10 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

10 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika No. 118 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN (Cüda ) kendini kurtarmak için, bu işte Çıpayı suçlu Böstermenin yolunu bulmuştu. Cengizin oğlu, cellâda emretti: “ Haydi, Çıpanın kafasını koparıp bana getir!,, “ Haydi, çabuk.. Çıpanın kafasını kopar..l ,, Çıpa içeriye girdi.. yerde kıv- ç Tanan cı ceylân yavrusunu kucağına ii Ve ağzına biraz su damlata- öl , Kurtalamaz!. Diye lid Ceylânın göz- lerine çarçabuk beyaz perde in Miş ve incecik dili dışarıya ii işti, İn Oktay ve Ankin rsi Cey- depi Çipa mik — Prenses Ankinin şimdiye ka- dar toprak altına göçmemesine şa- yorum, ulu hakan!. ire karşı hiç mukavemet eremeyen bu zarif hayvancık İraZ sonra başını yere dayıyarak ölmü, üştü, Oktay birden yerinden fırladı: ,, O Seni de böyle zehirlemişler, kini, : Öl sevgilisinin boynuna sarıla- 5 — Sakın merak etme, yavrucu- S. artık ölüm seni pi - ; a alnından öptü.. uzun saç- larını okşadı. - Ânkinin tedricen zehirlendiği Meydana çıkmıştı. Şimdi bu fe- Malığı yapanları yakalamak ge- tekti, Cengizin oğlu ilk önce (Cüda)yı Sağırdı. Ona bu sütü kimin elin- <n aldığını sordu. e bu fenalığı ummuyor- Göde soğuk çam muha- Aza iu cevap verdi: nsesin ii her sabah pöme b. ben de tas içinde Ynai > veriyorum. n, kendisine candan hiz- Met Ma SD o kadar çok *mindi ki. Ok tay >> Onun kalbini e Dömekten kendini alamamıştı. Sarayın içinde fısıltılar başla- Muşta, — Prensese verilen süt zehirli işi, >— Nerden anladın? lie n, Ankine içirilmek üze- X yin sütü, ceylâna içirmiş.. Ylân zel hirlenip ölmüş. > işi kim yapabilir? de Sarayda zehirin ne demek ol. Uğunu ve nasıl tedarik edileceği- vi Çıpadan başka kimse bilmez... — Ondan mi umuyorsun?. trmezi asına ondan başka kimse hi, be bunu yapmak için, ölü- Ne susamış olmalı. “İşe o eceli bu yüz- tözl u ko; onuşmayı duyan (Cüda)nın €rinde birden, bir kurtuluş ışı: a Parıldamıştı a Va da) Sui işin, kendisini > dakika sonra cellâdın n pen- 8 düşüreceğini anlamıyacak kadar budala değildi. Ankinin ya- nına sokuldu odadan çıksın.. bu işi minel sözlerim var, Dedi, cariyesinin söyledikle- rini Kanik kulağına fısıldadı, Han, KA alm dışarıya çıkardıktan sonra — Süte zehir katanları hemen meydana çıkarmalıyım. Diye bağırmağa başlamıştı. Cüda yere diz çökerek anlattı: — Benim bu işte bir suçum yok- dur. Ulu hakanım! Şimdiden söyli- ye, sütü getiren çoban da suçlu değildir. Çünkü, çoban sütü getirdikten sonra, kapıda durma- dan geçip giderdi. Ve sütü gözümü zün önünde sağardı. Ben sütü ken- di elimle kaynatıp tas içine ko- yardım. Yukarıya çıkarken, Çıpa beni kari. prensesin o neşesi gelsin diye süt tasını elimden alir ve bir şeyler okuyup üfledikten ul ti. Şimdi anlıyorum ki, pren: sütüne zehir katan el, Ön eli. dir. Moğollar e ve zehirden çok korkarları tay bu iel dikkatle din- edi. Sarayda kadınlarla temas eden, Çipadan başka bir erkek yoktu. Prensesin yanına serbesçe girip çıkan ve kendisini eğlendirmeğe memur olan Dalkavuk bu işi yap- mağa cesaret. edebilir miydi.. ve niçin yapsındı?. Oktay tereddüdle sordu: — Çıpa, sabahları süt tasını e- line aldığı zaman, senin gözlerin kapalı mıydı?. Sütün içine bir. şey attığını görmedin mi?, ıpa o kadar açık göz ve ze- ki bir adamdır ki, bunu sizin gö- zünüzün önünde yer yeğen göre- mezsiniz, Ula Hakanım! Baylar ioelar Ki Baş tarafı beşinci sahifede) imi Mei Mümeyyiz filân gelme- miş... ım Nami yalnız,. Ben gir- dim. rn me ill hiç aklım- dan çıkmaz... Sordu: — Adın ne senin? — ibrahim Necmi. — «Necmi» yi sen mi ilâve et- tin?.. Yoksa babanın adı mı?.. — Babamı — Ne A sen? — Mua! — — ise sana çok zor sora- cağım... demez mi? Şaşkınlık- tan bir kei mis n usulü defteri hocası m Edebiyat ho- cası olacağım... dedim. Ve haki- ka ten de ri Bu vakanın üs- tünden am 30 sene geçti. Hu- kuku a halde hocalık sa- natına girdim. — Hiç avukatlık etmediniz mi? — Ettim Fakat — İlk davanız ne idir — Gayet tuhaftır.. Selânikte bir «Sahte prens» türemiş, Saray deh- şetli telâşa düşmüştü. Bu davayi aldım, kazandım Çok ceza aldınız — 15 senelik m hayatım- a iki ceza gördüm.. İdadinin ilk sınıfında idim. Saffet adında bir yoruz.. Gömülcineli Hacı Ahmed © efendinin dersi.. Bir çocuğu tahta- ya kaldırmış soruyor: — Sağır kefe niçin sağır kef de- mişler?.. Ben arkadaşımın kula- ğına eğildim: — Kulakları duymaz da ondan dedim., Birdenbire ikimizde bir gülme nöbeti başladı. Katılırcasına eğ bir türlü susamıyorduk., oc — De diye bağırdı. Fakat ne mümkün., Nihayet geldi. iki- mizin kulaklarından tutup kafala- rımızı birbirine vurdu., İşte ilk ce- zam. İkincisi de Selânik idadisinde kavanin muallimi Ziya bey bana aferin yazıyorum diye ceza yaz- mış.. Onu da tashih ettirdim. İşte * aldığım bütün cezalar.. Uslu ço- cuktum ca! H.F. ektep hayatımız nasil geçti?! mı? Cariy. > ie Tunu ei “düşürmü ştü, Cüda, hanın ve derinler. tirecek olan şu öyl seydi, Çıpanın durum Iki de bu e ar tehlikeli olmıyacaktı. a kendini cellâdın palasınd. mi için, bu mesele üzerin- de bütün zekâsile işliyordu. — Ben Çıpayı bir akşam sunda konuşurken dinledim ini ilâve etti- zaten o geceden beri kendisinden şüpheleniyordum. Oktay kamçısını kaldırarak ba- ngizin oğ- rdı: o — Haydi, çabuk anlat! Çıpa uykusunda neler söyledi?. Cüda, yardım dilenen mila ni prensese çevirerek anlatmağ başladı: — Çıpanın kapısı önünden ge- çiyordum. Odadan sofaya akse- den bir mırıltı duydum. Kulağımı kapıya dayadım. Çıpa şu sözleri söylüyordu: «Merak etme, Mersa! Onun ölümü yakındır... Madem- ki sana söz verdim. Merd kahra- manlar gibi, sözümde duracağım. Onu mezara göndereceğim. Fa- kat, bu müjdemi senin kulağına ulaştırdığım zaman, sen de bana vadettiğin balişleri çarçabuk gön- erecek misin?.» Oktay burnundan soluyordu. Demek ki, (Mersa) Ankini el den çıkarınca ondan bu suretle öz almağa kalkmış ve para ile Çıpa- yı elde etmişti!. Cüdanın, kendisini kurtarmak için uydurduğu bu sözlere kim inanmazdı? Oktay, cariyenin kolundan tu- tup kaldırdı: — Teşekkür ederim, Cüda! Ni- hayet © korkunç karanlıklar için. den, sen, bana aydınlık bir — gös terdin! Vay Çıpanın başın. Cengizin oğlu, herş ni önce Ankinin tedricen 2 ei önüne geçildiği için seviniyordu. Sihirbazları çağırttı., onlara işin iç yüzünü anlattıktan sonra, Anki- nin yatak odasına, kendisini teda- vi edecek olan bir tek sihirbazdan başkasının ni emretti. Sonra odadan dışarıya çıktı.. cel- lâdını çağırttı: — Haydi, çabuk.. Çıpanın vü- girmemesi: cudünü ikiye Ve ve kafasını ko- parip bana getir (Arkası var) Her am bir ii | izmetçi kız kahve fincanını Peran, ko- Büyük bir iştaha ile sofrada yemekleri silip süpüren Ali Reşad şimdi, gözle- i kapamış, koltuğun üstünde derin bir uykuya dalmıştı, Odanın içinde dolaşan Peran, kocasının burnundan çıkan horul tuyu birdenbire bozuk bir radyo makinesinin sesine benzetmiş, fa- kat başını çevirince işi anlamıştı. Bu bakış ona pek hoş bir manza- ra arzetmiyordu. Kırkını ancak dolduran "kocası çok şişman bir adam olmuştu. Koca bir karnı var- . Kat kat çene peyda etmişti. Çeneden başka ensesi de katmer katmer yağ bağlamıştı bu böyle ei ede- mez, diye düşündü. Fakat ne yap- malı? Perhiz et derse inadına çok yemekleri az pişirtsem sofrada kavga çıkacak. Bir dok- tor çağırsam, birlikte polis komi- serini de çağırmak lâzım, Fakat har halde, kendisine kati surette bu işin böyle tiye edemiyı yeceği- ni anlatmalıyı: Filhakika baml isli sevi- yordu. Fakat karşısında böyle şişman, yemek yer yemez horlar bir adm görürse bu aşk daha ne kadar devam edebilirdi? eran öksürdü, kocasını uyan- dırmak istedi, Horultu öksürüğe galebe çalıyordu. Peran sıkı sıkı öksürdü, Ali Reşad gözlerini açtı. — Affedersin, karıcığım, dedi. Biraz daldım galiba... Fakat i kadar yoruluyorum ki biraz rahat eder etmez hemen göz- lerim kapanıyor. — Reşad, Allah aşkına beni dinle. Biraz evvel senin uyumanı seyrediyordum. Cidden mütees- sir oldum. Peran; yiyecek, — cığım, gözlerini başka tarafa ei Hiç nafile mü- Bir tedavi usulü teessir olmazdın. Yazık değil mi 7 | sana? — Alay etme Reşad, Seni ne kadar e biliyorsun, Fa- kat müthiş surette şişmanlıyorsun. — Sıhhat alâmeti karıcığım Ben şimdiki zamanın sıska herif- lerinden de, karılarından da nef- ret ederim. — Fakat her şeyin bir ölçüsü var, şekerim, Sen bu ölçüyü çok- tan geçtin. Muttasıl yiyorsun. Hep otomobildesin. Bunun sonu ne ak? Ne olur, biraz yayan yü- , bari... Peran kocasını yola getirmek- ten ümidini kesti. Fakat zihnin- den bu derde çare aramaktan vaz- Çok sevdiği li bii koştu. Ona derdini di — Peki şekerim, ll de di genç kadın, amma ben ne ya- payım? — Senin birçok delişmen ah- bapların, bildiğin sporcu kızlar var. Şunlardan bir tanesini bi- zim Reşada musallat ct. O güzel kadınlara dayanamaz. şündüm, bâşka bir çare bulama- dım. Mediha kahkahayı attı. Şişman- ları erime için mo- dern bir tedavi usulü iliş İşi o kadar se buldu ki tatbike geç- mek istedi; > — Aman, dedi, bizim. sa Melâhati buna memur e: sine hafif surette bakar gibi ol muş, (o yolu devam etmişti. Ali Reşad biraz tereddüdden son- ra kendini zaptedemedi, Kızın ar- kasından yürümeğe başladı, Fakat bir türlü güzel kıza yes tişemiyordu. Yoruldu. o vazgeç- mek istedi. Lâkin genç kızın o kas dar güzel: bacakları, öyle fev- kalâde bir endamı vardı ki her fedakârlığı göze aldı. Taksims kadar geldiler. Kan ter içinde ka- lan Ali Reşad kalabalıkta genç kızı gözden kaybetti. Ertesi gün, garip tesadüf, gene i? Bud vet eti eenç kız tatlı bir tebes- sümle: .Mersi! dedi ve reddetti. Yürüdü. Ali Reşad peşini bıra- kız orada kayboldu. Günlerce dolaştılar durdular. Ali Reşad kendisini unutmuştu. Gözünün önünde bu zarif ve mü: tenasip genç kızın dalgalanan en- damından başka bir şey yoktu. Birkaç gün sonra, Peran ko- casının pantalonunun en ki düğ yiyordu. . Bu üzüntüden ileri geliyordu. Fakat Peran farkın da değil Birkaç gün sonra, raltmak için terziye yollâmak mec- biyeli a oldu. n Ali Reşad sokağa çık- tu Ki o gün kocasının kim bi- lir hangi sokaklarda kan ter için- Bu, AliR dın kendisine birakiğı bir kâğıddı: «Sevgili mi Beni zn edin. Muvaf- Abone Ücretleri Türkiye | Ecnebi SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: di 600, altı aylığı e aylığı 1000 kur 1400 yöre 2700 kuruş. 750 ii » 400 » ur, tebdili için yirmi Köle pul göndermek | isimdi Cemaziyelâhır 11 — Hızır günü 128 S İmsak Güneş Öğle İkinii m > ME v4 7107 542 918 12 1,33 Va, 353 536 IZIL 1546 M0 İN 4 âli civa: k Sok. İdarehane;

Bu sayıdan diğer sayfalar: