15 Haziran 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

15 Haziran 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1Mesleki hasbıhal : “Sınıfta kalmanın sebebleri Sırııf. kalanlar kkalıyor; Hiç haraştırdınız'mi? Ekseriyal şiddia - edildiği “gibi *çocuklar sacaba âbdal da ondan yyoksa 'tembel mi, yoksa hay- Hazımı? birçok zaman sebeb yolarak — gösterilen yalalım: Aramızda abdal, zannedil “diği kadar —çök yoktur. İsta tistikler bize gösteriyor — ki, | acaba niçin mı, Tni abdallığı | — İbir insan grubunu, 5000-1000 | © Elinizdeki zekâlarını ikişiyi alınız. en wnodern vasıtalarla ölçünüz, netice şöyle olacak tır: b 25 normalin üstünde 8650 normal, altında hiç grub - için, büyük bir yolcu grubundan alınacak ne- netice bu olacaktır. Okullara gelince: Okulun birinci sınıfı hiç seçilmemiş bir Mühtelif kapasitede, muhtelif milyölerden çocuklar - orada karışık bir haldedir. Birkaç bin birinci sınf — çocuğu- nu tetkik edecek olursak, ze bakımından onları da ayni şe- kilde ayrılmış olarak göreceğiz. | Biğök zalban “birçok' yör lerde normalin altında olan çocukların hepsinin de - sınıf kalmadığını görüyoruz. Öğ- retmeni bhususi yardımı ve ço- Cuğun gayreti ile bu gibi ço cuklar ilk üç sınıfı. mükem- vwde- raznr ' Kuyâç " ğösteren dört ve beşte biraz müşkilât çekseler de, öğretmenin des- teğile pekâlâ yollarını biliyorlar. Normalin dununda bulunan, fakat ya- kın olan ve “Koren,, ismi ve- rilen bu gurubun da normal şerait altında yalnız projek- | siyonu onlara çevirmek şartile geçeceklerini kabul edersek | *ki bunlar altında bulvnanların hemen * 20 sini teşkil eder- geriye kalan & 5, ki idiof ve em- becile dediğimiz kısımdır, bun- ların üzerinde ne kadar du- rulsa mücerred düşünmek im- kânı olmadığı — için, — Saadetin sırrı Yorgun ruhlar ve kafalar için sükünet kadar sükün ve- rici eğlenceler de lâzım. Goete küçük bir şiirinde saadetin sırrı şiirdir, diyor: “Hergün çalış, her hafta eğlen, evine dostla- rını davet et.,, Biz öğretmenler hiç şüphesiz tam manasile ça- İişıyoruz. — Fakat daima ihmal ediyoruz. 425 normalin seçilmemiş ordudan, vapur veya tren bir mescelâ sınıftır. bula- normala normalin hemen sıkı bir eğlencemizi Ders yılının sonunu bir eğ- lence ile bağlamak için İzmir Öğretmenler Birliğinin Şehir gazinosunda tertip ettiği gar- denpartiye mutlaka gelin. Akdenizin mavi sularında gurubun pembeliğinden geçe- rek gelen serin akşam rüzgâ- rında pembe güller ve yeşillik- ler arasında nefis parçalar ça- lan orkestrayı dinlemiye, dan- setmiye, gülmiye, eğlenmiye ve bütün tanıdıklarını görmiye 16-6-937 Perşembe akşamı Şe- hir gazinosunda verilecek gar- denpartiye mutlaka gelin. Biletler kapıda da - satıla- Ünletir. Va Vedide Karadayı altında bulundur cak olurlarsa ilkokulun düncü sınıftan yukarı çıkma- ları imkânı yoktur. Fakat ara sıra yüzlerce çocuk içinde ka- ğgil Orta okula Liseye bile vardıklarını kontrol l dör- zaen bu gibilerin, d görüyoruz. Hakkile “ Simnle ilk ihnen geri, diye- ü küçük zümreyi bilec b zaran, Ortaokulda idiot ve em- becile denilebi az olması fâ hassüs zekâ test halde, Ortaokulda kenc ri olmadığı kana- atımızla bir zekâ notu vere- cek olursak elli altmış aptal üç, dört kişiden fazla yoktur. ara- sında diyebileceğimiz Bunlar da olsa olsa normala çok yakın, belki Mo rinde fazla durulduğu takdirde Morenler bile Ortaokul ted- rısat r. Bu- günkü şerait altında bunu böyle 50-60 ki- şilik bir sınıfta üçte ikiyi nor- bir gını hazmedeb kabul etm bile malin dununda farzetsek geri | kalanın zihnen normal oldu- ğunu kabul etmek halde kalanlı oldukları için kalmıyor. Başka lâzım. çoğu aptal sebep arayalım. Öğretmenler ek bel, liği sebep olarak bile hacet yok. Ruhiyat dilile “tembellik,, iradi bir hastalık- tır. Hakiki anlamile bu has- talık çok nadirdir. Hiç seçil- endir. Üze- kendilerine yarayıcak | |Yaz tatili üstü-| 'ne bir konuşma Rahmi Balaban Genç bir öğretmen, ben | den sordu En faydalı bir çirmenin yolu 'nedir, Ben & Şimdiye kadar nasıl ge- tatil ge- diye.. | na sordum çirdiniz okuma, | | | | arkadaşlarla — konuşn can sıkınlısı. Çök 'sıcak ter etmenler - ister- tatil Halbnki öğ lerse en hoş ve faydalı kampl dür. Me | ğ iyi suyu olan bir yer.. yonların yolları üstünde.. temas edile « Yar masrafla şehirle biliyor. Tabldot yemek manlar kampındaki dırlar... | Açık hava, açık deni | mek, | bir proğram: 1 güneş, sade iyi Sabahleyin kalkınca deniz. | Kahvalltıdı | çadırda © | larda mesleki münakaşalar.. Öğleden sonra uyku | üstü deniz; muhiti tetki kın köylerin sonra kütüphane- italca. İstiyen grub ha; iyonculuğu.. onferanslar. | Müzik.. Konuşmalar. Sonra da | | yıldızların işiği altında uy [ — Sonu 6 ıncı sahifade— memiş gruplarda birkaç yüz | kişide bir rastlanır. Şu halde sınıfta kalan yüzlerce çocuğa tembel de diyemiyeceğiz. Gene öğretmenle dığı ıstılahla alalım. Zannediyorum; kalanların hatta geçenlerin bir | de yaklaşmış oluyoruz. Sınıfta | kısmı bile “haylâz, daha doğ- | rusu lâkayıd, dikkatsiz ve alâ- kasızdır. Lâkin bu bir vak'a- | dır, bir sebep veya izah ola- — Sonu 6 ıncı sahifede — | Muallimler Birliği idare heyetini teşkil eden arkadaşlar Gençlik karşısında Gençlik mefhumu üzerinde incelemeler yapan olgun ka- lemler o kadar az ki: Filhakika zaman zaman genç- lik hâdise ve tezahürlerini tet- kik ve tahlil çerçevesinden ge- çirmeğe çalışan birçok yazılar görüldü ve görülüyor. Fakat bu yazıların çoğu kifayetsiz birer kalem mahsulünden iba- ret kaldılvr.. Her hususta yükselmiş ve tekemmül yolunun sükünetine kavuşmuş memleketlerde bile gençliği alâkadar eden seleler en ilmi görüş zaviye leri altında incelenirken bizim gibi tarihin en büyük bir dev- rimini yaşamakta olan memle- ketlerde ise çok daha derin bir tahlil ve tetkike tâbi tutu- İ me- Yarın: Kız öğretmen okulunun re- sim sergisi hakkında bir ar- kadaşımızın yaptığı kritiği yarınki sayımızda bulacak- hci | | larak kalem yürütülmesi icab ! eder. t âlemi- nin en yüksek derecesine ula- şan milletler seviyesinde bir | gençlik varlığı henüz doğma- | mıştır. Pekçok - noksanlarımız vardır. Fakat Cumhuriyetin | doğduğundanberi geçen şu kısa zaman içinde hiç yoktan bunu istemek haksızlık ve in- safsızlık olmaz mı?. Sosyolojik psikolojik kan tekâmül — yolların- | | dan haberdar olmamak değil midir? Böyle bir istek, her yıl artan bir şevkle - ilerliyen şleyen, gençlik haya- tını alâkadar eden bir çok | çok eser ve tezahürlerin ta- şıdığı yeni hayat mefhumunu, milli benlik damgasını, este- | tik kıymetleri koşan akışı yanları mazur dır. Çünki kete kök saldığı yeni ve nları ı tekâmüle l ve görüp ani görmek devrimin — memle hayat kıymetlerini anlıyamıyacak ka- | ressamdan usul ve | onun cümlei asabiyei merkeziyesi ise, bir cemiyetin yük- | mevcuddur. — Sonu 6 ıricı sahijede — Realite karşısında çocuk Celâl Uzel R R: tarafından Fakat devresi ğu hakikat her itmde öbjektivizm röne- 1 bir ağ kte lar. bu demektir ki harici bir sans hareketile baş- gibi sarmı çocuk yeni bir oluş şeniyet, tabiatın bir dış edir. Hayatın sadece bir ibaret ol Bilecek- Jünyası hayalden ni bilecektir.. hakikat vardır. Bu dış yüzün kendine ı ve göre oluşları, görünüşleri var dır. Ve m dunda bir ekil Jerinlik v nsân — Vücu ecanlar, vardır. V bütün o esi anatömi, çizgi ve uyanık - rüyalar ktivizmi içerisinde pisbetleri peyizajda spektiv vârdır. | tabiatın o! Diğ âle; gu bü- | de yaşatıla t a sanat madde ve şe- yaşıyan — ruhdur.,, Mücerred ruh ancak ün bu kanunlar ve nizamlar teknik is- madde biçimini dir. şekil ibi enfes kalıbının Müzi adar çocuk — hayatı ve arasındaki sıkı bağlılık ve ya- | alır. seyyal, mü- ni his temevvüçler göster ni artık | esablarına bir form ve ki tâbi tutulacaktır. u d Sürrealist ve Fütürist san'a: | iş kalıbın. icablar tın bütün mevcud prensible- kanunla- mak, onun kanun ve realite çocuğu techiz eylemek | zarureti - karşısındayız. Yeni bir tabiat yaratmak, yeni bir tabiat kurmak için evvelâ ta- biati okuma . Çocuğu tabiati taklid ".| tir. Fakat bu ir zaman| bi olmak mecburiye- | rine rağımen rile | asıl ki bah- nın ihtimam ve dik cuk ( mualliminin irşad tişen neb: tamamına kö- | mümkün ol! dir ki bir deforme, de tamam ilaç ise ç rüne ve hissetm başlamıştır. mecburiyeti karşıs caktır. Artık - bir ki fesi balinde k peden ab sahi- serilmiş etrafını saran gıda otlardan kurtâr- ğ lârımdır. bu >rimitif re- F erpektiv resim- terketmiştir. Çocuk at- ve mesale fikirlerini Fakat bütün bu folograliye dogru ço ıler yerini F lere mosler kavramıştır. kavrayışlar erini görmek Ço: yaların saf a ihtimali hayli azalmıştır. bir adım değil, bilâkis sübj tivizme doğru yeni ve şuurlu bir dönüştür. O halde tabiat nerede kaldı? Daprenatöz re- sim bu mudur? Derhal söyle yeyim ki daprenatör bundan başka türlü değildir ve olamaz da.. Ressam hang | hangi estetik düşüncelerle re- | Sonu 6 ıncı sahifede — | teoriler ve | Okurlarımıza 15 Haziran 927 A Terbiye davası Dr. Necati Kemal 2 Terbiye davasında müsbet tababet rubiyat — ilminin büyüktür. Çocuğu ta ilk ten doğduğu güne kar ib etmek onun müse takbel hayatı ve varlığı yö* nünden ihmali olmıyan bir iştir. Çok zaman terbiyeci hertürlü vasıtalara başvurduğu halde, kapalı bir kapı gibi önünde şaşırıp kaldığı çocuk tipleri birer veraset anormal: ve caiz leridir. 1 — Verasetin mütaleası: A — Uzak verasetler. Ç bü- yük cedlerin menşeleri şayani tetkiktir. Ailede vukua gelent ve tesbiti kabil olan tesalübler kayıd ve işaret edilmelidir. Bu un irki veraseti, | tezalübler arasında şimal ırk* larının cenub ırcları ile, şark* hıların da — garblılarla tema$ ve münasebeti görülebilir. Bil: hassa Küçük Asyada eski Osmanlı istilâ devrinden kal- ma çok entressan tesalüb nü” munelerine şahid olmaktayız: Bir Çerkes anne, bir. Arab baba ile ve onun çocuklari Arnavud baba, nihaytt bir. Rum tesalüb ederek çeşidli tipler vücude getirmişlerdir. Bütün bunlarif bilhassa terbiye noktai nazâ” ehem' bir anne ile rından çok ileri birer miyeti vardır. B — Yakın veraset: Yakın veraset, ana, babt ana ve babalâf dayı, hala gibi canibi verasetlerden ibarettif | Ana ve babanın izdivtf | yaşları, çocuğun ilkah zamif nındaki haleti mıhiyeleri, a0? ve babanın itiyadları, ve onların I ile amta, ünyesi, mesleki mensub - olduklaf içtimai tabakalar, grçîrdıkk” fena — itiyadlarf lâ olup olmayışları tE” tef hastalıklar, k ve mütalea esaslarıni kil eder. e a i Çocuğun verasetinin d"l. Güzide tarafından bir meslek heyeti hazırlanan — öğret- men sahifemiz, her ayın birin- | cektir. LAT N OY LRACAYLN A MAD ALEG U M SA GAMBO GN | | 1 de ve on beşinde intişar ede- | | FİKİRLER. Demokraside melodi ve armoni : y H. Baha Pars Bir ferdin ef'al ve harekâtına direktif veren nasıl sek iruqesinı'_ österen de devlet müessesesidir. Cümlei asabiyet merkeziye ile cümlei asabiyei muhitiye biribiri- ni teyid ve takviye ettiği müddetçe ferdin umumi haya:- tında nasıl bir ahenk husüle geliyor, nasıl bir inkişaf ve tekâmül vâki oluyorsa cemiyet hayatının melodisini teşkil eden devlet ile armonisini vücude getiren halk arasında bir. tevazün, bir tevafuk bulunduğa müddetçe de ahenktar ve müterakki bir cemiyet hayatı hasıl olur. | Musikide bestenin ruhunu melodi teşkil eder. Ve eğer bu ruh kalbden geliyor, yani menşeini hakikt sevgi ve heyecanlardan alıyorsa, armoninin husulünde müşkilât yoktur. Bilâkis sadece hançereden geliyor ve direktif i yalnız cümlei asabiyei merkeziyeden alıyorsa akortsuz- lakların husulünden korkulabilir. Demokrasilerde bu korkuya mahal yoktur, çünkü oradaki bütün melodiler halkın hâkimiyetini terennüm ettiği için ahenk bizatihi Yalnız başına melodi monarşik bir. idareyi, umumi ve hâkim bir ahenksizlik anarşiyi temsil ettiği halde, ruhların âmakında mütevali ihtizazlar yopan tam bir | ahenk te demokrasiyi vücuda getirir. — * Kaziyenin aksi de sahihtir. Cümlei asabiyel merke- ziyeye uymıyan âsab, hayatın ahengi umumisinde falso yapar. Ve falsoyu yapan teller akord edilmekçe ahenk | ve muallim iç toplu kayt ve tesbiti, müreb?” n çok ehemii' yetli bir vesikadır, 2 — Çocuğun masebaki: | Çocuğun dahili rahim Pt yatı ilk varlığının ve varli üzerindeki müessirlerin başlâ” ğıcıdır. Dahili rahim bayâi? çocuk hem bizzat bir vari" — Sonu 6 ıncı sahijedt ” İmtihan Loş bir odada, bunı'"“: bir sıcak içinde imtihan Y” yoruz. ei Salonda, kurbanlık koytfi; gibi bekliyen öğrenciler ik? ikişer önümüze celha " ikişer önümüze gı—lı)'or!'lângg men de dahil ol halde hepmiz güler yüzle allerimizi sormağa çalıştY?) (çi Karşımdaki çocuklardâf g. sınıfın en çalışkanıymış: H yoruz. Dakikalar geçiyor” “oy â cevap yok. Yalnız ik' ip görüyoruz. Ağlamağa © / vt lanmış sulu, korkak gözl” tiril tiril titriyen ellere yf | Öğretmen şaşalıyor, k'l?,c’ sinirleniyor ve bu hali £ğp çocuk büsbütün boşanP lamağa başlıyor. I'J Vaziyet kötü, Bu acıklı vi neyi ortadan - kaldırmak Ty Öğr | tekrar yoklanılmak üzc';y cuk dışarıya çıkarılıyo!" bununla iş bitmiyor. Ausule gelmez,

Bu sayıdan diğer sayfalar: