1 Ocak 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

1 Ocak 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Sahife 6 | NWiemleket Efaberleri 9 İzmirdeki Kültürpark 6 senede yapılacak İçindeki tesisat için bir milyon lira kedili yürüyecek olan- lar için ayrı ayrı yolları ola- caktır. Bu yollar; Kültür parkın etrafındaki dört medhalin altın- dan geçecek ve Kültür parka gir- mek istiyenlerin bu nakil vasıta- larından sakınması için hiç bir sebep bırakılmıyacaktır. Kültür park içinde bir stad- ir yüzme havuzu, bir açık tenis yerleri, yır ip ve sıhhat müzele- ri, çocuk bahçeleri, çocuk oto- mobil yolu, S. 5. C, İ. paviyonu, dans plâtformu, gazino ve le- eğlence yerleri, köşkler, garaj ve atelye, çeşmeler bulu- Yapılan plânlara göre Kültür park altı senede ve bir milyon liraya yakın bir para sarfile vücut bulacaktır, Hü- kümet yardı u inşaat daha az bir zamanda bitecektir. Kültürparkın plânı Şi moloz yığınından iba- ret olan pe yi Kültür par- kın inşasi nnete döne- cektir, Yala numara sırasile ya- ılması muvafık görülen tesisat ve saireyi bildiriyoruz : 1 — Arsıulusal panayırı, 2- Stadyom, 3 - İnkılâp müzesi, 4 - Genel sıhhatı muhafaza kurulu 5 --Anogra 6 - Yüzme havuzu, 7 - Çocuk pav- yonu, 8 - Çocuk otomobil yeri, 9 - Açık hava tiyatrosu, 10 - S. 5. C.İ. pavyonu, 11- Dans plâtfor- mu, 12 - Gazino ve ski 13 - Oyun plâtformu, - Eğlence yerleri, 15 - e 5 Park ida- müze$i, fik müzesi, e yeri, 17 - (3,000) kişi için tribünler, 18 - Gemi ve yer ya 9 - Çiç ll çe: için iğ ie ikletliler için yol, 23 - Mot kinle için yol, Otomobil için yol. Ceviz ihracatı Samsundan bu sene çok mal gönderiliyor Samsun (Akşam) — Son gün- lerde, Avrupaya, kabuklu ve iç olmak üzere gülliyetli miktarda ceviz ihraç edilmeğe başlanılmış- tır. Bir rr ay içerisinde muh- telif Avru Giren 625 bin kiloya eli kabuklu ve 190 bin kilo kadar da iç ceviz Miz edil miştir. Cevizlerimizin yüzde 95ini Almanya, diğerlerini de Avustur- ya, ind almaktadır. reketli oldu- ğu bu yıl, yi Be e yapıla- cağı bu suretle memlekete mü- bim miktarda “bir para gireceği anlaşılmaktadır. eçen seneler, galeri mü- > miktarda arpa, cimek, fasulya, mm pelrmeli ibraç edilmekte idi. Bu yıl bir kısım mahsulün az oluşu, bu ih- “a mani Mi muştur. Buna rağ- , tütün, ceviz, fasulya vesair bibi bir yekün teimekikir Yalnız yumurta ihra- gm yıllara il çok ei mr el İstanbula mübim miktar sulya, ceviz, yumurta, yapağı, tiftik, mercimek ihraç e ir. Ziraat bankasının İs- tanbul piyasasına obuğdaylarmı arz etmesi Samsun buğday piya- sasında da tesirini göstermiş, buğ- day fiatlerinin kısmen düşmesine yardım etmiştir. id rağmen un fiatleri hâlâ yerinde saymaktadır. Samsunda yeni köprü ve yollar yaptırılıyor Samsun (Akşam) — Samsun - Bafra yolu üzerinde yy 2 saf köprü ile Alaça Gümenos unun ihalesi sivi mıştır. eli başlıyan ve 225 bin liraya çıkacak olan Kızılırmak sali ilk ayak temeli atıl- Şehir hududlari dahilin- deki yollarda esaslı tamirat ya- pılmış ve bazı yollarında parke olarak yeniden işasına başlan- mıştır. 1 Kanunusanı 179U Dil tetkileri Türk Dili İle indo - öropeen ve semitik diller arasında mukayese SOLEİL Kelime klâsik Lâtincede «Söl»- tine, histir. les mots» adlı eserde (1) izah vardır rovençal lui-möme a cu söl gul la encor e. Textrâöme ML metale o ese u sahifesin- de «Söl» kelimesinin. Mi astre, Dieu» anlamlarını gösterdiği görü- lür. Bu sahifenin son satırları şöy- liz «İl est malaisâ de döterminer le sre exact de söl avec les aut- nı indo - europöens du salli 910 uncu sahifesinin başında bir çok analizlerden sonra «mais on ne peut rien affirmer» denilmek- edir. Hilaire de Barenton, «İ'origine des languen» adlı eserinin 359 un- cu sahifesinde Sümerce «Soleil» kelimesinin karşılıklarını göste- riyor. Bu sahifede «les noms du soleil» başlığı altında topladığı Sümerce âffesi güneş ve göstermektedir. uu başlık altındaki Sümerce söz- lerden meselâ (şil — rak görülmektedir. (şil) sözünün, yukarda (soleil) sözünün geldiği klâsik lâtincede- ki (söl) ile alâkalı “olduğu mey- dandadır. «Soleil» kelimesini bir de (Gü- neş - Dil) teorisine göre analiz leil) Bu Sümerce delim: Kelimenin etimolojik şek- li şudur: (a) (2) (3) (4 (5) oğ * os toğ tol tey vr — Güneşin li Os: (. * 5), ektir. Güneşin Kon geniş bir çirsadi intişarı- nı ifade'eder. (3) Oğ: (. iğ, .ektir. Kendin- den evvelki mefhumu tamamlar, tayin eder, ifade eder. Bu (0) w kinin mevcudiyetini lâtince (Söl) kelimesindeki (0) nun üz erinde bulunan uzatma işareti de göster- mektedir. (4) ol #h, ektir. «Engii lik, genişlik, şümul» anlamlariyle endinden evel gelen (oğosoğ “ i (ışık li, baştaki vuayel düşerek (söl)) olur. (5) Ey: Kelimenin manasını ta» m tayin eder ve onu isim- lendiri la Soleil; «ışığı engin, şa mil olan bir objenin adıs olur ki tabii o ve e İren tir. Not: —B ire (soley) mel e gileri ve kuruluş celi ve li Çektin ve ukarda işaret ettiğimiz (Soleh)) provençal şeklinin de tamamen aynıdır. t «Etymologie de la langue çel de (söl) kelimesi hizasında, (soleil) dn maada (Dieu) kelimesi de görüldü. i- katen Türkçede ab) «Dieu» ma- nasına da gelir. Kelimenin etimo- lojik şekline e izahatta bu- lunalım: - 2) 3 -(4) *#ostoğ tol 0) Gi Köktür. Burada güneş- ten alınan açi ni «büyüklük, yükseklik, sen; kuvvet ve kudret» ifade BE (2) Os: Gördüğümüz gibi bu 0 geniş sahada tecellisi- ni bildiri: (3) öğ Yine gördüğümüz gibi mefhumu tamamlar ve isimlen- dirir. Kelimenin buraya kadar olan manası, kökün oldukça geniş bir Gi tecellisinin ifadesidir, Ol: ya «enginlik ve e verir, Soğol - söl: «Büyüklüğü, kuvvet ve kudreti, enginliği ve ven? olan» yani «Dieu» deme! (1) A. Ernout ve A. Meillet tarafın. dan yazılmıştır. AŞKIN Yazan: M. Uygaç Bu daha kendisinindi. Onu ya- rTatıyor ve ona tapıyordu, Zazallı delikanlıda yüksek bir ferağat his- si doğuyordu. Hayatının o sakit bülyası — ordu. Franz her gün Peer Grâfe- nin evine gelmeyi inmişti. Bazan yemeğe de nen Yal nız m oluğun, canı sıkıldığını bir bahane olarak ileri gil En — Elenanın istikbaline da! ediliyordu, Genç a isteme- sonra, günün birinde aktris ol- mak ümidini beslediğini ona iti- raf etti ye bu retle fikri büyük bir ye kendisini tebrik i ve elinden gelen yardımı emici söyledi Aktris olmak için ki bir dost srfatile a para verebilirdi, Sonra zen- ni > ci LVESİ Tefrika No 31 vakit pe po Sa- nat yı zahmetli zundu. Dek inkİMi. Parisli bir dostu emprezaryonun bulunu- yordu. Tiyatroya mensup t- larla Omünasebetinden istifade ederek bu adam Elenanın gri e yama Hattâ birkaç haftaya kadar > iş için Berline kii Onu: ler beslediğini pek güzel anlamış- tı, Fakat bunun kendisince hiç bir ehemmiyeti olmuyordu. Gös- terdiği nezaket caiz olan hudu- du geçmedikçe işte telâş edecek bir şey yoktu. ii Franz madam etmek istedi. Maksadı er tti- nasil bi zevke göre ta ğini görmi Kap: gelince, verm ıkla gibi, “içeri girdi. Elena, biraz telâşlı bir ta- vırla; — Görüyorsunuz ki oda kar- Franz, m eze bir tavırla, her şeyi derin derin tetkik edi- yor, bazı bibloları rine alarak bakıyor, asılmış esvapları okşu- yordu. Yatağın yanından g: ken elini yastığa, çarşafa sl Sonra: — Çocukluğunuzu hatırlıyo- rum, dedi. Küçücük bir karyola- da yatardınız. Boyunuz şuraya kadar gelmezdi... diğe ne bü te sözler söyle- Bir taraftan da u. Elena korka- ağa başladı. kolunu okşuy: Ori k geri çekildi ve odadan dr- şarı çıktı. Franz gülerek soru- yordu: AL eşiğine — Ne oldunuz? Sizi korkut tum mu? — Hayu Fakat ben odamı ok m İçeriye kimse gir- mesini istemem. o 'la kaldı. Birkaç hafta sonra, Franz ona ğunu Ele- sili bitirir bitirmez ona sahnede bir rol temin edeceğini muhak- görüyordi Elena o kadar memnun olmuş- tu ki başka bir şey düşünmeğe vakit bulamıyordu. Esasen, bir korkusu yoktu. Muvafakıyet ih- timalinin goz sarhoşluk her türlü tehlikeyi göze almağa onu sevk ediyordu. ğa muazzep etmemek için ii izli tut- tu. Ta sideceği dakilnya kadar hiç bir şey açmıyacaktı. Mathias bir kere bile maki evine gel memişti. Genç kız bu çekingeri- liğinin neki sorduğu vakit, amaklı bir cevap verirdi. Ba- haneler arardı. Nihayet, bu tür- Tü evlerden lhassa madam Grâfeden hiç lanmadığıni itiraf etti, Fakat artık, Elena böy- le lâkırdılara kulak asacak bir vaziyette değildi. leri önünde din tatlı a. gömülmüştü. Şemi neşeli, nazik, tatlı hi- köye “lili bir adamdı, Hoş r surette Elenaya zl E giste Fransızların sırrı vakıf ka, güzel bir erkekti bembeyaz dişleri vardı. İ Bir gün Franzdan bahseder. ken Elenaya: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: