30 Nisan 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

30 Nisan 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AM: 30 Nisan 1938 o | SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 476 » “Beni arayıp sormuyorsunuz, üç gecedenberi hiç uyku uyumadım)!,, 4 Rusya muharebesi açıldığı va- «Hekim» paşadan yak nız ikisi Mahmud Nedim ve Mit- hat paşalar sağ idi. M Nedim paşanın harb sişlerinde alâkası olmadığına gö- re Abdülhamid (Mithat paşayı harbin müsebbibi ve davetçisi göstereyim) derken diğer ları da gelişi güzel harbi ilândan «mesul tutuyor! Rusya ile harb ilânında Mithat paşa da İstanbulda değildi, Fakat artık o zaman bu harbden tevakki mümkün müydü? günlerde Çar neliline bir lunması pek htemel görünür. Ancak Abdülhamid ile ella da ler bu çareye tevessüle hiç yanaşmıyarak harb açmağı tercih ettiler. DE ki buda «Hekim paşa- lara», hele dördüne hiç alâkala- rı olmıyan bir şeyi isnaddan iba- ret kalıyor. Abdülhamid muharebede bu- lunan askeri erkân rma m «terakkipervrelere» ediyor. Şüphe yok, ki mer gi Sü- Misin cülüsundan aki olan Nis köşkü daveti meselesini sultan Murad devrine aid tefrikalarımda Abdülâzizin katli davasında taf- sil etmiştim. Bu unda da olsa, olsa Hüseyin Mithat paşalar alâkadar ve ea kilirler, Halbuki Hüseyin Av ni paşanın — daveti tehir ettir. diği malüm. Abdül a Fransa - Prusya muharebesi şiire hezimetem istifade ile Pariste ye asavyuruna tüklerini beyan ediyor. İki hadise arasında tarihi mü- şabehet bulmak ancak Abdülha- midin le kabil olabilir ! Komün, Rejans,.. Bunların ma- yeli leeki yalnız isimle- rini işitmiş olduğuna hiç şühye caiz olmıyan Abdülhamid sini serbes bir salâhiyet sahibi addediyor.. Gez Nisbetiye köşkü dave- ti R beyin ile Babiâli ayrı birer devlet imiş gibi bir hale gelmişler ise bundan şikâyete en az hakkı olan "da bizzat Abdülhamiddir, Çün- iki idareyi bu hale sokan an- cak kendisi idi. Yoksa Abdülhamid bu ikisinin bir olması için Babıâliyi resmen de ortadan kaldırmadığına kal ben müteessir mi idi! Abdülhamid yirmi sene salta- Bunun ancak kendi himmet ve dirayetile kabil olduğunu anlat- mak istiyor, Abdülhamidin takib ettiği siya- set rükünlerini ve yollarını şim- diye kadar hayli izah ettik; bun- dan sonra da bu siyaset tutum- larının neticelerinden bahsetmeğe devam edeceğiz. Bu pa: dişahın, siyasi muvaffakiyetleri- ni sayıp dökerken ve kendini müdafaa ederken devleti aliyenin bakasın: kendi dehasına at- feylemek yolundaki iddiası kar- şısında: Bizim şeyhin kerameti olur menkul kendinden! Demekten insan dilini alamı- yor! Ermeni vukuatı esnasında elâ hakın- daki tazyik ve takibler bir müd- det devam etti; sonra ya muhalif- leri ilkaattan lee e ya Ab- imi Kâmil paşa yüzünden i azaldı, Kâmil paşaya ara- de ta edildi. Hattâ 1894 osu içinde küçük şehzadele- tinde sarayda ziyafetler ir akşam Kâmil pa- zak efendi maşasında Kâmil paşa Gazi Os- man paşa serkarin Hacı Ali padişah nezdinde bulundular. Kâ- mil paşa bu vesile ile de taltif. lere nail oldu Bundan sonra Abdülhamid Kâ- İ mil paşaya emniyet ediyor gibi görünmeğe, siyasi işlerde müta- lâasını sormağa başladı. 1895 te Sason ermeni vakası olmuştu. Bir akşam ser karin Haci Ali bey Kâmil paşanın konağına gel- di; zatı in kendisini gör- mek istediğini söyledi. Kâmil paşa saraya gelince kapıda bek- liyen iki müsahib kendisini doğ- arem dairesine isal ettiler, İçeriye girince Kâmil paşa hün- kârı yazı odasında, ayakta, pek telâşlı halde gördü. Abdülhamid derhal: Aman! Beni arayıp sormi- yorsunuz. Üç gecedenberi uyku uyumadım Dedi. Kâmil paşa padişahın iz- tırabına iştirak göstererek sebe- bini ani vap istedi, — İsyan li silen yi gaddarane hareket- lerini bana arzettiler. Âsilerin darb ve tenkili hakkında dör- düncü ordu kumandanlığına b telgraf yazılmasını emrettim, Me- E ger başkâtib meali şiddetli bir telgraf yazmış. Bunun icrası İn- gilterenin müdahalesini davet et- ti. Ben vurulsun dedisem katliâm edilsin demedim! Sözlerini (o söyledikten sonra sa prada paşayı biraz zem ve takbih et Pie E meşhur tel- grafnameyi kendiliğinden yazdı- ğını tasdik ettirmek için Süre; pek ziyade tazyik eylemiş isede her şeyi göze alan Sürey- ya paşa buna yanaşmamiıştır!) İngiltere elçisi meselenin tah- kiki için sona memur gönder- mişti. Abdülhamid tahkikata Fran- sa ve Rusyayı da teşrik etmek, sefaretleri temin eylemek isti- yodu. unun için Kâmil paşayı İngi- liz elçisi sir Filip Kürri nezdine gönderdi. İngiliz — yaa ni ta pek emni; etmiyı aşa GSM: padişa enin mütalâalarını bildirdi Bugünlerde eiiğr e Eri en yerine Said pa: işti Abdülhamid ser karin vasıtasi- le Kâmil paşaya (Bu defa hasbelicab tebeddül de şürayı devlet aldı. fekkürle vükelâlıktan tevehhuş gösteren Kâmil paşa: (Padişahımıza hizmet mefhare- dimize hizmet edebilirim.) Cevabile teklifi geçiştirdi. (Devamı var) Radyo Nisan Salı bul, 17,30 SER dersi - Üni- versiteden nakil ili Mİ e an Kâzım - Kem. Radyo Siken rası ile beraber Münir Nureddin Gür- ses (Türkce yeni eserler halk türküleri) 22 Radyo caz ve tango orkestralar peşte, 550 m. 19,40 Plâk, 20, 20 amele yayımı, 20,50 Musikili sözler, 22,30 Piyano- Mi konseri, 23,35 Kuintet konseri, 24 Çigan musikisi, Viyana, 507 m. 19,55 Viyana ope- rasından nakil, Verdinin Aida. Hee 23,20 Mai Den konse: ando ri 1 Mayıs Çarşamba 18,20 Şarkılar, Vi W5 301 Des plâkları. 5 Plâk, söz- Er 20, 2033 e hm Sa, 50 Sözler, 21 Opera parçala Chopin konseri, > a Senfonik ve 23,15 Hafif “ er m. 20,10 Ulusal Avus- turya musiki şarkılı yayım, 22,10 'iyanada | ma > 23,25 Akşam kon Vi m. 24,45 Kuartet konseri. 364 m. 13 - 15 Duyumlar, 15.05 Re takımı, o 14,40 Luca or- LU 18 Karışık asker omuzikası, 9,15 Konser, 20,20 Romen musikisi (Pink il), yeli 05 Carmen koro heye- ü, im konseri, 23,15 Du- İBAHAR Yazan: lee Tahsin Evvelâ koşmak, onla- rın k Jığına Gömülmeli isteği kabardı; irade: kuvvetile bu isteği yendim ve Gürer ba- karak babamı düşündüm. Yanım- da onu aradım.. ona sormak is- tedim: — Baba, ben sana ettiğim ye- minden dönmemek için, sevdiğini biricik mes evlenmek isteme- dim, F iğim bir adam- temezsem senin ru- Amcamın söylediği sözlerden yal- nız bu son cümle aklımda kal miş ve akşamdan beri beynimi çekiçlemişti. bu doğru olamaz değil mi Mina? babam e mutla- ka sevmediğim amla ev- İenmemi istemedi değil mi? Ertesi g Dün akşam kendi sy tekrarladığım sualler beni sabaha . Erkenden kalk- çökerek.babamla konuştum, Hayır Mina, babam bana sev- mediğim bir ll evlen deme- di... Bilâkis onun işitir gibi ok duğum müşfik sesi: — Kızım, sağken ve öldükten sonra en büyük isteğim senin sa- adetindir... dedi. Baş sıl e bilen Mina! Baba- mın saadet dedi ir le olur değil mi? O halde aca Mi ona ettiğim yemini geri dersin? Deli olmamak için oralardan kaçtım. Fakat burada da dı mıyorum... Nerelere kaçayım Mi- na? Sen söyle, söyle Mina, nere- en? lere kaçayım b. ura- Feyhandan Minaya si , kânunuevvel 32 Kalbimin his kapısını örttüm.. Artık Keki istiyorum. Bir ay- danberidir ..... lisesinde resim ho- calığı yapiyorum. Bu ders saat- lerine benliğimden çok sıcak bir şey ekl Telebelerim ara- sında öyle resme düşkün olanla var ki bu istidadları Heeikek. için onlarla teker teker ve büyük bir alâka ile uğraşıyorum. Birkaç sene evvel ben de on- e gibi benimle meşgul olacak büyük aramıyor muydum? Mi bugün de etrafımda ben- den yüksek sanatkârları, onların fikir ve tenkidlerini bulmakla memnun değil miyim? Talebelerimle aramda sıkı bir zincir var. Bu zincir her gün bi- raz daha eği ve bizi biribi- iyor. b haricindeki hayatımda bellibaşlı bir şey yok... «Güzel sanatları > öesi göte ne ette çok azıldığımı anl > rol aldığım söylemiş miy- | dim sana? Yap toplantılara gidiyorum. ma programile kadar olduğumu gören ris geçen e n hanım, gelecek ay yeni ii ye seçilecek. Sizi umumi kâtib olarak teklif edece- ğim; çünkü bugünkü kâtibimiz son zamanlarda bizi oldukça ih- mal ediyor. ÇİÇEĞİ| Sıra No: 59 Bugünkü umumi kâtib dediği «Suad Nedim» beydir. Söz ara mızda, onun bundan evvşl cemi hareketi b kin amma bu şuma gitti doğrusu... Ben de ok sam, beni reddeden bir kızla karşı karşıya çalışmam, Minacığım, eğer çalışmak be- nim için bugün biricik unutmak vesilesi olmasaydı ben yerimi bu adam... lu bir adam olsaydı bu Da istifade ederek ya bir düziye be- ni görmeğe kalkar, vesileler icad ederek beni yorar, yahut ta aşa ğı yukarı onun yerini almak gi- bi bir şey olan bu çalışmama ni- hayet verebilirdi. Ne dersin, bu adamın daha yü- zünü bile görmedim. Halbuki iş- ler sebebile mütemadiyen resmi muhaberedeyiz. Kâh bir mesele hakkında fikrini öğrenmek, bazan bir iş için malümat istemek üzere sy Büyükderedeki adre- sine ub gönderiyorum ve bu- na ili alıyorum. a, sana asıl mühim havadisi söylemeği unuttum: İstanbula geldiğim vakit şimdiye kadar yap- tabloları bir araya toplayıp diğimi p çok ziyaretçilerle doldu boşaldı. bir iki peyzaj satıldı da... İstanbula geldikten sonra birkaç eser hazırladığım isabet olm Tabii halk onları daha çok be- ğendi o ge eme sebeb olan Sapanca gölünde ışıkla» rı» isimli tabloyu vmiy satın aldı. «Uludağda belediyesine hediye ettim. «Gök- sup yu bir Mısırlı, «Topkapıdan dışarısı» nı Mehmed bey isminde bir mma «Yeşilköy açıkların- da fırtına» yı şair Ziya bey aldı. > getirdiğim tablolar sından «Barbizon» da Galiba Pariste bulunduğu zaman oralarını gezmiş te hatırasını sak- lamak ii vu İlk sı için epice iyi bir mumaffkıy değil mi? Ben pek (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: