28 Kasım 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

28 Kasım 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 “e > İngiliz Nazırlarının vasati yaşı 54 sene 3 ay Kabinede bir nazır baş vekilin İngilterede yapılan son seçim- dın mebus 2 teşrinisanide tadil Değişiklik dört ne- zarete inhisar etmiştir. Kabine- eni âza olarak yalnız bir ki- Bu zatta mister edilmiştir. ce hazine mali kâtibi umumisi iken harbiye nazırlığına getirilmiştir, Harbiye nazırı lord Halifaks mührü has lordu tayin edilmiştir. Makdonaldın oğlu Malkolm ster Tomas ise müstemlekât nezaretine getiril miştir. İskoçya üniversiteleri umumi seçimde mebuslarını seçmemişti. Şimdi yapılacak int ta ba vekil muavini mister Ramsey donaldın intihabı muhakkak sa- yılıyor. İngiliz kabinesinin tadil edil. dikten sonraki âzalarının yaşları ve aldıkları yıllık maaşları hakkında Deyli Meyil gazetesi şu merak uyandırıcı malümatı neşretmiştir: şı 5000 bede meri * Hali. faksın yaşı 64 ve maaşı 2000, iki misli maaş alıyor İngili başvekiliz M. Baldvin harbiye nazırı Cooperin yaşı 45 id maaşi ominyonlar nazırı ki Metdoneldın yaşı 33 şı 5000, ticaret nazırı Run- cimanın yaşı 65 maaşı hava nazırı sir Listerin yaşı 51 maaşı 3000 sterlindir. Hindistan nazırı lord Zetlan- dın yaşı 59 maaşı 5000, İskoçya nazırı sir Kollitsin yaşı 60 ma- 2000, müstemlekât nazıri Titiz yaşı 62 ve maaşı 5000, ayriye nazırı sir Monsellin yaşı 54 maaşı 4500, Milletler Ce- miyeti işleri nazırı Edenin yaşi 38 maaşı 3000, ziraat nazırı EL liotun yaşı 47 maaşi 2000, bineye memur lord Percynin ya- şı 48 maaşı 3000, maarif nazıri Stanleyin yaşı A maaşı 2000, sıhhiye nazırı sir Vudun yaşı 54 mesai nazırı mister w 5 3 5 İİ z Nazırların vasati yaşı 54 sene 3 aydır. ç iyi EŞYA ARIYORLAR EE ya, Viyana eski kah- > ie canları, zarfları, sityi, kahve ibriği ie Beykoz Parçaları, Kalemtraş, Satmak isteyenler, her gün 11-12 ara. katta Bay Sırrıya müracaat etsinler, MD Şi akşam bir hikâye | Bir genç kız heykeli Al mani Büyük heykeltraş o günü atel | Ne hayal değil mi?... Hiç siz böy- | duğu nın kevrlşindi yesine geç indi. İşi yoktu. Meş- bile onun elinin izi vardı. Atek hur heykel üstadı Selim Saz bir heykel bitirmişti. Beyaz yeni saçlı sanatkâr. yeni eserini sey- rederken kapı vuruldu. İçeriye uzun boylu, yuvarlak arlak ve gözlerinin içinde okunuyordu. Sıkılgan bir tavırlar: Heykeltrak Selim a beyefendiyi arıyorum., — Bendenizim.. Genç kız büsbütün sıkıldı: — Sizden pek büyük bir ricam var... dedi. — Buyurunuz, şöyle oturunuz. Sizi dinliyorum... Genç kız alçılar, mermerler, kalıplar, çiçekler arasındaki tahta iskemleye ilişti. Fakat bir türlü maksadını anlatacak halde değil- di. Sanatkâr ona cesaret ver- mek için:* — Sizi dinliyorum... Niçin te- söyleseni- Gi ediyorsunuz.. .. dedi. — olmıyacak bir şey de.. Onun için tereddüd Bilmem k kâr olursam sevdiğim adamla ev- lenebileceğim, Bunun için pe bir reklâma ihtiyacım var.. çen gün —— düşükle gaze tede bir ei ilişti, Bir güzellik driliğe i” kasli hey- kelini çırıl çıplak yapan bir > keltraşı dava gazeteler bundan Gülseli mış. Şimdi genç kız çok meşhur pan- âmı kendime yy karar verdim... Siz be- im çıplak, bir heykelini yapa si teşhir edeceksiniz. Ben ya size fena haldi Mahkemeye müracaat edeceğim. Davamız sirri sürecek. Ga- e meşhur heykel- bahsedecekler.. olacağım. Fakat sizi mahküm ettirmeden davamdan Ben böyle dü- akat sizin bunu ka- bul etmiyeceğiniz muhakkak olmuştu. Dokunsalar ağlayacak- tı. Selim Sacid hayatı maceralarla eçmiş bir adamdı. Böyle tuhaf sergüşetleri severdi: —Müteessir olmayınız canım. dedi,bu işi kabul etmiyeceğimi na- sıl kestirip attınız?. a çok ho-| tam beni . Kabul edi- şuma gitti. saran bir macera.. yorum... Genç kız: u söylüyorsunuz... dişi heykeltraşm eline sarıldı. Az daha zi oynuna atılacaktı, — Beni ne kadar memnun, ne kadar e ettiği av vur edemezsiniz... #seş İki gün sonra çalışmağa baş- ladılar. Melâhat her gün gelip heykltraşa omedellik ediyordu. Selim > on yıldanberi gön- Tünün bütün delik deşiklerini aşk seke teki karşı sıkı sıkı ka- pamış bir adamdı... Çalışmağa başladıkları günden itibaren Me- lâhatn vücudunda ne güzel hat- lar görüyordu. Sanat hayatında arkasında bıraktığı senelerde bir çok kadın heykeli vardı. Lâkin ütün bu güzel kadın vücudları Melâhatin yanında ne kadar sö- nük kalıyordu. Melâhatin heykelini yapmağa sırf bir macera olsun diye razı olmuştu. Lâkin işe başladıktan sonra kanaatı büsbütün değişti. Melâhatin heykelini yapmak ona en büyük sanat zevkini veriyor- du. Belkide bu heykel onun bir şaheseri olacaktı, ken kendine: kadar bir insan vü- his bu derece güzel olabi- leceğini tahayyül etmezdim.. di- yordu. Heykel hakikaten bir şaheser oluyordu. Lâkin artık heykelin son işleri kalmıştı. Yeni eseri itmeğe yüz tuttukça Selim cide âdeta büyük bir hüzün küyordu, Melâhat atelyede âde- ta kendisine bir yer yapmıştı, Her şeyin üstünde, vazodaki çiçekle- rin duruşunda, arkasında soyun- yenin duvarları bile genç kızın kahkahalarile çınlamağa alışmış tı. Mlâhat, Selim Sacidin hay& tına bir gen kahkaha havasi getirmişti, edilen lak bullak etti. Herkes ondan” bahsediyordu. Heykel çok beğ& KR i. t biraz sonra Melâhetin a b ortalıkta bir bomb8 gibi patladı. Herkes genç kızdan bahsediyordu. Ona «dünyanın en güzel vücudlı adını» ismi takılmıştı, Melâhatin davası bü” yük bir alâka ile aylarca sürdü. Artık ona büyük roller veriyor” lardı. Meşhur olmuştu. i 24# Selim Sacid EK gene sayalnızdi. Günlerden beri M& lâhatin uğradığı yoktu, ie ç” mı erkenden ; bastırmıştı, Selim Sacid atelyedeki ışıkla an yak nız arka taraftaki soluk er ye ğı yakmıştı, Elleri cebinde ser giden tekrar atelyesine döndür” düğü güzel ovücudlu heykeli seyrediyordu. O kadar para ver melerine rağmen onu satmam Ona âdeta bakmağa doyamıyor” du. Belinin kıvrılışı, omuzlar” nın yuvarlaklığı Selim Sacidin gözlerini âdeta heykelin üzerin€ çivilemişti. Ona bakarken aklına şu par# vananın arkasında s0; ra hızla leri ne zevkli ki en sud ee Bu varda telefon çaldı. Melâha- No5 i ur.. müjdeyi vereyim-** Her istediğim oldu. Şöhret, p#* ra.. nihayet işte sevdiğim adam” la da bugün nikâhlandık. y* rın seyahate çıkıyoruz, Sizi gö” meğe gelemiyeceğim... Affeder” siniz... Çok.. çok teşekkür ed” rim. Allaha b e Selim Sacid telefonu pedi «1935 Venüsü» karşısında ar dik kendisine bakıyo! heykeltraş ona döndü; ie zel yüzüne ği — Rezil. ti Bir ny CENGİiZi ——— İskender Fahreddin Kaydo büyük bir ordu ile yola çıkmıştı. Kublây, yeğeninin üzerine on- dan daha büyük bir ordu gön- derdi İmparatoriçe Turakina ihtiyar- ladığı halde, kocası Oktay devrin- de sürdüğü saltanattan bir türlü ak istemiyor, ikide birde Ep” işlerine karışmağa yelteni- yor! ei bir gün İrina şöy- le haber gönderdi üyük yengemize sayğımız vardır. Fal devlet işlerine parmağını uzatma, kalkışırsa, korkarım ki beni saygısız- ii sevketmesin..» ina, Menkünün hatun 'uraki İsli y) ile baş başa ve ii şe rar ın lir kaz- başlam el uki Gi Çin -Bengizin bütün oğulları gibi- Baştan tilâ etmek sevdasına düşmüştü. başa is- N LU Tefrika No. 197 Ne yeğeni Kaydonun hücumla- na ehemmiyet veriyor, ne de ko- lu kanadı düşmüş ve dişleri dö- külmüş iki prensesin dedikodu- larına kulak asıyordu. * . Kublây Çine iki elçi göndere- rek, Sungların aralarındaki mua- hedeleri neden bozduklarını sor- mak fırsatını bulmuştu. Sunglar bu iki elçiyi öldürmüşlerdi. Kub- lây bu haberi alınca (1268) yazi ortasında Çin üzerine yürüdü. Kublâyın başına geçtiği ordu çok kuvvetliydi. Yanında bir çok değerli kumandanlarla beraber, Sung ve Çin havelisini çok iyi bi- ve vaktile Mogol hizmetine eçen Çinli lere daa dio. biye de v. Sun toru, ovezirinin Mogollarla y akli muahedeyi ta- nımadığı için, hiç bir maddesine riayet edilmemişti. Sung imparatoru (Li . Teson), sarayında sayısız cariyelerile se- fahatten başını kaldıramıyordu. ere ra, Çinli sihirbazlardan erak etmeyin! Mo- gollar gain kadar —— de, içeriye giremiyecekler. Payi- tahtın e düşeceğinden o) nız. Daima neşeli bulu- nursanız, talihiniz size her za- man gülecek ve yardım edecek- tir!» demiştir. g imparatoru genç V da eğlenirken, sihirbazın bu söz- lerini hatırlıyarak, eğlencelerin- den bir dakika bile il iste miyordu. (Li - Teson) nun Kublâya kar- şı harp ilân ettiğine ve hiç bir su- retle anlaşamıyacağına dair gön- derdiği mektubu bile, sarayının bahçesindeki vü içinde yıka- nırken, bir cariyesinin sırtında imzaladığını Kublâya anlatmış- lardı, Kublây verdiği karardan dön- mez ve bu meziyetile Cengiz ha- na çok benzer bir hükümdardı. rini zaptetmeğe kara rvermişti. Kublây, Oktay hanın merha- meti yüzünden o güne kadar ya- şamış olan Sung imparatorluğunu kökünden yıkmağa ve Çini baş- tan başa işgal etmeğe azmetmişti. Suglula — e » ii ğ torun eğlenceden baş kaldırama- ması yüzünden - payitahtın müda- faasından başka - esaslı bir ted- bir alınmış değildi. Sung muha- ripleri payitaht kalesinden şehri saran Mogol ordularına ok yağ- muru ve yangın kundakları yağ- dırmaktan geri durmuyorlardı. “Bir yudum su verin.. Köleniz olayım!,, ublây, ordularının girdiği yerde «katli âm» yapılmamasını emreden ilk Mogol imparatoru idi. Papa dördüncü Nikolas bile Kublâyın bu iradesini duyunca: — İşte, hıristiyan olack bir hüküm, dar!» Demi misyonerleri la areksiz geçmişti. Sung havalisindeki oMogolls" iki kumandanın idaresi altınd8 bulunuyordu. Bu kumandanlar” dan biri Mogoldu. Ordusile içer! Sunglar: kumandan (Semga) adlı bir Çi li idi. Cengiz han zamanında çok küçükken Mogollara iltica etmifı büyümüş, yararlıklar göstererek kumandan olm Semga bahadır, Sung impar#” torluğunun bir çok yerlerini | abs” linin burnunu kanatmadan i#8* sl ediyordu. Bu sırada payitaht” bir gün evvel düşü; ir oi Kublây, yanında bulunan danlardan (Bayan) adlı — nd rı da Linga şehri üzerine gönder :N (Bayan) Çinliler tarafında (Demir bilekli arslan) diye 89” lan sert, yıkıcı ve inatçı bir Me gol kumandanıydı. (Arkası var) 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: