27 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

27 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tetra No. 12 ii TAÇLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN “ Ben, Çin imperatorunun zabitiyim. Yabancı ulusların ordusunda, başı aşağıda gezen tutsaklar gibi çalışamam. Ben de, kumandanım gibi, kendi elimle karnını deşeceğim !,, Kumandan (Pessa) nın ölümlü. Oktay kardeşi: an inin sözlerini c kulağile dinliyord. Demek ki, (Şe-TenŞ e) damar- dJarında Moğol kanı gi deri Oktay: — Keşki onu bir kere alnın- Han öpseydim. Diye cerh. Moğol hanı, Çinli kumandana iki bin akıncı daha göndermişti. (Şe-Ten-Şe) yardımcı kuvvet. gelmeden önce, Şan-Tona gir- miş bulunuyordu. Li hinin çadırında kolları bağlı ya- tayordü. (Şe-Ten-Şe) Çin imparatorunu Ve güzel prensesi misin ayamadı- di isin eek it e rliydi. ızlar ezan Sarı çaya Ve ee bu hakan bunların han- gisini i beğenirse, e ötekileri Moğol hanı (Şan-Ton) kızla- an hiç birini beğenmedi.. hep- 8ini Za erine dağıttı, , Oktayın özü (Dağların kızı)- Bda, aklı da (Çin yıldızı)nda kal i da ağ güzeli, öte- aç gün sonra $u haberi göndermişti: Arzu ederseniz, Şan-Ton- daki ordu ile Çin imparatorunun üzerine gideyim?» in sukutun- dan önce Çinli kumandanı Şan- Tondan rma ekini (Su- buta, ay) Nankin surlarını yıkmağa Yeni ölmüş insanların etlerini de Yemeğe başlamışlardı. Nankinde başka iL. da baş göstermişti, ankinde on yedi Çin kuman- Hin Bağ Bunların hepsi de gün inadcı ve de- ipa ebe iplerdi, Moğollara ye- hilmemek için, kanlarını son dam. lasına kadar dökmeğe ve eki © Teslim etmemeğe ağız birliğile And base » Subuta haberler Oktayı iaritan umutlandırı- Yordu, Subu iy — mek Sub Nankine gire- ra haber Alemi -Tuli, Oktaya — İstersen bir kaç bin yeleği bir in > Nankine sidar im ım edeyim ll Oktayın iii anla- > Oktayda! utay bu işi > başına Yardımcı istemiyor... e önem veriyordu. Kale içinde yaka. lanan kumandan (Pessa)nın der- hal karargâha gönderilmesini bil- dirmişti. Bir akşam Şan-Tonda şiddetli bir gök gürültüsü koptu. (Şe-Ten- ği iyeti bitlere: Diye söylendi, Çinliler gök gür- lemesinden çok korkarlardı, (Şe- Ten-Şe) ogün çadırına geldiği zaman tutsak kumandanı yere u- zanmış gördü.. yanına eğildi.. ve zi Tessa) deşilmiş, bağırsakları dışarıya uğ- ramıştı.. Şan-Ton kumandanı çok- tan ölmüştü. (Şe-Ten-Şe) kapıda- ki Secil kumandanın sıl öldüğünü sordu. Nöbetciler oştuğumuz zaman e ucu siv- ri bir demir eş- miş ve yere yuvarlanmıştı! a 5 © © m w 2. 2 ma 3 > < Ss fd ia ğun başına vurarak saatlerce dövün- müştü. Pessa ölecek bir adam değildi. kale müdafileri arasında onun eş- siz bir şöhreti vardı. O, Çinde en cessur bir kumandan olarak ta- nınmıştı, Oktay karargâhında Pessayi bekliyordu, (Şe-Ten-Şe) Moğol hanına ne cevap verecekti? arargâhtan la zabitler Pes- sanın cesedini bir hayvan üzeri- e yüklediler.. Oktayın çadırına ösilekli Cengizin ln Şan-Ton müda- fiinin yem görünce tüyleri ürpei — Sen Hlmamliyille, Pessa!. Diye bağırdı. Oktay, Çinli kumandanın ölü- müne m acımıştı. u da Ge gi- bi ar alac. Diyordu. Şan-Tondan gelen esir zabitler- | denbiri Oktayın teessürünü görün- ce ortaya atıldı; — Beyhude üzülmeyin! dedi. Onu yakından tanımış olsaydı- nız, ölümüne hiç de acımazdınız! Oktay: — yi runca, zabit, Pessanın Diye soi nasıl bir adam olduğunu anla raman bir Çinli idi, Onların so- yunda yabancı kanı yoktur, Oktay ere zabitin sözlerinden müteessir ol — Sen, Münin ordumuzda ça- bime m Diye Zabili kn başını salla- dı: —H . Ben Çin ipmarato- ru Kiya) nun zabitiyim. Vaha seların ardmennda ha. Kp Her akşam bir hikâye Bütün hayatı çapkınlık, be maceraları, ömrü pek aşklarla geçmişti. adar elli beşini geçtiği halde hâlâ yakı- şıklı bir adamdı. Fakat artık adam pars dl era hissediyordu. ık bir i eteğin arkasın- — m haftalarca koşma- ğı, tatlı bir vaid öp için ay- larca uğraşmayı, mehtapta kol- kola bir gezinti için nezle olm: alacak ei Gini yap- mağı mânasız bu Hattâ bazan seki ri ha- Selo de kendine: iin. salak... diyor- n . Bir perdenin arka- sından iel genc kızın yüzünü gö- receğim diye evinin e gece yarılarına kadar piyasa etmek.. ilânca kadıncağız “bir Kere gülümsiyecek diye arkasından koş babam koş. Koş babam koş... Şimdi bu geçmiş maceralar ak- dinmiş. Ne abdalca uğraşmış, ne salakca yorulmuştu. Artık kati surette dinlenmek is- tiyordu. Bostancıya, Suadiyeye şöyle tenha bir köşeye çekilecek, bol uyacak, kendisini ilme ile yapayalnız yaşıyor, istediği gi- bi okuyordu. Yaz elm Artık asfalt yo- la bakan şık pencereleri açıyor- lardı, İçeriye koyu bir çiçek ko- kusu doluyordu. Dışarıda kolsuz, çorapsız, ağ mp ii genc kızlar kıvrak kıvrak gece yarılarına ela kala do- laşıyorlardı. Fakat Ahmed Sami beyaz saç- lı başını uzun iskemlesinin arka- m arasında dolaşa e kızlara bakmamış, onların ek kahkahalarını siena Gi Sade, sade okuyor. Eline doktor rk İoind ruh hastalıklarına dair bir kita- bi Birdenbire gözüne «Dol e e) e *lia senihtö geksnel . «Le ın de midi> de deniyor, m kia in insana ârız olân şiddetli çapkınlıktır. Böyleleri i sönmel Ve olan ateşin son ki- rler, Bilhassa evlerindeki hizmetçi kızları- um genc kızlara pek musal- ali okudukca gözleri bü- yüyordu. Bu ne garip bir hastalık- t12. Yaşlı çapkınlığına dair bah- sin son satırlarını okürken kapı açıldı. Köşkün hizmetçisi içeriye sü- üldü,Gene, güzel bir kızdı. Göz- lerinin içi gülerek: — Yemeğinizi mı?.. hazırlayayım Cevap vermeden, uzun uzun bakışlarla Ferideyi ve ediyor- du. D güzel de ne garip manalar gizli idi. Saç- ei sağ gözünün üzerine ne gü- dökülmi . Feride cevap m m ışamam! İsterseniz benim de başımı vurdurun!... İsterseniz kollarımı çözün.. ben de Pessa gi- hi kendi elimle karnımı desevim! Sevgi ve bilgi beklediği e o ii uz! kara, bir leke filân var sandı. He- men aynaya baktı, Hayır bir şey yoktu. ümsedi; sen ne güzelmişsin... e fikardadı; — Size öyle geliyor. — Bak“ bee Tak külhani- . Ne güzel göz- — Şimdi mi rükün, — Doğru.. bu güzel gözleri gör- mek için kör olmak lâzımdır. ide şaşırmıştı. Sami Kl şim- hizmetçi şeklinde ipeklerden, gü- zel kumaşlardan yapılmış bir be- beği ml) du. — Feri Tatlı, çit kırıldım, hopba, zü; be bir «efem» deyişi vardı. İhti- yar kurd: 'Efem»ini sevsinler senin.. Benimle beraber yemek yer mi- © Feride sanki kendisine aşırı bir şey teklif edilmiş gibi kıpkırmızı kesildi; — Nasıl olur bilmem ki... prostelâ ile.. — Çıkar pretelii. .senin baş- ka elbisen yok mı — Dolu sia arı giy işte.. bir bayan gibi, süslen... Gel beraber yemek yiyelim. — Boyanmama müsaade eder misiniz?. — Ta Bu tabii.. hay külhani hay.. mi gibi boyan., iste- diğin gibi... Hem bakkala da ha- ber gönder.. bize bir kasa bira ge- tirsin... Sen birayı seversin değil mi?... Tevekkeli değil “benim bi- ralarımı gizli gizli... Hay çap- Perili ayni ni dışarı çıktı, a süzülürken — Beş dakikaya ai geli- Ks, Ahmed Sami onu bekler- he ordu. Aklına ah- ba; Srdan il doktor geldi. Sa- mi bu doktora: — Ne yapayım Horoz ölür, gözü çöplükte kalır- mış. derler.. ben de ihtiyarladı- ğım halde bir türlü maceradan vaz geçemiyorum.. diye şikâyet etmişti. Doktor ona: — Oku azizim — .. Okum ilim her şeyi ei eli basar akde gülüm- üyor: ri kapıda şık bir ba- belirdi... Sami hayretler için- de ele Bu şık, güzel boyan- mış kadın Feride mi idi. O hayretler içinde bakark. Feride o şık tuvaletile güzel bir sofra kurdu, Masanın üzerine çi- cekler, güller dizdi... Biraları da HA Bayanlar diyorlar ki am değil mi?.. Pek zeri ka dınların elinde yama bir süs ola- bilir.. hattâ öyle yamalar bilirim ki, bir çok kadınlar tarafından süs zannile taklid edilmiştir. Sağ“ am elbiselerin üzerine konuk öl mak için konmuştur. bahis. Sonra eskimiş bir elbiseyi yeni- leştirmek, e . zevkli, aile bütçesi için ne faydalı bir iş de- gil mi?... Biz fakir bir milletiz. Ev Lüdırlığı olmadan ailelerimizin rahat etmesine imkân yoktur. sasen hayat da aşağı yukarı böy- le yaşamaktan ibarettir. ene kızlarımız lüks filimleri O da başka çiler istiyorlar. hayır... rin hakiki hayatla hiç bir alâkası yoktur. elki erkeklerin çoğu da g kızların bu tkdi e ev- lenemiyorlar. İşte genc kızların ruhundan bu telâkkiyi söküp at- ak lâzımdır. «Kızılay»da «Çocukları o ko-. ruma» cemiyetinde uzun zaman danberi emek sarfeden bayan Sa- fiye Hüseyin: ocuk günü gibi yakında. bir Bunlara da onlar birer kırmızı çi- çek takacaktır. Anneler gününde bir duğu bir kerre Fra an- latılacaktır, er günün memleke- tin her tarafında kutlulanacaktır. O günü herkes annelere bü hürmet gösterecektir. — H. » elimde değil... F Ri Hareketleri ECMUASI'nın UR bayilerine: Fikir Hareketleri mecmuası taşradaki bayilere bundan son- ra doğrudan doğruya idare- hanesinden gönderileceği için taşra bayileri Akşam matbaası A müracaat ede- bilirl, naşa yemek yemeğe başladılar. Bir yandan da kurdukları gramo- fon oynak oynak havalar çalıyor- du. ya Artık kitaplar da bir tarafa atıl- mıştı. Ahmed Sami gene eskisi gibi saçlarını itina ile Poyaiyon e kolunda yeni bir genc sevgili hdi si gün kendisine her şeyi u- ak için okumak, ilim tavsiye Mini doktora rasladı.. — Azizim dektor.. al ya halimi.. dedi.. görüs ni dinlemedin azizim, liğe ile e olmadın... ie başı- ma bu belâları | vi o ilim de: ğil mi?.. Azizim bu defa da beni «ilim» mahvetti. ilim yüzünden işi capkınlığa döktün...

Bu sayıdan diğer sayfalar: