30 Ekim 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

30 Ekim 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<9 Teşrinlevrel 1940 “KŞAMDAN AKŞAMA Tefelsüf gg lap zaruri midir? Faydalı ki Bu mevzu ötedenberi mü- vr, erleri alâkadar etti, Hattâ ağ vasıtasıdır!» diyenler bile a aman âsabı gerginleş- Ri, $ miskin camiaları kamçılar- | Keçayglette uyanıklık hasıl eder, işi, keşfiyata sebebiyet verir bary Ve işte misaller: vi “ şu, şu, şu sanayi şubeleri Mal inkişaf hasıl etmiş imiş... Bak- karşılığı: A, Falanca sulhta keşfiyat olma- haşa birader?... Sanayi pubeleri EM gitti? -dir. İnafsizca bir iddin daha: kay, Nüfas çoğalıyor, çoğalıyor... Yu » bir budama vazifesini görü- hag? Tam mevsiminde bir haca- Müz Maazallah o kırmasa kalaba- | ye boğulacağız! harun da devşirilip katlanmış ce- 4 Budama en lüzumsuz dallar a eya Halbuki bir harp cemi-| lmsss genç, güzide evlâtla- br Ürün götürüyor he besiz muharebe idenl değil, Mala Fakat yaşamağa ehil in- » felâketleri de kahramanca diy, lar, Ateş Balkanlara yayı! İğgyrk milleti bötün âkibetleri, en| Birine kadar, müdriktir. Yakın e Balkanlar arasında göğüs * Yangının bir taraftan bir ta- sayet etmemesine şimdilik | hş V tedbirlerimizle mani oluyo- Ülakat helva demesini de balva| dir gisi de biliriz. Bildiğimiz için-| ve Şi asırlar imtidadınca lâtif sulh Gayrı harp- devreleri idrak ettik. , dak” elik, yaşadık; mağlüp > İm: yaşadık; ve tekrar galip Ne vertalar silütmedk Ec-| hz, odalarının duvarlarına şu) ley ge ulsasını asmağı âdet edin-| iz İml da geçer yahu» | Yaşa ned ölür, Mehmed yaralanır, Reg, sakatlanır... Ahmedler, Meh- e, Yasar'lar yaşarlar. mina rağmen sulhtan ümid k May ildir, Şimdiye kadar (silsile hiy, 8 devam eden TEDBİR'leri- İN Mem beki vereme hi) tilgiin sapasağlam kurtuluruz Ge- », , Bebedir. Ayinci devran daha ay eler gösterecektir. Bir de ba- Nia, 2, sürprizler bu sefer de ter Balağısar eder ve en sonunda bey- Haşgpeleulh olur... Olur, olur, İNN Kar şey var. kn bar in neticesind. eketler doğdu. Bugün Av- m « karasında onların hâkimi- tk, Xörüyoruz, 1914 den evvel, diy, Mücadelesiz bir tek modern ine 7 bile mevcudiyet gösterece-| td, Kerenin aklı ermezdi. Fakat tdı ese emet e te bir adım daha ileri attıra- bal rilletler © arasındaki | nizaları ka haya. meselâ Avrupayı Ame- tey eşini getirmek kernmetini gös- Ü çk mi?.. Sayet bu son roli *der,. kendi tarihini kendi te kapatırsa, iste o zaman, «Harp| Üy; “İ vasıtasıdır» diyenlere ben CAĞ... (Vâ - Nü) 290312990009992209 #a kasket, çorap, MR dağıtılmıştır. Vray, dha hdan sonra mmtaka içindeki dit #ia fakirlere kömür ve Kişhk Min ycakür. Çocuk Esirgeme Kuru” #ayet TAKDİR uymaktan fe-| * Beyazıt - Topkapı Aksaray - Topkapi ve Aksaray - Kocamustafa- paşa caddeleri arasinda- ki binalar kaldırılacak Beyantia Koska arasındaki tram- vay caddesinin sol köşesinin istimlâ- kine karar verildiğini yazmıştık. Bu istimlâk işleri şehirellik mütehassıs B. Prosf'un hazırladığı plâna göre ya- pılmaktadır. 5. Prost, evvelâ Beyanıt meydanmı genişletmek ve tarih! kıy- meği halz olan Beyazıt medresesinin cephesini açmak üzere buradaki kânların istimlâkini zaruri görmüş- tür, Koska ile Beyanı? arasındaki csp- henin sağ tarafı yıktırıldıktan sonra enddenin bu tarafı genişlemiştir. Sol afı da istimlâk edildikten sonra ide Aksaraydaki karakal binastnın bulunduğu noktaya kadat genişliye- cektir. Bu suretle Beyazıttan Aksara- ya kadarki cadde ayn! genişlikte bu- lunacaktır, Aksaray karakolu binasından Cer- ruhpaşaya ve Pupkapıya doğru uza-|,, nan İki eadde vardır. Bu caddelerin) arasında binalar bulunmakta, bu yüzden Aksaray eaddesi daralmakta dır, Halbuki burasının da Beyazıt - Aksaray caddesi genişliğinde olması Prost plânı Iktizasındandır. Bunun için Aksaray polis karakolu binası dan itibaren Aksafay - Topkapı ; Kocamustafapaşa eaddel t eden ortu kısımdaki binalar 18- timlik edilerek Beyazıttan Topkapıya Kocamustafapaşaya kadar çok ge- niş bir adde açılacaktır, —— — — Balık ihracatı Bu sene barice balık gönderilmiyecek Balık #ıraç mevsimi gelmiştir. Ba- lıkçılar, yağmurlar başladıktan sora müh'm miktarda mut ve biraz Başka ihraç yeri arar na şimdilik İmkân görülmemektedir. Bu hususta Balıkçılar cemiyeti idare servesi dağıtmak kabil olsaydı, sıkı ti çekilmezdi. Başlıca balık alıcıları- mız İtalya ve Yunanitandı. Onlar d& harbe girmiş bulu: r. İhraç edilen balıklarımız dahilde kalacak demek- Biz de, dahilde sarfolunscak ka- dar balık tutar, ondan sonra ağları mızı denizden çekeriz.» Müstakil ressamlar sergisi açıldı Müstakil ressamlar ve heykeltraşlar birliğinin 28 inci plâstik sanatlar ser- gisi dün Taksimdel de yeni şairlerden ! | Hasan dirgadan geçerk Ahmedin id: miden geçerken aki iki kadına çaramiış tar, Hi hastaneye a TN mışlardır. Elektrik lâmbalarını yakarken merdivenden düştü Beaatğand nahiye merkezi tara- Müdürü * Nur Tunaboylunü! ban 100 kat elbise ve salre dağı — baha, Daralan oturduğumuz yerde #NE nereye gidiyoruz... Ortaköyde oturan İnhisar idaresi exçilerinden Yakup, elektrik lâmba- rmi yakarken merdivenden düşm ss Böyle güzel bir sergi açtık... * İgörebilecektim. İçim içime “İyordu. Hem de öyle kapalı bir tart: İlar “İbilirdi. Kartal gagası ERLERİ Bir ihtiyarın hatıraları “Daha ne söyleyeceksin ?.. demedin mi? ,, Kocasile arabaya bindiği için karakola götürülen kadın Cümhuriyetin on yedinci yaşım dan bahsediliyordu. İçimizde gün görmüş, açık ve güzel konuşan, aşlı bir hanım vardı. Bazan genç- liğine, tazeliğine mid © kadar güzel şeyler anlatırdı ki herkes onu zevk» le dinlerdi. Cümhuriyetin on yedinci yılından bahsedilirken o şimdi tamamile be- yaz saçlarını kulaklarının arkasına atarak: — Her Cümhuriyet bayramında e sid bazı hatıralar gözü- ü ünde canlanır, Dünü ve ba- inü düşünürüm. Ne büyük saadet içinde olduğumu bir kere daha ha tırlarım, Hayatı daha ziyade seve. rim. Kendi kendime: «Öyle olur ol- maz şeyleri kendine dert edinme, bu süzel günlerin kiymetini bil derim. Genç kızlığımda elime Fransızca bir mecmuada cümhuri * idarelerine dair bir yazı oku- Bu idare şekile etlerin o hürriyetlerine suyu akmıştı, Henüz o zan lenmemiştim, İşte bu sıralarda bizim bey merhura Evimize gönderilen soluk fot dan onun hakkında hiç bir fikir ed'- nememiştim. Nihayet kararlar veril- Söz kesildi. Ben genç kızlığımm bütün tecessüs ve heyecanı ile ha yatımı ölünceye kadar birleştirere adamı merak ediyordum. Ne yazık ki onu ancak düğün gecesi geçen un yaşı ağnmın bana talip çık sığınır da büyütülmüş bir kız filân değil- dim. Babam çok ileri fikirli bir adamdı. Hattâ o zamanın terbiyesi- ne uygun olmadığı halde meselâ benimle her bahis etrafında senli berli konuşurdu. Bir gün kendi — Baba, dedim, taassup olr r memleketlerde kızlar el rler d ner ekleri adamları gü Babam: Aman kızım, de lüyorsun?... Bunun mi âdet haline girmesi kabil midir? Lâkin hadiseler babamın tahmi- nini doğru çıkarmadı. Şimdi cüm- huriyetin getizdiği medeni kanun... Bundan evvelki zamanlarda, he- nüz bu kanun ortada yokken 7a- Valli kadınlar &z mı heyecan geçi- cirlerdi?. Acuba efendim üzerime evlenecek mi? diye çırpınan kadın- m. Hele: «Boş kâğıdı de- nilen şey ne müthiş bir tehdit Erkek istediği zaman, istediği daki kada sizin boş kâğıdınızı göndere- Kimse ona zavallı kadının bıkkın: soramazdı. Kartal gagası ne demektir? Nihayet evlendik... Kocam talih eseri olarak — ç kin beterin Yalnız sarayın zul münden pek korkan bir adam Son derece ihtiyatlı idi. Konuşurken kullanacağı kelimelere fevknlâde dikkat ederdi. Onun katiyen kul lanmadığı memnu kelimelerden mü- rekkep bir lügati vardı. Meselâ Yıldız kelimesi bu lügatin en “başın- da yazılı idi. ihtiyatı bundan ibaret am gel «. Bizi seven ziyaretçilerin göz- leri gözlerimizde... al; işa sİçıkar? kırıyorum?... Bir hafiyenin kulağı- na gidebilecek bir şey mi söyledim? Düşünceleri arasında bocalar du- rardu. Bir gün tanıdığımız bir konağa misafirliğe gitmiştik. Daha bizden başka misafirler de vardı, Bunların arasında bir zat için: «Bilmem ki- min adamlarından; derlerdi. Yani saray hafiyelerinden olduğu söyle- nirdi. Söz arasında ben bir aralık — neden icap etti? bilmiyorum — ağzımdanı «Kartal gazan» sözü çıktı. z Ben bunu eöyler söylemez zev- cim sanki boğazına dehşetli bir şey kaçmış gibi hızlı hızı oöksürmeğe başladı. Kendi kendime: «Zahir adamcağıza gıcık geldi> dedim. Onun öksürüğü geçince ben gene: — Kartal gagi diye söze baş- |hyacak oldum. Fakat kocam genet İsÖhhö ökhö öhhö> diye gürültü jile sözümü ağzımda bıraktı. Yüzü ne Kaşile gözile bir takım ediyor. Anlamadım. Misa- firlerden biri bana sordu: -— Ne diyordunuz efendim? Bunun üzerine ben tekrar: — Kartal gagası... diye anlatma- ğa başladım. Bizim beye bir gıcık daha geldi. Az daha boğuluyordu. Evimize dö- nerken yolda bana: — Hanım san bu akşam ne mü- nascbetsiz lâflar ettin yahu Ga- rabı şahaneye mi gelmemi istiyor- ırdım — Ben seni gazabı şahaneye ge- türecek ne söyledim... Kocam. heyecanları — Daha ne söyliyeceksin!., dedi. Senra sesini gayet alçaltarak kula- — «Kartal gagası» dedin ya... Kartal gagası dediysem ne — Ne mi çıkar? Ne mi çıkar... Ayni şeyi söylediği için geçenlerde birisi hakkında: eEfendimizin enfi şerifleri hakkında dil uzatmakta- dır.» diye saraya Jurnal edildi. jyorsn ya kendilerinin o burunları kartal gagası şeklindedir... Arabaya binerken.. Bir gün de kocamla beraber bir düğüne gidecektik. Evden beraber çıkuk. O köşedeki tütüncüden tü- tün almak üzere benden biraz uzak- İleşti. Tütününü aldıktan sonra önün- İden geçen bir arabayı o durdurttu. Bu bir kupa arabam idi. Benide baya binmek üzere yanına ça- rd. Zevcim evvelâ beni arabaya irdi. Arkasından da kendi bin- Lâkin tam bu sırada araban sünde bir zaptiye çavuşu belirdi. — Sizi arlanmazlar... Herkesin İgözü önünde, güpegündüz... Bune | diye söylenmeğe başla-| Bra zalet!, maz mı? Adanı bizi iki âşık sanmıştı ve birlikte arabaya | binişimizi dehşetli bir hayasızlık addediyordu. Ne söyledikse para etmedi. Bizi 26'a karakola kadar götürdü. Yolda İyağmur da başlamıştı, Büyük bir asabiyet içinde bulunan zavallı kı camını başındaki fes .. Sesleri kulaklarımızda oturup safa etmek varken... Yeni mektepler Vilâyet dahilinde inşası biten 11 mektep bugün merasimle açılacak ze Şile kazam dahilindeki köylerde inşa edilen mektep binalarından ye- dis Ikmal edümiştir. Bu mektepler. 18 beraber Silivri, Kartal, Çatalca ve Yalovada inşaatı biten. dört mek bugün merasimle açılacaktır. Mera- sinde kaza kaymakamları, Maarif me- murları ve mıntaka fik tedrimt mü- fettişleri hazır bulunacaktar, Köy mektebi inşantında kazalar arasında Adeta yarış vardır. İnşaata köy halkı ziyadestle ettiği için mektepler gayet çabuk bitirilebilmek- tedir. Silivri, Çatalca, gile, köylüleri mahalli Maarif memurlukla- rına müractatla, köylerinde okul in- 4 edildiği tukdirde her türlü Melyaz ceğini bildirmişlerdir. Gelecek seneye kadar yeniden birçak köylerdeki mek- töplerin inşaatı bitecektir. Kanlı bir kavga Balıkpazarında bir handa oturan Emrüliah, Ali ve Hüseyin alacak yü- zünden kavga etmişlerdir. Kavga 08- nasında Hüseyin kama le Emrüllahı ——— Istanbulun | sıhhat ———— Bu sene bulaşici hastalık diğer senelere nisbetle az ılaşıcı hastalığa meydan vermemek için her türlü tedabir alınmaktadır. Dr. Ali Riza şu miştir — Bu sene İstanbulda geçen sens lere nisbetle en az hastalık vakası meydan evvelki 8 hi nafı siki bir sarctie aşıya tabi tuttuğumuz için tehlikeyi önlüyoruz. Bundan sonra ) Istanbul bütün hükümet merkezleri arasında en az hastalıklı şehir olarak kalacak Karilerimizin mektupları Halka kolaylık yerine zorluk MER Devlet denizyolları © İşletmesi yolculara ve yolenlarını karşıla- inak isteyenlere kolaylık olsun, diye llmanımızdan kalkacak ve Hmanımıza gelecek vapurların bir alık Bareket etdrelini müte- rik bir tablo ile halka bildir. muvafık bularak 500 lira sar tabloyu Sir- areket eder: günde İz-İ| larından başlıyan kırmızı bir çizgi çenesinde birleşiyordu. Tam çene- nin ucunda kırmızı bir damlacık peyda oluyordu. Kocamla bir ara- baya bindiğim için karakola gider- ken kendi kendim «Yarabbim im, biz bir insan gibi yar —Es . Bir boy ölçüsü almak kalıp eczaneye gidilir mi?... Yalova | , yüzüne, yalnız görleri Bir hastalık Geçenlerde gazetelerde bir ölüm haberi okudum: Sessiz filim zams- munda çevirdiği macera filimleri ile bütün dünyaya şöhret salan sinema jartisti Tom Mix ölmüş... Bir zamanlar Şarlo ayarında bü- yük bir sanatkâr, âdeta bir sinema dühisi nddedilen Tom Mix benim çocukluk hatıralarımın arasında en mühim simalardan biridir. Onu ne büyük b: hayranlıkla, ne sönsuz bir heyecanla seyrederdik. Beyaz per- de —erinde yaptığı marifetler de öyle yabana atılacak, heyecansır seyredilecek şeyler o değildi ki... Dağlardan mi yuvarlanmazdı? Ken- disinden intikam almak istiyen kır- muz derili vahşilerin elinden mi kurtulmazdı? İ O bezan düşmanları tarafından Jelleri kolları sıkı sıkı bağlı olduğu balde bir gece yarısı şirmendifer raylar: üzerine yatırılırdı. Beş on dukika sonra da dünyanın en sü- ratli ekspresleri bu raylar üzerinden İgeçip gidecektir. Seyirciler heyecan Jiçinledir. Bütün yürekler tıp tıp atı- yor. Lâkin bütün bu heyecanlar boş yeredir. Çünkü Tom Mix ölmiye- cektir, Elleri kolları bağlı, yattığı i demirler üzerinden, ateşten gözleri yanmış olarak kendisine doğru yıl dırım süratile gelen lokomotifin önünden fırlayıp kaçacaktır. Tom Mix'in Amerikada bir adı da «Ölmiyen adam» dı.:Hakikaten o vücudu bir hububat eleği gibi kurşun yaraları Je delik deşik ok duğu balde bir türlü ölmek bil mezdi, | Çok defa da maske makamında narnda kak mak şartile benekli bir mendil bağ- lardı. Bu suretle çebresi nele: neler yapmazdı. Çocukken «nun en beğendiğimiz ve teklide lâyık gördüğümüz de işte bu hali tanınmadan Evde yüzümüze birer mendil bağlar, etrafı aran taran ederdik Hele bu sinema artislinin filimle- rinden birini mektepte kendi ara- mızdu temsil etmeğe kalkışlığımız zaman; — Sen Tom Mix olacaksın... Ben Tom Mix olacağım!. diye gırtlak gırtlağa gelirdik. | Gazeteler bicare Tom Mix'in ba- İsit bir ötomobil kazası neticesinde öldüğünü yazıyorlar, Bumu okuyun- ca aklıma bir sey geldi Her gün radyoda milyonlarca in- san karşısında çok meraklı, dikkate değer müsahabeler yapan Amerika- hı bir hatibe gazeteciler sormuş: — Dünyada insanları kırıp geçir ren en müthiş, en korkunç hastalık hangisidir? Verem mi? Tifo mu? Kanser mi? Kolera mı? Amerikeli hatip biran düşünmüş ve cevup vermiş: — Naki. vasıtaları kazaları... Hakikaten bu has di «Ölmiyen adamını ö Hikmet Feridun Es | *000010000400000065090932098 | Şehrimizde bulunan bir Yunan prensi kıtasına iltihak etmek için hareket etti nâtini gazetesine göre, şeh- tenetrüh için gelmiş olan Yu. nan prenslerinden Petros, askori kıta- sina İiihak etmek için dün şehrimiz. den otomobille Yunanistana hareket etmiştir. Şehrimizde bulunan ve hükümetle- rince silâh altına davet edilen esna- na dahil Yunan tebaası, talimat al- mak için Yunan konaoloshanesine müracaat etnişlerdir. B. A. — Neden gidilmesin kü- gük?... Eloğlu boyunun ölçüsünü almak için Avrupanın garbından kalkıp şarkına geliyor!...

Bu sayıdan diğer sayfalar: