2 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

2 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEKTEPLERDE: Üç mektep turnuvası Bir ihtilâf yüzünden iki mektebe inhisar etti Bir müddet evvel mühendis mek- tebi, Galatasaray ve Robert Kollej arasında büyük bir spor turnuvası yapılacağını haber almış ve bunu bü- yük bir sevinçle kaydetmiştik. Fakat bugün bütün memleketimizde mem- nuniyet hisleri uyandıtan bu güzel hareketin yapılamıyacağını teessüf- le-haber aldık. Yaptığımız tahkikata göre bu hs dise sadece Kolejin ilk karardan dön- mesinden meydana gelmiştir. Mü- hendis mektebi ve Galatasaray kendi arâlarında olmak üzere temaslara de- vam edeceklerdir. Bu messle hakkında tahkikat ya- parak tafsilâ$ almak üzere gönderdi- gimiz spor muharrirlerimizden biri mekteplerin murahhaslerile görüş- müştür. Galatasaray lisesini temsli eden B. Wuslih bu hususta demiştir ki: «— Üç mekteb arasında yapılacak olan bu turnuvayı büyük bir gayret ve heyecanla takib ediyorduk. Bun- narak müsabakaların programını ye tarzı cereyanını tesbit etmişti. Bu ter- tib heyetinde çauana ben, mühendis mektebi nmına bay Ahmed ve Kolej namına ds bay Mak Gregor bulunuyorduk. O gün uzun münakaşalara mahal“ birakmadan kararlar vermiş ve tamümile samimi bir hava içinde ayrılmıştık. Esasen bu toplantıda Mak Gregorun kabul ademiyeceği bir şartı ileri sürmek şöyle dursun, bilâkis mumaileyhin bilhassa puan tasnifleri üzerindeki fikir ve tekliflerini olduğu gibi kabul etmiştik. Nitekim aramızda en kuv- vetli atletizm ekibinin Kolej olduğunu pek âlâ bildiğimiz halde gerek ben ve gerek mühendis mektebi murah- hası, bay Mak Gregorun atletizm için teklif ettiği 10 puam sirf aramıyda bir uygunsuzluk olmasın diye derhal kabul etmiştik. Halbuki futbol ve vo- leybol için 5 er puan kabul edilmişti. O gündenberi tesbit edilen program dalresinde harekete hazırlanmakta idik. Hattâ bugünlerde davetiyeleri bile tabettiriyorduk. Fakat tam mü- sabakalara beş gün kala, yanl bu işe başlıyah 20 günden fazin bir zaman sonra Kolejin birdenbire bu işten caydığını duyduk. Buna da sebeb tes- pit edilen puanları beğenmemeleri ve basketbolü kendi murahheslarile birlikte karar verdiğimiz şekilde açık sahada oynamağı kabul etmemeleri- dır. Kolej aramızdan çekilmiştir. Biz de mühendisle temaslarımıza de- vam edeceğiz. Bizi en fazla müteessir eden şey böyle güzel bir spor hareketinin doğ- madan öldürülmüş olmasıdır. Mühendis mektebi spor klübü kâ- tibi umumisi bay Kadri Çetinkale de Şunları söylemiştir; «— Kolej tarafından itiraza ma- Tuz kalan noktalar basketbolün açık sahada oynanmasile atletizm için kararlaştırılmış olan daha doğrusu kendi murahhasları tarafından tek- Mf edilerek aynen kabul edilen 10 pua- nın azlığıdır. Kolejlilerin iddiasına göre bizimle müsabakaları tertib et- Ne yazıktır ki samimi bir hava için» de yapılması icab eden bu. gibi temas. isra Kolejliler bambaşka bir mahiyet vererek işi bozmuşlardar. Bilhassa şunu eheramiyetle d:tmenizi rica edeceğim ki bu kom- binezondan bir iki gün sönra Haydar- paşa lisesi de aynı temaslara dahil olmak için bize müracaat etmiş, fa- kat biz bu kardeşlerimizin sami- mi ve içten gelen tekliflerini o red- detmenin ne kadar fena bir şey oldu- Bunu hila hile sef verilmia alan ka. Işimiz bitmiş değildir! Milli küme başarısından sonra en mühim şey genç elemanları yetiştirmektir MiM küme maçlarına başlanalı, futbole gösterilen alâka birdenbire genişledi ve gün geçtikçe de genişle- mek istidadındadır. Geçen hafta İş- tanbulda altı yedi bin; bu hafta İz mirde cumartesi üç, pazar altı bin; gene bu hafta Ankarada cumartesi beş, pazar on bin seyirci, milli küme maçlarının üç şehirde uyandırdığı merakın en büyük delilidir. Mili küme maçlarının bize müjde- lediği faydalar, yalnız seyirci alâka- sından ibaret değildir. Biribirine a7 çok denk takımların aralarında yer pacağı oyunlar, tabintile futbol tar amızın iyileşmesine ve yükselmesine imkân verecektir. Çünkü bu maçlar- da, gelişi güzel oynamak yerine itina ederek oynamak (takımların gayesi olacaktır ve hattâ şimdiden olmağa başlamıştır, Biz futbolümüz ve futbolcularımız hakkında daima büyük ümidier bes- ledik, Fakat, teessürle kaydedelim ki, şimdiye kadar bu ümidlerimizi iyice tahakkuk ettirecek çalışma saha ve imkânları bulunamamıştı. Bütün Av- rTupanın futbolcularına yeni yeni in- kişaf muhitleri hazırladığı bir devir. de biz hâlâ nisbetsiz kuvvetler ara- sında basma kalıp ig maçlarından başka bir şey yapamıyorduk, Sene lerdenberi fırsat düştükçe propagan- dasını yaptığımız milli küme maç- ları, meselâ bundan beş sene evvel tatbik sahasına komulabilmiş olsay- dı, futbolümüzün şimdiki hall bam- bâşka olurdu. FPutbolümüzün bu halinde bile, ge çenlerde şehrimize gelen Bulgar ha- kem Kaçef bitaraf bir müşahid olar rak, gördüğü dört İstanbul takımı oyuncularından Balkanlarda değil, Avrupada bile muvaffak olabilecek bir muhtelit teşkili mümkün oldu- ğunu samimi bir dille söylemedi mi ve memleketine döndükten sonra da kendi gazetelerine bu düşüncesini tekrar etmedi mi? Biz milli kümenin, futbolümüzü, Balkanlardan ötede bile muvaffak i olabilecek bir hale getireceğine ka- nliz ve çoktan da kanidik, Fakat Mili küme maçlarının meydana çık- masile işimiz bitmiş değildir. Daha yapılacak birçok şeyler vardır. Bun- ları sırasile ve fırsat düştükçe bu sü- tunlarda yazacağız. Yalnıs, bugün, Milli küme muvaffakıyetini tamam- lamak için muhtaç olduğumuz üç esaslı şeyi burada kaydetmeği Tüzum- lu görüyoruz: Saha, antrenör ve genç eleman. T.S. K ve hattâ belediyeler, Mimi küme klüplerinin, takımlarını çalış tırmak, antrene etmek ve bilhassa yeni oyuncular yetiştirmek imkânla- rını bulabilmeleri için iyi kötü birer sahaya sahib olabilmelerine yardım etmelidirler. Gene bu sekiz klüpten bazılarının ecnebi veya yerli birer antrenörü var- dır, bazıları da antrenörsüzdür. Teş- kilâ$, bu sekiz k'üpten antrenörsüz- leri antrenörlendirmek, ântrenörlü- lerin de yükünü hafifletmek için on- lara elinden gelen muavenette bulun- malıdır. Klüplerin antrenörlenme meselesi, bilhassa genç eleman yetiştirmek nok- tasından çok mühimdir. Açıkça ka. bul etmek lâzımdır ki Mili? kümenin sekiz klübündeki oyunculardan bir kısmı devirlerini yaşamışlardır ve ya- vaş yavaş sahadan çekilmek mecbu- riyetindedirler, Bunların yerini dol- durmak için genç elemanlara ihtiyaç vardır. Böyle istidadlı ve ümid verici gençleri bulmak, yetiştirmek de an- cak antrenörlerin işidir. Genç eleman meselesine temas et- mişken teşk'lâtlan bir temennide bulunmağı lüzumlu görürüz: Teşki- 144, Mili küme takımlarına ehem- miyet verirken, diğer taraftan da, bu klüplerin gençlerine alâkadar ol- | mali ve onlar için de, çalışmalarına ve yetişmelerine imkân verecek faa- Wyet programları tanzim etmelidir. Bu yapılacak olursa, futbolfmtüzün istikbali de emniyet altına alınmış olur, Zeki Riza Üçok takımı dün geldi Yarın ilk maçını Fenerbahçe takımile yapacak Bu hafta, İstanbuldaki milli küme #i ziyareti şeklinde olacaktır. Bu takım Altay, bulda yapacağı Üçok İzmirde Beşiktaşı 1-0 yenmiştir. maçları, bir İzmir takımının şehrimi- Üçoktur. Altınordu ve Bucanın birleşmesinden meydana gelen Üçokun İstan- maçlar, geçen haftadan sonra alâka uyandırmıştır. Çünkü Üçok ilk maçını yarın Taksim stadında Fenerbahçe, ikinci maçını da pa- zar günü Şeref stadında Beşiktaş ile yapacaktır. Yannki Fenerbahçe - Üçok maçının hususiyeti Fenerbahçenin Beşiktaşa yenilmiş, Üçokun da Beşiktaşı yenmiş olmalarıdır. Pazar günkü Üçok - Be- şiktaş maçının hususiyeti de, bu maçın, geçen haftaki Beşiktaşın: mağlübi- almasıdır. yetinin bir revanş mahiyetini Üçok takımı on sekiz kişlik bir kafile helinde ve Bandırma yolile dün şehri- mize gelmiştir. Bu kafilede ikisi idareci, on altısı (o futbolcüdür. İdareciler Altayın eski kalecisi Fehmi ile eski Altınordulu Mehmeddir. Yap- tığımız tahkikata göre Üçok, bütün oyuncularına izin almak imkânmi bu- larak tam kadro ile gelmiştir. Bu itibarla gerek yarınki Fenerbahçe - Üçok maçı, gerek pazar gilnkü Beşiktaş - Üçok karşılaşması hayli hararetli ola İm 08108 rarlara, inkıyad ve evvelce verilmiş Bizim anladığımıza göre işte bir bir sözde durmamış bir insan mev- Kolejlilere gelince onların da bu husustaki #ikirleri şudur: «— Mektebimizde talebeden müte- şekkil bir spor komitesi vardır. Bu- rTadan geçmiyen hiç bir karar mevkii tatbike konamaz. Hocamız mister Mark Gregorun kendi başına karar- lar vermesi doğru değildir ve buna hakkı yoktur. Binnenâleyh Galata saray ve Mühendisin tekliflerini bi- #im müzakere etmemiz ve ancak bun- dir. Bugünkü vaziyette verilen karar ari aleyhimizde bulduğumuzdan bu şeraitte müsabaknlara iştiraki kabul edemiyoruz. Yeni bir kombinezon ya ile wuniyetle mfisa va Meli DEN anlaşmamazlık olmuş ve Kolej namı- na kararlar veren bay Mak Gregor bu hataya sebebiyet vermiştir. Fakat ne olursa olsun bize göre bu İşte Ko- lej için çekinecek ve itiraz edecek bir şey yoktu. Bu işte onların şampiyon olmaları âdeta mukadderdi. Mekteblerimiz arasında böyle ufak, tefek şeyler yüzünden ihtilâflar çık- masıni ve bundan sporun zarar gör- mesini doğru bulmıyoruz. Diğer mekteblerimizin bunu telâfi ederek bu şekilde güzel spor bayram- ları hazırlamaları beklenir; memle- ketimizde yapılması istenilen spor kalkınması ancak bu surette muvaf- fak olacaktır. Mühendis ve Galatasarayın yapa- cakları samimi karşılaşmaların bu hususta diğer mekteblere bir örnek olacağını umar kendilerine başarılar Aerin E z SOFYA MEKTUPLARI Yugoslav - Italyan paktı ve Bulgarlar Bulgar gazeteleri bu anlaşmadan memnuniyetle Safya (Akşam) — Bulgar gazete- ı leri, İtalyan - Yugoslar eği hakkında makaleler Yaziyorlar. «Mir» gazetesi «İtalya ve Yugoslavyaz lığındaki makalesinde diyor ki: Cianonun söylediği vechile, iki memle- ket arasında bütün itimadsızlık kay- hakları ortadan kaldırılacaktır. Bu valdler derhal faaliyete geçilerek İtal- Yaaa Yugoslav ekalliyetlerine derhal harsi ve dini serbestlikler verilecek ve Yugoslav siyasi mahkümları da ser best bırakılacaklardır. İmzalanan ik- ©sadi andlaşma da iki memleketin ticari münasebatı için, mesud inkişaf kapıları açıyor. İmzalanan andlaşma vakıa bir baş- ka devlet aleyhinde değildir. Fakat iti- raz edilmiyecek bir şey varsa da oda, Orta Avrupada ağırlık merkezinin Roma - Belgrada doğru yaklaşması- dır. Biz Bulgarlar dostumuz olan İtalya ile Yugoslavya gibi iki devletin arasında en emniyetli münasebatın ihya edilmesinden ancak sevinebili- Tiz» «Zoras diyor ki: «Harici siyaset ön- derlerinin sağa, ve sola yaptıkları ma- nevralarla kendilerine faide ve menfa- etler temin eden mesud memleketler vardır. Şüpbesiz, bu memleketlerden biri de Yugoslavyadır ve Yugoslavya, bilhasa Stoyadinoviçin idar&ihde si- yasi ve iktisadi olmak üzere bir çok anlaşmalar ve ittifaklar yapmıştır. Yugoslavya, Fransanın müttefiki ol- duğu halde Almanya ile siyasi müna- #ebatını çok iyileştirdi ve dolayısile sağlam bir surette Alman pazarlarına yerleşti. İngüterenin dostu olarak ta İtalya ile anlaştı. Küçük andlaşmanın azası olmakla beraber Macaristanla da anlaşmak yolundadır. Balkan andlaş- masındanı ayrılmaksızın Bulgaristan- la ebedi dostluk pakti akddetti, Bütün bu ittifaklar, anlaşmalar ve paktlarla hududlarından başka da hili emniyetini emin bir vaziyete s0- kuyor.» Utro gazetesinde hukuku düvel pro- fesörü G. P. Genof, yazdığı bir maka. lede diyor ki: «Yugoslavya, Küçük antantın ve Balkan andlaşmasının mihveridir. Onun için İtalya - Yugos lav siyasi muahedesinin akdi haberin- den sonra sorulan sual şu oldu: Küçük andlaşmanın ve Balkan an- tantının vaziyeti ne oluyor? Yugoslav Başvekili, bü suale derhal cevap verdi: «Yugoslavya diğer devletlere karşı olan alâka ve taahhüdlerini hiç bir su. retle bozmıyor. Bu cevap, Yugoslav hükümetinin, Fransa ile Küçük and- laşma ve Balkan antantı ile yaptığı muahedeler hakkındadır.» Esad Mahmud SON GECE ESAD KARAKURDUN önümüzdeki hafta MAHMUD URD) e başlıyacağımız bu son romanı, fevkalâde bir eser oluyor. Aşkın vatanı yoktur! seter öyle bir kadın tipi amd yaşasın ve sevgisi uğruna herşeyi feda edebil rakter sahibi olsun!... Tesadüf bana bu aradığım kahramanı © ki «SON GECE» yaşanmış bir aşkın Görülüyor ki « Esad Mahmud diyor ki: «Bu içinde bulunsun, Bütün vakalar, dekorlar, bahsediyorlar Hakikaten Dr. Stoyadinoviç, Balsa antantının Atina kongresinde gibi Bükreşe ve Praga da teskin teminat verecektir. O, İtalyan ai goslav andlaşmasının, Küçük, â9 esi tan ve Balkan antantının tezin? X&. gun olduğunu müdafaa edecekti Çekoslavakya ile Romanya, verile teminatı kabul edeceklerdir. |. Fakat bütün bunlar matbuât Yugoslavya arasındaki bu manın, Küçük antantın olduğu gp Fransa ile İngilterenin de Yakın KS ta ve Akdenizde cephelerini ger ğini tasdik ettiler. Diğer bir mesele daha ortaya “” kıyor: Bir çok senelerdenberi İt319” nın en samimi dostları olan Li rın menfaatleri ne olacak? DİZE mesele daha: İtalya - Yugoslarys © kareneti, Alman - İtalyan ittifakı 07” rine nasıl tesir yapacaktır? AHMAD” İtalyan ittifakını zayıflatacak put YOK sa kuvvetlendirecekmidir? Bu suallere muhtelif cevaplar vel lir. Hakikat birdir; Ode İtalyan UC Tav anlaşması, küçük ve büyük derle lerin arasındaki münasebatın er olmadığını meydana çıkardı. Bir tilâf çıkarsa ala karmakarışık yi caktır. Hiç bir devlet, kendinin 4 faklarından ve dostluk kağ emin bir vaziyette olmıyacaktır. * çokları da, ümit ve intizarlarında danmış olacaklardır. Nasıl ki Arma 1914 de İngilterenin bitaraf ler nı ve İtalya ile Romanyanın dâ V$ ittifakına sadık kalacağını aldanmıştı. Hiç bir zaman Avrupanın vasiyeti düzgün olmamıştır ve hiç bir 22" da ittifak ve dosluk bağlarından © kalınmamıştır. Böyle emniye ü söylendiği gibi hiç bir zaman ve l emin bir vaziyete sokmamıştır. beli” kis, bu emniyetsizlik her türlü lenmedik vakalara kapı açar» gil Nora Kambana gazetesinde, X9 Todorof, şu mütalkayı ileri sürüYO”” “italyan - Yugoslav and! bu iki devlet arasında ih rini izale edecektir. Adryatik statü” sünün tanınması ve İtalya e lavya arasında sulhperverik ha ece sulhün elemanlarını kuvvetlendi tir. Şüphesiz ki Küçük andlaşns" bütünlüğüne ve Küçük e Fransanın münasebatıma biç bİF getirilmeden Orta Avrupa vas va ve daha doğrusu Yugoslavya * münasebalını iyleştirecektir. Biz Bulgarlar, sulbü balye mar olan bu İtalyan - Yugoslay sını selâmlarız.> nasiri Gazeteler, İtalya hariciye kont Cimnonun Ankarsya dö vöyl! Türkiye ile İtalya rs ekl bir pakt imzalayacağını dirler, bus ilkez b Bö hihâyesi oley” hayattan “SON GECE, Türkiyede en ğ muharririn en çok sevdiği eserdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: