25 Mayıs 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

25 Mayıs 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r ÇUB A . di D A 5.) [Akiopb_lden 'efgama ve Koz ğ;_ flayaı_ı_şp___bqyrâlğî bi , |hava ..7 — Baküs mabedinden sırtları bornoslu, ayakları çarıklı genç kızlar, Ortada vali, Bergama kaymakamır, Belödiğe reisile parti reisi ve misafirler, sağda Bergama kermesine büyük bir zevk veren zeybekle>, solda kalkan figürleri DaVu"ı rçalıyor, genç zeybekler oynuyor, atlar kişniyor, naralar yükseliyor, ciritler, coplar İ da uçuşuyör ve sanki &ski bir Türk obası canlanmış ta gözümüzün önünden geçiyor.. A*ropol harabelerinde bir saat T_._."delik“"ldaf çıkıyor — Sultan Azizinj|seviştiği yerlerden geçerken — Bergamadan parçalar.. Vinti Sahifede — reket / trahad Slkafikımı ada lupl,mışı Böğğ u:l'ığıyumdıı.. Nitekim 'hlh.p €rmes Haftası Bay- 'Togramında da Türk Banlar, Te BB mübi bir Yer i.'i.ı' $pörü mühim Yör, etmiş Bülüm- ni *;Y;ıkf*iı'ııunm. '&ski müede- tehrin !:ı ihtifamile 'Berabör Züzelliki rafini “süsliyeh “tabit Be YA görebilmek 'ciheti- İntiba .“'* Kiymet “verilmişti: içinde Tti Yehiş Bir Çerçeve “l“'"'ğ' çalışacağım. Ök atılırken Gözümüzün ş d-ı' üziyan — bu he a Selişmiş — toprak bir'ene Türk Çiftçisi büyük Mm b Mahsulün üstüne ! tahesinde Gize gülm Gallik diye döşünüyorüen” birdenbire ta karşıki Tağruy sebilâyn yüksek ve ı'*İkııı Sbidesini gördü.. İn- “kli.d! eh_ Bir. sembolü Eelih ç. Oütün bu övadan ı?ıd,n"ç""k insanlara, gök- İt _:î'“k kuşlara, kartal- SA bin e Rettik, 'i VZ khi,:?"'_"- sânki bir Fdük, 15 gil âbideye, başımı eğdim — ve avüç bi, bir taraftan $ir- v gl' bi 'd;:ı:ür taraftan — çıktık ve c—d' Kı"! îediı vadisine düş- i> * Vakti azan, köpüren bir. *8iMdi taliine katlanmış '.'Yoı. gibi sürünerek Ova, sirt Hi ları içinde mütemadiyen deği- şen retkler, mütemâdiyen “de- ğişen mahsuller, otöbüs pen- cerelerinin sağından, solurdan görünüb uzaklaşiyor. Allağa ' çiftliği ve 'Reşadiye, masmâavi bir “denizin “dibine diz çökmüş, saçlârinı “sularda yikiyân iki 'ğüzel *kiz “gibidir. Büu “gâhillerin 'Zevkini 'de bâş- kâlârı tâdarmiş. Hör'sene &c- Nnebi *aile “gruplar “gelir, Kanip kürâr, Kaftâlarca kâlirlârmiş. Çöğümüz, Bergâma Harabele- rihi, 'Közük yaylalarımı — masil bilmliyordük, buürâsından “da haberdar değiliz. Halbuki, Sultan Aziz bile, N sevdiği — dilbör Rüm kadını için aâfa Sıra büraya kâdâr ğelir, 'bir öy kadar kâlır- Miş. Sultâh, Bu sahillere — gelip te pehlivan ya- pilikafasını 'sev- diği kadıriin diz- lerine koyama: yınca, ohu ko- câsile beraber İstanbula davet edermiş. — Yani öyle bir sahil ki, bir padişa- hi evli bir h- ristiyan — kadını ile geçen bir aşk Mmacera- sırlin da sahne- sidir. Gayri ihtiyari gülümsedim: O ifi Şapılı, kâlin — kaşlı, mükavves burunlu, elâ gözlü Ve bir Milleti kul, uşak - ola- rak küllâanmağa çalışan sultanı: — Padişahim benim kal- bisini aldin Diyen bir Rum kadınımın önünde eğilmiş: — A benim servirevanım, mülkü devlet uğranda helâl olsun. Cevabını verirken görür gi- bi oldum. Ben böyle düşü- Ka aa aa | B L Valimiz Fazlı Güleç, kendi eserini açarken nürken, Reşadiyenin o maruf zeytinliklerine daldık. Artık deniz gözükmez oldu ve onun yerine ta uzakta, mağrur ba- şıni göklere kaldıran Berga- mânın Akropolu kaim oldu. ZAkropol, tarihten aldığı haş- met ve gururla, gözlerini uzak- lara dikmiş gibi görünüyor. Eski Bergamalılar, şehirlerini müdafaa için bazı sun'i tepe- ler yapmışlar ki, bunlardan bir tanesi şehre yakın ve yo: lun sağ tarafındadır. Bu tepe- de uzanan toprak altı yolu, ta kaleye kadar çıkıyormuş. Kaç başında ve programın tatbi kâtını kontrol ediyor. Manisadan, İzmirden, Meneffi menden, Somadan, Dikiliden, her yerden gelen yabancıların, otobüsleri, otomobilleri bir uğrak gibi Halkevine başvu- ruyor ve sonra muhtelif istika- metlerde ayrılıyor. Biz de şehri görmeğe çıkı- yoruz: Bergama çarşısı, mütemadi- yen zikzaklar kaydeden, fakat şehrin bir tarafından öbür ta- rafına uzanan tek bir cadde üzerinde tekâsüf etmiş gibidir. kilometrelik 'bir yoldür, tahmin |Yandaki sokakların kısmazamı, edemedim. Bergâmaya giriyoruz. Şeh- rin çarşı kısmı Ve methali bay- raklardan hazirlanmış Bir bü- keti andıriyor. Kermes komi- fesinin mihmandâr kolları, her adımda yabancıları kürşiliyör- Tar. Ötobüsümüzün “dürdüğu Halkevi civarında, bBüyük'bir sizi derhal bir mahalleye çıka- rır., Şehrin tam tepesinde du- ran Akropoldan sarfınazar, birçok yerlerde eski medeni- yetin, asırların, tabiâtın ve in- sanoğullarının gadrine rağ- men, hâlâ yaşıyan birçok eser- lerini görüyorsunuz. Şehrin çehresi medenidir, temizdir. Kalkan oynanıyor insan kalabalığı mütemadiyen akiyor ve — geçiyor. Halkevi bahçesi tıklım tıklım. Evin Sa: lonu keza. Münevver, çalışkan, sempatik, zeki birhâalk yızımı. İstanbul Şehir opereti de bu- rada. Keza, bizim — vali de iş Yalnız bir derdi var: Işık! Bergaâma belediyesinin ba- şına dikilen püsküllü bir ihti- lâf, beş yüz mumluk bir lâmba nın içinden ölü gözü gibi in- sana baka baka alay ediyor daima manın — ziyasını 1 olarak yaşamağa mah:- ya- KI küm eden bu ihtilâh, ne pıp yapıp kaldırmak lâzimdir. |Bunu da Bergama belediye | recisi Bây Nafiz döstumuzdan ve mesai arkadaşlarından bek Tiyoruz. 'Altik 'yede' öldü. "Fükat çe hir, bütün hayatını, bütün ha- reketlerini muhalaza ediyor. Kermes mihmandarları, her ziyaretçiye İstediği yeri gös- termiştir. Öteller dolunca ev- lerde hazırlanan yataklar, mi- safirlerin ihtiyaçlarını — karşılı- tam dağın tepesine yapışan Akroapolu yakalamak için, sert bir yolun virajlarını döne dö- ne yükseliyor. Bir taraltan eski Bergama büyürken, diğer taraftan gittikçe daha derin bir seviyede kalan yeni Ber: gamada küçülüb gidiyor. Kızgın bir güneşin altında yatan — Akropolu, — ögünkü muhteşem heyeti ile tahayyül ediyorum. Anfitcatrın otuz bin kişilik geniş oturma yerlerinde yığınlarla eski Bergamalı, sah- neden gelen şarkılarla heye- cana düşüyor ve bağırışıyorlar. yacak... Güzel bir buluş ve ESırtlarında bornosları, çıplak tam Türk işi bareket.. DA YERK Ti lasına çıkan bazı dostlarımız, i Ken, biz inan makla inanmamak arasın- “da bir mücadele ge- çiriyoruz. Çünkü öy- le güzellikler, öyle r anlatıyorlar < Bu mücadele, biraz sonra Halk- evinin bize ayırdığı odadaki karyola üs- tünde dağılıb gidi-' yor ve Bergamanın Jilk'gecesini böylece geçiriyoruz. Ha ki ayaklarında çarıkları ile, genç Çom kaldırılırked ZEArtık sabah olmuştur. Ya- | kızlar ve delikanlılar daha ile- bancı ve misafir olanlarımız, sabahın saat beşini bir fırsat telâkki ederek sokaklara atıl: Bergamalıları uy- patı apalım, misafirlerin kahrı çekilir. U tan uzağa davul sesleri geli- yor. Sabah serinliği ile bera- ber eski eserlerin ziyareti başladı. A Kalileler, Akropola, Bazili- kaya, Askülapyona (Kızılav- lya) ve muhtelif mahallere dağıldılar. Geç kalanlar bilc, güneşe karşı pervasızlık gös- tererek aynı yolları tuttular. Biz de bunlar içindeyiz. Oto: mobilimiz, kartal yuvası gibi şehir içi ve civarındaki Bergamada şehirde. tezabürat rideki Baküs mabedinin mer- merdivenlerinden — ağır mer ağır iniyorlar. Şarab ve iba- | det yanyana ahzimevki — et- miştir. Dahba aşağıda, Bı'.'g_:ı— ma şairlerinin, hatiplerinin, musikiş naslarının şiir okuyub, saz çalıb, söz söyledikleri yer ve atletlerin müsıbıkı_îaı yap- tıkları jimmazyom, göıu"mî bü- tün dolgunluğu ile gözüküyor. Adım adım dolaşıyoruz. Mihmandarlığımızı da büyük bir nezaket ve yıkınlık'lı' dos- tum ilktedrisat mülettişi Ar- gün yapıyor-. Ta kaışıdı_mo, bir renk içinde sivrilen Ş?IE. dağlarından itibaren — bütün araziyi, Kozağa ve diğer yer- lere giden yolları, eski eser- İ , | kurulmuş. Gerek bunların al- tında, gerekse açık kırda 15-20 bin kişilik büyük bir insan ka — Sonu 6 ncı sahifede —

Bu sayıdan diğer sayfalar: