7 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

7 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— AKŞAM İR HİKÂYE Trenle Adanadan İstanbula çi t rtimanımda, e 8 m Küçük çanta | paraları bu çantada olmasın?. ten nha EE pe bavulu elin- dolara sigortaya koydukları son e biçimli iki bacak göze çarpı- yordı Sm dünyanın en saf erkeklerinden biriyim. Böy! simeinmeni in beceriksizim. Gen da benim çok saf bir adam oduğu ie in küçük çantanın içinde kmh fe unu görünce içim ferahladı. Hem bu güzel e agmy. götürmek ye e bir vesile 'darpaşada tı miştil enden indim. si günü küçük çanta cebimde Boğa: i vapurunda idim. Sabah: a verdiği adresi bulmak pek kolay olma- di iz pim bana kendi elile çıkan İstanbul Bi e ez pardösümün cebinden aldım. Okumu a başladım. Güzel yol arkadaşım derhi e. ii a göz alâkası rünce ben: Az Oka ren eniz buyrunuz, n gazet )kudum... Böyle ni a ittim, ederim!.. dedi, aldı. Ga- ie sinden son sahifele- Hopi io tetkik etti. Bundan sonra tekrar bana verdi. Pr İn iş böyle başladı. İşi- sordu. Ona sade, kaygu- se ai gire geçen haya- tm hakkında Artı! iz son ni si idi, Ge- ce yarısına ri lokanta vagonunda oturduk. Hoş beş ettik, o hayatını bir kaç kırık cümle ile kağ — im öldü. Hayatta yalnız k: Ki dım. Şimdi İstanbula li : ii "Teyzem son derecede ha nde eski, 30 odalı an bi yalıda oturur. Şimdi ben de oraya gi- Di odalı yalıda bir ma- Re e bu siner beni son ir etmişti. Yüreğim ga: o li kendisile a mütees: yü e adr. der: olduğumu gö- ece alâkadar kadar iyi insansınız... di, Klan böyle insanlar çok mai nnediyordum. Bana adresini verdi. Eğer yolum dü- eski ii iz bir im fazla ilerilemedi. Hani biraz şöyle elimi uzatacak olsam, eti pai larımın arasında bu- lacağıma ndim. Fakat - kör ola- sıca huyum! - işte bir türlü bunu ya- - güzel yol aşımın adı - bun u iyice kemi ümid ve ti. Belki de ben- iyor — Aman... dedi, ben burada ya Pendikte bir ahbabımı görmeğe mec- burum. Ve eğe sie siyle derhal ba- vulunu hararetli e sıktı ve inn inerken de bana © sıkı tenbih etti: — İhmal etmeyiniz, herhalde bize uğrayınız... Adresi verdim. Muhakkak bekleriz... dedi. Ben de arkasından bağırdım: — Geleceğim, herhalde geleceğim... ii trenden elin sün ven ere çıkardığını görmüştüm. Demek yu kadın o telâş içinde bu- nu trende unutmuştu. fena bir ihtimal geldi. Sakın genç kadının gapayalm. Teyzem rk vi içeri ai aldı. 30 odalı kocaman en güzel gözlü ık ban bir odaya çekil- dik. Ona Gr m tim Aldı, te- şekkür etti, O günü denizin tatlı şıpırtılarını ayki ne sözel saatleri geçir- ik, Eve döndüm ve ertesi günü gaze- Gi erde z havadisi okudum: «Şık bir harsız kadın» se tanbula kaçtığı aşi er miştir. al t hra trenden Pi e e tara- fin sa da gerdanlık bulunamamıştır. Bu vaziyet karşısın- üzum üzerine Zehra na- mıdiğer Sabahat serbest bırakılmıştır. lu; ıma bi ellerden de geçtiği anlaşılmıştır. Zabıta kuv- vetli izler ir, Bugün hırsız! beraber kendisine yardım edenlerin yı wvetle ümid edilmek- tedir.» (Bir yıldız) 7 Teşrinisani 937 Paz: ö 1230: Plâk- neşriyatı: 12,30: anl 13,05: a0: meğriyat anal — — öle yenil a, se ikin 12,50: oğlu Halkevi gösterit solu iii temsil, 14: SON, Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans mausikisi, 19: Safiye: Piyano ve keman Kikatle. MAL © mi Duru, 20: ve tarafından Türk İampikli ve bel MEME ri, 2030: Ör be: Kâzım Na- 5 söylev, 20,45: ları tarafından şarkıları (Saat ayarı) : sız sinema “artistlerinden (OM. PFlorel tarafından yı fakatile m 'RA, 22,15. ertesi günün pi lolar, opera ve operet parçı Teşrinisani 937 Pazartesi bul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla, Türk musikisi, 12.50: Havadis, 13,05: Muh- ramı, 2230: Plâkla b 'abehi ve ope ret parçaları, 23: SON: tçi eczanele sinde Sporidis, Kasımpaşa: Hasköy: Onar, Heybeliada: Tomadis, Büyüka- ler İçi) e İren Hakkı, Ka- Arif, Bakırköy: Tarabya, Ye- neme heal Vi AZ Lund. odada ü ii Kü Hikmet Cemil, Samat- ya: Yedikulede ieciloe, Alemdir: emmez Sir Rasim, Şehremi- Akba müesseseleri Anka; Si e MR zete, mecmi ve rtas olarak AKBA minde bu- Ml Her di i siparişi kabul edilir i için ilân Güzel sanatler pe konferanslar sanatler Akademisi mimari şu- pes eline getirilen mimar ve muhar- » Konferanslara hariçten ar- zu edenler devam edebileceklerdir. Diş ma temizlerseniz, ömrünüz müd- işl detince inci gibi parlak ve beyaz kalır. Dişleriniz çürümez, diş etle- riniz kanamaz. ile dişlerinizi ve Tüp 7.5, dört misli 12.5, en büyük 20 kuruştur. Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve ii “ei keser. İcabında günde İsim ve markaya dikkat) 3 kaşe alı Takllerinr sakil. Sahife 9 Tarihi Haydudun üç arkadaşı kendilerini müdafaa etmek zi sp zi “28 rin üzerine atıldıl at, Si yalara gibi, bir anı parıldıyan Türk - rın kımıldamalarına meydan verme- ede hadiseden çocuk gibi Mep ve babi ışıldıyan bir ii var ee la- n o ka- sarağı rn kı- ei bile. du- ruyordu. Gözleri ie Mei de yüli li si uyanık durmak lâzımdı. Hüseyi — Leşleri dışarıya atalım mı? Diye sordu. Aydın reis bir şey rn sa- dece başile işaret eder: Bi olmaz.. mek istedi. Mi leşleri meyhanenin arka- anlık dehlizlerden birine sındaki kar: sürüklediler. İspanyol asesi, gi öni le bir anda açılıp kap: bu kanlı sahneyi kendi gözile gördüğüne ina- namıyan sevinçle sendeliyerek Türk denizcilerinin yanına koştu: — Size çok teşel i, CESUT kki kartallar! Simi bu haydutların elin- den kurtardınız! Meyhane m Giz yoktu. Dümenci Mel — T mi Zoraya bir başladı: — Todori Lik altındaki böl- meye saklanmı: Ve etrafına mekinirdi ilâve etti: — Onun kavga ile başı hoş değil- dir. her döğüşe karışmış ol- saydı, şimdiye kadar şişman göbeği- ni eği deşerlerdi. Aydın reis: — Kefalonyalılar cesur Olur ama, Todori bunların arasında tek kalmış.. Diye söylenen, Kn arasın- dan bir baş göründü — Bir abi mı istiorsunuz.. sa hepinize getireyim mi? Türk denizcileri ei görünce yok- i bi içki sofrası mi a bir kaç türkü söy- yn ik de nizellerinin hiddetini e ”g Aydın Tels, as sorguya vee hazırlanıyord İspanyol pak ğeşi andız reisten önce di — Bu bisi şımartan Kara Mihaldir. Onun yüzünden, burada gördi üğünüz şu yerlilerin de rahat- ları yoktur. Fakat, korkudan ağız- Jarını lar, A reis sordu: — Bu kayıkçıların hepsi Tinoslu mudur? — O hepsi buralıdır. — Onlardan bir zarar gördün mü 2. Fakat, öteki esimi ikide led buraya gelip ortalıkta varsa hepsini alıp giderler. Üstelik VA m lendiririz. Allah kurtardınız Z seg sık sık gelir mi bu- raya? Yılda iki kere gelir: İlk ve son- —Bu sapa geldi mi? Hayır. üz gelmedi. Bugün- lerde gin umuyoruz. — Gelince we yapar? —Obu iin hepsine uğrar ve gelince meler yapmaz, meler yap. maz! KAPTAN PAŞA GELİYOR Deniz Romanı mumun Yazan: İskender F. Sertelli mann Tefrika No. 5İ Haydudların leşlerini sürükliyerek mey - haneden attılar. ispanyol rakkasesi se- vinçle türk denizcilerinin yanına koştu... — Adalılar korkuyorlar odemek ondi — Korkmak ta ar mı? Herkes işer edik şövalye Men ri Mi- halen hoşlanmazlardı. un Arşi- arma el iri nasıl ile veriyorlar? — Şövalyel çol a- Ta uğradıkları yoktur. Zaten Kara bl Mei kaçakçılarile uyuşmuş- yıl Venediğe bir çok hedi- yer gönüzi ir. işini ölün koymuş demi Ayı dm ve ve kalkıp güme e aile haykır bis Ter imi. sayti ki dedi, bizden zarar im aş Ka; r yarı hayret, yarı e içinde birin a arak kadeh- mar ellerine aldıl: kep bir ağir. dan — - Yaşasın “Tül Diye bağırdılar ve içtiler. Dümenci . Mehmed, Aydın reise döndü: — Ben size bu me ie şeyler ildiğini söylemiştim. Nasıl, verdiği malümat işe yarıyacak De Ayı bi; bükerek ba- kl mii ediğine bakılırsa si saç AR yalama zavallıları ası) meğe başlamış... Hediyelerle göeei ye de amm Ona bu meydanı boş bırakâ- iyIz — gi ben de bunu Süyüriyomn Mehmed! Kara Mihal yaman bi adamdır. Yarın kuvveti büyür ve cesareti artarsa, bizim adalara ka- dar m atabilir, un elini - gelmişken - kıra- maz Elli ya dönünce, ilk önce Yaziyai Yap Dümenci Mehmed gözlerinin akı- ei müstehzi bir tebessüm- ie cevap verdi: Kapta m paşanm e cevabı biliyorum: (Bir kancı; sözüni iz söyliyelim el eğer e derse, o zaman kendisini inan se: miki Zorayı paşa gemisine götü. İspanyol sakkases, Paşa inde.. Dümenci ii dediği çık- mıştı. Aydın reis, ei Kara Mihalden balı- e Kılıç Ali p: e ada en Sözleri- ne mi ann Mişti. din TeİS, Gi ami fazla büyük di. şüncesi ve emeli şu idi: Korkunç Fi- lipi ele geğirmek.

Bu sayıdan diğer sayfalar: