19 Haziran 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

19 Haziran 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sıcaklar ve tuvalet Kadıhların ekserisinin en büyük arzu- #u dalma genç kalmaktır. Genç görüne- bilmek için kremleri, pudralar, ruj» ları mebzulen kullanırlar. Bu kadınlar yüzlerine krem, püdra, ruj ne kadar çok sürerlerse o nisbette“ faydasını gör- düklerini el alduklarını zannede ler. Halbuki yüzün bunların itidal il kırmızların yağsız olmasına dikkat edilmelidir. Yağlı kırmızı sıcağın tesirile dudaklar: da yayılır, taşar ve ağzı çirkin gösterir. Kuru kırmızın bu mahzurları yoktur, ya" zın bunlar h edilmelidir. Dudaklara sürüleh kırmızı, östermek içindir. İyice hafif sürülen kırmızı güzel dur Bazı kai sürdükleri kalın bir tabaka ku bıçakla kesilip de kunamış hi Nazara pek hoş tere dudakları ayılarak nların zı ağıza verir. görünmez. Gözlere sürülen kirpiklerde Fırça elliği- ritnelin gölge halinde durniası matluptur. halinde duran kirpikler gözün gi ni bile örtebi Pudrayı tutması için sürülen kremi çak nek pudranın iyi durmasını temin etmez, bilâkis yüzde leke gibi kaldığı çok deia vakidi Yanaklara sürülen allık hafif olursa t hissini verebilir. Fazla sürülürse yü- ze maske takılmış gibi olur. Bu hallerin iki mahzuru m derken sür vardır. Biri güzel ola diğeri kı sarfetmek. / İktisada rinyet Öğilendi lâzım olan bu zamanda israfla girkin olmaktansa, iti- dal ile güzel görüğmeki elbette tercih olunur. Yapılan istitatiiğleri" göre bir kutu pudranızı asgari plt ay kullanılması lâ- zımdır. Orta boyda bir kutü krem altı ay kâfidir. Bir nohud büyüklüğünde krem bütün yüze sürülebilir. tüp dudak, ruju altı ar kırmızı bir sene, bir kutu rimel bü sene gitmelidir Gül sirkesi tertibi Geçen hafta yazılan gül sirkesi tari- finde bir satır atlandığından tertibi anla mak güç olmuştur. Tertip şudur: Ütrelik kolonya (şişesini yıkayıp kurumağa birakmalı, Yarısına kadar yal- siz kırmızı gül yaprakları ile doldurmalı, Üzerins ilik olarak 'halis sirke doldur. meli. Şişenin ağzını kapayarak güneşte bir ay bırakmalı. Sonra diğer bir şişeye süzerek yarım su bardağı 90 dere- celik ispirto ilâve ile ağzını sıkı kapamalı ve yanak kaç lece muhafaza etmeli Naftalin yerine.. Yazın kışlık elbiseleri, kürkleri muha- faza etmek için ekseriyetle naftalin kulla” malır. Bunun kokusuna tahammül ede- miyenler için ayni derecede müessir gü- ve ilâcı vardır. (Paradichlorobenzene) ismi verilen bu ilâç her eczanede bulu- nur. Kokusu hoştur. Bir çorba kaşığı ilâcı bir küçük tabak içine koyarak dola: bın rafına veya bir köşesine yerleştirmeli. İlâcın kokusu o güreleri katiyen yaşat- maz. Esrarlı Yazın çocuklar için en pratik #eler yıkar ütülenmeden korkmaz, bilâki se hiç şüphesiz pikeden yapılandır. Bu elbi- daima yeni hissini verir. Muline işlenerek biraz süslenirse fevkalâde zarif olurlar. Birkaç model derecediyoruz: k-— Mavi pikeden elbise, Yakası, kolları ve cep larla işlenmiştir. (1) ? — Yeşil pikeden etek ve bretel bluzu penbedir. Koyu yeşil 2. şlenmiştir. 3 — Pe 4 — Beyaz pikeden elbise, Kırmızı muline ile işlenmiştir. İL MöşküLLERE cevap | Yağsız kek İki bardak dövülmüş kebap fındık, iki bardak un, iki bardak Amerikan ş6- keri, altı yumurta, bir limonun rendelen- miş kabuğu, iki tatlı kaşığı baking almalı, Yumurtaları toz şekerle beraber bir çeyrek güzelcc çırpmalı. Telle vurarak köpürtünce içine limen kabuğunu, fın- dıkları, baking karıştırılmış unu ilâve et- meli, yağlanmış kalıba dökerek fırında pişirmelidi Dut reçeli Kışın nezle ve öksürük için çok fay- dah olan dut reçelini bu mevsimde ha: zırlamalıdır: Olgun ve çürüksüz dutları almalı, yıkamalı, ezmeli ve tülbentten sıkarak süzmeli, Hasıl olan suyu tartmalı ayni miktar şekerle ateşe koymalı, içine ren- delenmiş bir limon kabuğu ilâve ederek 45 dakika pişirmeli: Daha sıcakken kü- çük kavanozlara taksim etmeli Bu yece nöbetçi eczaneler Beyoğlu mıntakası: Merkezde (Ga- latasaray), Cistiklâl), Taksimde (Kürk çüyan), (Baronakyan), Şişlide (Asım), Galatada (Kemal), Kasımpaşada (Tu- ran), Hasköyde (Hasköy), Eminönü mıntakasında: Merkezde (Beşir Ke- mal), Küçükpazarda (Bensason), Alem-i darda (Esad), Kumkapıda (Süreyya), Fatih mıntakasında: Şehzadebaşında (İbrahim Hakkı), Şehremininde (Hami di), Karagümrükte (Suad), Fenerde (Hüsameddin), Samatyada (Erofilos), Aksarayda (Etem Pertev), diğer min- takalarda: Kadıköyde (Büyük Ecsa- ne), (Yeldeğirmeni), Üsküdarda (İm- rahor), Beşiktaşta (Süleyman Recep), ie (Nur), Büyükadada (Halk), e (Halk), Eyüpte (Hikmet) cesaneleri, (Arnavutköy, Ortaköy ve Bebek eo- zaneleri “her gece nöbetçidirler.) Züzük AŞK ve MACERA ROMANI 'Tefrika No, 12 — Buyurun ..-Anlatın... Sizi dinli- yorum — Mahir beyefendi... O kadar uzâ- ga kaçmayın... Yavaş sesle konuşur- sak daha iyi ederiz. Maruzatım şu- dur: Sarıvasıflar eilesinin bütün ser- veti zatıâlinize aiddi... Bu sırra dair tafsilât vereceğim... Ne dersiniz? Hacı, alâkayla bakıyordu. Fakat karşısındaki adamın yüzünde umdu- ğu derecede mühim bir değişiklik ol- madığını gördü. «— Hem olmıyacak, hem de sâç- masapan bir iddia...» diye düşünü. yordu. Kaşlarını çattı. Omuz silkti. — Maamafih, beyefendinâ... Arzet- tiğim aynile hakikatti | — Hakikat olan bu sıcakta bey- hüde yere yürüdüğümdür... Bu zır vaları dinliyecek halim yok... Kalkar gibi bir jest yaptı — Şayet kendiniz için dinlemiyor. sanız kerimeniz hanımefendi namı- na dinleyin — Kızım mi? Nâkleden; (Vâ - Nü) Feriha hanımefendi. bu münassbetsizlik- | ona bahsetmemişsinizdir....— | — Hayır... Fakat şayet kızınızı | hakkı olan bir mirastan mahrum bi- | rakırsanız mesuliyetten kurtulamaz- sınız, Biliyorsunuz ki Cemil Veli be- ye karşı büyük bir muhabbeti var- | dır. Onunir evlenemezse bedbaht | olacak... Halbuki Cemil bey Masume hanımın peşinde... Servet bu işte müs ” essir oluyor.. Palandarlı asabileşti: — Susunuz...: Bune cüret... Ne | küstahlık... Ailemizdeki kızların İşle | rine ne karışıyorsunuz? | Yüzü kırmızılaşıyordu. Umumiyet- | Ie sâkin bakışlı olan gözlerinde şim- şekler çakıyordu. Fakat bu heyecanı sadece Arabın sözlerinden dolayı değildi. Düşünü- yordu ki acaba Kızı sahiden Cemil yüzünden iztırab mı çekecek?... Zira oda Cemil Velinin zengin olmıyan bir kızla evlenmiyeceğini pekâlâ bili, yordu. Hacı Esad, bıyık alından gülüm- | leri yeşil yapraklı kırmızı kiraz- nuline ile sap ipi be pikeden elbise. Mavi muline ile işlenmiştir. (3). Düğmeleri vardır. 4. Kiraz çekirdeğinden likör Suadiye Nahide: Kiraz çekirdeğinden Ya- pılan likörün tertibi şudur Kiraz çekirdeklerini yıkadıktan sonra kurumağa bırakmalı. Kuru olunca tarima- H, bir kilo kiraz çekirdeğinin yarısını kır- malı ve kırılmışlarla kırılmamışları bir ka- vanoz İçine koymalı üzerine bir litre ispir- to koymalı, Ağzını kapayarak sıcak bir yer- de bir buçuk ay bırakmalı. (Sıcak yer, gü- neş olan bir yerdir. Kavanoz burada dur- malı, fakat güneşe konmamaldır.) Biz buçuk ay sonra kırılmamış çekirdeklerin yarısını çıkarmalı kırarak ezmeli va tekrar kavanoza atmalı. On beş gün daha birak- tıktan sonru süzmeli, İspirtoyu ölç ni miktar su içerisine 300 gram gek: meli ve iapirtoya karıştırmalı. Tekrar filtre * ön gün durduktan #nra taksim etmelidi Cildi vitaminle beslemek. çka Leylâ; Cildi düzgün gösterm nesamatı kapatmak için en iyi usul cidi vitaminle beslemektir. Her sabah yüzünüzü adıktan sonra cildinize bir meyva veya sebze suyu sürünüz. Bunun için büyük bir külfet veya masraf istemez. Evde bulunan ber hangi bir meyva veya sebzeyi kullanı- niz, Çilek, kayısı, şeftali, hıyar, domates gib. Meyva veya sebreden bir parça elinize ali- niz, Yüzünüzün her tarafına bunu masaj yapar gibi sürünüz. Sonra kurumağa bıra- kınız. Yarım #aat üç çeyrek sonra ılık gül suyu İle yürünüzü te leyiniz. Bir parça pamuk gül suyuna batırılarak yüz silinme- dir Kol altı terlemesine karşı Kol altı terlemesi insanı en fazla rahat uz eden bir haldir. Sokağa çıkmazdan wi EE Ek Töğimee e sodi) Lüzyeseni Lol alla rma yıkamak terlemeye mâni olur. apk vaya kolonyal su da ayni neti ceyi verir. sedi. Zira, Mahirin gitme! usturarak, sin; — Pederane muhabbetinize hitap ediyorum, *fendinâ!... Küçük hani- mefendi elimizde büyümüştür... Ben- denizin de ona karşı übüvvet hisle- rim mevcuddur vallahilâzim... San- detimi İşte şü ellerimde nimet çarp- sin... Bir şeyler biliyorum... Bunları size nasıl söylemem? Palandarl, susuyordu. Beyni uğul- duyordu. Bu söylenenlerin yarısını anlıyor, yarısını anlamiyordu. Hid- deti hüzne tehavvül ediyordu. De mek ki kızı bir hissi buhran geçiri- yor... — Mahir beyefendi... Beni beş da- kika dikkatle dinlerseniz ne çıkar? Velevki çıldırmış olayım... — Kızımın menafiine uygun bir şey söyliyeceğinizi iddia ediyorsu- nuz... Ona karşı muhabbetinizden de bahsediyorsunuz... Çocukluğunu ha- tırlalıyorsunuz... Fakat Masumeyi | Tefrika No. 97 «Müslümanlar bize putperest Yazan: İSKENDER FAHREDDİN diyorlar amma kendileri cami ve türbelere, yani bizden fazla taşa tapıyorlar» K yaka» kuvvetli a hücum derin ve «— Sultan Mehmedin diri olar: istiyorum. Eğer kendi ordusunun gelme r onu firar ederken görürseni; da, bundan sonra, kendiliğin m olan şehirlere birşey yapmayın. edenleri yakin V Maveraünnehr e Sebolay Bahadır * yola çıktık nerkand dedi, bu güzel memle mak İsi İm. Sultan Mehmed, Mi “ ml gördüğü yaman, lenin dibinde miti, Mod :. Jar o kadar kalabalık ki, bu hendeği kamçıları atsalar dol- dururlar!» d Sultan M Benim as- e yirdım edemiyecek. Zira, düş- rvvetildi ordu. medi takibe koyul- m çok Moğollar, 4 otuz bin kişinin kesilip erinin bir | tarafa ve gövdelerinin bir tarafa at ağir kellelerden kuleler fsz bir adamdı. Moğoldan | ğe dahi öldürdüm, erkandda sultan arından b (Kanıklı) yakalamışlardı; Mo lara: — Siz TÜ Bize seniz, kardeşçe mişlerdi. Kanıklılar boyun eğdiler, Moğolların hiz- metine girdiler. Moğollar derhal bunların saçlarını dibinden traş etmişlerdi. Kanıklı. lar buna kızdılar. Halbuki, Moğollar, ken- dilerinden addettiklerini, kendileri gibi gi- yindirirler ve kendileri gibi traş ederlerdi, Kanıklılar traş meselesine itiraz edince, Cengiz: - Bunlar, hür yaşamak istemiyorlar, Ya- sık oldu şu giydirdiğimiz elbizeler... Dedi, canı sıkıldı ve hepsinin boynunu | vurdurd Semerkandıdı Yris demir: hipleri alıkonuldu. C oğullarına, zeveelerine kalanını da Karak yapsınlar diye — esir olarak g Semerkandda sultan Mehmet: den başka birşey kalmamıştı. Sultan Mehmdin tans vardı; Cengiz, — Bunlar ne 7: adam — Ot yerler, dedi Tâyık ol- Bl: bun- izmet ader- müz! de- duvarcı, » boyacı, | z gibi sanat sa- bu adamları | taksim etti. Gert | taş kırıp yol büyük #M diye sordu. Bir Cengiz #ilerden b Dedi, fi raktılar. Pİl rümedikleri uzun yal yü- bahçesinde hareketsiz. kaldıkları içli birakılınca, la koştular, yoruldular, yıkslı kaldılar ve arlıktan öldüler. han, Buharada ulemaya yaptığı» nı Semerkandda da yaptı. Birçoklarına: «Bu milleti, bu hale Koyan ve sultanı, Mo- »dirmemeğe teşvik eden n sakallı herifleri en ağır cezalara !» diyerek, ilk sakallarını cak değildir, efendinâ O adamın kendi sâyile kazandığı Musul ve Ay- rupa işl kendine ve kızına aid kalacak, Fakat bir cürüm neticesi de deri izin ve kızınızın ola- cak Palandarlı: — Cürüm mü? yordu. — Cürüm, ya... Hem de bir tane mi sanıyorsunuz, efendinâ? — Azanızdan bir macera mi geç. 112... Ralf beyefendiye karşı bir kin mi besliyorsunuz? — Evet, kin... Müt Ferihanın babası, elile «kesi» İşa- reti yaptı: — Elverir... Artık fazlasını dinle- mek istemiyorum. "Ayağa kalkmıştı, Yeniden gitmeğe hazırlanıyordu. Hacı Esad telâşla: — 8iz ki neslinizle, aslınızla son derece İftihar edersiniz, bu zatın nes- linize ve aslınıza karşı yaptıklarını bilseniz ona karşı benimkinden da- - diye inananı- de ayni yaşta tanımamış mıydınız? | ha büyük bir nefret duyardınız Mevkiinizi Masume'nin babasına med | yunsunuz. Bizden fazla Raif beye merbut bulunmanız lâzım... — Sarıvasıflara merbut olmak... — Bize hizmet edip niçin onlari mahvetmek istiyorsunuz? — Sarıvasıflar dediğiniz mahvola- — İki defadır «cürüm> den bahse- diyorsunuz. Fakat esaslı ne göstere bilirsiniz?... Farzedelim, iddianızın içinde bir hakikat var... cürüm dedikleriniz Türkiyede yahut başka bir medeni muhitte mi işlen. miş?... Kuzenim Raif çok karışık Hullarına at tir âlim ve ganatki nında alı- tirdi. Bazılarını röndardi, çal koru!» di bin Abbasın türbe rındaki bütün t apmış ve nlarından yardım diyorlar azla taşa tapıy Cengiz o güne kadar hi mekle beraber, Yaktil ger bir dini kabul e Jümanlığı tercih demişke di, Buhara ve Semsrkandda müslüm öldürtüyor ve e: - hakaret olsun ettirirken, hiş — Medreselerde yıllarca saltanat süren bu adamla lan Mehmede dalkavuk- luktan başka bir şey yapmamışlar. Diyerek, hepsinin başını vurdurmuş oğullarına: «— Eğer bir dine girmek isterseniz, Bu- danın dinini kabul ediniz. Fakat, buna sorarsanız, Buda da insanları tembelliğe alıştırıyor. At üstünde imparatorluk ku- ran bir millet, yalnız ulu Tünrıyı tanımalı, ona sığınmal Diye öğüd vermişti, Sultan Mehmed, kendi adamları mı öldürecek Sultan Mehmed, malyetindeki ümera ve zabitanına: — Şimdi ne yapacağız? diye sordu. Bunlar, birçok Kurtuluş yolları gösterdiler. Fakat, sullanın kararsızlığı, hepsinin endişesini arttırıyordu, Sultân Mehmedin kumündânları: «— Artık Maveraünnehri kurtaramayız... Hörâsün ve Irakı muhafazaya, gidelim. Şu- rada yurada dağınık bir halde kalan 85- kerlerimizi bir araya topliyalım ve lümanlardan eli silâh tutanları ala Ceyhun hattına geçerek orada müdafaa edelim.» Dediler, ri sürdü: «— "Toplıyacağımız askerlerle birlikte (Gazne) ye gidelim Orada mukave edelim. Muvaffak olamazsak, Hinde 'geç- mek yola yardır» 1 Mehmed bu teklifi kabul etmişiz. raber, Gazne Yolunu Sub, Pakat (Belh) e varınca, büyük oğlu Rük- neddinin veziri ile karşılaştı, Rükneddin, kendi veziri İmadülmülkü babasına ya dıma gönder Prens Rükneddin, «Trakı Aceme 1 ediyordu. İmadülmülk, Rükneddinin akıllı vüzerasındandı. İmadülmülk, sultan Mehmedie olunca: Li Beylerden biri de şu teklifi ilo- Idars çök mülâki (Arkası var) devirlerde çölleri dol viler arasında bul mihleriniz h olacak. kın şüphe ediyorsunuz... Hal- katiyetle iddin etmek! diniz — Kendimce eminim. — Delil, isbat bahsine gelince bun- lar birlikte tedarik ede: — Ne maksadla? — Sizi buradaki pmak için... — Bu teraneler elverir. bunun ne faydası olacak? — Hem intikam alacağım, hem de para kazanacağım. Mahir, istihfafla: — Sanırım bilhassa zi alâkadar ediyor? Esad: — Tabiatile bilhassa para alâka- dar eder... Görüyorsunuz Ki açık ko- nuşuyorum.. Sizi ikna için, yâ efendil — Ikna edeceğiniz yok... Hem de şu cihet var ki, kuzenim, kendisini mahvedeceğinizi anlar anlamaz size avuç dolusu para verip susturur... (Arkası var) bütün emlâkin , Sizin için i cihet si-

Bu sayıdan diğer sayfalar: