11 Haziran 1935 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

11 Haziran 1935 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e h t " t ARDA TÜRKİYE Yeniden Canlanan Türkiye'de Kamâl Atatürk Rejimi.. — Başı 2 inci yözde — barış içinde çalışmak ve jlerle me yöllle İnkişaf etmek - İste mektedir.,, Bu gerçeklik Tür kiye'de her yerde görülmekte ve duyulmakta ve her konuş- muda (ileri sürülmektedir. Bu bakımdan Türkiye'nln en etkili adamlarından birf olum Hslk Partisi - Türkiye'nin tek parti- sldir. - Genel sekreteri Receb Peker'in bana söylediği sözler önemli sözlerdir. Receb Peker Kamâllist rejiminin ileri gelen adamlarındandır. Yüksek bilgi aabibi, büyük hamleler yapan ve iç polltika bakımından etkili bir adamdır. Bu bakımdan Re ceb Peker Kamül'in başlıca danışmalarından olub Türkiye. niİn canlandırılması İşinde ona birçok Ilbamlarda bulanmuştar. Kamâl rejiminin en ileri gelen adamlarından birile yap tığım bir. konuşma şöylece özlendirilebilir «Yurddaki çalışmamız - bir. denbire öç yönde yürümektedir. Biz bugün de geçmişi az çok önemli gayretlerle alt edebil. mekteyiz. Biz. bugün — elde edilmiş olanları korumak ve evlâtlarımıza duha iyi bir yarın yaratmak İçin aynl derecede küvvet — sarfetmekteyiz. — Bu- gün Avrupa'nın hiçbir yurdunda bizde olduğu — gibi, — başabaş giden güçle üç ayrı alanda çalışmakta değildir. » Kamâl Türkiyesinde reform: lar yapılması için — earfedilen enerji, bu — reforuların ve büyüklüğü ile başbaşa mektedir. - Kamâl rejimi sacak bu bakımdan — bakılınca ba reformların hepsini çerçeve leyen reform bütün kuvvetile ortaya çıkmaktadır.| Reformların hemen — hepsinl İçinde toplamış — olan başlıca reform Kamâlin, dini Türk bayatının bütününden ayırmak İşlade gösterdiği cerrahiğ yiğlt liktir. Türk ulusal — örgenlemi bu ameliyat sonunda çökmemiş, bilâkla deha ziyada caclanmış bır. Türk orgazizminin örgüleri #rasına din, ilâcı bulunmıya cek bir şekilde &ızmış bulunu: yordu. Bu hal, inkişaf bakı- mundap gerek olan bütün ulusal varlıkları etkisiz bırakıyor. ve ulusal öorgavizmi — cansız kah: yordu. Avrupa konsültasyoaun çok zaman önce “Fatalizm, — fana- tHzm, oyuşukluk, dünya — işle tine karşı aldırışsızlık yözünden Ilâçlanamaz,, diye teşhisini koy duğu bir. organizmin yeniden canlanma — kabiliyetine ve öz kuvvet ve maharetlne kargı ne büyük bir foan ve yiğltliktir bo? Devletin dinden ayrılması Organizm kavayordu. Bu or ganizmin belki, bugünde, şur.sı burası — kanamaktadır. — Fakat çökmüş değildir. Eski Türki yede din, peygamberin o kuy: Aııılll dini, —ulusu, her hungi bir yerden daha çok « “Dinli,, ' ve “Dinsizler,, diyo İki bölüğe bölüyaordu. Ba memlekette din biribirine yapışık — olarak doğmuş devlet otoritesi halinde büyümüş SI. yamlı ikize benziyordu, Din uolusaltılı n — tzsali idi, İster #o8yal olsun, İster siyasal olsun bütün kurumlara dileklerini Onaylatıyordu. Çünkü herşeyin Tanrıdan — geldiği sanılıyordu. Bayısı git ve Din gözel san'atlara düşman idi. Din medeniğ hakları ve adetleri kovuyordu, Din başa gi yilen şeyla şeklinden yüz yı kanmasına kadar herşeyi dü zenlendir'yorda. Sultanlar din adına milyonlarla «Dioli» nin mal — ve camyla — oyniyorlardı. Din — vasıtaslle — ba — dinleri kâb sürümlü bir uyuşukluk ve kadere bağlılık halinde ta tuyor ve küh Asya ile Viyana arrsında mukaddes savaşa atı Kamâl dini, uygun olan yerine koydu, gerçek olan dereceye yerleştirdi ve bu yöz yeni Türkiyenin — nefes alabilmesini ve inkişaf etmesini temin eyledi. Öbür bütün reformların bir çoğu bu büyük vesi içinde bulunmaktadır. Bun lar da din ve devlet kuvvetini biribirinden okumalarını din okumasından ayırmak, İsviçre medeniğ ka- nununu benimsemek, hak mah- kemeleri kurmak, lâtin harfle alfabeyi, metro sistemini, günün Avra palıca — aaatlere — paylanmasımı, hadının amansipasiyonu, çok karı elmanın yasak edilmeaini onaylamak ve benzerl teform. lardır. yorlardı. den reform çerçe: ayırmak, — okula rile yeni ve fonetik Bir memlekette ve hele blr vaklıki Türkiye gibi ble mem lekette böyle ve bu kadar re- formlar yapmak muclze yapmak demektir. Bu mücizenin avla tımı, binlerce yıl süren bir uyuşukluk duraklamasından sotra Kemâlin bu memlekette Türk ulasunu içine attığı güç ve dinamik varlığın anlaşılma: sında ve Kemâlin — özündedir. Kamâl Türkiyenin Mesthi, kur- tarıcısı ve yaradıcısıdır. Kamâl Türkiye tarihine yeni bir akıntı veren bir devlet adamı ve ta- rtihde yeni bir devre sahibi olan blr reformatördür. Tarihte onun adı büötün bir devrenin, onun devresinin tapıbacağı bir ad olarak kalacaktır. Türk dilinde Kamâl “Mâ kemmel,, Atatârk te , Türk'le. rin babası” demektir. Beyni cekisini yıkmakta olduğu gibi yenviyi yaratmakta da dabi olan Kamâl'e Türkiye bugün tapın: maktadır. Onu, körcesine din- lemekte ve anlamadığı zaman. lada bile, bir baba gibi ardın- dan gitmektedir. O Türkiye'de her yerde askerin, talebenin, okuma yazma bilmeyenin, filo lojl ve terih araştırmalarında bulünenın, çiftçinin ve bütün benzerlerinin yanıbaşında bazır ye bazırdır. Her yerde onun resmi; bronz, taş, kâğıt ve bek üzerinde işlenmiş başı görülür. Yulmız bromz ve taş üzerinde ve reslinlerde görülen bu baş Kamül'in özünden çok daha sert, çatık, kes.İin, etilize ve sembolize edilmiş bulunmakta dir. Kamâl'in ?zünde, bütün enerjikliğile beraber bir yumu- şaklık vardır. ve bu tatlılık, belki de sarışın oluşundan İleri gel mektedir. Bu renk başının ya: pılışını daha yumuşakça göster mektedir. Kamâl düarguudar, gerçekeiz — hareketleri — yoktuür, bütün anlamile kendine egemen bir adam daruşundadır. Yü- zünde us ve İradeden başka birşey görülmemektedir, Almı matematikçi alnı, ağzı asker ağsıdır. Gözleri bayalpe- rest gözleri değil, realist adam 'B. Sirn Hoca Soyluyo r. —— . a— — Başı 1 iaci yüzde — bayıldım. Foça'da dokter da yoktu. İş zabıtaya aksederken bu genç evine gitmiş, tabanca- #ti almış, maksadını tamamille başarmak için, yan! beni öldür mek İçin geliyormuş. Yolda yakalamışlar.. İşte bu hâdisede en büyük korkuya geçirdim. Çünkü ölecektim.. — Hayattaki en büyük se- vincinlz? — İstirdad evlâd, - istirdad.. Hususi - larak biçbir şey hatırıma gelmiyor. Ne olacak, gelib geçlei geyler. adet hakkındakli telâk kinla? — Saadet mi, yalani. Dün yada böyle birşey yoktur. En dülüshükümdarlarından üçüncü Abdurrahman elli sene — balta nattan sonra ölünce ceblal ka gıştırmış'ar, bir kâğıd bulmuş: lar, Bundu (50 senede ancak 14 gün mes'ud hayat geçlirea bildim) diye yazılı İmlş. kıyas et bizi! — Pekl hocam, yalanı erkekml söyler, kadın nn? Kadın, — kadı Onun huyattakl yegâne mmileti ya- lsndır. Ayol zamanda — onun Bözüne uymıya da gelmez. İran hükümlarlarından Adil Nuşirevanı — birgün — karısı ile oturürkep, — Barayın — altından geçen bir balıkçı, saray - kapı sına yaklaşmış, hükümdare bir bahık hediye etmek — istediğini Bükümdar — bunu Kendisini — çuğırtmış; maksadını sormüş: — Hiç-Demlş- bükümdarım: size bir balık hediye etmek istedim. Rükümdar bediyeyi kabul etmiş ve kendirine ikibin altın verilmesi için kasadarına Var en fozla söylemiş.. duymuş em reylemiş. Fakat yanında bulüa nan karısı, parta — verildikten Bonra İtiraz etmlş. — İkibin Hrahk bir balık olurmu? Demiş. Nuşirevanı Adil. — Sen anlamazsın - Demlş - bu bir iradedir. Ve geri ah namaz. — Evet, irade geri ulınamaz amma, buda İsraftır, bu bedi yenin bu kadar değerl yoktur. Bir çare bulub parayı istirdad ederlz. — Nasıl bir çare? — Balıkçıyı çağırırız. Ba- lığının erkekmi, dişimi olduğu no sorarız, (Erkek) derse (Ha yar, biz dişi İstedik), dişi ise, (Biz erkek İsterdik) deriz. Pa rayı geri alır, birkaç şltan bah Şiş verlriz. gözleridir. Bu gözler konuşma sırasında küh ateşlenmekte kâh yatışmaktadır. Bu gözler, bazan çelik gibi çetindir, bezan uzak- lardakl sulerin derinliklerinde yanışları — gibl — yanmaktadır. Gösteriş bakımından — Kamâl Givil giylamiş bir asker etkisini kat'iyyen yapmamaktadır. Bilâ- kis caketibi, sanki çocuklu- ğunda bir İngiliz -kollejinde üdet edinmiş gibi taşımaktadır. Bununla beraber başı yaradı- Lişının — derinliğini göstermek. tedir. Bu başdu. büyük ve durguün bir aralan şiddeti gibi asll bir şiddet görülmektedir. Bu elbiseye, bu çerçeveye gir: miş bir arslan... Halboki bu arslana — meydan, hamle — ve hürriyet gerektir. Barit Insan lar için kullacılan ölçü için kullamılaraz... Dr. Anka Göcevatz onduNn Hükümder kadının sözüne aymuş. Balıkçıyı çağırımış ve sormuş. Balıkçı; — Ne erkektir, ne dişi!, Deyince hüknmdar balıkçıya daha dörtbla İirca verilmesini emretmiİş. Olmuş altıbin lira... Balıkçı saraydan çıkınca, bir yere oturmuş, paraları saymeğa başlamış.. Bu bareketl saraydan görülüyormuş . Hükümdarın | zevcesi görmüş, eİniri tutmuş: I — Şunu — defedin.. — Ârsız | herif, parayı sayıyor.. Demliş. Bakıyorlar ki balıkçı, torbaya — doldurmuş, fakat — mütemadiyen kumları karıştırmakla meşgal. Haküm- dar tekrar çağırmış ve ne yap fığını sormuş.. — Devletlüm -demiş ben tam altıbin Hra aldım, Saydım, baktım; 5999 lira çıktı. Bir tanesi düşmüş olacak. Ba paranın bir tarafında laminiz, bir tarafında da resminiz var. Ayaklar altında çiğaenmesin diye urıyordum.. — Yoksa - bir tanenle, Üç tanenin eksikliğini düşünmüyordum. HBükümdar babıkçıya altıbin alün daba İbsan etmekle be- raber devletinln (leri gelenlerini derhal toplamış ve demlş ki: — Şimdi, burada, şöyle bir hâdise geçti Ben ikibin lira vermiİşilm. Fakat kadın #özüne uydum, balıkçıyı geriye çağır: puraları dun ve nibayet on bin lira fazla — verdim, — Vazifenizde ve bi nızda — dikkatli olunuz, kadının sözüne kaupılmayınız, ona İnanmayınız.. Bay Sırrı hoca, banları a0- latırken ayal zemanda gülü yordu. — Yalan hayatta lâzım mı- | dır, değil midir?. Diye sordum. Gene bir fıkra aplattı: — Bir gün Karagöz, vat'a demiş ki: — Bacivad; dünyada yalan olmasa ne iyl olur?, Helyad, bunun imkânsız ol duğunu söylemiş, münakaşaye başlamışlar ve neticede Iki gün yalan göylememek üzere bir tecrübe yapmağa karar Vermiş ler., Karagöz'ün de mutadı İmlç: Eve muayyen saatte girermiş, dakika bile geçirmezmiş. O akşam eve giderken yolda kom şularından Halibe banım na- manda genç bir kadına rustgel- miş. Kadın; —- Amman çelebi -Demiş- bizlmki Edirne'de, Bana mektub yollamış, şunu okuyuver! Mektub bhem uzunca İmiş, hem de biçimsiz yazılmış. Ka- ragöz, bunu okuyabilmek için Haci | biraz vakıt geçirmek mecburi yetinde kalmış ve eve girib de karısı kendlslne çıkışmağa baş- layınca dosdoğru, herşeyi anlat. mış. Vay bayım, sen misin? — Utanmaz berif, demek ki sen, onun kocasının burada bü- Tunmamasından istifadeye kalk. tın, bukuder geç kaldın ha? — Canım, karıcığım!.. Para etmemiş, kudın maşayı kapmış, Kucagöz'ün kafasına, yüzüne vurmağu başlamış. On- cağız da kaçmış, kahvebaneye gitmiş. O akşam da muhtar iotlhabatı yapılacakmış. Halk, İkiye ayrılmış, tttifak edemiyor Tarınış.. İçlerinden biri; — Karagöz çelebiye soralım, © akıllı ble zattır; emiş ve namzedlerden birl için sormuş. O da doğru söyle: Gedız Köprnsü Başbakanımız Tara- fından Açılacaktır! Menemen ve Bergama ara- sında Gediz vebri üzerinde Bü- yük Gediz köprüsü haşaatının bittiğini yazmıştık. Köprüye yapılmakta olan varyant - yolu mun İnşeatı oD güne kadar bi- tecek ve kabul keşfi yapıla caktır. Köprünün açım töreni Baş bakan İsmet İnönö tarafından yapılacaktır. Başbakan 23 tem muzda Nezlili pamuk bezi fvb rikssnın temel töreminde bu- landuktan sonra İzmir'e gelecek ve böyük Gediz köprüsü açı mioda başkanlık edecektir. Yeni Etnoğratya Müzeleri Nere- lerde Kurulacak? Bergama ile Tire'de birer etnoğrafya müzesi vücüde geti- rileceğini — yazmıştık. Bergama müzeslnio Selçukilerden kalımna harap bedestan yapışında vü- cade — getirilmesi kararlaştırıl mıstır. — İlbaylık mimarı bay Necmiddin Emre yapılacak de. gişiklik plânım hazırlamıştır. Tire'de gene Selçukllerden kal- ma Yahşi bey camilnin etnoğ rafya müzasl — yapılması muva fik görülmüştür. Ödemiş'in — Birgi nahiyesin deki Çağıroğa konağı, ve pi- Darbaşı köyünde Selçukllerden kalma küçük caml yapısı da etnoğrafya — müzesi olacaktır. Pıvarbaşı — köyündeki camlin müzs haline konması için İn- şenta başlanmıştır. B. Cevdet Saracoğlu Epi zamandanberi basta bu. lunan şebrimiz sağlık ve sosyal yardım direktörü doktor bay Cevdet Saracoğlu tamamile iyl- leşmiştir. Bugün İşine başlıya- gskür, Geçmiş olsun deriz. —— mek kararını verdiği için; — Tanırım Demiş- ahlâksız, soytarı, hırsız bir heriftir! Bu çevab Özerice — kahveha nede bir kıyamet kopmuş. Ka- ragözün Üstüne çullanmışlar ve gavallıyı adamakıllı döğmüşler, Karsgöz canını kartarınca doğ raca Haceyvadın evine — gitmiş ve demiş ki: — Haceyvad, senin dediğin doğrudur. Hayatta yalansız İş yürümüyor. Yarım saat içinde iki doğru asöz söyledim, ikisinde de dayak yidim. Anladın ya evlâd, hayatta yalan, lâzım mıdır lâzım!. Bahri Baba Park GazinoG“_— İstanbal'dan birçok fedakârlıklarIn getirilen Ve den beri BELVÜ ve ÇİFTLİK PARKI gazinolarındt sen ve sazlarlile berkese kendilerine sevdiren İsimleri yazılı kıymetli musikl grabu her ekşam gezinom! maktadır. Kemani . . . . . Necati Kemençe . . . . Aleko Pianist ... .. Yorgo ——— OKUYUCULAR İBRAHİM KADIN OKUYUCULAR Mahmure Handan Faide Küçük Nezihe ——— Bir haftadır rahatsız. bulnnan İstanbul Radyo*' kıymetli san'atkârı Bayan BELMA Cevde 8 Hoziran cumartesi akşamından - İtibaren Hubak İle seunalarına başlayacaktır. Sumarlesi ve Pazar Akşamları Saat | l Karşıyaka'ya otobüs temin edilecektir. Almanya il . Olan Ticare 'Bı_v Avni Sakı mir'den Berlin tecim ( yimiz Bay Aval $ muriyet yerine gidetk€” uğramıştır. Almanya , münasebette bulunan V| , lerden kendisini yenler Türkofiste k' rüb işleri hakkında & lardır. - Almanya ile aki tecim müahedesi d0 nevvür etmek lıüyd. lerinden her hususl$ alabilirler, Kay Avl Sakman; 14 de Bundırma ektpf” L tanbul'a hareket z Dün ilbay General Dirik'i ziyaret etmiş işler haktında görüt Bozdağ'da Modern Bir Mahal pılması Düşünül Ba yaz Ödemiş'in köyünde dinlenecek © gırlıklarım — bitirmek ler. Yakında birçok raladıkları evlere yel dir. İzmir'de yedi den bir sosyete (w’ edilmek üzeredir. Bü Bozdağ köyünde mahalle yaptıracak V& —’ evlerden bir kısmın! bir kısmını kiraya Evler, ahhi, aari, battâ la olacaktır. Tifo Hastall Konya'da Bir Kö) Kordon Altına İstanbal, 10 (Özel) S y yazın Kırlı Girit IM bastalığı çıkmıştır. sebetle acele tedbirlert ” rulmüş ve bütün köy: kordon altına alını Göztepe Aile Bahçe- sinde Gardenp# C H.P. Göztepe W" dun 15 Haziran Cumar” akşamı — Göztepe'de bahçesinde bir gar' lecektir. Gardevi olması için büyük yapılmaktadır. l UÜdt . .. Klarinet . , . » * Darbuka . Hasan 147 HAMİT | Şükran

Bu sayıdan diğer sayfalar: