdoğan, (Altındal)ın aşkını bir türlü yüreğinden çıkarıp ata- mıyordu. Salih bara misin sen? Böyle bir ge- cede düğün evini iri kıp le saçma Barbaros as Vallahı hem yüzüne tükürür, hem de ölünce- ye kadar adını anmaz! Aklını ba- gına topla!... Herkesin gıbta etti- ği bu izdavç senin için çok ha- yırlı olacak, Padişah Kizilelma) ibi sevdiği gözdelerinden Allahtan be- gı bizi > ekeni Sevgili lim liken a Min m Peran pişman oluyor | Adil; — Vaka biraz evvel başımdan geçti, dedi. Bundan bütün erkek- ler istifade edebileceği için size anlatmak faydasız olmıyacak. Be- e iz Peranı bilirsiniz, de- Kekik hepimiz Peranı ta- mesud ediyordu. vayetlere bakılırsa, da mesud ettiği vardı. Hepimiz merak ile Adilin hi- kâyesini dinlemeğe hazırlandık. başaklarını ğa başladı: k güzel kızdı amma huyu pek aksi idi. Böyle olmakla be- raber hassas bir kalbi vardı, Siz de bilirsiniz ki ben de çok iyi ah- âklıyım, gayet uysalım üzeri işten yorgun argın kafam şişmiş, bir halde eve dönünce « ev- kere beni asılmış surat ile karşı- lardı. Şikâyetlerinin sebebi incir çekirdeği doldurmıyacak i kendi- sinin buası onun yanında pek sö- nük kalıyormuş. . Bu saçma sapan sözleri duyunca gözlerimi tavana kaldırarak susmaktan başka ya- pacak bir şey bulamıyordum. Peran a e m, şekerim, di- rr İİ iüküder in iK sence gayet ehemmiyetsiz kalıyor. akat ben de senin ticaret işle- rine, müzayedelerine, salarına, türlü türlü dalâvereleri- — Üvey anan mı? ya. Sana bir yalan söy- lemeğe mecburiyetim var mı? Se, nasıl benden ayrılacağına mem- nun isen ben o kadar , Filhakika, bir saat sonra, Pe- ran bütün eşyasını > çanta larını aldı, evden O gidince ite >pk yalnız hissettim. Hej Perana tekrar mem- halde, bu ayrılışta kabahat be- nim olmadığını ona göstermek is- terdim, Onun için kendisine ga- sükünetle bir mektu ker şeyi anlatıyor, bazi larda ona da hak veriyordum. Ku- surlarımı saklamıyordum. Faka kendisinin, ne kadar huysuz ve geçimsiz bir kadın olduğunu gü- iyi bir ders teşkil edecek bir mek- tubdu. Uşağı çağırdım, mektubu tes- lim ettim, Postaya vermesini söy- ledim. Vakit geçti. Şehir postası pe Onun için mektub Peranın eline ertesi günü gidebi- i. mektubun Peran üze- rinde ne tesir yapacağına merak ediyordum. Ertesi günü cuma idi. Her za- man, sabahleyin dokuza doğru evden ürürüm, Fakat — cuma evde e e Buna da iyi Çünkü öğleden sonra, arar Eeldi tim. Tatlı, âdeta yalvarıcı bir ses: — isi im? ne alâkadar olamam m Çok mu — Şimdi düşünüyorum ” sattın, az mı kazandın? Falan mal | Adil... Biraz huysuzluk ettiğimi izi çıktı mı? a fırma e A zamanki gibi ? Bunlardan a ne! Her halde, şekerim, tica- Ne kadar ii size an- rete belki aklın erer amma, ka- dınlarla konuşmasını bilir bir. adam değilsin, sen! İşte Peranın sözleri. Diy. size, fena kalbli bir ilime de ME ğildi. Değildi amma, insanı böy- le iğnelemekten, sinirlendirmek- ten de geri durmazdı. Nihayet bir akşam dayanamadım, sahiden ca- nım sıkıldı. bak, Peran, dedim. Eğer öyle yam edecek olursan.. Müşterek bir hayat için lâzım sie mek uysallığı ayak altına alır- sa eli O ani na bak, ale dedim. Eğer mi? in sustum. Bu tastik de- mekti. Hiddetle derhal cevab verdi: — Pek âlâ, sana bu lâkırdıyı ah y netme! Ben m. Eğlenmek, neşeli bir mi Sür mek benim de hakkım Hr gün ğe suratını çekec. yal deği- lim ya! Allaha ısmarladık, üvey anamın yi gideceğim. Orada rahat Eğlendim: latmağa hacet yok. Mektubum beklediğim tesiri hasıl etmişti. Keyifli keyifli: — Mademki haksızlığını tes- bu bahsi ka- —o halde tekrar ni mi- yim? Esyaları da alayım mı — Hay hay. Çabuk, vk bek- iyorum. Bir saat sonra Peran kollarmın arasında idi ne tatlı tatlı öpüştük. Sonu böyle barışıklık ile biten ayrılıklardan Allah razı olsun. Onu beri ge sıkarken, mağ- rurane mırıldandım. — Doğrusu, dedim, mektubu- nunum. yi Ne içim Mektub mu Ne mel Perin de yüzüme bakı- ordi — Da er si mektubu al- madın mı? i bu değişik- liğin sebebi bu akik değil mi? — Ben hiç mektub falan alma- dım. Haydi, şaka etmi — Dün akşam mektu b yazdım, Mehmedle postaya yolladım. Mehmedi çağırdım. Ona Pe- önünd d onu çalın Diyerek yi e kolundan ti... Yanına oturttu. Ve sa- zendelere erki, i şu nihavend faslından (Zülfünün esiri oldum...) diye sağa bir Li vardı, Haydı baka leşi var) —Mektubu kaçta postaya ver- din? Mehmed şaşırdı. Sarardı: — Affedersiniz, e dedi. Mektubu cebimde tmuşum, He- men v ei ve Sürdü cet yok, abdal! Para yüzüme bakıyordu: HASAN KOLONYASI. NIN BENZERİ. Nİ BÜTÜN DÜNYADA Bulamazsınız san kolonyasını Fransa, tesna lonyanı dünya piyasasında bir e; tesadüf edilmiyeceğini birlikte beyan ediyorlar. İtalyanın meş- bur esans fabrikalarından meş- hur Sanderson bile bu bususta kat'i olarak “Hasan kolonyası kadar nefis bir kolonya yok- tur, demiştir. Meb'uslar, Vekiller ve her rinden sakınınız. şubemiz yoktur. H den sakını Ballakım ve & Bayoğlu. YENİ NEŞRİYAT HIRISTİYANLIK VE MÜSLÜMANLIK Doktor Milâslı bay İsmail Hakkı ta. rafından bu nam ile bir kitap neşredil- islâm dini miştir. Hakikatı islâm, ii inde et- İerin tezkiesi; kurana göre Hazreti İ: — bee ve ei eseri ibi ul i nba Tek yea ve add beklide ba vidir. YENİ ADAM bir çok harikatürler kil ediyor. Posta ittihadına ia olmayan ecnebi memleket 3600, altı aşı 19 ylığı 1000 kur ma > Seneliği üç Adres tebdili için yir ip kuruşluk pul göndermek e Mp e — AM 109 5. İmes eş Öğle İkindi Akşam Yatı E Ni 25 6,34 rr 131 Ve. 5,04 6,42 12,28 15,31 17,53 19,23 İdarehane: Babiâli civarı uk Sk asan sastaa ns İn ı sensin, dedi senin o edibane yazılarını pe ii dum da onun için mi gelaim zan- nediyorsun? a ni tesirine netmekle büyük bir budalalık e İşte gidiyorum, Hem — defa bir daka dönmemek 1 üze“ kani çarparak çıktı gitti, < başımdan geçen vaka. Fikrimc. a, kadınladrın çoğu bu huyda üklardır. OKulağınızda küpe ok sun diye size anlattım bunları, eci

Bu sayıdan diğer sayfalar: