12 Eylül 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

12 Eylül 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Eyidl 1940 AKSAMDAN AKŞAMA Ecnebi tabiiyetindeki Türk ekalliyetleri | . Mütefekkir ve sanatkârlardan bürekkep bir mecliste muhavere Arasında temas edilen aşağıki bab- si — ayni zamanda kendimin de fikrim. olarak — hulâsa ediyorum: ,, Bizim tarihlerde «Hoca ber» denen eski Odesa ve ari 120 - 130 kilometre derinliğinde bir muhaceret yolu vardır ki ©ski Hön istilâlarındanberi, mütemadi- Yen, Türk kavimlerinin geçid yolu olarak görünür. Romanya topraklarında Türkler) £ ©n defa devlet kurmuşlardır. Son istilâ Osmanlılarındır. Bu da mlin- ferit olarak cenuptan gelmiştir. Di- ğer istilâların hepsi tarihimizde Kıp- çak namını taşıyan Ukrayna ovala- rından geçmek şartile Balkanlar ve Avrupaya dökülmüştür. aki Gök Gagavuzlar yılımda Kıpçak'tan geçerek Balkan- a inmiş; ve o devirde Balkanlar» da mevki tutan ortodoksluğu kabul halk Besarabya ile beraber Sovyet- ler idaresine geçti. Dobrucada ya- Sayan Türklerin mühim bir kısmı da — hristiyan ve müslüman — Bulk Garistana iltihak ediyor. Devletimizin tamamfle anladığı- Miz ve tasvip iz politikası Türk ekalliyetlerini hiçbir yerde hâ- ekseriyetin haklarına karşı bir #tâh olarak kullanmamaktır. Bu ekallivetlerin yeni iltihak ettikleri ve edecekleri memleketlerde ekse- riyetle beraber mesut ve müreffeh olmalırını çok samimi bir alâka ile ediyor ve istiyoruz. Dünkü Romanyada 300 bin ki- şilik bir Türk kütlesi vardı. Bunla- rın 100 bin küsuru iki devlet ara» 3ındı. hakiki bir dostluk havası için- de hazırlanmız bir mubaceret itilâ- binaen bütün malları ve ser- Yeticri mahfuz kalarak Türkiyeye ildi ve az bir kısmı Anadolü- Te muhtelif semilerine, ekserisi de e yerleştirildi. 0 Büyük bir memnemiyet, hal bakşinmlık © bisi ile Romanya devletinin Türk ekalliyetine bahşet- "İĞ himayeyi burada yadetmeği va- Xife biliriz. Romanyada çıkan Türk- $e gazeteler kendi cemaatleri için oldağu gibi Türkiye için de kayıt ve #arta tâbi olmıyan bir hürriyetle her hevi neşriyalta bulundular; ve çu veya bu mütalâalarından dolayı ta- kibata maruz kalmadılar, Romanya Türk halkının çocukları için Türk- e tedrisatta bulunan ve Türkiye sümhuriyetinin bastığı kitapları oku- tan mektepler vardı. Türk cemam- Hnin bir mektebi idare edecek ka- dar zengin olmadığı yerlerde Ru- men mekteplerine Türkçe tedrisat İcin emir verildi. Türk çocukları bu; dersler sayesinde ana dillerini mür| kömmel bir surette öğrendiler. «Mecidiye medresesi», muallim Mektebine tahvil edildi. Bu mektep- ten yetişen öğretmenler, müslüman Ve hristiyan Türk köylerinde tedri- Sata memur oldular. Romanya hü-| kümeti sehavetini daha ileri Bö pvek Dobrucanm ve Besarabya'nın hitiyan ve müslüman Türk köyle- çöde tedrisat bulunan manliimle- avi verdiği gibi, Mecidiye m-| im mektebinin bütün masrafları devlet bütçesine ithal etti, Ba rklerin din teşkilâtına gelince, lar Romanya devlet bütçesinden yardım gören miüesse- di Silistre, Totrakan, Pazar hevalisi yeniden Balgarlstana Sandal bedesteninde Mücevherat alım satımı iyi gidiyor İnönü esplânadı Yeni meydan ile bahçâ arasında yüksek bir gezinti sahasi yapiliyor Taksimde yeni meydanda yapılan mermer tribünün inşaata epey İlerle miştir. Tribünün arkasndaki Taksim. kışlasının duvarı yıktırılmış ve enka- apartıman olmak üzere yeni binalar yapacaktır. Ağnçlarin çevrilmiş ve sırf yayalara mahsus olan sahaya Belediyece (İnö- nü esplinadı) ismi verilecektir. ——— —— Gözetlediklerine kz İki gence biçak çeken Tevfik adliyeye verildi ge Ayşe İsminde bir kadınla Tevfik adında biri, evvelki gece e getip dolaştırtan sönra yirmi birde surların dışına çıkmışlar ve bü- rada bir kovukta oturup muhabbet et- meğe koyulmuşlardır. Bunları gören AM isninda biri He diğer All adında bir genç, Ikisini de gözetlemeğe baş- lamış, bunun farkına varan Tevfik iki gence biçak çekmiş, gençler istimdad edince, hâdise yerine gelen Jandar- malar Tevfik ile Ayşeyi yakalıyarak haklarında lâzım gelen evrakı tanzim Adilyeye vermişlerdir. Taksim gazinosunda hava değiştirme tertibatı yapılacak Taksim gazinosunun mutfağile ya- nındaki tevzi ofisinde havayı değişti- recek tertibalı olmadığından mutfak- ta yemek piştiği zaman gazinonun sa- Tonunda oturanlar yemek kokusundan rahatsız olmaktadırlar. Belediye, bu mahrurları kaldırmak için salonda mutfakta ve yemek tevzi ofisinde ha- va değiştirme tertibatı yapmağa ka- rar vermiş Te üç bin liralık bir keşit hazırlamıştır. Yakında ihalesi yapıla” caktır. 20000700000000000990090099 icaplarına göre muamele görecek- si milyon Tür Romanyadaki yarım kün 104 bini Türkiyeye gelmiş; ka- hir ekseriyeti de son parçalanma neticesi Romanya dı şında , 500 binden Ro- manyada kalanlar Köstence etra- fında 31 bin; Tulea etrafında 7 bin küsur ve Tuna üzerindeki Adaka: lede 460 nüfusluk Mi Başka memleketler. yaşayan Türklerin & ekseriyetlerle abenktar olarak hayat sürmelerini, inkişaf etmelerini, kendi haklarımı ekseriyet haklarının aleyhine bir dava sm kullanmamaları çok dürüst örüşle daima iltizam ettik, Fakat hakında çok dostane hissiyat taşı” dığunız komşu devlet ren yaşı Geçen gün tek taş pırlanta bir yüzük 4110 liraya âdeta kapışıldı Bu alıcı, satıcı ve meraklı lığı arasında kadın fazlalığı nazarı dikkati celbediyor. Şık, çık genç kızlardan, tazelerden tutun da siyah başörtülü yaşlı bayanlara kâdar, battâ ve torunlardan mü- rekkep bir kalabalık. Zinet merak- hm oldukları sar kan salkım küpeler, parmaklarında ıpldayan elmas yüzüklerden, ba- nlazının boyunlarında göze çarpan kalın inci dizilerinde Belli. Erkeklere gelince koca göbekli, Bastonlu, kalantor tiplerle kıyafeti mücevher satın alabileceği hissini vermiyen hattâ işsiz olduğu için bu- rada biraz vakit geçirmeğe gelmiş zannedeceğiniz üstü başı harap, sn- kalı uzamış, sırada uyur gibi oturan hemşeriler. Fakat meşhur sözdür: İmanla pa- tanın kimde olduğu bilinmez, der! ler. Bu sözün doğruluğunu isbat edecek en münasip yer Sandal Bs- desteninin mücevherat mezad mâ ballidir. Tellâl elinde 500 lira kıy- metinde bir elmas gerdanlık dolaş- ürirken derhal müzayedeye dahil olacağını zannettiğiniz o koca gö- bekli, bastonlu kalantor zat otur duğu yerde maydanoz yemiş papa- ğan gibi susuyor da, paran olduğu- na asla ihtimal veremiyeceğiniz kı yafet düşkünü, sakalı uzamış va- tandaş elmas gerdanlığın fiatini be- ger beşer arttırıyor, bülbüller gibi şakıyor ve gerdanlık üzerinde kalın- ea İskeler işindeki harap ceketinin Iç cebinden yözer liralıklar çıka- yor, Satışlar iyi gidiyor Sandal Bedesteninde mücevherat alım satımı iyi gitmektedir. Benim hazır bulunduğum gün kıymetleri 30 liradan dörtbin li ler, elmas küpeler, pırlanta yüzük- ler, plâtin üzerine kıymetli taşlar neli bilezikler, kolyeler, gerdan- lı » İğm satışa çıkarıldı ve hemen hepsi müşteri buldu. Mücev- heratını burada satmaya getiren va” tandaşların da bunu düşkün vazi- yetlerinden, darda kalmalarından yapmadıkları muhakkak. Çünkü hiç bir mal sahibi, getirdiği şeyin, ha kiki kıymetini bulmadan, hattâ bu kıymeti geçmeden satılmasına mü- sande etmiyor, kendisi müzayedeye karışıp mal, sahibi üzerinde kalıyor; bir nevi kârlı işe teşebbüs etmiş bu- lunuyorlar, Sizinle şimdi biraz da müzayede- leri takip edelim. Fakat başlama» dan evvel itiraf edeyim ki ben sa- lona girerken görünüşleri mücevher alağığa (benziyen insanlardan, şik bayanlardan mürekkep bir grup arasında yer almayı tercih ettim. Onlurın biribirlerile nasil tutuşacak- larını, pırlanta yüzüğü, plâtin iğne- yi nasl çekişe çekle nlacakl seyredecektim. Meğer görünüşe danmışım. Gerçi komşularım tellâ- ln ortaya ginet eşyasını bir kere ellerine alıp: her kıymetli | receyi bağırıyor! tn «— 4020, 4030, 4040, 4050, — Lira 880, lira 880 diye bağıra buğura dolaşıyor. Yanımdaki şık bayanlar tellâla işaret ediyorlar. Yüzüğü alıyor, sıra İle parmaklarına takıp uzakta manzaramna bakı yorlar, beğeniyorları — Namli kardeşim, güzel bir yü- tük değil mi? ; — Taşlar lekeli mi acaba — Evet bi Bunlar lekesiz olmazl Yal... Hiç bir şey söylemeden yüzüğü geri veriyorlar. z Bir de bakıyorsunuz, dört Beş kişi ileride 11,3 huk cigara içen zayıf bir zat, hemen, hattâ yüzüğü tedkik etmeden (890) diyor. Şişman bir İbayan yüzüğü tedkik ediyor ve hafif bir sesle: — 8911 diyor. Tellâlı — Bayan birer Beşer beşer. — Ya, öyle mi, peki 8951 Fakat 11,5 Puk cigara içen zat 900 & bastırdı bilel Tellâkn salonda yaptığı tur sona erdiği zaman yüzük 1025 lira ol muştu, Dört beş saniyede 1100 Ni- rayı buldu, Ve 11,5 luk cigara içen, zengin olduğuna ihtimal verilmiyen zat İ10G 8 saydı, yüzüğü aldı giri. En mühim satiş! Günün en mühim satışı 4000 lira kıymetindeki tek taş pırlanta yü üktü, “Satılacağı gazetelerle ilân edilmiş, çarşdan kuyumcular bil- hassa bunun için müzayede yerine gelmişlerdi. Ceketsiz, şapkasız do- laşıyorlardı.. Nihayet yüzük ortaya çıktı. 3500 liradan müzayedeye kondu. Salonda nazarı dikkate çar- pan bir kımıldama. Herkes yüzüğü görmek istiyor. Kulağında salkım küpeler sallanan siyah başörtülü bir bayan yüzüğü parmağına takıp tedkik ettikten sonra derhal 3565 dedi, Fakat kim bırakır? Kuyum cuya benziyen bir zat bir göz işa- reile tellâla 3580 diye bağırttı. Öteden başka biri işi kısa kesmek için 4000 lira verivermiş. Tellâl ba- Giriyor: — Lira 4000, lira 4000, mal sa- hibif Yüztük kıymetini buldu. Satı- yorum? Ne? Satıyor musun? Hemen bir el işaretir — 40101 Artık tutuşmuşlardı.. Üç Kuyum- tu ile salkım kipeli bayan ve iki yaşlı zat sanki bir sar'a nöbeti ge- çiriyorlardı. Tellâl başını sağa sola çevirerek harareti yükselen bir de- okur gibi bı lira arttırılmaz, Çinko ihtikârı Mıntaka ticaret müdür- lüğü, yapılan bir ihbar üzerine faaliyete geçti ed Mintaka Ticaret müdürlüğüne bir ginko ihtikâri ihbar edümiştir. Müdür. ilk, bu #hbar üzerine derhal faaliyete geçmiş ve alâkadar memurları e pi- yasnda tedkikler yaptırmağa bağla- mıştır. İlk bedkikler neticesinde, ta- nınmış çinko tacirlerinden birçofu- nun ellerinde mal bulunduğu halde (yoktur) diyerek müşterileri şavdık- olanları İhtikâr komisyonuna o vere- Sakarya vapuru nerede ? 12 gündenberi vapurdan haber yok Devlet Denizyolları işletmesi tara- fından kiralanarak İskenderun gön- derilen Sakarya vapurundan 13 gün- dür hiçbir haber alınamamıştır. Va» pir mesa hareket ettikten sonra eki Çamısltı Hmanına uğramış, tuz yükliyerek hareket etmiştir. Ge- miden en son alınan haber, 80 afus- tosta Çamaltından hareketini bildi. zen telsiz haberidir. O günden sonra |”** ne sahibi, ne de Denizyolları İdaresi Sakaryadan hiçbir haber alamamış- lardır. Vapur, 3300 tonluktu ve «igor- tasızdı. Ahmed kaptanın idaresinde yola çıkmıştı. Denizyolları idaresi, Münakalâş Ve- kâletine müracaat ederek vapurun araştırılmasını istemiştir. Sahife 3 Meselâ şimdiki Amerikan Cümbur. rei * Franklen D. Roosevelt'in ak» rabasından olan meşhur Teodore Roosevelt'in insanları şaşırtan bir hafızası varmış. Bir kere gördüğü insanı 30-35 sene geçse katiyen unutmaz, ismile cismile hatırlarmaş. Hattâ hayatında öç dört dakika gör rüştüğü bir insana 25 sene sonra bir daha rasgelişinde: Benin falanca günü, filân şehirde, falan yerde sizinle filânca mevzs Öyle değil mi? Der karşısındakini derin bir hay» rete düşürürmüş. Teodore Roosevelt Amerikaya “Gümbhurreisi olduğu zaman bu ba- fıza kuvvetinden siyasi hayatında çok istifade etmiş. Böyle bir gördü” Künü adile, sanile, işi ile mesleği ile hatırlaması herkesi memnun eder miş, bütün görüştüklerinde şöyle bir fikir bırakırmış: «Cümhurreisi bana büyük bir ehemmiyet veriyor. Nasıl ismimi, mesleğimi filin hemen hatırladı Şaşılcak şey doğrusu...» Buna mekabil meşhur Edizonda hafıza denilen şeyden eser yokmuş. Evindeki telefonun numarasın ha» Hafıza sal olarak Nevyorkun en büyük otellerinden birinde vestiyer mem reliâ yapan bir genç kızı göste rirler. Bu genç kız hiçbir müşte rinin şapkasmı, pardösüsünü aldığı zaman ona bir numara filân ven mezmiş. Binlerce müşterinin şap- kanını, pardösüsünü bastonunu, yüz lerinden tanıyarak, hiçbir yanlış yapmadan icabında kendilerine uza ürmüç. Senelerdenberi bu kız işinde en küçük bir yanlışlık bile yapma. Dün Sirkeci garında oturmuş bir abbabımı bekliyordum, Saat dört- ir banliyö treni kalkmak öze. İki genç kadın trenin birinci mevki vagonlarına doğru yürüdü. İler. Dört tane birinci mevki vago- İsundan yalnız bir tanesi dar pens Kadıköy sular idaresin- kadınlardan Kadıköy lediyaya müracaat ederek Kadıköy Su- lar idaresinden şikâyette bulunmuş- tur. Bu şikâyete göre, Kadıköy Bular Idaresi, eski şirket zamanında abone» lerle yapılan mukavele hükümlerini tanımadığından, her müşteriyi yeni-İ rası den mukavele yapmağa mecbur miştir. Bular Idaresi bu hususta ban müş- külât da göstermektedir. Mukavele yapacak olanların mutlaka binanın Mutasarrıfı olmalarında ipar etmek- te ve müstecirlerle mukavele yapmak istememektedir, Belediye bu şikâyeti nazarı dikkate alarak Sular idaresi nezdinde tahki- kata başlamıştır. et 06400880020060030909900690 4060, 4070. 4080, 41001 Lira 4100 satıyorum, satacağım, sata- cağımi> Tellâl böyle esatacağımiz diye avazı çıktığı kadar bağırırken san- ki, «dayanamıyorum, elimde değil, Sonradan öğrendim. Meğer bü- tün vagonlar icinde biricik dayanamıyorum, satacağım» demek ister gibi idi. Nihayet ihtiyar zat s4llO> deyince ötekiler bununla başa çıkılmıyacağım anlayarak sa hayı terkettiler. Tek taş pırlanta yüzük 4110 liraya bu ihtiyar zatın üzerinde kaldı, Bundan sonra 400 liralık, 500 H- ralık, 1000 liralık bazı kiymetli eşya ortaya çıkı ise de artk bu kadar ucuz şeylere kimsenin kulak astığı yoktu, Bunlar insanı heyeca- na getirmiyordu. Büyük bir kala. Bah #detn kapışılan tek taş pırlan- 0000004000000000400200000005 Dün cezalandırılan esnaf Dün Emniyet müdürlüğünce yapt lan beledi rabıta kontrolunda Bü. yükadada beş fırmci hakkında ekxtif sattıklarından ve imalâthanes leri pis olduğundan, iki kasap hakkın. da manda eti sattıkları halde, bung etiketle ilin etmediklerinden, bir sebe #eşl, iki bakkal ve manav hakkında temizliğe itina etmediklerinden cem B. A — Aman Glenciler duymasnl. B.A — Onların içinde de biz hayli köğ, — Halk partisi ressamları himayesinde Salıştırırkın Dahiliye Vekâleti de böş dur- Muyor bay Amca...

Bu sayıdan diğer sayfalar: