25 Eylül 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

25 Eylül 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İtalyada kahve tiryakileri m ri Ha RA ve DENİZ 4 ?LERDEKİ EMT. #a Kutusu: 1436 - imakale ve hudut galebe çaldılar ütün propagandalar neticesiz kaldı, hükümet ve ithaline yeniden müsaade etti kahve içen işçiler: Solda bir barda kahve içenler, sağda işçiler yemek yerken şişeler içinde getirdikleri Kahvenin antifaşist içki edildiğini ve kahve içi 1 büyük propagandalar ânyazmıstık. Bütün bu pro- , faşist ricalinin tebiiğ- halk kahveden vaz 45, faşizm -kahve mücadele- We galip gelimiştir. Temps Roma muhabiri bu hu- <tesine şu mektubu gönder- “Arın milli içkisi şarapsa td : ikte Türkiye wn ea kahvedir, Günün her r olsıgi saatinde olursa olsun bir bara, Maması ve pr Zezİnoya girin, halkın büyük bir mayi komur Kahve içerken görürsünüz. talyada kahvenin muhtelif çeşitleri kullanılır. Evy Espresso denilen Ye alaminüt hazırlanan hafif kah- ve vardır. Bundan sonra koyu kah- ve, az sütlü kahve, içine bir kaç Mujla likör karıştırılan kahve gelir.. g#ahveler nikelden muazzam ma- nelerde hazırlanır. Makineler ni- «cldendir ve semaveri andırır. Evler- de de eski cezveler ortadan kalkmış, © yerine bu makinelerin küçükleri ka- im olmuştur. « Hulâsa bütün İtalyan milleti kahve ç müplelâsıdır. Günde 10-12 kahve iç- « medikçe rahat edemiyen İtalyanlar «pek çoktur... Altın ve kahve Mayıs iptidasındanberi o hükümet kahve satışını tahdit etmiştir. Bunun Sebebi istatistiklerin verdikleri neti- ik cedir, Son altı sene içinde İtalya se- çonefe yasati olarak 374 bin kental me ithal etmiştir. Bunun kıymeti 1 165 milyon Nrettir, “940 senesi ikincikânunundan mar- © © tün sonuna kadar üç ay içinde ithalât S1 milyon lireti bulmuştur. Bu su- “yetle kahve ithalâtnın mühim su- © © rette arttığı görülmektedir. © İalyaya Kahve satan memleketle “gin başında Brezilya gelir. 999 sene- si Ük üç ayı zarfinda ithal edilen 90,024 kental kahvenin 76,177 ken- “tali Riyo dö Janeyrodan gelmiştir. “Halbuki Brezilya sattığı kahveye mü- imi K ikabil İtşiyadan pek az mal almak gtâdır. Bu yüzden ticaret müvazene- » bir nisbetsizlik göze çarpıyor. 938 senesinde Brezliya İtalyadan 40 milyon Jiret alacaklı idi. 939 senesi- nin ilk üç ayında buna 27 milyon liret inzimam etmiştir. İtalya buna iü #ükâbıl mal vermek istiyor. Brezli- aza İse altın verilmesinde ısrar edi- tırılacakt “yordu. 3u'e , İlalya kahvenin zaruri iktiyaç ol- sa ip, bunun için altın verilemi- ei düşünerek kahve sarfiyatrr | etleri azaltmağa karar verdi, Karışık kahveler “İşte bu karar üzerine kahve satı- Bakkında bazı kararlar verildi. kararlara göre bakkallar yüz fazla kahve satamıyacak- , Bir müddet sonra bu miktar elli grama indirilmişti, bn ve beşer ni nr barlarda halis kahve e. müdür ğin “gluyordu. Diğer barlar- “laci kadar melindibi, Nebrat; ae “kasınında plân tahtında yaptırıla kahveleri içiyorlar pa vesair birçok şeyler karıştınımış kahve içiliyordu. Bazı yerlerlerde kahve namı altında büsbütün başka kavrulmuş şeyler (kullanılıyordu. Bunlara koku vermek üzere az mik- tarda toz halinde çikolata karıştırı- hyordü. Kahve kokusuna alışmış tiryakiler tabii bu yeni tarzda kahveyi beğen- mediler. Kahve fıkdanı halk arasın- da psikolojik bir sarsıntı yaptı. Bir içkiye alışmış olanların bundan mah- rum kalmea 'ne hale geldikleri ma Iümdur. Rusyada bolşevizme sebep votka satışının yasak edilmesi oldu- gu söylenmez mi? Her ne olursa olsun, İtalyada ade- tâ bir kahve humması baş gösterdi. Herkes kahve peşine düştü. Bakkal dükkânları önünde sıralanıp saatler- ce bekliyen insanlar görülmeğe baş- landı, Gazetelerin makaleleri, eski Romalıların kahve içmedikleri, kafe- inin medeniyet için bir zarar olduğu yolundaki propagandalar hiç bir ne- tice vermedi. Bunun üzerine iktısadi bakımdan neşriyata başlandı. Faşist partisi umumi kâtibi B. Strace bizzat işe ka- rıştı. Yazdığı bir makalede sağlam insanların kahveye asla ihtiyaçları olmadığını bildirdi, halkın inzibatlı muhafaza etmesini istedi, Bunun üzerine bazı mahafil harekete geçti. Mebusan ve âyan meclislerinde Rs- pressa kahve yapan makineler kaldı- rıldı, Fakat birçok barlar ve gazino- larda müşteriler yarı yarıya indi. Bazıları kapılarını kapatmağa mec- bur oldular, Kahve tekrar meydana çıkıyor İşte bu sırada kahve tiryakilerinin | yüzlerini güldürecek bir hâdise vu- kua geldi. Mebusan meclisinin bir | Göçmen evleri | Urla ve Menemende 250 göçmen evi yaptırılacak İzmir, (Akşam) — Bu yıl Roöman- ya ve Bulgaristandan memleketimi- ze getirilecek göçmenlerden bir kis- mu vilâyetimizde iskân edilecekleri için vilâyet iskân müdürlüğü, şimdi- den Urla kaza merkezi ile Meneme- nin Aliağa nahiyesinde iki yüz elli göçmen evi inşa etmek üzere tedbir- ler almıştır. Urla kaza merkezi, istirdat esna- sında gayri 'Türk unsurlar tarafın- dan yakılmak suretile bir harabeza- ra döndürülmüştü. Kasabanın- bu cak göçmen evleri, Urla merkezinin yangın sahasını bir mamüureye çevi- recektir, Sarhoş bir şoförün marifeti İzmir da — Geceleyin Şaşal suyu kaynağında sarhoş olarak idaresindeki! otomobille İzmire dönmekte olün şoför Rüstem, keyfe gelmiş, tabancasını havaya toplantısında ithalât ve ihracat İşle- rinin hâkimi olan mübadele ve döviz nazını Guarneri hükümetin kahve kullanılması aleyhinde olmadığını, bütür, meselenin tediye hususunu yoluna koymaktan ibaret bulundu- gunu söyledi Âyanda beyanalla bulunan Maliye Nazırı Thaon di Fetel de kahve itha- lâti yüzünden hazineye mühim va- ridat temin edildiğini söyledi. Filha- kika İtalyaya giren kabvenin kilo- sundan 16 liret vergi alınmaktadır. Kahve, cinsine göre 32-40 Jiret ara- sında satılır. Diğer taraftan hükümet cenubi Amerika hükümetlerile kahve müba- delesi için müzakerelere girişti, Ayni zamanda Habeşislandan 4900 kental kal gönder i (bilhassa Harrar kahvesi) dünyanın en çok kafeini muhtevi *“kahvesidir. Şu halde İtalya Habeşistanda kahve ziraatını neden genişletmiyor diye sorulabilir. Bunun sebebi şudur: Habeşistanda henüz ziraat vaziye- ti yoluna konmamıştır. İşçiler yol inşasında kullanılıyorlar. Sonra Ha- beş kahvesi, cinsinin iyiliği yüzün- den, en pahalı satılan ihraç madde- sidir. Buna mukabil memlekete al tın, yahut ecnebi dövizi girmekte- dir. Her ne olursa olsun vaziyette de- ğişiklik vardır. Kahve yeniden mey- dana çıkmıştır. Bakkallarda kahve görünüyor. Espressa kahve makine- leri yeniden işlemeğe başladı. İtalyan mini içkisi galebe çaldı. İtalyada halk çay gibi meşrubat hemen hiç bilmez. Bunun içinde kahvenin yerine başka bir madde koymak güçtü. Herhalde kahve ipti- Jâsi alkol iptilâsı kadar zararlı de- ğildir. Ordu biçki in sergisi Ordu (Akşam) — Moda, biçki di- kiş yurdu ilk sergisini cumartesi gü- nü vali B, Mitat Seylan ve refikası hazır bulunduğu halde açmıştır. Bu sergi şimdiye kadar açılan sergi- lerin en muvaffakiyetlisidir. 'Talebe- lerin dokuz aylık mesai mahsulleri teşhir edilmektedir. Resimde talebe- ler öğretmenlerile beraber serginin açıldığı Halkevi binası önünde görü- nüyorlar. Süt ve şekerden zehirlenenler İzmir (Akşam) — Kahramanlar mahal- Jesinde içtiği sütten bir kişide, Eyretpaşa- dn bir bakkaldan slıp yedikleri şekerden dört kişide zehirlenme aram görülmüş, tahıkikala başlanmıştır. Zehirlenenler has- m kaldırılmış, hayatları kurtarılmış- RUHi TABABET Prof. Mazhar Uzmanın 25 inci seneyi devriyesi! Geçenlerde yine Akşamda çıkan (Sıh- bat ve medeniyet) başlıklı müsahabemde vücut bakımını mühim medeni ölçülerden biri olmak üzere tahliü ediyordum. Sınhati | de daha tâll ölçüler bölmek icap ederse muhakkak ki bunların başına kafa hafzıs- sıhhasını koymak lâzımdır. (Sağlam beden ve sağlam kafa) vecizesi düşünmeğe baş- hyan ilk insanın fikri ve arzusu olmuştur. Ruhi hastalık ve tedavi de insan kadar eskidir. İsadan dört bin sene önee ruhi tedavi ile meşsul olmuş ilk hekim Mısirâa (İmhotep) dir ve eser hâkimi unvanı ile ölümünden sonra bir mabut gibi tapıl ve şerefine bir m da diklimiştir. Ruhi temaruzun ilk misâlleri (Kitabı mükeddesi de bile mevcuttur. Trovada seferber Yu- pan ordusunun İki büyük şahsiyeti olun Uls ve Aşilin temarusları mejh r Eski Yunan atfediyorlardı: leh... İlmi tababetin ilk vazu ve İstanköy çi- narının gölgesi altındaki ilk Tıp akademi- sinin üstadı diye bildiğimiz İpokrat bir etildünde genç Krallardun birinin maali- künesini maharetle tasvir etmektedir. Bu enberi derin bir iztirap çe- hekim derdine çare bu- lamıyordu, Lokman hekim uzun bir müd- det bu ruh yurgununu dinledi nasebetlerini sordu; rüyalarımı bu suretle Kompleksi çözerek has dinden kurtardı. Denebilir ki İpokrat Freudden binlerce sene evvel psikanalizin de banisidir. Filo- Zof Kilatun de (Cümhuriyeti kitabında rüyel münakaşasını yapmakta, akli hastalıkların tedavisinden bahsetmektedir. Meşhur diyaloglarından birinde baş ağrı- n tedavisi için Sokrata söylediği fikir «Beden ve ruhu ayır i dimağı nazar tekayyüt ve iht ruhi hastalar ma Atinada günlerce le nöbet bekle rahiplere Değeri £ lduğu ie inse üksez k bette e kafa sıhhatine da © nis kte idi birdenbire donuklaşi devir ruh hastin. Bir çok delileri şeytan- * ederek kâh diri diri Jeti karanlık Kor- rla için bir bodrumlarda kulmak maksadile yılanlar ve dolu buzlu havuzlara atıyorla! 1840 nesinde Fransada ilk defa akıl hastaları- nin ayak bileklerindeki 2 Kırdırarak insani kanu büyük ruh hekimi Pineli mek bir kadirşinaslıktır. tababetin İlk 4 takdirle yaddet- asırda gi tırmaları ve makul ruhi tedaviler 19 uncu asrın bidayetinde başlamıştır. Bu göz ka- maştaricı ve terakkilere ve buluntulara, psika naliz ve Behavlourisme gibi modern ruhi- yat cereyanlarınin aydınlatıcı yardımları- na, elektrik ve dimağ cerrahisinin tedavi harikalarına rağmen halen gene karşımız- de beşeri bir mesele olarak hasta insan kafası mevcuttur. Kültürlü insanların faz- Ia bulunduğu ileri memleketlerin hepsin- de kafa sıhhatine verilen ehemmiyet her şeyin üstündedir; halbuki mefköre le beraber tababetin geri olduğu yerlerde an- cak kaba ve aşikâr vücut arızaları endişe uyandırır. Amerikadan gelen tip mecmüalarına bar kıyorum; bütün şeh m ölvarında ve inşirah verici bühçeler ortasında bulunan akıl sanatoryomlarının o İlânlarile dolu- dür. Amerikada ve Fransada hastane ya- tak adedinin yüzde ellisini asabi ve akli hast isgal eder. 130 milyon nüfuslu Ce- mahiri Müttehidede aşuğı yukarı 10 mil- yona yakın insanın derece derece zayıf ka- falı olduğu modem zekâ testlerle tayin edilmiştir. müesseseleri, kafa sıh- tecrüpi psikoloji ve psi- kni liboratuarları, anormal çocuk inek tepleri ve hesapsaz ilmi neşriyatile tabil ve maraşi ruh muammasını çözmeğe çalı- şan dünya Ik; ndaki akil tababeti yas nında Türkiyede tadabeti ruhiye ne mör- kezdedir ve hangi yolun i tarihlerde bile Türklerin sinir ve a4) hastalıklarile uğraştıkları ve hattâ bir çok delilere merhametle bakarak, buzla” run da evliya dedikleri mubakk Geçen sene intişar eden (Buki on sene) nam: kitapta değerli Uzman (Türkiyede deliler için ne yapıl- Müteaddlt hati enstitüleri, olan kiymetli Prof. Mazhar Uzmanın ih- tisaslarını hülâsa balinde naklediyor «.. Toptaşı tlmarhanesine baş vurdun orada büyük Jatiskalle karşılaştım. Bil mem döğru bilmem yalan, iradeyi seniye ile yasak denildi; kapıdan bile baktırma- dilar. Nasılsa akıl hekimliğine bir defa ay- rulmuştam; başladığım İşi iyi yapmak | zmdı. Çok şükür İstibdat devrinde mü- racaat ettiğim Rum ve Krmeni hastanele- ri meslektaşça, nezaketle beni, kabul et ler; koğuşlarını gezdirdiler, Lâkid büra- da da zabıta takibinden kurtula )... En nihayet Dayke paşanın iltimasile tav'ag ve kerhen inin kapısı bana açıldı. Toptaşında Avrupa kitaplarında öğrendi- Bim şeylerden hiç birini bulamadım; © za- manlardanberi mecnunların da basta, en acınacak biçareler olduğunu muhitim» de mecmua, konferans ve ders gibi vasıtalar» la telkine çalıştım. İstikbalim birçok 'de- fa tehlikeye girdi; Yemenlere sürüldüm. dersi bir çoklarına öğ çin se alıştığım faküli kapısı ah kalmıştı... Be- n şefkat sakafi yükselttiği gibi beni de kurudu ve orada beş sene ho- cak yaptım... Sonra Cümhuriyet feyal ol- masaydı. ne Bukırköyünü Ye ne de Üniver- siteyi güreceki Buğün mesud; şen ve her husurta tat- min edilmiş olarak ayni iman ve zindegil- Je karşımızda duran değerli profesörümü- zün çetin ıztırap yolu üzerinde cehalet, taassup ve kıskançlıkla mücadele ettiğini görüyoruz. (Mazhar Uzman tababeti ruhi- ye mektebi) gerçi Toptaşı timarhanesinde doğmuş; bir çok müstelt gençleri yet rerek Avrupaya yollamıştır. Pakşt Türki- yede moderh tababeti ruhiye hakikatte 1924 smesinde Bakırköyünde (Resadiye kışlasında başlar, Cümhuriyet devrinin bu ulu eserini Iamak, buzün orada kâh tecrit ve halde an“ sç olduğ bugün için çok tikçe memleke profesörler mül yelle idare edeceklerdir. Avrupanın bir çok şehirlerinde ti neler gördüm; fakat Bakırköy m ve bakım itibarile t nn birçoklarına üstündür. Geçenlerd gazetemiz bir Fransız tıp Ustadının ”'ya ından eseflenerek uzun uzadıya me rini sayıyordu. Avrupada bu gibi âlmler çoktur ve başkalarını verlerine ko Halbuki 25 inel seneyi devr'y ilen Prof. Mazhar Uzman gibi adamlarını ve idarecilerini metileketimiz bilhassa bir kaç sene önce nedretle yetiş- tirebiliyordu. Mazhar Uzman kendisinden evvel G hâne hocası olan merhum Raşit Tah“inden aldığı derslerle iz defa modern ruhi ta- babeti kuran bir üstad, bir piştar o” tur ve halk arasında da herkese nas'* « muyan bir lari yardır. Şu anda doğruya talebesi de Türk âlimi karşısında kadirşinas bir kim ve hayran bir Türk vatandaşı lim ahhat ve vatan borcu biliyorum. Yurd mücahidine uzun geneler daha saadet dilerim. Br. Rasim Adasal Ev duvari yüzünden ağir bir cerh ında iki koru z ağır tahkir ettikten b kiza haktan da da çiri da bulunmuş Bunda Hasan, odasından ale casını ateş ederek Sa- biti Ko Zehrayı karamdan ağır surette ad» r, suçlu Yakalanmış mıştır?) adlı makalesinde memleketimiz- | Birinci umumi müfettiş tedkik deki ruhi tababet tarihini inceden ince- ye cnnlandırmakta ve muhtelif zama, Ga açılmış olan meşhur timarhenelerimizi tahlil etmektedir. Pakat eski devirlerde Türkiyedeki akli tababet ve tedavi nihayet, tlmarhanelerde cebri teerittir; devalar bir sürü nebati ilâçlardan ve hattâ meşhur bir yılan çorbasından ibaretti. kurunu yustal telâkkiler, sopalı gi ler, üfürükçü mütetabbibier daha düne ka- dar mevcültu ve maatteessüf bugün dahi memleketin ücra köşelerinde kafa sıhha- tanın kıymeti bilinmemektedir. “Türkiyede mazbut bir hastane dahilinde ilk ruhi tababet temeli Üsküdürdaki eski Toptaşı timarhanesinde atılmıştı. Fakat inkılap başlangıcına kadar burası bayağı esrarengiz bir yerdi; kimse sokulmazdı. Ancak İstanbulun mill kuvvetler tarafın- dan istirdadile idaresi Dr. Mazhar Uzma- na verilmee burası tam manasile modem bir hastane olmaya başlamış ve lik taba- beti ruhiye tedrisatı ve Avrupaf tedaviler de burada yer almıştır. Daha vazıh bir fikir vermek için bu hu- susta hepimizden ziyade salâhiyet sahibi seyahatine çıktı Diyarbakır (Akşam) — Birinci umumi müfettiş bay Abidin Özmen munlaka dahilinde tetkik ve teftiş- lerde bulunmak Üzere seyahate çık- mıştır. Bu seyahat on gün kadar devam edecektir. Diyarbakır (Akşam) — Haziranın on dokuzunda başlamış olan olgun- Yuk imtihanları ayın otuzunda cek ve bu müddet zarfında bütün sözlü imtihanlar da bitmiş olacaktır, Temmuzun üçünden itibaren ise kısmının kampı başlayıp yirmi iki- sinde nihayet bulacaktır. Kamp bit- tikten sonra talebe vaziyetleri belli olacak ve kendilerine tebliğ edilecek- tir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: