6 Şubat 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

6 Şubat 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Cennetten çıkan nesne... Habeş kadınları koca- larından ara sıra dayak yemek isterlermiş!.. Bir koca karısını haftada bir defa olsun döğmezse başka bir kadını sevdiğine enez Petit Parisine gazetesinin Adis- ababada bulunan «bir muhe- biri Habeş kadınlarına ve Habe- şistanda evlilik via na dair ga zetesine bir tup göndermi “ tir. Muhabir e "mekte di yor ki: Habeş erk ekleri, k gifleri kar- şı çok sert ve şiddetli'davranır- lar. Daha a lemek lâzım gelirse onları selanik, yani dö- verler. me al da bu hak “den mem iş çıkça söyl si adar zi evlilik hayatı dayak mâ: his, Habeş kadınlarının evlilik ha- “yatına intikal etti. Habeş kadını- erkeklerin kadınlarını B züm, muhati dü, bu hayreti geçtikten sonra de- di ki: Şayet, kocam hiç olmazsa haftada df beni dövmese o zaman başka bir kadını sevdiğine kafasında parçaları eni dövme- , bütün komşu kadınlar, benim- le eğleneceklerdi. hükmeder ve testiyi rdım, Kocam beni O sırada Kocası di eve geldi. O bade be döve- rim. Şâjet “karim, “dayale '#ömek için bir kabahat işlemezse muhak- ”* kak surette ben bir bahane icat arımı, “ederim. Karım, dayağı sever, çün- © kü başkalarına şikâyet etmek için bir sebep bulmuş olur. Sonra ka- rımı dövdüğüm günler, mükem- - mel yemekler ey ve beni da- ha ziyade sayi Habeş kadınları cepheye giden kocalarının arkasından ağlıyorlar Ben, karımı tokatlar, çimdik- lerim. Fakat uzun boylu olmıyan ser karılarını kırbaçla dö- erler, Hele de evlenmek istiyen erkek, karısını evine götürmelidi Bu memlekette boşanma çok ko- laydır. Şayet bir koca, karısından bıkıp usanırsa, katırını alıp gider. Şayet, zevce bıkarsa testisini omu- zuna alarak ailesinin yanına dö ner, Boşanmak için yegâne mil lite ei ibarettir. ayet Habeşler kilisede alalim bütün hayat müdde- eme: lise bu hususta çok müteyakkız davranır, Fakat Habeşistanda ki- k yüzde sekizini teşkil eder. Adisa- babada umumi evler yoktur. Esa- sen Habeşistanda evliliğin bu ka- dar zayıf ve elâstiki olması buna lüzum bırakmıyor. TNİL ÇOCUKLARI) mmm İskender. Fahreddin «Mikerinosu yüksek bir taht ü- zerinde görüyorum.. o, Mısırlılara “ hürriyet ve sâadet vadeden bir hü- Tefrika No. 53 mama — O halde (Nil in se y” neler aa rg da duy. değil mi | sean rise | Çok beklenen bir erkekj Beyoğlunun büyük pastahanele- rinden birine oturmuş, bir köşeye çekilmiş yazımı yazıyordum. kasındaki boş masayı iyice görebi- liyordum.. Bir aralık bu masaya iki şık ka- dın geldi... İkisi de otuz yaşların- da kadar vardılar. İçlerinden 7 Ar ada i gö eliyle. ir aşk randevüleri olduğunu gösi li Şimdi aynada onla- rı iyice görüyordum. Güzel olanı derin bir heyecan içinde idi. öteki- si sordu: — Fal . O kadar methetti- ğin halde bir türlü şu adamı tanr- yamadım..; Nasıl bir erkek bu Al lah aşkına... Fahire, yani güzel olanı gözleri- ni > baygın süzdü: evkalâde... sieeepek bir e İri iri yeşil gözler vi Sonra bilirsin ben eikeklerde agi ğı hiç sevmem... in bunun bir bıyıkları var... Tıpkı Lord Eden... Tıpkı.. zaten Lord Edene o kadar benziyor ki... Al Edenin fotoğra- fını bununla yan yana koy, ayırd edebilirsen aşkolsun... Bunu ha- kikaten seviyorum. — öyle ise güzel erkek... Sahi seviyor musun? — Ne iğsi .. Hiç bir rande- vüme böyle heyecanlı geldiğimi bilmiyorum... Bir haftadan beri aklımda fikrimde hep bugün, hep bu saat, hep bu randevü... O ka- dar heyecan içinde idim ki, düşün .. Ben saba- ladım... Hazırlanmağa başladım. Saat ikide sokağa fırladım, Saat beşi nasıl bulduğumu ben bilirim. Aman beşe beş var... Beş dakika sonra burada. O kadar güzel olmıyanı: — öyle ise ben gideyim... de- Hemen arkadaşına eğildi: — Aman.. dedi, paravanın öte- ki tarafındaki masada biri var... Ne konuştuksa işitti. — Sahi mi?.. dedi, gülüştüler... dağ zarmış. balıklardan e EM duymuştum, İki gün sonra kayıkla balık avına çık- sam.. güzel ii bile ini iğ sem.. memnun ol vu, der: — Şüphe yok. Hemi on la önce bir sabah baban da bur: kümdar ize de; gil mi?. a ek sesine uyandım! De- Mrinin z. a a dir enin De şağmadan gelmişti, (Ni ii rum, Ey Nil mabudu, ulu ari mek ben surette Mısır fi eki Bana haber ver: Kefren ne zaman | tahtına oturacağım, öyle mi?. uç ba rm ölecek? Mikerinos, vadettiğin — Hiç etme, Mikerinos! — balıklar 7. Mina bu tahta ne vakit oturacak?» Babanın tahtı seni bekliyor. Eğer “ iii iLk ci © Firavunun oğlu da; 1. | birkaç dakika daha geç gelmiş ok von O ei adı beden dışarıya fırladı.. ve ih- “tiyar sihirbazın, gene kendisi gibi iler e le rengi belirsiz, imsahla konuştuğunu “Mikerinos ei Si imi iyavaş lıyarak öndü.. Soy ine dal idi b leizines, iltiyarin yanına yak- ların gözünden insan- ların taliini okuduğunu duymuş- tum, Asa! Bugün bunu gözümle de “gördüm. “sw Elefan kumun üstüne oturdu; 9. Mk a saydın, amcanın ne zaman öl ğini de öğrenecektim, (Nil mabu- du) ile aramıza şimdiye kadar hiç kimse girmemişti. Sen gelince, ai 3 ER 1 dı. Bn Pa Asa! Amcamın çok yakında öle- ceğini bilsem, o eri kadar senin ve ayrılmazdım!, Ka haftada bir iki m benim kulübemin önün- deki kumluğa gelir.. sırtmı güneşe veye saatlerce burada uyur. U! üç gün sonra gene ge- sadna Güzel kadının arkadaşı gittik- yazıma daldım... beşi beş geçiyordu Hâlâ bizim Lord Eden ortalıklar- da yoktu... öd kadın dehşetli bir sabır: sızlık içinde idi... Sinirli sinirli ge elinle le oynuyor, lüksünden içtiği sigarasının ni eti altına incecik bir kalemle Gerim atıyordu. Saat beşi çeyrek geçiyor.. Lord Eden yok... Beş buçuk, yok... Kadıncağız çıldıracak, deli di- vane olacak... Pastahanenin kapı- sı her gıcırdadıkça gözlerini önün- deki aynaya dikiyor, heyecanla bakıyordu. Çünkü aynadan pasta- haneye girip çıkanların hepsini görmek kabili... Lâkin ye EMİ üzülmeyiniz.. ben d di er geleli beş dakika 4 | madı... Ben randevümü tamamile randevüm aklıma geldi... Giyinip Bahane sizi bulacağımı biç ümid etmiyor” dum amma oruldum, haydi bir çay içey dim.. bakınız dahs e eldivenlerimi bile çıkarmağa va" kit bulamadım.. Hayretimden âdeta aptallaşmı$" da ha- şey gördüm. bir makas almışsınız, kırt kırt be- nim biyıklarımı kesiyorsunuz...» İD ii l zel kadıncağızın iri iri eğil göz- Wi güzel bıyıklı Lord Edeni hâlâ ortalıklarda yoktu. Fahire tıpkı röbümnladili oldu: ğu gibi sinirden küçük mendilini a siyer ba şladı. söylediği g İediği erkeği sevdiği belli idi.. Her halinden sabırsızlık, heyecan lü Saat altıya çeyrek var. Randevüleri beşte olduğuna na- el 5 kalkıp gitmiyordu. Göz! di sıkıntı, heyecan, bile maada bir de ümitsizlik yg n bile Fi ediyor. Lord Eden ls m İçimden: — Şu kadınların zevkleri hiç belli olmaz erk bu kadar Meyociyin Bekleme Yel yana Lord Edenlere | benzetilen bu erkek kimbilir ne gudubet şeydir. Altıyı tam beş geçe, yani ran- devü saatinden tamam 65 daki- ka sonra yakışıklı bir erkek telâş- la pastahaneden içeri girdi. Fahi- ikten divenlerini eline geçirdi. Bu tul harekete aklım ermemişti.. pik — Vallahi affedersiniz... dedi, öyle bir mazeretim çıktı ki, müthiş geciktim., kendimi nasıl affettire- yim bilmem. Fahire kaklarıği kaldırdı: sonra suya daldı.. ve bir ay bu ta- rafa uğramadı. Bu bir ay içinde, ehramda çalışan cüzamlıların si ölmüştü — “Demeli ki (Nil mabudu) ba- bam gibi müstebit ve zalim bir hükümdarın dileğini yerine getir- di.. bu suretle meşum talığın önüne geçti, öyle mi? ihtiyar başını sallayarak: dedi, o çok merhamet- li bir sünni Hem babanın is- tediğini yaptı, 1 de o hastalari Bir Ni ik kı zi amlar tatlıların hi biri- ni yemedi. balı n gen nüne ge- lince ir o kadar mem- nun oldu ki. Era verdiğim kı- balıklı EY lede yedi, bitirdi. — e (Nil mabudu)ndan dileği ne idi?, tıdığı ehramda çalışan iyiler arasında cüzamlılar çoğal- a başlamıştı. iğ mabuttan bu ele şifa dilemişti. — Mabut ne cevap verdi7 yıllarca ızdırabını çekmek, ölüm. den daha kor! sözi değil midir? Titana ilini ağzında... Kefren o günden beri ateş püs- kürüyordu. Titana kendisine söz verdiği halde, Mikerinosu öldürmemiş.. bilâkis onun kaçmasına yardım etmişti, < Titana mabetten kaçarken ra- e tarafından yakalanmıştı. Nut ancsk » bir rahibi yere sermek suretile - kendini kurtarabilmişti. — Kızarmış balıkları yedikten erim... Bir saat evvel arkadaşına deli kanlının bıyıklarının güzelliğini anlata anlata bitiremeye: nç ks" dın e n döndü: — A sizin biyıklarınız da mi ar?.. Delksak a — Ay.. şimdiye kadar görme diniz mi?. Genç kadın lâkayıd: — Hiç dikkat etmemiştim. Belki gözlerimin de yeşil rak dağın farkında değilsinizdir. ayreti.. Ben sizin göz“ leri siyah Miliy didim, demek yemiş. Tat şe ii ve çehrem bendediği için arkadaşlarım ba- 4 na Lord Eden derler... Genç kadın yeni bir ğ — Lord Eden de kim? Sinema artisti mi?. alık iş ileriye gitti. Deli- kanlı le elini tuttu: olur? söyleyiniz biraZ hoşunuza gidiyor mıyım?.. Arkadaşına delikanlıyı çılgın vi bi sevdiğini söyleyen kadın omi ri kaldırdı: tmem.,. ben sövmek ki. ka ii sanki son derece lâkayıtmış gibi hiç bir şey” den haberi olmıyan biçare deli- kanlının yanında dışarıya çıktı. Ve ben de lie korktumur (Bir yıldız) ei aray muhafızları Cizenin her tarafına yayılmışlar, Nutu arıyor” di. trt rek cellâtlara dövdürdükten sonra rum katını bodru aki aslan kafesleri arasına attırmıştı, Fira ita nayı çarçabuk öldürmek i ğını, kimin yânıne sığındığını öğ“ renmeden Titanayı öldürmiyecek” Firavunun zalim veziri, Titana” yı sabah akşam kendi elile kamçı" layarak: — Haydi, söyle bakalım, Mike rinos nereye ve kimin yanına kağ” t1?. Diye bağırıyordu. Titananın vezire ve Fira ma time şu altı emi ibar yatarken e ner€ ye gittiğini bilmiyoru (Arkas var) hayretle

Bu sayıdan diğer sayfalar: