4 Ekim 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

4 Ekim 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rejean yüzbaşı oldu Eski tayyareci şimdi siperde çarpışıyor Fransada tanınmış sinema artisi. lerinden bir çoğunun askere gittiği- ni yazmıştık. Bunların arasmda bü- lunan Albert Prejean gösterdiği ya» rarlık üzerine yüzbaşılığa terfi et miştir, Projean evvelce ihtiyat tayya- Te zabiti idi, Bu defa piyadeye geç- miştir. Geçen harbe 'nisbetle yaşının epeyce ilerlemesi buna sebeb olmuş- tur, Artist 46 yaşındadır. 'Tâyyare sevk ve idaresi için daha genç olmak lâzım geldiğinden bu sınıftan ayni- mıştır, Prejean geçen harbe aid bir hatı- rasını şu suretle anlatıyor; — 1914 de harp ilân edilince as- kere koştum! İbtida ihtiyat piyade zabiti idim; sonradan tayyareye geç- tim, Bir müddet çalıştıktan sonra pi- lot oldum. Birgün filo kumandanı beni çağırdı: «Bir düşman tayyaresi geliyor, sıra senindir. Hemen havala- nip onunla çarpışacaksın; dedi, İlk hava muharebesini yapacaktım. Ken- dimi heyecana kapılmaktan menede- medim, Hemen koştum, tayyareme binerek havalandım. Bir müddet sonra düşmanla karşı karşıya idim, Hemen mitralyöze sarıl- dım, gelişi güzel ateş etmeğe başla- dım. Hayret, düşman tayyaresi ya- narak aşağıya düşüyordu!... Bu defa daha ziyade heyecana kapıldım, acele İndim, tayyareden atlar atlamaz ga- zinoya koştum, Kendimi toplamak için içecek birşey ısmarladım. Çok geçmeden filo kumandanı geldi: — Sen burada ne ariyorsun?... diye sordu, Mağrurane cevap verdim: — Düşman tayyaresini düşürdüm, | işimi bitirerek geldim!... Bu cevap | Üzerine filo kumandanı kahkahalar. la gülerek dedi ki: «Ayol düşman tay- yaresini sen mi düşürdün sanıyor. sun?... Tayyareyi ben düşürdüm... Senin çok heyecanlı olduğunu gördü- ğüm için arkan sıra ben de havalan- Fransız kadın müdafaa İşlerine dım, düşman Layyaresile ben karşıl tım.» Kumandanın sözleri üzerine hem mahcub oldum, hemde bana karşı göslerdiği muhabbet eserine sevin- dim. Bu hadise daha sakin hareket artistleri de yardım ediyorlar Francoise Rosay otomobil kolu kumandanı vi ar a Françoise Rosay Fransız sinemasının tanınmış er- kek artistleri cephede çarpışırken kadın artistler de salibishmerde, pro- paganda teşkilâtında vazifeler almış- lardır. Bunların içinde en mühim vâ- zifeyi Francoise Rosay deruhde et- miştir, Francolse Rosay, meşhur Fransız sahne vaşli ve rejisörü Jeague Feyder'in okarısıdır, Kendisi de tanınmış artistlerdendir. F'ransa- Arlette Marchal dan başka Amerikada, Almanyada bir çok filimler çevirmiştir. Almanca olarak filim çeviren yogüne Fransız artistidir. Almancayı Berlinde Fran- | sızca filim çevirirken az zaman için. | de ve mükemmel surette öğrenmiştir. Almanyada halk tarafından çok se- vilmektedir. Françolse Rosay şimdi her akşam. | recektir. an asker kıyafetinde etmemi temin etti. İki gün sonraki uçuşumda ilk düşman tayyaresini dü- şürdüm.» Albert Projean bu defa piyade za- biti olarak ileri hatlarda gösterdiği muvaffakiyet üzerine'terfi etmiştir. radyoda, cephede - oğlu bulunan bir anne sıfatile Alman annelerine hitab etmektedir. Bu konuşmaların büyük tesir yaptığı muhakkaktır. Artist, ayni zamanda fayyarelerin hücum- larında müdafaa tertibatına mensup bir kamyon kolu şefliğini de deruhde etmiştir. Gene tanınmış kadın artistlerden Arlette Marchal, Germanie Aussey hastabakıcı olmuşlardır. Diğer bir çok artistler bu kabil vazifeler almiş- lardır. Tanınmış Fransız artisti Charles Boyer harb başladığı zaman Ameri- kada idi. Derhal Fransaya dönmek ve cepheye koşmak istemiş, fakat Fransız kousoloshanesi (okendisine Amerikada kalmasını tebliğ etmiştir. Charles Boyer Amerikada en çök se- vilen sinema artistidir. Sesinin hiç bir artistle kıyas edilemiyecek kadar | tatlı olduğu söylenir. Bunun için ar. | tist Amerikada propaganda işlerile uğraşacaktır. Her akşam radyoda kı- | sa bir müsahabe yapacağı gibi muh- telif noktalarda konferanslar da ve- İş bulmak için e Uzun, uzun düşünmeğe hacet yok! «Akşam«a bir KÜÇÜK İLÂN vermek kâfidir. MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIÂLI Yazan; SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tetrika No, 106 Sulh konferansı Londrada Saint-James Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. sarayında toplanıyor Avusturya iş Rusya münasebetleri | gerginleşiyordu. Romanya bitaraflı- ğina mukabil Silistre cihetinde kendi sine arazi terkini istiyordu. Rusya Bulgaristanın bu sureile izrarına razı olmuyordu. Avusturya erkânı Harbiye reisi ile veliahdı Berline gitmişlerdi. Avrupa- da bu ziyarete büyük ehemmiyet veri- Diyordu. Avusturya bir taraftan Romanya- nın talebini terviç ediyor, diğer tarat- tan Arnavutluk dstiklâlini temin ile uğraşıyordu. Amavutlar mitingler akdediyor, devletlere muhlaralar veriyorlardı. Bu teşebbüslerde Arnavutlara her 7 man istiklâllerini muhafazaya, mem. lekelerinin tamamiyetini müdafaa” ya çalıştıklarını, yaşamağa hakları ve Avrupanın teveccühüne jiyakatları bulunduğunu, kendi mukadderatları- na kendilerinin sahip olarak ve me- deni milletler konserinde yer tutarak cihan terakkiyalına iştirak etmek İs- tediklerini bildiriyorlardı. İsmali Ke- mal beyin riyasetinde Avlonyada mu» vakkat bir Avnavutluk hükümeti ku- rulmuştu, İşkodralı Alols Gracucchi, Avlonyalı Ekrem bey Vlora, Derviş Hima, Faik bey bu hükümetin âzasın. dan idiler, Birkaç gün sonra bu hükümet er- kânı arasında tadilât yapılarak tak- viyeredilmek istenilmişti. Yeni hükkümet gene Hariciye Ne- zaretini de deruhte eden İsmail Ke- mal beyin riyasetinde teşekkül et- mişti, Bacciori ikinci relsliğe, Libahovalı Müfid bey Dahiliyeye, Abdi bey To. ani Maliyeye, Garacucehi Maarife, Piyetro Paga Adliyeye Mehmed paşa Derhalle Harbiyeye, Mitat Fraşeri Na- fava, Pandelitzali Ziraat ve Ticarete, Lefnosi Posta ve Telgrafa geçmiş- lerdi Arnavutlukta Balkanlı müttefikle- rin istilâsı genişledikçe bu heyetin nüfuzu kırılıyor, Avusturya ve İtal- yan çekiştirmelerile büsbütün bir hükümet karikatürü şeklini aldığı görülüyordu. İşkodranın #ukutundan sonra Esad Toptaninin başlı başına bir hükümet kurmağa kalkışması ise Avlonya hükümetinin kudretini (!) hiçe indirmiştir. Balkanlı müttefikler Avusturya ve İtalyanın Arnavulluğun taksimine katiyen mümanaat eyliyeceklerine ka- haat hasıl etmişlerdi, Avrupa ricali arasnda (sulh hak- kında bir karar verilemezse her şey Çatalcada kazanılacak bir muvaffa- kıyete bağlı kalacaktır, Eğer Bulgar- lar bu muvaffakıyeti de kazamırlarsa Türk dostu olmuş bulunmaklan te- haşi göstermiyen kalmıyacak ve bir anda her şey değişecektir.) odenili- yordu. Bulgarlar Çatalca hatlanı yarma- ğa muvaffak olamıyorlardı, Bulgarla- rın İstanbulu almalarından Rusyanın memnun olmıyacağını bilen, gözleri- ni Arnavutluğa ve Adriyatik sahiline dikmiş olan Sırbistan, işgal ettiği memleketlerde oyerleşmekle meşgul bulunan ve Selâniğe giren Bulgarla- ra yanı gözle, âdeta hasmane bakan Yunanlılar Çatalca önünde Bulgarla- ra yardım için ordularından kuvvet ayıramıyorlardı. Balkanlarda ve Bal- kanlar yüzünden büyük devletler ara- sında yeni ihtilâtlar, ihtilAflar zuhu- rüna meydan verilmemek için muha- samatın artık tatili, devamından ch- ven görünüyordu. Bu sebeple son on beş günde müta- reke müzakerelerine germi verilmişti, Nihayet 1912 kânunuevvelinin üçün- de sekiz maddelik (Çatalca mütareke- si) akdolundu. Harbiye Nazırı ve Başkumandan vekili Nazım paşa, Ticaret Nazırı Re- şid paşa ile Erkânıharbiyei umumiye şube şeflerinden miralay Al Riza bey Osmanlı; ve Bulgar Mebusan Meclisi Reisi Dr. Stoyan Danef, Bulgar Baş- kumandan muavini general Savof, Bulgar, Erkânıharbiye relsi general Karadağı dahi temsili ediyorlardı. Yunanistan bahren ablukayı refet- memek için mütarekeye iştirak elme- mişti. 'Tekarrür eden şartlara göre Osmanlı hükümetince muhasara altındaki kalelere erzak ve mühim- mat gönderilmiyecekti; Bulgar asker- lerine İse sulh müzakerelerine başlan- dığı günden itibaren Karadeniz ve Edirne yollarile erzak ve mühimmat getiritebilecekti. Sulh ökdi için kânunuevvelin on üçünde Londrada müzakerelere bağ- laracaktı, Osmanlı devleti Londra sulh konferansına işte böyle kurban- lak bir koyun gibi gidecekti. Londrada biri elçilerden, diğeri mu. hasım delvetler murahhaslarından mürekkep iki konferans İnikad ede. cekti, Babığli Romada ve Viyanada elçi- Hikte bulunmuş olan Ticaret Nazırı Mustafa Reşid, Bahriye Nazırı Salih, Berlin elçisi Osman Nizami paşalar» la Roma elçisi Nabi beyi murahhas tayin eylemişti. Erkânmharp miralayı Ali Riza, Maliye Kalemi mahsus mü- dürü Reşid Saffet beylerle Hariciye- den Diran Noradonkyan efendi he- yet nezdine memar edilmişlerdi Bulgaristan namına Sobranya rei- si Danef, eski Hariciye Nazırı general Paprikof,Macarof, general Fiçef, mi- ralay Rustof; Yunanistan namına Başvekil Venizelos, general Danglis - Yunan Erkânıharbiye reisi - ile Vi- yana elçisi Streit, Skolulis, Politis, Londra elçisi Genadyus; Sırbistan na- mına: Stoyan Novakı , Paris elçisi Vesniç, general Boyoviç; Karadağ na- mına: Eski Başvekil Miyuşkoviç, kont Voynoviç, eski İstanbul maslahatgü- garı Popoviç murahhas olarak Lon- draya gelmişlerdi. Elçilerden mürekkep konferansın kararları ancak bunların mensup ol- dukları devletlerce kabulden sonra mer'i tutulacaktı. Sulh Konferansı 16 kânunucvvel- de Saint - James sarayında İngilte- re Hariciye Nazırı Sir Edward Grey tarafından resmen açıldı. İlk celse mütekabi! nezaket nutuk- larile geçti. İkinci celsede murahhas- ların salâhiyetnameleri tedkik olun- du. Osmanlı murshhaslarma yalnız mütarekeye iştirak etmiş hükümetle- rin murahhaslarile müzakereye sâ- lâhiyet verilmişti. Bu salâhiyetin Yu- nanlılar ile müzakereye dahi teşmili esbabını istikmal için Osmanlı mu- rahhaslarına 48 saatlik bir mühlet verildi. Elçiler konferansında cereyan eden müzakere ve münakaşalar esnasında en ziyade çarpışan Avusturya ve Ru ya 'siyasetirri oldu. Bir Arnavutluk teşki'ine, Adriyatik sahillerinde Sır- bistana mahreç verilmemesine karar verildiği sıralarda Rus gazeteleri bu- nu Rusya için «*Çuşima'dan beter, si- yasi Mukden, Londra hezimeti; diye tavsif ettiler. Onlar böyle birbirile çarpışmada olsun Türk siyasileri Edimeyi kurtar- mağa uğraşıyorlardı. Paris elçisi Rıfat paşa 21 kânunuevvel 1912 de Fransa Hariciye Nezaretine gelerek: — Osmanlı hükümetinin Edirneyi terk etmesi kabil değildir. Nüfusun hiç olmazsa dörtte üçü Türktür. İs tanbulu fethimizden evvel paytahlı- mız Edirne idi, Sultan Selim camlin- de ve türbelerinde bizim için en mü. beccel Ohafıralar var, Muharebe Bulgarların zaptedemedikleri böyle bir kaleyi bizim terk etmemizi iktiza ettirecek derecede kati ve muharrip olmamıştır. Demişti. Muhatabı olan siyasi işler müdürü mösyö Paleoloğ: |“ — Bulgar hükümeti Edirne Bulga- ristana terk edilmezse muharebeye devama karar vermiş görünüyor. Mu- hasamafın yeniden başlaması impa- ratorluğunuzun yalnız Avrupada de- ği, Asyada dahi harap olmasını intaş ğ Bulgar murahhasları Sırbistan ile ği Fiçet, Bulgaristan hükümetleri na- | edebilir, na mütazekeyi imzaladılar, (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: