12 Eylül 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

12 Eylül 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 —a12 Eyidi 1940 — Yesene teyzeciğim... rafından ali... Diye sıkıştırırla lar.. Ben onlara: Ona daima nasihat eder dururduk: — Korami sen bu e Eğer ba garip düşüncelerinde devam edersen dünyada evlenemezsin. Nedir| — Canım bana bu? «Armudun sapı var, üzümün çöpü|meyiniz. Sonra, yar!» diye hiç kimseyi beğenmezsin.İziyete düşerim!... dedim. Nihayet de- Evlenmek niyetinde olan o kaday gü-|diğim de oldu. Onların evinden çıktım. gel kadınlarla, namusin, dürüst, maz-|Tramvaya bindim. Aman yarabbi. but, iyi ahlâklı, hanım hanımcık, ka-İBöbreklerim çatlayacak.. Ne yapa- dın kadıncık denilen nevinden 'genşİyım şimdi ben?... Kendimi tramvaydan kızlarla tanıştı. Her birine bir Kusur) aşağıya attım. Şimdiye kadar sokakta buldun. Artık bu derecesi fazla cânım.İhiç yüz numaraya girdiğimi de bü- Zengin istiyorsan karşına birçok zen-İmem... Ne yapacağımı kak gin kızlar çıktı. Bunların içinde mü- kemmel xevoe olabilecek kimseler var- dı. Güzel istiyorsan en güzel kağın- larla tanıştın. Aradığın herşeyi çim- diye kadar tanıştığın kadınlarda, gençİdar karpuzu yor misin.» diyordum. | Kızlarda bulabilirdin. Ne istiyorsun bil- | Nihayet gelişi güzel bir kapıyı vee mem kil.. Bir taze açtı: 'Kerami her zamanki gülüşle bize) — Aman, dedim, pek darda kaldım cevap verdi; vaziyetteyim, müsaade ederse- — Yahu pabuçlarına meraklı bir in-İ|niz sizin helâya gireceğim... san bir iskarpin alırken bile birkap| Hemen beni: dükkün gerer.. Benim evlenmek hu-| - Buyrunuz efendim, buyrunuz. ze zena İNTAŞ Memleket haberleri İncir ve üzüm dilecek üzümle Yüzan: İSKENDER FAHREDDİN Şimdi üçünün de kulaklari o tarafa| Resul derhal dümeni Mal Tetrika Ko. 74 çevrilmiş, üçü de kesilmişti. İ yanından ayrıldı ve mâyhanenin Yuvan ve arkadaşları yanılmıyordu..İ pısından dışarıya çıktı, İBirinel kemerin altnda oturanlar Saz, Parmaksız Yuvan da n Mahmutla Âşık Garipti, Yanlarındaİz bu fırsatı bekliyordu. Uzaktan an va açık göz bir denizci) valyenin adanilarına şöyle bir göz vardı. İ ardı. ta... İkisi birden meyhaneden Çı Aradan çok geçmedi. San Mahmu-| Triptan neşe ve kahkahalarla kayi dun sesli duyuldu! naşıp taşıyordu. Aşık Garib sokağa çie «— Resul... Çok içmels kınca, yüzünü okşayan #erin bir poy& Parmaksız Yuvan bu sesi duyunca,İraz rüzgârile karşılaştı... Ayakta dufe gözlerinin içinde birdenbire şimşekler| du... Ciğerlerini bu temiz hava ile şi- rin fiati kararlastırıl çakmağa başladi: işirdi. Buradan sahile doğru yürüyeceği — Aradığımız adamı bulduk, arka-İve kırk elli adım ötede dolaşan Tür daşlar! 'Tâ kendisi, denizetlerini meyhaneye çağıracakti Yuvan üst üste birkaç kadeh şaraplSarı Mahmut akşamdan tertibat alâ * İlçtikten sonra, elini şakağına dayadı: İmış, herkese yapacağı işleri öncede — Tetikte duracağız... Fırsat kolli-İ söylemişti. Fakat, ondan önce hazırlâm yacağız.. Resul dışarıya çıkar çıkmaz|nan biri daha vardı: Parmaksiz Yu- Bir üzü isi susunda bir parça İnes eleyip &ir d0-İ diye içeri aldilar. Temizlikten yana| İzmir (Akşam) — Bu yl, hava şart- kumamı niçin görürsünüz? Hem bir ev. Ortalığa bal dök de ya“ evlenmek bu... İükarpia ab yola imağa ben-İla.. Sonra o helânın temizliği. Z 5 hur sözdür evild: «Bir evin temizliği Birkaç sene ie seçti, px helâsile mutfağından anlaşılır» derler. mi evlenmedi. Arık onun evlenip ken in kat- yuva kuracağından filân ümid kesmiş. |, ep zo mm rai latin Çok gözel $lr. Lâkin birdenbire herkesi son dere-| calınıyordu. Sonra bunu evin kızının Ce şaşırtan bir haradis ağızdan ağIZA| çaldığını öğrendim ya. Ne İse, ora- yayıldı: Kerami erleniyordu. EYeti| ya gelince anlatırım. her şeye, her kismete bir kulp takan Kerami evieniyordu. Bu havadis or- talığa yayılınca tekmil tanıdıkları bi- ribirterine sormağa başladılar: Kera- minin alacağı kız kimdi? Güzel miydi? Parasi var mıydı? Ahlâkı, tahsili na- sld:? Ni Bütün bunlara verilen cevaplar Ke- ramin'a evleneceği genç kızın pek 1e- hinde idi. Arkadaşımızın evleneceği kızın 1s“ mi Zehra idi, Kendisinin çok güzel, tahsilinin yerinde, ahlâkının mükem- mel, parasının da bol olduğu söyleni- ha, Artık Keramiyi tanıyanlar: ferin . Diyorlardı, durdu durdu Amma turnayı gözünden vurdu. 'Te- K evdeki tertibe, İnlizama (bayıldım. Biraz sonra da evin kızı içeri girdi. Vallahi oğlum odaya güneş vurdu san- dim. O ne cana yakın, o na gözel Kız- duğun ri vakitleri de yerinde idi, Kız piyano çalıyordu. Tahsili mükemmeldi. On parmağında on marifet vardı. Söz ara- İbebile bu fiatlerin v: vekkelt o kadar inee eleyip sık doku- sında onun Hiç evlenmediğin! de öğ- rendim. Bir vesile bulup benim de er- : lencoek bir oğlum olduğunu çıtlat- evlendiler, Zehreyı dâha|tm Onlardan ayrılirken pazartesi gü“ yakindan tanıyınca onun Hakkında| nü için kendilerini bize davet ettim. söylenilenlerin hiç mübalâşalı olmadı-| Göreceksin ya oğlum bu bulunma» ğını anladık. O her cihetten mükem-| pir kısmet... Hakikaten o pazartesi gü- mel bir kadındı, karı koca pek mesut-İ nü de onlar bize geldi. Bu suretle büş- tular. Bilhassa bizim Keraminin sa-İjayan ahbaplık biğim Zehra ile evlen- adetten etekleri zil çalıyordu. memlle nötiğilandi. Bazsn'ne kidar ları, üzüm ve incir mahsulleri için çok fena geçmiştir. Bilhassa son yağ- murla” sergilerde bulunan Gzümlers çök zarar vermiş rekoltenin beşte biri ulanmıştır. İzmir özüm ve incir ihra- catşılar birliği umumi heyeti ticaret odası salonunda yaptığı toplantıda ih Ta 315 kuruş, 8 numara 235 kuruş, 9 numara 26 kuruş, 10 numara 30 ku- raş, Ji numara 35 kuruş. Yağmur $$- göre daha yükseltilmesi de muhtemeldir, Rekol- tenin bundan sonraki vaziyeti devamlı surette teğkike tabi tutulacaktır. Bergilerde bulunan örüm mahsulü itlbarile en çok zaraf gören mıntaka Kemalpaşa karasıdır, Bu kazada 30,090 çuval, yani rekoltenin üçte biri ıslan- mış ve kalitesini kaybetmiştir. Talanan Üzümler, siyah bir renk bağlamakta, bunlara karaböce adı verlimektedir. Bittabi bunlar, çok ucuza satılmakla- dır. İncirlerden ıslananlar da nefase- tini kaybederek hurda halini alıyor Bergama kazasında da üzümler yağ murdan mütesasir olmuşsa da Yarar nisbeti henüz malüm değildir ve ted- kikat yapilmaktadır. Adanada pamuk satışları Adana (Akşam) — Sümerbank pa- #ı yukarı 6 bin balye, yani sekiz mll- yon kilodur, Macaristana dan satılan pamuklar teslim slmak üzere Adanaya bir mümessil gelmiş ve tesellüm muamelesini yapmıştır. Pa- muklar Mersinden İstanbula, oradan Macaristana gönderilecektir. Pamuk ihracatçılar birliği yeni ida- re heyetini seçmiştir. Relsliğe B. İb- rahim Burduroğlu, rels vekilliğine ,İ Yekta Fırat, azalıklara Gülek, Anado- Tesbit edilen flatler şöyledir: T numa-|'a İnkişaf, Dagkara, Alberdiyab girket- teri mümessilleri seçilmişlerdir. Çeltik bölgelerinde tedkikat yapmak üzere Adana ziraat mütebassislarından mü- rekkop bir heyet Hataya gitmiştir. Adana pamuk kooperatiine Zirant bankası tarafından yarım milyon Jira- tık bir kredi açılmıştır. Kooperatifin elinde şimdilik bir milyon kilo kader pamuk vardır. ELM Adanada spor faaliyeti Adana (Akşam) — Oi senesi 1ey- ihlünden İtibaren beş senelik futbol gid maçları programının ik kısmi Adanada tatbik edilecektir. İstanbul, Mersin, Diyarbakır, Malatya, Elâzig İgençleri Adanada to) dar, Adana - Hatay gençleri arasmda töğri- mlevvelda Adana da muhtelif İspor temasları yapılacaktır. Bu huzuz- beden terbiyesi müdürü şehrimize gel- peşinden gidip yolunu keseceğiz... An-İvan. lydr musunuz? Adalar denizinin bu insafsız korsae Şövalyenin adamları çok. becerikliİn:, Resul gibi bir zavallıyı tuzağa düs eski deriz kurtlarıydı. — Merak etme, kaptan! Diyerek, dalma Yuvanın gözünün içine bakıyorlar ve beklenen fırsalı kaçırmamağa çalışıyorlardı. Sarı Mahmud hızlı hızlı konuşuyor- du: — Bana öyle geliyor ki, Akdenizde şu dakikada buradan daha eğlenceli bir yer yoktur. Hamza reisin aklına esse de burada beş on gün daha kal- sak. Resul da yüksek sesle cevap veriyor- du: İşimiz bilmeden kalkacak oluf- şürmek için neler yapmamıştı! Resul, ikl adım yürümeğe meydan bulamadı, Birdenbir başına tahta bir balyoz dare besi indi, Ve hemen gık demeden yerd yuvarlandı, Resulün çarçabuk kolla» rını arkasına bağlayıp, ağsına bir Yis fin paçavra soktular, Başını ve yücü- dünü bir yelken bezine sararak, mey- hanenin arkasına sürüklediler. Artık Resulün aklı başına gelse bile, bağı- np çağıramıyacaklı... Ağzı tıkalıydı. Haydutlar bu işi o kadar kolay yap- mışlardı ki, biras ötede, deniz kenas rında yüzlerce Türk denizelai dolaşır« ken, Yuvanın karanlıkta oynadığı bu oyunu hiç kimse görememişti, sak, buraya gelişimizin mânası kalır) Âşık Garibi bir balıkçı kayığına ata- mı? Bu sıkıntıları niçin çekiyoruz..!rak, Yuvanın gemisine götürüyorlar» Bu uykusuz'luklara neden tahammül |dı. ediyoruz? Yarın, öbürgün kollarımızı — 8$en merak etme, Resuli Hamza reis işini bilir, Buraya gelmek kimse- san yataklarını Buraya geldikten sonra, kollarımız sallayarak kalkıp glderiek, elimize Si zöçecek? Hür 2) "|. Âşık Garibi arıyorlar... Dümençi Mahmudun sabrı tükendi: — Resul hâlâ gelmedi be oğul! Nas- nin aklından bile geçmemişti. O, Ak-| reddin hocaya karıst bir gece yatakta; denizin korsan mevsimlerini ve kor-|«Yere düşeceğim., Biraz öleye gitie herkesten Iyi bilir.) demiş. Hosa kalkmış, eşeğ'ne binmiş... Bağdada kadar gitmiş.. Ve karısına sallayarak dönmeyi aklımızdan bile! bir yolcu ie edaha gideyim mii? diye göçirmemeliyiz. Ben kendi besabıma,| haber göndermiş, Resul de galiba, bi- şa dipteki kemerin altında oturanzim çocukları çağırmak için gemiye AAnlonyoyu haklamak istiyorum. Zira| kadar gitmiş olmalı ki, henüz dön- vurfunlar yaparak, yakmadık can bi- bu herif bizim sahillerimizde sayısız | medi. Diye söyleniyordu. Mahmud, yanındaki arkadaşını da a tomaslarda bulunmak üzere Hatay miştir. İrakmamış Öteki arkadaşlara gelince, Adana beden terbiyesi mükellefie-'onlar da kendilerine verilen vazifeleri rinin muayeneleri bitmek üzeredir.) yapacaklar. dışarı gönderdi: — Bizim aptal yakala, getir bura- Bir gün ona sordum: — Küzunt Kerami zeycen her cihet- | ere tizmet ediyor. ten, mükemmel bir kadın... Lâkia onu nasi buldun? Kerami cevap verdi: — Ber , annem buldu... Bunu söyledikten #onra sanki pek Komik birşey hatırlamış gibi: — Hem de nasıl buldu? Anlatsam gülersin, dedi. Sonra benim israr etmemi bekleme- den evlenme hikâyesini anlatmağa başladı: — Efendim benim evlenmek busu- sunda kılı kırk yardığımı bilirsin, Doğ- Tusunu istersen" kadar aradığım hal- de tam İstediğim gibi bir hayat yolda- © bulamıyordum. Meğer bir taraftan annem de kendisine münasip bir gelin arar dururmuş. Hari o da bu işte benden daha müş- külpesend davranıyordu. LÂxin zaman geçiyor bir türlü evlenemiyordum. Hartâ bir aralık evlenmekten de ümi dimi kesmiştim. Fakat bir gün annem heyecan, telâş İçinde karşıma diki- de: — Buldum evlâdim buldum!.. de yordu. No demek istediğini evvelâ anlıya« mamıştım, Sormağa mecbur oldum: — Ne buldun anneciğim?... aca'p, garib vesileler ne büyük saadet-|muk satın almağa hararetle devam ediyor, Fat 55 « 60 kuruştur. Şimdiye Hikmet Feridun Es !kadar alınan pamukların miktarı aşa Maliye Vekâletinden: 5 yedeğile beraber 61960 adet tahvi açık eksilme suretile bastıra” caktır. 1 — Kâğıtları hazinece verilecek olan bu tahviller Ankarada Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankasi Tahvilât servisine teslim edilecektir. 2 — Bastırlacak olan tahvillerin muhammen bedeli 3,000 muvakkat te- minatı 225 Türk llrasıdır. 3 — Hksiitme 189940 çarşamba günü saat 10 da Maliye Vekâleti Le- yazım Müdürlüğünde müteşekkil eksiltme komisyonunda yapılacaktır. 4 — Şartnamesi Ankarada Maliye Vekâleti Lavazım Müdürlüğünde ve İstanbu:da Dolmabahçede Maliye Vekâleti matbu evrak anbarında görüle- bilir. $ — İsteklilerin 2490 sayılı kanun 2 ve 3 üncü maddelerinde yazılı bel- geler ve muvakkat teminat mektup veya makbuzile birlikte beli gün ve saatte komisyona mi (5213) o (8066) Kazova İnekhanesi Müdürlüğünden: 1 — İnekhane hayranlarının İhtiyacı için 40,000 kırk bin kilo kepek 19/00 tarihinden itibaren bir ay müddetle açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — 1/10/940 salı günü saat on dörtte Tokatta Veteriner Müdürlüğü bi- nasında ihalesi yapılacaktır. $ — Kepeğin muhammen bedeli «bin dört yüz Mira» olup muvakkat te- mlnati eyüz beş Tiras dir. 4 — Eksilimeye girmek isteyenlerin muvakkat teminat makbuzları ve- ya banka mektupları ile beraber o gün tayin olunan saatte komlayona mü- racaatları. 5 — Şartnameyi görmek ve daha fazla maldmat almak isteyenlerin 'Turhal çivarında İnekhane Müdürlüğüne ve Tokatta Veteriner Müdürtüğü- — Aradığımız: buldum evlâdım. İne müracaat etmeleri Jân olunur. Gelinimi buldum. Seni gül gibi bir kız. la evlendireceğim, O zaman dakikadan dakikaya srtan bir heyecanla anlatmağa başladı: — Bugün, sabahleyin evden çıktım Ankara daki saat 15 buçukta dalmi encümende Nuriye teyzeni yoklamağa gitiim. Za-|siltmeye konulmi vali hasta ya... Torunları, kızları beni pek severler. Öğle yemeğine alakoydu. lar, Sofrada bir ikram, bir Ikrami.. Keşif kuruştur, İsteklilerin teklif ticaret «8056» Valiliğinden: Ankara - İstanbul yolunun «2 4 800 —1 4 200» üncü kilometre arasın- sağ taraf kısmın beton asfalt kaplama İşl 2/9/1040 parartesi güni ihalesi yapılmak Üzere kapalı ö zarfla ek- ştur. bedeli «37718» lira «40» kuruş muvakkat teminatı «2228, İlra e3> teminat mektup mektuplarını odam vesika Nihayet tuzlu yemekler bitti. Ortaya| veya makbuzu ve bu Iş hakkında nafia müdürlüğünürden alacakları fenni karpuz geldi, Kocaman, içi kıpkırmızı, | ehliyet vesikslarile birlikte kara çekirdekli bal gibi bir karpuz..Jencümei İkide bir ev sahipleri: Tefrika No. 98 Esrarlı Yüzük müd Nakleden: (VA - NO) Raif Irakta ölünce yahut öldürü-/mem... O da acem kılıcı gibi iki ta | kikati başka türlü Tünc: tabiatile gömüldü. Kendisine | rafr. kesmendir. binziyen Bedr önun höviyetine | casa, Hafiye şeklinde bulunamaz bürünerek Türkiyeye döndü. Bu ikilun... gen; biribirlerini gayet iyi tanıyor” lardı, Bedri, Raifin bütün mazisine, bütün istifade etti... — Faraziye! Senin de Masume — Evet bundan şüpheleniyorum öl gidip düşmanıma, o çak herife, o katile anlatmak hanı-İyorsun... Hep yaptıkların bunlar- ma benzemen acaba sırf Faraziyeldir... mi)... diye Cemil gözlerini kıstı. — Bizzat sen bu işin böyle olduğuna dair canlı bir vesika ha linde değil misin?... Esasen bence Mesume ile aranızdaki benzetlik #ıri kardeş olmanızla izah edilir. Bedriye sordu: — Bu efsaneye inanmadığım için bana niçin kızıyorsunuz? İnanma- mak sana karşı vaziyet almak mm- dır)... İnansaydım menfaatime da- ha uygun olmaz mıydı? — Menfaatin!... Ah zavallı kız... Hiç kimse senin menfaat saikasile hareket ettiğine kail olamaz... An- — Cemil... » Benim yanımda | seyi aydınlatacağı: sözü geçen günde saat 14 buçuğu kadar daimi n relsliğine vermeleri buna ald keşif ve ürlüğünde görebilecekleri, garinameyi her gün mafia «5315 «öd — O adamı kurtarmak için. — Zaten kurtulmadı mı?... Ad- liye onu temize çıkardı. — Fakat ben buna rağmen ha- görüyorum... Her mn, — Raif beye garazın nedir? — Ondan nefret ediyorum. Niçin? Cemilin dudaklarını vahşi bir anına vakıa. Bunlardan | Dost gibi yanıma sokularak eerarımı | tebessüm takallüs ettirdi. Yüzü bu al. tebessümle bütün güzelliğini kay- İz — Onunla benim aramda halledi- İscek birçok hesaplar vardır! — de- di, — Bunları sana anlatmak uzun — Evet, onun baban olduğunu) sürer... Yalnız şunu bil: Bir serseri- biliyorsun... Beni ona feda ediyor- sun... Müthiş bir hava ortalığa hâkim olmuştu. Bu mütevazı lokanta oda- sında fırtına kopacak gibiydi. Esad bila, katı yüreğine rağmen, gözlerini zavallı kıza çevirip baka: mıyordu. Onun ölü gibi sarı oldu- ğunu kestiriyordu. Bedriyenin tit- rek sesini işittiz nin çıkarak, bana meydan okuması- na tahammülüm yoktur. O, servetin ortasında otursun; ben borç içinde kıvranayım! Hele onun yüzünden sosyetede ve alacaklılarım nezdinde iibanmı da kaybettim. Bedriye, acı acti — Bütün bunlar için Feriha ile evleneceksin, işlerini yoluna koya- caksın değil mi? Cemil, hiddetle haykırdıt — Evet... Doğrul... Müzellefler önümürdeki ay stadda ha- reketlere başlıyasaklardır. Almanyadan gelen leylek İzmir (Akşam) — Bergama ka- zasının Kaynarca mevkiinde dağda avlanan İsmail oğlu B. Zeynel Ke- ruş; ölü bir leylek bulmuştur. Avcı, bu leyleğin dizinin üst kısmında yuvarlak alüminyom bir levha gör- müç ve bunu çıkarmıştır. Levhada şu yazı mahkükturr İnform vogel varta, Rositten Germania. B. 73572 Almanyada hayvanat ilmi ile meş- gul bazı müesseseler vardır. Bunlar muhacir kuşların nerelere kadar ittiklerini tetkik ve tesbit için bu larına birer numarayı taşıyan İevhalar koymaktadır. Ber-' gg, gama civarında bulunan İeyleğin, ayağındaki alüminyom Jevhadan Almanyadan geldiği anlaşılmıştır. 12 eylül perşembe öğle ve akşam 1230 Program, 1235 Türk müziği, 12,50 Ajans haberleri, 13,05 Türk mü- 2181, 13,20 Sinema ve operet müsiği, 18,95 Oda musikisi, 18,40 Caz orkestra- #1, 19,10 'Türk müziği, 1045 Ajans ha- berleri, 20 Fasi heyeti, 2039 Konuş- ma, 20,45 Dinleyici istekleri, 21,15 Sıh- hat saati, 2130 Radyo gazetesi, 21,45 Radyo orkestrası, 22,30 Ajans haber- leri, 22,48 Cazband. 13 eylül cuma sabahı 730 Program, 735 Hafif musiki, 8 Ajans haberleri, 8,10 Bv kadını, 8,20 Hafi? müzik, kiyordu. Cemil, devamla: hem benim aleyhimdel... Kalbin benim, fakat ümidin ve temennin düşmanlarımın yüksek şahsiyetin o baban olmasını da istersin ya... Düşünmüyorsun: Zimgelmektedir... Zira o, yüksek enerjisini senin saadetin uğruna sarfedecek yerde, ailesini ihmal etti, sırf kendi menfaatini düşündü Ahmakl... el... Bu müt hiş baba, bunca iktidarına rağmen seni nerelere yuvarladı?... Çamur- lara... Hatti arabasının tekerlekleri altına!... Orada ezilesin diye... Bedriye: — Susunuzl « diye yalvardı. ölmüş sa- etmemiş miydi) Bedriyi galebesindel... Ba-İbize neler anlatmıştın?.... na iftiracı diyorsun, sahtekâr oldu-İsol kolunda bir işaret taşıdığını en- Zumu düşünüyorsun, halbuki doğru |latmıştın... söylediğimi biliyorsun. Hoş bulcı Esad efendi, Iraklı bedevi bir Böyle bir babadan nefret etmen lâ-|k göz yaşlari onu intikama da sevke-|nımdan debilirdi. Kocasina rasladığını iddia | Zavallı Lâtifa, şöpba, korku ve bi Âşık Garib bir akşam evvel, Antan- yoyu çok yakından görmüştü Sarı Mahmuda: — ABam, dod!, bu çivi gibi bir ada- ma benziyor... Çok atik birşey... Yanın- da da birkaç devşirme muhafım Yar. Onu ancak tenha bir yerde kıstırmalı- yız. Burada, hele bu gece, olacak İğ değil bu, Haydutlar çok kalabalık. Hepimiz! harcarlar. — Ne 0? Korkuyor musun? Kendine güvenemiyorsan, haydi, yavaşça sıvış, git buradan, — Korkmak mı dedin, Mahmud da- yı? Benim cesaretimi sen herkesten iyi bilirsin. Tilosta yaptıklarımı unut- iten mu? İİ Mahmudun gözleri dönmüştü. Resu- e: İ — Öyleyse çok konuşma... Ben kal- kınca peşimden gelirsiniz! Dedi ve kadehini dudaklarına götür- Barı Mahmudun bütün bu konuşma» larını Parmaksız Yuran Işitiyordu. Acaba Mahmud kasten mi yüksek sesle konuşuyordu? Yokan o, Parmaksız Yuvanı uzak- tan tanımış mıydı? Bunu bilen yok- tu. Yalniz Mahmudun dik dik, uzakta duran Antonyoya bakışı Yuvanın gö- zünden kaçmıyordu. Yı gövalye- ik Diyerek yavaşça yerinden kalkfı.. Dipteki kemerin altına gitti, Sarı Mahmud birdenbire Âşık Gari“ be döndü: buraya gelsin. rinin kendisini tehdid ettiğini de) — Bil ya. Belki de ayağa kalkınca başı dö- nüp bir yere evrilmiştir. Çok içmişli bu gecs... Mahmud, arkadaşı gidince, masa bağında yalnız kalmıştı. Gider, gelmi- yordu. Yanıbaşındaki masada oluran- ların da birdenbire gözden kayboluşu Mahmudu şüpheye düşürmüştü. Biraz sonrü Sarı Mahmud da yerin- den kalktı... Sokağa çıktı. Arkadaşına kapı önünde rasladı: — Rösulü bulamadın mı? — Hayır. Meydanda yok... İsterse- niz beraber Biraz ileriledi- ler... Etrafö bakındılar, Sahile doğru uzandılar... Denizellerle karşılaştılar. Dümenci Mahmud yüksek, boğuk bir sesle sordu: — Arkadaşlar! Bizim Serdengeçii Recebin çirağını kaybettik. Onu gö- ren var mı içinizde?... Denizeller gülüştüler: — Meyhanenin bir köşesinde. sp kalmıştır. Adam diye seçip yarına al- dığın böyle bir budaladan ne hayıt baklersin, a Mahmud dayı? İçimizden tecrübeli, becerikli birkaç kişi seçip alsaydın, daha iyi olmaz mıydı? Sarı Mahmud birdenbire sendeliye- rek, mancınıktan atılan bir taş güle le gibi, denizcilerin arasına yuvarlan- 4: — Hiç biriniz, onun kadar benim işi me yaramadınız. Haydi, gevezeliği bı- rakın da Resulü bulun bana! Onun- İm birlikte yapacağımız işler var. Yu- valarında nçıkan tilkileri ürkütüp ka- Şırırsanız, canınıza okurum alimal- lah... Mahmudu yerden kaldırmışlardı. Denizciler, bu eski deniz kurdunun ne belâ bir adam olduğunu bildikleri — Haydi, cümbüş sırası geldi... Ça-İiçin, şakayı tadında bıraktılar ve bep buk, dışarıya çık, Deniz könarında do-|biri bir tarafa dağılarak Resulü ara- laşan arkadaşlara işaret vor.. Hepsi mağa koyuldular. tArkası var) iliyor musun ki, Bedriye, söyledi. Acaba aralarında ne gibi|ben ve doktorlar, Raif beyin eski — Allahını seversen... Sus.., — Sen de, İşte şurada bulunan har kadından, © döğme hakkında ma- kendine Raif bey diyen adar man kolunda o döğmeyi görmüş. Genç kız, soluk soluğat — Şimdi bizim Raif beyin ko- lunda öyle bir döğme varmı? - diye sordu. — Eskiden vardı. — Şimdi? — Görüyorsun, gözümün nuru,İbir facia cereyan et)... Annen,|den döğmeli olan kolunda ne gör hayatta yollarımız ayrı ayrıl... Se-İherhalde babanı teşhis eti Zira|dük? nin aşkın hem benimle bebraber, | çıldıracak kadın değildir. — Kapanmı dük... Korkunç bir yara yeri... Bu, geniş bir yanma i... Kendi iddiamna göre, bir yılan zehirleme sine karşı durmak üzere omuzunu gün bu döğme yüzünden yakayı ele vermemek için, bütün omuzuna böyle tahrib etmeği göze almış. — Aman yarabbil — Fakat tabiatin kendisini dam» galadığı başka işaretleri düşünme- miş. Omuzunda, biraz daha üst te- rafta üç tane beni vardı. Ba benledi — Aramızda bir kavgü çikmişti İbüyük annen hafızasında zaptetmiş, Onun öeketini parçaladım, omuzu-|Bir gün hacı Esad kendisini istintak nu yaraladım. Bunu tesadüfen miletti O da oğlunun omuzunda, 5$ yaptığımı sanıyorsun?... kimse .. captasi Bldü, gitti... ' İlle kolunu|tane bent olduğunu itiraf etti... — Anneni düşün... Zavallı kadın | görmek istiyorum. Zira bu kolu, #6-|Sahte Raif, bünları omuzundan ağlamaktan çıldırdı... Halbuki aynı |nelerdenberi, bir uşakla Lârife ha-İdöğmeyi yaptığı gibi silip atmamış .: » « diye içini

Bu sayıdan diğer sayfalar: