9 Şubat 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

9 Şubat 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i k Sahife 8 Saray ve abıâlininiç yüzü Yazan : SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 636 Kilercibaşı Osman bey hakkında garib bir jurnal Abdülnhamidi müthiş kuşkulandırdı Mevleviliğin en büyük merkezi olmak dolayısile Abdülhamit Kon- yadan gelen adamlara da, haber- re de hususi bir ehemmiyet ve- dergâhı ahçıbaşısı Salâhaddin Çelebi efendi Edirne mevlevihanesine şeyh tayin edil- mişti. Edirney. gma bir se çıktığı sırada (Çelebi efendi şiiliği neşir ve tevsi için Hacı ş Enn lesile birlikte ferman buyurulacak yere mer âmadeyiz.) Diye bir telgrai il ) Mab: army Tahsin paşa Mm anlatı Bir sene Hırkat miri ziyare- tine Ne yar gün kala Konyadan «Muhbiri Sadık» imzalı bir telgral gelir; bu Silan (pek mühim maruzat var; celbini isterim) daily Vilâyete bu muhbiri harcırahı verilerek İstan- rl ” gönderilmesi mabeyindeni emredilir. Gelince vereceği habe- rin ne olduğu sorulur, Herif: (Hırkai Saadet dairesine gidi- lirken bahçenin yol üstündeki set gi a bir bomba Mi şahane bu noktadan ei Baik ei lüle. Ben bu tertil arayda kilerde müstahdem ed vilat olmuş, pa- dişahımıza arz için Kilercibaşı Os ğe sevkettirdi.) eşimi yi ilüstan evvel Abdülhamide intisap etmiş bendegândan olan ra ikbali pek yükselen sonra tevec- er. O sirada hasta bulunan Osman bey yatağından kaldırılarak ma- beyine getirilir. Hastalığının teş- eddüre mahal verilmemek üzere maznun sıfatile değil, malümatı- na müracaat şeklinde sorguya çe- ilir. n bey bu «sadık muhbi- efendi dairesile alâka- bahseylemediğini İki tahkik memuru müşkül du- rumda kalırlar; bir taraftan Os- (4) Mehmed Ziya: Yenikapı mevlevi- hanesi. v5 Beyoğla mutasarrıfı Hamdi bey asum olduğuna, rn . b Gabe dia diğer taraftan dişaha meram anlatmaları yeliz. olmıyacaktı. Mesele nazik! Reşat efendi dairesile az, çok ilgili bir suikast tertibatı Peli başıya söyleniyor, o ise bu hal padişaha isal etmedikten kain muhbiri Konyaya gönderiyor! Abdülhamidin vehmi mantıki kilerci başısının kendi aleyhinde veliaht ile birleşmiş olmasına bük- metmekte 2 mesiei ki ei ü güpöe eb şısında otuz, kırk en merbu- tiyet ve tecrübeden geçmiş katler bile hiç para eder mke 'ahsin paşalar muhbi- rin an area ei ic- ımı teklif e Hibe ağar Ta- tar Şakir paşa gönderilir; e bir şey bulunmaz. ine hünkâra ihbarın ae olduğuna kanaat gelir. Böyle il e Ti Şaki paşa ziyaretten bir gün evvel Top- ülhamit vükelâsını da biran tarassuttan hali bırakmazdı. Ser- asker Rıza paşanın Sünbülefendi. gâha giderek şeyh efendinin eli- ni öpmüş, şeyhin emrile cuma ge- cesi he türbenin başucuna a- a dile genç zabitin beli eraskerinin Sünbülef. gâhına bu pek kuvvetli li yet ve mensubiyetini bilen Abdül- hamit Rıza paşaya tekkeden aya- ğını iii emretmişti, Seras- ker de biz keye gidemeyin- ce de m reisi Cemal paşayı gönderiyor. Bir gün Cemal paşa piyade da- iresinden bir efendiyi bazı hedi- v NN dergâhına gönderi Abdülhamid hususi yaveri sakallı Çerkes Mehmet paşanın tekkeyi tarassuda memür bir hafi- yesi bunu görür. Amirine bildirir. Piyade dairesinden gelen efendi- nin Jon Türklere meyyal bulunan ü keri çağırır; bizzat istizahlarda bulunur. emily sama mine olan Arap İzzet p şe karı- şir, m sala dervişler , kadar bü; le böyle sıkı münasebetlerde bu- lunmasından hasıl olabilecek teh- likeler hakkında padişahın veh- el da- tevil ve izam ile padişahın merakı- nı tahrik. ve teşdit ille 1905 kânunuevvelinde Üsküdarda Da- bağlarda müderrislerden Nâzım efendinin rüfai dergâhında «biat cemiyeti» için şeyhler i ile bir çok aha davet ettiği hakkında akdim olunmuştu. 'ahkikat neticesinde dergâh şeyhinin vefatı üzerine mn ifa eden bu Nâz: n der- gâha asaleten kinini bi şey- hin oğluna usulen şeyhliğe mah- sus tac giydirilmek üzere bu dave- ti tertip ettiği anlaşıldı. Bel ın. dığı o devirde bu «biat» kelime- sinin Abdülhamidin zihninde ne yütüleceği jurnalı veren- ce bilinmiyor a Bu defa i. ağ fare doğu; tuy ama Blhamit LE Yere ce za tertip etmezdi. Abdülâziz softalar kıyamından sonra bir kaç hafta selâmlık res- ve ihmal ettiği o günlerde hal diline pek düşmüştü, En koyu müteassıp safulkaDii Arpacık imamı hafız Ahmet efen- dinin damadı olan şeyhsilâm san Hayrullah efendi de sofu meşrepli e rai namazlarını muntazam kılmıyanlari sev- mezdi; namazı e sa- kal ve bıyıklarını e. babala- rı gibi perişan uzatanların memu- riyete kabul edilmemesini isterdi! Hayrullah efendi Abdülâzizin idir. Bunun için Marie ek ve ihmal via idir! e yer yüz çe- ıkla bu- lunduğu müddetçe Abdülâzizde gördüğü bazı dini mübalâtsızlık- ları da o günlerde hatırlıyarak bu me ü arttıkça artıyor- du. ülâzizin cuma selâmlığı- na a ör İstanbul- da halk arasın — Padişah e cuma nama- zma çıkmaz oldu? Diye dedikodular oluyordu. Bunları duyan valide sultan ni- hayet oğlunu cuma selâmlığına çıkmağa irza eylemişti de o hafta mutantan bir selâmlık yapılmıştı. Fakat Abdülâzizin soncuma selâmlığında teşrifata dahil ri, ilmi, mülki ricalden a. ziyadesi hazır bulunmamıştı. Bu- nun manasi pek açıktı: Umumi bir infial! Abdülhamidin de son senelerin- gk ğ 3 N Ikın. Hendek içinde bulunan suvare elbiseli cesed Londrada yapılan bir cinayetin failleri Pariste yakalandılar fta Londrada işlenen bir cinayet, ama ve Fransız za- bemerira rını, çok uğraştırmış, 860- unda, bu esrarengiz cinayetin faili sin metresi Pariste yaklan- mışlard di tafsilâtı şudur Geçen hafta Londra Ga İtmış ya şında bir adamın cesedini, göğ- sünde beş kurşun yarası bulun- duğu halde, şehirden ir va bir hendek içinde bulmuş- mer zabıtası, yaptığı bütün Fransız zabitası, parmak izle- rini aldıktan sonra sabı- kalıların kendi dosyalarında mev: lan parmak izlerile muka- yese ederek maktulün kadın ve pr ticaretile maruf Estonyalı | namında bir sabıkalı all İngiliz zabıtasına bil dirmiştir. İngiliz zabıtası matulün hüvi- yetini öğrenince, derhal katil. lerin üzerine düşmüş, fakat Kas. seli öldüren şahsın cinayetten sonra metresile beraber, tayyare ile Parise iltica ettiklerini anla- Bunların derdesti gene Fransız zabıtasına baş vur- Şarl ile i Jermen Bertronu yakalamışlardır. Kad erkeğin derhal istic- vabına başlanmıştır. L etmiş, Parise ticaret için geldiği- ni söylemiştir. Metresi ise pi li cinayeti şöyleci raf li ir — Kasselin, dostumdan 25 İn- giliz lirası ği vardı. Bir gün Kassel bu parayı istemek için Londradaki apartımanıma geldi, dostumu bulamayınca müthiş kü- fürler ve tehditler savurarak çi- kıp gitti. vb bir kavga akruaya, hadiseyi anlattım. ii tumun tavsiyesi üzerine Kasseli çağırdım. ana gelir gelmez, iki erkek arasında müthiş bir kavga başladı. Ben sonunda kan dökü- li korkarak yatak odam- saklandım. Kavga bir saat — sürdü. unda, arka ar- kaya tabanca sesleri patladı. Bir ellerile ta indiğini gördüm. sine yardım etmeği teklif ettim. Reddetti. O esnada yere yıkıla- a can verdi. ostuma bu cinayeti niçin iş- iş meyi Cevabı şu oldu: (en kuvvetliydi. öl öm o beni öldürecekti. de selâmlık ve alaylarda ayni hal hissedilmekteydi. oBabıâliden ve seraskerlikten kaç defa devlet ri- caline selâmlık lerine müda- vemet emeirleri verilmişti. rsimleri; (Arkası var) 631 ER tefrikanın üçüncü sütu- izin asker karakolu ef- ağıtması meselesinden en zikredilen serasker mü- Rüştü paşanın m paşa) dizilmiştir. Düzeltiri keli m i metresinin bu sarih it raflarını şiddetle reddetti, Ka” seli hiç tanımadığını, iğ yalan Senin a etti i Lakru dalı ar w| Kati, kürek önü imiş biiyetinde olduğu halde, Paris | zabıtası katilin Fransız olduğunü | İ Pariste doğduğunu ve kürel kümlarına mahsus menfadan k3$ e brayiisçel çıkarmıştır. Asıl ismi de Şarl Lakrua değil, R©“ ger Dimi be Bu adam, Fransada teşkil at | tiği çete ile bir çok evleri s0”" ne gönderilmişti. Fakat Vernof | bir fırsatını bularak . k mesi fasından kaçmış, değişti” miş, fevkalâde güzel sy kadı” i, ötekine bi Londra zabıtasının da nazarı katini çekmemek için kendisi9? komisyoncu süsünü vermiştir. Jermen bir ir Kendisi atılmak istediği cihetle, ilk koc*" sını bırakarak > İ bir nam ile kadın ri baf bir erkekle akel 5x7) nunda da katilin metresi ek. a) tur. Katil ile metresi, Fransız biiyetinde oldukliri a dan bunlar İngilt teslim edilmiyecekler ve m mahkemelerinde muhakeme leceklerdi-.

Bu sayıdan diğer sayfalar: