6 Ağustos 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

6 Ağustos 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

trika No. 83 TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAL CENGiZiN OĞLU İSKENDER PAHRRDDİNS ee eee Meğollar, yoldaki nöbetçilere: “Biz Felâket Mabudunur alarıyız. | bize yol ver, ge eçeliml,, diyerek rl y sarayın kar kapısında bekliyordu. “Biz çan meri du) uma araklı izahatı vermişti: oğulları | sırada e enbe ye | işen Sebu utay, kapıda duran Mo- ğel zabitlerine: >— Vurun şu herifin başını!.. 1. önüm er palalarını sai nö- €tçinin üzerine atıldıla yi Koralı nöbetçi, kelle uza- içeriye izne isteyenlere verd sleni — Yası bej ak... Nöbetçinin. ağzından bâşka bir söz çıkmam amıştı, Herkes olduğu yerde mıhlanıp kalmiş gibiydi.. Koralınin üzerine rüyemiyorlardı. Kin kalelerini aşan ve Cengizle Sâyısız savaşlar yapan Sebutay bi- le yerinden kımıldayamamıştı, tay, (esrar beldesi)nin kapı- $I önünde kendisini utandıracak böyle bir hâdise ile karşılanacağı- Mi ummuyordu. Zabitler ne ileri, ME geri gidemiyorlardı. : e Çıpanm gözüne baka- — Bir adam, on beş zabitimin le sarsılmadan nasıl durabi- in ordu. Çıpa, bu esrarlı ada ek ri az malümat © İoplamamı Oktay » <curğl gizli aşi keş- fettiğinden emindi. Bu a m, hiç #üphe yok ki, (Kora İİ cellâdlarından biri idi. ktay, dalkavuğunun yanına sokuldu; — Beni buraya kadar çeken bu kadın, neden bana karşı ok atı- Yor.. cellâdlarını gönderiyor. ka- Pılarını kapıyor. Babam onun kar- ii öldürmüşse, bundan bana #yaklarına kazandı. ellerini göğ- süne kavuşturdu: — Biz felâket Ke rr oğul- lariyız., iye yol ver, geçelim! gibi bir dilek kı- beimin iş işlemediği yerde bu bir kaç *öz, Koralı e ne çabuk da tesir yapmıştı ai e 2 kendilerine gel- e palasını yere indirdi.. Ve 0 ktayın yüzü güldü Moğollar birer birer cellâdın ö- Ründeki merdivenden aşağıya in- Meğe başladılar, Cengizin oğlu tılsımlı kapının Önünden ayrılmıyordu. Zabitlere: korkmayınız! , hanın yanına geldiği za- Man, lladun €cel teri akıyordu. Ya cellâd elindeki palayı dal kavuğun boynuna indirseydi? i düşündükçe gi- e e çarptığını duyu- du. Çıpa kuleğı delik bir adamdı. &ng-Ho adası kıyılarına gelin- #s ilk işi yerlilerden bu ada hak kında malümat toplamak olmuş- tu, İhtiyar bir Koralı, Çıpaya şu Bi «— Ben, prenses Şamanın düş- anıyım.. size ondan bahsedebi- lirim. O, benim genç ve yakışıklı mele Felâket karşılarlar. Prensesin (cellâdları hiç bir kuvvete yenilmeyen kor- kunç mahlüklardır. Bunlar ancak (felâket mabudu)ndan ve onun oğullarından korkarlar, Şimdiye k Çıpa, Koralı ihtiyardan yle larını hana anlattı: — Bu sırrı keşfettikten sonra, Koralıları yendik demektir, Yakın da, sizi Karakurumdan buraya çe- ken güzel mabudeye de kavuşa- caksınız!. Moğol askerleri Oktayın etrafı- nı kuşattılar. Cengizin oğlu o gün prenses Şa- manın sarayına giden yolu bul muştu. Oktay, kap e iri erdivenden inen zabitler, yol ira rasladıkları Koralı nöbetçi- lere: «Biz felâket mabudunun o- gullarıyız. Bize ver, geçelim!» deyip geçiyorlardı Sebutay bu sözü ii Köbatilarıs di. lile söyliyerek uzun bir yoldan geç- ti ve zabitler onu takip ettiler. Adanın arkasından ön cephesi- kadar uzanan bu loş ve esrarlı yol nihayet bir demir kapıya da- yanmıştı. Sebutayin yanındaki zabitler, ayni sözü tekrarladılar, Kapı açıl adı. ma Moğollar bu korkunç yolun iki yanındaki mazgalların arasında süzülen ışıkların altında biribirle. rine bal kış tılar: di ne yapacağız?.. Zabitlerden biri: — Keşke Çıpayı yanımıza alsay. 'f biribirlerini tuttular. butay: — Biz felâket mabudunun oğul. ii Si kapıyı açın da içeriye veli Moğol zabitlerini > ed Demir kapıdan geniş aydın. lik bir avluya el orada dolaşan nöbetçiler, Moğolları gö- rünce, ellerindeki kılıçları atarak yere diz çöktüler ve kollarile yüz- lerini kapadılar. Radyo 6 Ağustos Salı İstanbul, 18,30 Almanca ders; na Piyano Könaadi 2 50 Sözler 21, Va PAK 21,45 21 si 22 Süel mi ve ni 23 35 Spor, 23,40 Salon Bar 0 ri Plâk , Duyumlar, 20,35 Gi Hit ve vizolonazl konser, 2045 Karışık yayım, 21,30 Popüler çek sarkı. ları, 21,50 Sözler, 22 205 Tia gitar mü- e 22,40 Şarkılar 22,50 Orkestra kon- ri, 23,15 b 23,30 Plâk, 23,45 akin lele AL m, Budapeşte, 18,55 Ber salon orkes- ia Sözler 20,40 resi çarkılamı, 21,35 Sözler, 21,50 Tori ni Bocsherininin ie 0 Duyumlar, 23 Plâk, 24 Tri ii akor 18,3 e şarkı 0 Rus iği vw 5 Bellini ve Denize ttinin eser- m sani 2 D ü püler parçalar, 22 anca yayım, 22, izl meydandan göl 23.05 Fran sızca yayım, 24,05 Felemenkçe. ese ie ii 18,30 Yüzme ii ni D Tarcan, 18,50 F, s musikisi, yan, ilde ğ & tango eğil türkçe ha e böyan Birse: 1,35 Son aberler - Borsalar, 21, 5 İY RP m EN 10 Plâk nı van 4 ay o ile çi Bük Olan TA or 1315 an süreği, 1413 De ımlar, 14,35 Konserin sonu; 8 Plâk, 19 Sai ar, 19,15 Plâk, 2 ii 20,20 e b Pi 20 LE Rad. ve almanca le 7 25 Konserin a , 19, İŞ vak ara 19,30 müziği ii e 5 30 Ki ii 23, 5 ii 73,45 D. ği. Budapeşte, 20 Napoli sarkıları, 20,35 Radyo piyesi, 21, 7 Sa 22,20 Duyum- 2 22,40 Cazbanı ava raporu, 45 Yabancı lee ÇE yadlara dair Çiga, Moskova, 18, v. Dvorak ve Monuchkonun ll konser, 19, 15 Koro ri, 20,30 lan, sesli film a > ni e yayım, 22,55 ö ei 05 İngilizce a Wi e Alman- Abone Ücretleri Türkiye Zenebi 71400 kurus 2700 a 750 » 10 400 » » 0 aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. — a günü #9 ge Yatı al meli 1,46 Va 3,02 $,01 a e Ee 1,07) e yi İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk Sok. 13 Sebui dağ, Koreli ayni sözü tekrarladı: aydi.. felâket mabudunun oğullarını prenses Şamaya götü- rünüz!. K Sebutay bu sözleri söylerken içinden gülüyordu. Moğollar, Ko- ralıların (felâket mabudu)ndan bu kadar çok korktuğunu bilselerdi, adanın önünde beyhude yere kan dökerler miydi?, (Arkası var) Her akşam || bir hikâye Osman, mensup olduğu gazete- | ye mümkün olduğu kadar çel abone bulmak için Türkiyenin her evde yalnız kalıyor, sıkıntıdan patlıyordu. Naciye, kendini için, sokağa fırlıyor, dükkân ca- mekânlarını seyrediyor, de sinemayı boyluyordu. Sinema- da güzel bir delikanlı tanıdı, Bu gencin çokça parası ak icap ederdi, Çünkü bir İngiliz. lordu gibi giyiniyor, yaldızlı Sam- sun sigarası içiyor, briyantinler, pomatisr içinde bir bilârdo yu- eğlendirmek | geceleri ak Delikanlı da her zaman ora- da il Bir gün, bu genç, yanyana otur- le istifade ederek oyun arasında Naciyenin elini tuttu, madan Naciyenin yanında çıktı Yağmur yağdığı için onu şemsi- yesinin altına aldı. Ne de güzel söz söylüyordu. Ar- tık Naciyenin bütün bütün ra- hatı kaçtı. Güzel delikanlı bir randevu | va kalktığı zaman, olma; ocası uzaklarda olmakla a evden çıkmağa korku- yordu. —3Siz bana ziyarete geliniz, dedi. Kulaklarına kanlı sordu: — Nereye geleyim? — Evime, inanamıyan deli- — Saat kaçta? — Gece, yemekten sonra, Adresini vererek hem dü. Derhal pişman aklen Ge- ri dönmek, olmaz demek istedi. Fakat delikanlının yezinde yeller esiyordu. #e iy gece dokuz buçüğu ledi. Kapıcıya görünmeden rar çaldı. Kapıyı genç kadın geen soruyordu: Yalnız mısınız? anlayınca, ni » Onu bir öpme tufanı altında bıraktı. Naciye ip- tida geri çekilmek istedi. sonra İşi oluruna bıraktı, yarısına kadar tatlı bir vakit ge- girdiler. Birdenbire, apartımanın dei sb gibi kendini ya- taktan al Deizm geliyor! diye hay- ii, Delikanlı: — Bittik! diye sarardı, öteye beriye saldırarak esvaplarını ara- mağa başladı. Bu sırada iki el silâh sesi daha işitildi. vr | Ne oluyı Zemin m bir bakkal dük- kânı vardı. Buraya hırsız gir- mişti. Birmi, iki mi, üç mü? Bunun ehemmiyeti yok. Dükkâ- nın arka tarafındaki küçük oda- da uyuyan bakkal hırsızları duy- muş, hemen üzerlerine ateş et- mişti. Hırsız Kir ri biri ölü bir halde eri nl ma koşuşı melezi Bekçi- or! yi, vi çağırıyı elird> tabanca, b bulundu: em ki kapı kapalı imiş. akel bazıları ihtimalki apartımanın içinde kalmışlar, yu- karı pi çıkmışlardır, dedi. mütalâada pencereye sıçrıyarak balla kendi oturduğu kata Çıngırağı çaldı, Naciye e yelâ O: çıkmıştı, v içinde kapıyı korku ti. Osmanın kolları arasına at. rağmen ei pek seven Osmi Naciyeyi kucakladı, ayağile ka- pıyı iterek kapadı. Genç karısı nı yatak odasına götürdü. orman Zenan; F asında bir kö- şeye rin bir delikanlı var- dı. Osmanı görünce yalvarmağa başladı: — Karınızın hiç kabahati yok, diyordu. du. B bahat hep benim. Gündüzden ka. pıyı açık bularak burada saklan- dım. Uyumasını O bekliyordum. Affediniz beni.. Osman Naciyeyi yatağa yatıra- rak: bir komedya! dedi. Hır- sız herif, böyle bir yalan ile ken- dini kurt ağını zannediyorsun ha! Şimdi anlarsın! 1 Tabancasını çekti. Delikanlı- yı yerinden kımıldamamağa mah- küm ederken karısını da polisleri çağırmağa gönderdi aciye merdiven başından hay- kirıyordu: — Yetişin! Hırsız burada! Herkes apartımana doldu, Ge- lüzumlu bir vazife telâkki is yordu. Hırsızı alıp götürdüler. Naciye kollarını kocasının boynu- na dolayarak: — İçime doğmuştu, şekerim, di- yordu. Bu gece birdenbire gele- ceksin diye hep seni hülya edi- yordum! Hikâyeci AKBA müesseseleri Ankaranın ii nine ve ecnebi kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin $ eder, Merkezi: Maarif vekâleti karşisin- da telefon 3377 Şübesi; Samanpazarında Seli | larak: — Aman Osmancığım, yetiş imdada! dedi. Ufak tefek yaramazlıklarına

Bu sayıdan diğer sayfalar: