6 Kasım 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

6 Kasım 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Teşrinisani 1935 AKŞAM Sahife 9 Tefrika Çe 175 Radyo e e Her rm | - z ( YAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMD b e Dam Ha | ir bdp | ze ) » Çocuk esirgeme kurumu « İata adına söylev, ilani ra e gibi ne yapacağını CENGİZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN “ Rusyadaki güzel kadınların hepsinde gözü olan bir Prens, geceleri üçyüz cariyenin koynunda yatarsa, böyle bir adamdan yurda hayır mı gelir?! ,, Çaza atayın gözleri sulandı: üşma; e. oğul! Ben yarın yola çıkıyo- Ke €yük, amcasını bu vaziyetten berdar etmek için çağırtmıştı. Onun n ne kadar temiz yürekli ve Yurdun; sezme bir vatansever olduğunu saki — Ben onl as i cezalan- darda, (Siz, Kendi düşündükleri- hizi amcama isnad ediyorsunuz!) — Haydi, yolun açık olsun, ça ön saraydan çıkar çıkmaz ladı ve e ığm tamami Bünü hemen yola çı Karal rumda, Gk ii bir daha Uygur iline gitmiyeceğini Umanlar, onun yola düzüldüğü- Dü görünce şaşırdılar. Keyük hısımlarını m öteki Keyük han olduktan sonra, ba- 2 prensler ve derebe yleri arasın- Di anlaşmazlıklardan eser kal- Mamış, imparatorluk sınırları için- de Savaştan barışa doğru yeni bir Yol açı; ılmıştı, Prens (Menkü) nün cariyeleri... b ğu sınırlarında, kurultayda y'inma mak üzere Karakuruma de Prens Menküyü çekemeyenler © değildi. » Marakurumda o başlayan çeke- Memezlik havası Menkünün ba- findan da esiyordu. » Su kaynaşma arasında, Menkü- Dün sai Rusyaya dönmesini is- temeyen ler, o onu - Karakuruma telmişke, en - hanın gözünden dü- türmeğe re Okta, yın buyruğu üz ge- erine Rus- gilin ayrılan ve ancak Oktayın değin 4 & or bir vali gibi X? ir e gibi yaşıyor. Moz Yarın orada kendini yeni bir vii imparatoru olarak ilân ede- a da ayni sözlerin Ke- söz geçiremediklerini v 2n müf dr bu sefer yeni hanın can alacak damarını bul muşlardı. yük, prenslerin, gunu Ke; yanında de kadın me isi lerile uğraşmağa vakit tele? sitenin a erdi. Keyü Menkünün cariyelerin- den bahecttikleri zaman: aki güzel kadınların koynunda yatarsa, böyle bir prens- ten yurda ha ayır mı gel elir? Demişleri Keyük el nndki soruşturdu.. e prens Menkünün - üç yüz de- ğilse de - yüzden çok cariyesi bu- lunduğunu ve bunları her gittiği yere birlikte götürdüğünü öğrendi. at Menkünün, kadın sözile iş görmediğini, sinirsiz ancak, yurd ve ulus işleri! gri ğı zaman, yor Keyük, onu bu yüzden kırmak is- tememişti, — Huy, canın altındadır. Men- kü çocuk değil ki, ben ona öğüt vereyim, Doğu ülkelerindeki ulus- ları sindiren bir adam, elbette nefsine hâkim olmasını di bilir, Dedi ve kendisine Menküden bedenlere bu sözleri tekrarladı, ! yükün bir kabahati vardı: idiler hakkında söylenen her şeyi dinlerdi. Bir meziyeti de var- dı ki, o, bu kabahatini örtecek kadar yüksekti: Yeni han, her sö- ze ehemmiyet vermez, her söyle- nen şeye inamazdı, İnanır gibi gö- rünerek, prenslerin ve kendisinin | di dostlarını, düşmanlarını öğrenir- di. ve Hanın fikrini çelmek iste- yenler: — Hanı kandırdık.. ek, iç yüzlerini çarçabuk meydana vururlardı. Bir gün ihtiyar vezir M7 bile, dedikoduların önüne g mek maksadile Keyüke şöyle yi öğüt vermek istedi; Pederinizin yüz vermediği adamlı imdi sarayı: eşiğini aşındırmağa başladılar. Bunların ayağını kesmek için, söyledikleri sözlere ehemmiyet varmiş gibi görünmeseniz, çok iyi yaparsınız, hakanım! Keyük, ihtiyar vezirin omuzu- nu okşıyarak: r, Çutsay! demiş» - Eğer sie besi ve düşman- mr a hepsini yakından tanı- Mış olsaydık, bu adamları dinle- meğe lüzum görme: koç, kara koç belli oluncaya kadar, herkesi dinlemeğe mecburum. (Arkası var) e 30 İstanbul belediyesi şehir ban- dosu tarafından konser, Dirije: Cevdet, 20,15 Haberler, 20,30 Gavi kardeşler, Radyo caz ve tango gurupları, 21,35 Son haberler - Borsalar, 21,50 Plâk neşriyatı. me 13-15 PIâK ve duyumlar, 18 Radyo orkestrası, Sözler, 19,20 Kon- serin re 20,15 e Sözler, 21,10 ke 1,50 Şarkılar, 22,15 - flüt müziği, 22,45 S vi 128,85 Ecnebi ikli sözler - Mineli, İİ apen li Şiir, 22,55 Söylev, 23,05 Hafif müzik, 24,05 Dans plâkları. Budapeşte, 18,30 Erkek korosu, 19, 45 Plâk, Tiyatro: a », 23 Opej orkestrası, 24,10 Viyana, 17.50 Avusturya müziği, 18, 55 Reportaj, 20,25 Nikolainin «Vind- orun şen karıları adlı fantasik operası, 23,30 Oda orkestra, vu 24.15 K reği, İ Adol kuarteti, Münih, 18 Şark ei Kansık yayım, 20,50 iii > iss Skeç, 21,45 si kılı yayım, arm 23, 40 Aş 4 Dans v ve rn üzik. reslau, 18 H 5 23 ZE E b, ge ze W Ss 5 a ile a laki garip adar, 5 Avusturya müziği, 23,30 Dans, 7 Teşrinisani Perşembe yayini Vi plâk ve duyumlar, 18 radyo orkestrası, i9, 20 konserin süreği, e 15 plâk, 20,40 plâk, 21,15 senfonik Ml 15 oda ,45 kanşık ei bi 18.15 hafif müzik, ki ako; Maca; 19,30 piyane 20,10 söyler, 20,30 ope radan röle, Puccininin «La Boheme» operası, 2, 30 dane plâkları, 24.10 caz, e Viyana 220 konsei üzel isme li 23.10. eğlenceli mi 5 k 24,45 yayım, nserin dans, süreği, 18 hafif müzik, 20 radyo or- M Münih: kestrası, 21,10 Mozart konseri, 23, Eger. Za 10 program arası, 24 kı orkesi İbi 18 karışık hafif müzik, 2 büyük e sa ei 40 ki ner, vom ittihadına dahil olmayan nebi memleketler: Se 3600, altı a. ai ylığı 1000 k: Adres tebdili yirmi beş kuruşluk pul kimi lâzımdır. m an 9 — Hızır günü 185 iineş Öğle ye va Yas 187 657 13 637 1158 e zan 1834 AKŞAM'ın faydalı neşriyatında e e e SWIFT mn Cüceler ve Devle memleketinde rami Yaaa 'atih lik ş dan: in İ5 nci nesine ait tütün ikramiye defterle; zim acağıdan i resmi sened ve maaş cüzdanları nüfüs hüviyet cüzdanları birlikte olarak yok- lamalarını icra ettinmek üzere şu' ii iie 3 gün peel Pazar) müs- tesna 2— Tarı ola: rak ik ceği ve şube bu hususta hiç bir me- Mim e | edemiyeceği alâkadarana j Gulliverin seyahatleri — Diger "pi iin en Bien çeviren: Ercüment Bini Talu » 4 wi kapak içindeciltli enkli resimlerle süslü yn 275 kuruş AKŞAM NEŞRİYATI Naci ile beraber kumların üze- rine yatmış, denizde büyük bir topu birbirlerine atarak oynaşan üç güzel kadını seyrediyorduk. Bir aralık Naci hayretle: — O! dedi. Yeşil mayolusu Ne- bahat... güzelliği kadar istidatlı bir kız... Tabii, oyu ik kendi- sini gördün, değil mi arkında ne — Hususi bir operet kumpanya- sı var, bilmiyor musun? «Parlak istikbal» kumpanyası, artist denizden endamının bir heykel kadar mü- tenasip olduğu göze çarpıyordu. Başındaki lâstik takkesi pırıl pi r içinde idi. acı: — Kalk, dedi, seni takdim ede- yim ona... Yaklaştık, Nebahat dostumu gö- rünce: — ne güzel tesadüf! di- ye deniz ; sularile ıslak elini uzat- takkesini sarı saçlarını lüle lüle gösterdi. beni takdim etti, Fakat genç kız, ehemmiyet overmedi. n yüzü koyun yere yatarak vücudunun en tatlı âzalarını neşte yakmağa başladı. Biz de am uzanmıştık. Naci soruyordu: — nakl seyahatiniz nasıl oldu? diyordu. Balkan air tesisinden m «Parlak istikbal» kumpa ası amini bir sö yapmış. Neci nu soruyordu. erir artist güldü. ayınız, başa gelen- leri! dedi. Biliyorsunuz, ben ha talanmış, arkadaşlarla beraber yo- la çıkamamıştım. Bir hafta sonra -alnız başıma gitim. Az kaldı be- ni öldürüyorlardı! Hem bunu söylüyor, hem gülü- yordu. Her halde pek ei bir ser- güzeşte benzemiyordu. Naci rica li Bizi merakta bırakmayınız, — Bakınız anlatayım. Roman- yaya ayak bastığım zaman, öğ- rTendimki bir çok fırtınalar olmuş, eee mi demiryolları mü- urmuş. Hasılı ortalık le kö; ŞŞ likten kabul ettim. Bir kaç kadın bir kaç erkek, e ide be- raber bir arabaya dolduk. yolda de a fırtına koptu. Şidetli bir yağmur başladı. Arabacı yola devam etmenin teh- Jikeli olcağını ihtar etti. Otel adı- nı verdikleri berbad bir binanın önünde durduk. Orada kalmak- tan başka bir çare yoktu. Aman ne otel görseniz! Beni bir odaya mini İçi- dı, ne bir sürme. Bu oda- da geceyi nasıl geçirirdim? Hele yolcular arasında koca bıyıklı öy- le bir herif vardıki gözü bir > talarıma bir yüzüme gidiyor Ödüm kopuyordu. Sabaha kadar , yüzümü gös- edim. Derken, EN önünde bir ari ara- Sa daha durdu. anlar. da bizim şaşırmış sey« yahlardı. İçlerinde bir genç kadın mize kuvet versek! diye dü ie düm, Fakat gidip de tanımadığım bir bad e bir teklifte bu- azdım zag için aşağıya in- et Hasır iskemlenin üstün- de odada oturuyordum, sıkıntıdan patlıyordum. mi bir üzüntü ve korku içini “Bir saat sonra, aşağılalilar yu- karıya çıktılar, em aralığın- dan baktım. O uzun bıyıklı, eşki- ya yüzlü herif yi yanımdaki ya gelmez mi? Aman yarabbi, ramen Şimdi ne yapayım ündüm, düşündüm. Niha- yet em bir tedbir geldi. Oda- dedi. rai artist kahkaha ile cevap w — iie nu cebimde yama dedi. Yanımda küçü fon hiç bir zaman ik — tüsünü sardım. Sesi boğuk çıka- cak, gramofon olduğu belli ol mıyacaktı, Bir erkek sesi odanın içini dol- durdu. Tabii bu içeriki odadan pek güzel işidilirdi. Hattâ yalnız bu sesin devam etmesi şüphe ver- mesin diye arada ben e bir şey- ler söylüyordum. Sanki karşılıklı konuşuyormuşuz gibi! Bulduğu! ii. ve Gebiz çok mem- nnun olmuştum doğrusu! agi endime era Fakat ülmem sürmedi. Ufak bir çıtırdı üzerin. çevirince oda kapısının yavaşca pr edil diğini ei mi? Ne cağımı bilemiyordum. Deal iş tece doğru bir rüvelver amlusu uza Arkasından da bir kadın yüzü! Hani başka yolcular gelmemiş miydi? Yalnız bir kadın gördüm diyordum. İşte o! Kadın tabancası elinde, içeri girdi. Beni bir köşede, sandalye- nin üzerine büzülmüş bir halde gördü. Dizlerimin bağı çözülmüş gibiydi. Buz kesilmiştim, Boğazı- ma bir şey tıkanmıştı, m yordum. Kimmiş bu, biliyor musunuz? Moris Şövalyenin sevdiği bir ka- dal Asalak bir patırdı ei k için odama gelmiş. İşi anlayınca ikimiz de kahkahayı savurduk düm de koptu! amma, ö- (Hikâyeci Ankarada her dilde gazete a

Bu sayıdan diğer sayfalar: