26 Şubat 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

26 Şubat 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İN şan KATAN eni kumar oyunları Çifte rulette bire karşı 1200 veriliyor! she er vay Yün daha icad edildi. emmi Yakın zamanlara kadar dünyanın büyük kumar merkezi idi. Bil- © hassa rulet oynamak isteyenler hep buraya e İki emk ei ili Drhkmellna izin pvr. tun üzerine datı azalmıştır. Gazino sne Müşteri yk için şimdi yeni iki bulmı $ans bire karşı 35 dir. İki küçük tark büyük bir çarka yerleştirik miştir. İkisi de ayni istikamette ka vi elâde rulette oldu- Bu gi bi bi fil dişi toparlak içine kim salıyor ve daha küçük ruletteki re düşüyor. Küçük roletin hareketi kesilir kesilmez hususi bir cihaz otomatik “larak iki Tanın 1200 mislini alıyor. Meselâ ye frank koymuş ise 24000 frank alı; a camdan mahfaza kombine- zonları Hişgrine oynamak çalar 2 3, iresine bunlara göre müşteri bire 280, bire > bire 66 bire 25 mis- li vr mada. Bu Oyanegazinoye: siddi mahsustur. oyuna küçük tayya- reler Les küç bir direğin etrafında 17 küçük tay- yare konmuştur. Her birinin bir n marası vardı, üçü beş misline kadar karar abin Ma. düşüncelerinin bir Pa AKŞAM İlân tarifesi Sahife Kuruş 1 Santim 400 2 > 250 3 > 200 45 > 100 İç sahifelerde > 60 emiz: e ia il EY idncilık “kollektif. şirketi Ankara caddesi, Kahraman zade han, Tel. 20094-20095 idik Para na Şe akşam bir hikâye | Adadaki arkadaşların her biri ir tarafa dağılmıştı. Yalnız kal miştim, Çok canım sıkılıyordu. Her sabah Yörük Aliye inerek denize girmekten başka bir eğle ncem Bir bir kadının da plâjda uzanarak yattığını gördüm. Yanında şişman bir erkek vardı. Bunun kim oldu- ğunu kahveciye . Zengin bir yahudi ba olduğunu an- ladım. Kadının ismi si Delfin idi. İp- tida onları karı koca zannettim. at kahveci metresi olduğunu söyledi. m ,kadına daha çok alâ- zama kadar olmağa ım, Böyle güzel bir kadını para eti kendilerine esir gibi bağlıyan er- keklere kızdığım kadar kadınlara da serelim. Onlari ban ilmi Yı d Delfiniy pek güzel bacakları vardı, vücudü gayet mütenasipti. Fakat ben daha ziyade onun yü- züne ve saçlarına dikkat ediyor- dum. iyii o kadar bir ca- zibe vardı Her gün, Solar bellemi gibi hep yanyana leydi Kadın kendisine dikkat ettiğimin farkında idi. Fakat görmemezliğe geliyordu. eniyi yavaş ew bana ısındığını hissedi Şimdi bakışlarımız karşılaştığ ğı za“ man gözlerini birdenbire kaçırmı- yordu. Dostu banker denizi ir köpek balığı. piş mükemm: el surette yüzüyor, açık- lara gidiyor, Dilde karaya çıkarak kayalar üzerinde güneşleniyordu. narken, birdenbire haykırdı. Eli- — ka İğ Kan aktığı gö: traş fırsat bu fırsat ee yanına semi Si za Yaraklı emdim. şey yoktur, arel etme- yiniz, ya tatmin ettikten sonra cebimden tentürdiyot ve pamuk almağa koştum, İhtiyaten bunları hiç bir zaman üzerimden eksik et- miyordum. Kadının eli hafifçe eni a Ben buraya tentürdiyot üstüne pamuk ki dım. Elini hafif hafif sıkıyor ve Baş mi2 bize dikilmiş olduğunu DOKTOR görmeyeyim mi? Bu herif şu mü- nasebetsiz dakikada nereden çık- mıştı? Ben şaşırdım. Fakat Del. fin hiç istifini bozmadan: — Kumların arasına atılmış bir jilet derin surette elimi kesti, dedi. ersin doktor bey imdada bi Yatağı dezenfek- te etti, s a hali değişti. Yüzü gük dileri eski Minveimihaliniz köş- künde oturuyorlarmış. Bana adre- simi sordular. Ben de otel Emper- yal doktor Raşid, dedim. Bir kaç gün ak otele Delfin- den bir ap gel «Müstacel bir Sh münasebe- tile derhal köşke gelmenizi rica ederim» diyordu. Müstacel vaka ne olabilirdi? Birdenbire aklıma bir ihtimal gel- di. Pek sevindim. damar rd er evde yoktur, beni randevu çağırıyor, dedim. Süs lendim Sağ koşa köşke gil Banker evde idi. H sade e — — yatakta idi! Sağ derili ağrıdan şikâyet ediyor, Ne Delfin yatağın bir tarafta teskine çalışırken öbür ize — doktor yel belli ol. üt içinde ki seyrediyordu. r beni görünce sakin bir bakışla teşekkür etti. Delfin iza- hat verdi: — Size çok itimadı var, dedi. Mutlaka sizin de gelip doktorla bir konsültasyon yapmanızı iste- di Çi sein Pi Ben doktorum ama iktısat doktoruyum! Taba- ie bir şey anlamadığımı itiraf etmek rezalet olacaktı, > vi diplomasız icra; etmek cürmile mahk. bilirdim! Ne olursa olsun, dedim. Bir ta- bip gibi davranmağa karar ver- dim. Hastayı muayeneye kalktım. Esvabını yukarı çektirdim. Ötesi- ne berisine KAR adamcağızı e — gırttı e ir lum, İnsanın sağ ta- fında ne ie Mektepte kuduklarımı, işittiklerimi Kli. mağa sayarak nihayet bir teşhis koydum raciğer sancısı! dedim. Alelâcele yetişmiş olan Rum doktor > fikirde idi. 1 aklarda iltihap var, diyo: Ben yi kabul etmez bir fas vırla; ri — Karaciğer sancısı! dedim. um doktor benim bu kati tavs rım e kağ ısrar edemedi: — Demek e sancısı tes davisi meeeii ded ! Kl şu ki benim sözüm doğ- ıktı. Şişman banker iyileşti, yağa kalktı. dım. Sonra, telefon kita deni öğrenmiş Ve rimel rdim Mesele ciddiyet peyda ediyor- a Delfini örmek te artık imkâna — — di. B Büyükadai mak kabil değildi. “e bir adan : Yörük Aliye gider de banyoya gi- rer mi? Bankere ras gelirsem ne yapacaktım? Bereket versin, dün gazetede okudum, Allah taksiratını affet- sin, bizim banker öteki dünyaya Ben de rahat rahat sefer etmiş... tin acısını çıkarmak zamanı gel miştir inşaallah! Kiralık daire Beyoğlunun en işlek yerinde Yazıhane, erkek veya kadın lmkyerieri mera görüş“ bi için “Akşam, ilân me Nureddine Gi Telefon: 24240 İskender Fahreddin buralardaki gizli yollar- geriye dönerek Anako: uta ö la idecekti. Ni — Biyel Sri Seni Yanımdan ayırmıyacağım. 1. Haydi benimle beraber yürü.. Orduya Yetişelim. Dedi. Yürüdüler. Nut prensesine kavu: düşün, indükçe Mirim cağını mi m mezarlığına attırmamış Muydı? ut bu müthiş ölüm tuzakların- ıl kurtuld. —— hatırla- iğ vole İpeksi arkadaşına — yi yerine kim geçe- Sek? düşünmeğe lüzum va: — Bunu M1? Elbette Anako geçecek. — Anako mu dedin?! iL ÇOCUKLA Tefrika No. 73 RI) — öyle ya. Mademki Kefrenin oğlu yok. — Ya Mikerinos... mu? Onu unuttun — Mikerinosun göğe çıktığın- dan haberin yok mu? Nut yüksek sesle güldü: — Ben Mikerinosu ehram me- zarlığında gözümle gördüm. O ya- — Rüya görmüşsündür, Nut! kimsenin tekrar dönüp geldiği, dirildiği işitilmiş midir? — Ben işitmedim.. Fakat, gö- zümle gördüm.. Beraber şarap iç- tik.. eğlendik.. ve sızıncıya kadar beraberdik. Rahot cevap vermiyordu. Kumların üstünde hızlı hizli yürüyorlardı. Nut sözüne devam etti: — Onu ve emer Ti- tana a Kim bilir, belki be- nim amil da göğe uçtuğumu ilân etmişlerdir. Titana genç veli- ahdi kadın kıyafetile mabetten kaçırmış, Fakat vallı kadın, kendisini kurtaramıyarak yakayı ele vermişti. — Sen ne er o zaman — Ben de k BAN ii kapısında duran biz rahibi de bir kaç yumruk: — Eğer MEstileğ dediği in gi , yeryüzünde yaşamış ağ hrken önce Anako onu: caktı. Mikerinos mal yü olabilir, Fakat, bugün ya- şamıyor. Konuşa konuşa Nil kıyılarma varmı Sabah oluyordu. Kimi arıyorlardı... kiminle karşılaştılar Ortalık aydınlanınca tehlike yüz göstermişti, Uzaktan geçen atlıların, ehram nazırının adamları olduğu anlaşı- pain Nut Yeke dolaşan bir kayığı göst ii mh ğını elinden alıp karşı yakaya ge- çelim, Dedi. Rahot, arkadaşının sözü- nü dinledi.. Kayığı yakaladılar.. İçindeki fellâhı karaya atarak sa- hilden uzaklaştılar. Nilin doğu kıyılarından süzüle- üç saat kadar kürekle gittiler. Nut bu sırada uzaktan görünen görmeğe gitmiş- — O halde çabuk gidelim. Yo- İumuzun oraya düşeceğini sanmı- yordum. Prenses Bag bir ay ön- ce oraya sürülmüş! — Keüpsün kn mı bahse- diyorsun? — Evet.. — Şimdi onu orada mı bulaca- öz? — Biz bu haberi Karnakta ll Eğer doğru ise şüp- — ki oradadır. — Kefren bu zavallı kızcağız- di istemiş? O, kimseye zara- rı dokunmiyan prenseslerden biri, idi. z — Kefren . haber aldığımıza göre - onun hal e tahta ından korkmuş ve kii sebirleyi ök | dürmesi i için ii Elefana has ber göndermi; — 5 halde Elefan onu çoktan öbür dünyaya Yalama Sahilde dolaşan Mikerinos, zaktan gelen kayıktaki lid heybetli vücudünü görer ek kulü- beye doğru koşmağa başladı: — Rabheot işimizi lg erke i—! liyor, Nara! Hem. çalım. Kayık , kulübenin kayda başını dışarıya çıkaran pre: (Nara) yı gördü.. Nuta sakalli — İşte.. mv eş bura a. Nut prensesi tan — Hükümdi Mirlik“ ee, oturan cak insanın buralarda sürünmü sine şaşmamak kabil değik (Arkası var in

Bu sayıdan diğer sayfalar: