16 Temmuz 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

16 Temmuz 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

elel Etİ Eocuk ve Muallim Çocukları tanıyalım Çocuk ruhiyatının babası Jan Jak Russo bunu söyliyeli çok zaman oluyor. O zeman- *danberi ayni hararet ve ihti- yaçla yüzlerce defa tekrarlanan “Çocuğu tanıyın! , düsturu bugün bütün okul ve öğret- men âleminde bir makes bul- muş değildir. İlkokullarımızda heme kadar sistematik bir şekilde değilse bile pratik şe- rait dolavısile bilhassa çalış- kan ve alâkadar öğretmenler tarafından çocuk az çok tanın- makta olduğu halde, Ortaokul- larda bilhassa şeraitin müsa- adesizliği dolayısile çocuk de- nizde bir damla sudur. Verdi- ğim bu hükmü duyan arka- daşlarımın bir kısmının itirazla Vereceği cevabı duyuyor gibi Oluyorum; * Tabii, yetmiş ki- şilik sınıfta, haftada bir iki Saat dersle ve yüklü program- larla çocukları tanımak - şöyle dursun isimlerini bile belle- meğe imkân yok., Ne kadar doğru ve haklı bir itiraz?. Fakat derhal bu vaziyet kar- şısında, bu mühim derde çare bulmuş olan ve çocukların büyük bir kısmını herkesten iyi tanıyan seslerin, meselâ, bir riyaziye öğretmeninin se- sini işidiyorsunuz. Şöyle diyor: *—Ben meseleleri tahta ba- şında değil, her çocuğun ça- lşma defterinde hallettiriyo- rum, Onlar çalışırken sıraların aralarında dolaşarak — kimin merelerde — takıldığını, kimin neden dolayı ileriliyernediğini tesbit ediyor. Ve orada, ona bir sual sorarak, veya hatasını buldurarak ikinci, üçüncü ve dördüncü ilh.. Çocuğa geçi- Yorum. İki ay içinde bütün Çocukların riyazi kabiliyetlerini öğrendim. Fazla kabiliyetlilere bol bol mesele veriyorum. Geri kalanların geriliklerinin sebebini bulduktan sonra bil- hassa yardım ederek - onları Yetiştiriyorum.. Sınıfta yetişemiyecek beş on kişiyi de zihni, hissi, sos- Yolojik ve pedagojik bakım- dan, eksikliklerini göstererek ikmale bırakıyor.. Birçok sı- nıflarda dersleri olan bu öğ- retmene herhangi bir çocuk hakkında sual sorunuz; müt- laka etraflı ve kat'i cevablar alacaksınız... İkinci bir öğretmenin sesi çıkıyor, ecnebi lisanı öğret- Meni: “Ben de çocuklarımı kendi arzularile grublara ayır- dım, Sene başındân bir ay Sonra — sınıfiın vaziyetini çok iyi mütecanis buldum. Kimle- rin süratle kavradığını ve bü- tün — vazifeleri mükemmelen Yaptığını, kimin — vokaboleri eksik olduğunu, kimin cümle yapmak kabiliyeti olmadığını, ve kimin telâffuzunun veya imlâsının eksik olduğunu tes- bit ettim. Kendilerile bu va- ziyeti münakaşa ettik. Sınıh- miğda — kimsenin kalmaması iÇih hepimizin yardım etmesi 'lllm geldiğini kararlaştırdık. ıuhıyet sınıfı üçe ayırdık, yi bilenler, az bilenler, daha az bilenler. Bu üç grubun ":"îyekri arasında büyük fark- değil, sene farki idi. Bu üç Ü'.l'ilhıhıyn âyrı vazife ve- vardı. Bü fark ay - farkı' Vedide Karadayı riyordum. Bir taraf sessiz oku- yarak verilen suallere cevab ararken diğer taraf sesli oku- yor. Üçüncü taraf ta yeni par- çalarındaki bilmedikleri keli- meleri arıyor veyahud küçük romanlarını okuyorlardı. Bizim saatlerimizde uyuklıyan veya gevezelik eden çocuğa rastlan- maz. Herkes harıl harıl çalı- şır, bilenler benim muraka- bem altında bilmiyenlere yar- dim eder. Ne herkes hakiki bir ça- lşmanın neticesinde kızarmış yüzlerle zil çalınca dersten çı- kardı. Sene sonunda 6 kişi vasati seviyeye varamamış bu- lunuyordu. Bunlardan dördü- nü ikmale bıraktık. Ailelerile istişare ederek yazın ders verecek öğretmenini tesbit ve okuyacak kitab tavsiye ettik. Diğer ikisini kat'iyyen keli- me hafızası, telâffuz kabili- yeti olmadığını görerek yani geçici bir not veremiyeceği- mizi idareye bildirdik. Ertesi sene şubeler birleşince ben o sınıfı almadığım için yeni öğ- retmenleri bu çocukların hep- sinden çok memnun olduğu- nu ve çocukların hepsi de sı- nıfta çalışmayı en iyi hendile- rinin bildiklerini ve dördüncü sınılır. çok kolay olduğunu tekrar tekrar söyledileri, Burada verdiğim bu iki mi- salden maada, bazı Türkçe, fen bilgisi veya fizik, kimya öğretmenlerinden de bunlara benzer cevaplar alınmaktadır. Fakat bunlar hiç şüphesiz ek- seriyeti değil, pek küçük bir zümreyi teşkil etmektedir. Öğ- retmenlerin çoğu — kendisini “ders takrir, etmek ve “ödev,, vermek ile mükellef addedi- yor. Bilhassa müfredatları yük- ü ve muhtelif sınıflarda ders- leri olanlar vaziyetin imkân- sızlığı karşısında yese düşe- rek hiçbir tanımak — teşebbü: sünde bulunmuyorlar.. Talebe ile şahsi münasebet ve temas- larımı tamamile kesiyorlar. Bu vaziyetin verdiği iyi neticelere her yıl sonunda şahid oluyo- ruz. Çok iyi olan çocukların kaldığı gibi onların dununda- kilerin geçtiğini — görüyoruz. Bilhassa dersleri yüklü olan öğretmenlerin çocukların an- lama kabiliyetini ölçmek için ayda bir yapacağı test ma- hiyetteki kısa yazılı yoklama- lar epeyce yardımcı - olabilir. Her ay azami bir çeyrek sü- recek ve cevapları birer veya ikişer cümle ile ifade edile- bilecek, lâkin okunan bahis- lerin hepsine temas edecek kadar muhtelif beş on — sual sorulacak olursa çocuk bü testlere hazırlanmak — mecbu- riyetinde kalır, ve bunlardan alınan neticeler şifahi müza- | kerelerde alınan neticelere ilâ- ve edilirse çocuğun umumi vaziyeti hakkında az çok bir bilgi edinilmiş olur. Çaocuğu tanımak hususunda sistematik denemeler sonucu olarak bir çok tarz ve usul- lerden bahsedebiliriz. Fakat bizim bugünkü şeraitimize uy- miyacak - olan bu yollara baş “vurdurmadan — yukarıdaki ver- diğimiz misallerden de anla- şılacağı veçhile kabiliyeti tat- HUT ETMEN DĞT ÇA A PYAP A * Danışma Kurulu.. Medent insanın en — bü- || yük vasfı feragattir. Hodkömlıktan benliğini kurtaramıyan İnsana me- deni denilemez. Feragat sözle değil, eserle, işle ispat edilir. Yarattığı bütün devrim- lerin başına geçen Ata- türk, değeri — milyonlar tatan madern çif'liklerini ulusa armağan — etmekle feragatin ne demek oldu- Şunu bize bir daha gös- terdi. Her ulustan ziyade bi- zim ulusumuzun feragate ihtiyacı vardır. Camhuri- yete gelinciye kadar ba- şımıza gelen felâketlerin hepsi hodkâmlığın sonu- cudur. “Danışma Kurulu,, nu feragat sahibi insanlar kuracak ve bu feragat maddi olmaktan ziyade manevi olacaktır. “Danışma Kurulu,, bin- lerce yurd çocuğunu sefa- let ve felâketlerden kur- taracağı için Türk mede- niyetinin daha çabuk yük- selmesine sebeb olacak ve hüceyratının her zerresine kadar bir feragat heykeli olan öğrelmenin minnet ve şükranını kazanacaktır. Dınuııı kurulunun kad Iı:ı eğitimci, bir. kulak, boğaz, burun, bir. sinir, bir iç hastalıkları müte- hassıslarından mürekkeb olmak üzere beş kişidir. Sayın — terbigyecilar ve doktorlarımız önemini ve ihtiyaç derecesini kısaca anlatmağa çalıştığımız * Danışma Kurulu ,, nun kadro ve çalışma sistemi hakkındaki mütalealarını bildirecek olurlarsa çok, hem de çok sevineceğiz. ıııııııı y 'lmıııı Bundan evelki yazılarımda hayal ve renlite devrelerinde | çocuğun resimle olan müna- sebetini mevzuubahs etmiş, muallimin bu husustaki rolü- nü izaha çalışmıştım. -Şimdi | de çocuğun san'at eserlerin- den nasıl istiflade edebilece- | gini, tablo karşısında çocuğa verilecek dersin şekil ve ma- hiyetini göstermek - istiyorum. İşin bu safhası oldukça müş- küldür; çünkü öğretmen için baş vurulacak bir — müze veya galeri mevcut değildir. Bununla beraber Les peintres bazı mecmua ve broşürler vardır ki çocuğun noksan bı- rakılan - san'at terbiyesi işini temin edebilecek mahiyette- dirler.. Çocuğun ve öğretmenin bir san'at eseri karşısındaki du- rumları neden ibaret olmalı- dır, Muallim neler sormalı ve neleri buldurmağa çalışmalıdır. Klâsik birkaç eseri misal ola- rek alıyorum. En büyük Fran- sız manzara ressamı (Korot) nun sabah ismini taşıyan tab- losu üzerinde ilkokul öğren- cilerine şu sualleri — sorabili- riz: Burada en çok hoşunuza, giden renk bangisidir? En sı cak ve en soğuk renk hangi- sidir? Hareket fikrini veren hangi münhani çizgileri gös- terebilirsiniz? — Nentler — nasıl şeylerdir? Bu resim danse- | denler olmasa daha mi iyi olurdu? Hangi mevsim ve gü- nün hangi zamanına ait oldu- ğunu nereden bilirsiniz? Ortaokul oğrencileri için de şunları sorabiliriz: Sabahın erken olduğunu, nereden anlıyoruz? Dikkatinizi alâka merkezine tevcih eden muayyen mail hatlar nerede? fikrini | veriyor? 1 hissini Atmosler ve mesafe ressam — bize nasıl Hıngı renk ııuklık__r ll a Mektep kooperatıfçılığme niçin lüzum gorülüyor. İlk yazı gelecelı sayfuda Bir asirlık bir tarihe malik olan kooperasyon — hareketi aşağı yukarı yirmi senedenberi memleketimize de girmiş ve bikiyesi olan bir kaç tarzdan bahsetmeği daha doğru bul- duk. Hulâsaten: 1 — Grublama usulü, - yu- karıda verilen misalde olduğu gibi mütecanis veyahud gayri mütecanis grublama da ola- bilir. 2 — Ferdi tashih. 3 — Test şeklinde sık sık kısa yazılı yoklama ve — bun- lara — ilâveten talimatnamede çalıştırma — ve de işaret edildiği veçhile öğ- retmen toplantılarında bilhassa probilem teşkil eden çocuk- lar üzerinde sene başından menler diğerlerinin yardımile olsun onları biraz tanımış olur. Yerli yersiz sımfta veya ik- male bırakmak öğretmen için basit, fakat çocuk için ekse- riya bir bayat meselesi, mem- leket için de derecesi tahmin edilemiyen bir ziy'adır. | bugün bazı sahalarda hara- retli tatbikata girişilmiş ise de maatteessüf hakiki — manası, yüksek ideali birçokları tara- fından henüz anlaşılmamış bu- lunuyor. Bunlar anlaşılmadık- | ça da koopernsyoııdın bekle- | nilen faydalar yerine zararlar tevellüd ediyor. Kooperasyon, bütün keşifler gibi yüksek bir hads (intnition) in eseridir.Bu hadsi nefislerinde duymıyanların teşkil edeceği kooperatifler tabil ne muvaf- fak olabilir, ne de hatta ya- şıyabilir. Bundan dolayı bizde | teşkil olunan muhtelif koope- ratifler de binbir arızaya uğ- mıyarak az bir zamanda liki- dasyona mecbur oluyorlar. Kooperasyonda — muvaflak olmak için yalaız onun hadsi- nin duyulmuş olması da - kâfi değildir. Onun metodlarının kullanılması, esas prehsiple- rinden — inhiraf — edilmemesi, bunun için de bunların bilin- mesi İâzımdır. Konperasyon demakrasidir. Siyasi demok- rasi nasıl bususi - bir siyasi lerbiyeye muhtaç ise - iktısadi iktisadi — bir a ae ll eai e !pı[m 'ı*“lwgır O_l_;ulda san'ît | illastres, The grade Tacher, La dies homme journal gibi F A.;ı“ !!MII Celâl Uzel veriyor? Hangi şiir, hangi musikiyi bu resimle uygun görürsünüz? On yedinci asır Hollanda ressamlarından Pie- ter de Hoochin bir ev içini gösteren tablosu önünde de şu sualler sorulabilir: Resmin hangi tarafında en kuvvetli ışık vardır? Hangi tarafında en yumuşak işık vardır? Ay- dınlık ve karanlığın en ziyade Kontrast teşkil ettiği yer ne- residir? Soğuk renkler ne ta- raftadır? Sağ tarafında hangi şakuli çizgi sol taraftaki şa- kuli hatlarla muvazene temin ediyor? Alâka merkezi nere- dedir? Ressamın buraya alâ- kamızı celbetmek için kullan- dığı dört vasıtayı bulunuz? Ressam Detaya ehemmiyet vermiş midir? İngiliz ressamlarından Lond- scerin bir nalband dükkânım gösteren kompozisyonunu ele alalım: — Burada ressam lisanının hangi kısmı sizi alâ- kadar ediyor? Şekil mi, ışık ve gölge mi, kompozisyon mu, niçin? Bu kompozisyonda bü- yük bir daire içerisinde bir oval ve iki küçük bir oval bulunuz? Hangi çizgiler sükü- net ve hangi çizgiler kuvvet gösteriyor? —Alâka — merkezi nedir? Resmin yukarı kısmile aşağısı mütenasib midir? Reynoldsnun meşhur çocuk portresine bakalım: Bu resimde enteressan iki münhani çizgi bulunuz? Sı: cak mı, yoksa soğuk renkler mi hâkimdir. Arkadaki ağaç- lar ve gök olmasa daha mı iyi olurdu? Cevabınızın sebeb- lerini gösteriniz. Bu pozdan başkasını tercih eder misiniz? Ressam burada hangi rengi tercih ediyor? Bu kizın alâka merkezi — olmasının — müessir dört âmil gösteriniz? Bu sualler içerisinde ilk ve hatta ortamekteb talebelerine ve dabi ağır gelenleri bulu- nübilir. Fakat unutmıyalım ki bu, şimdiye kadar hazırlanma: mış san'at zevk ve terbiyesi ihmal edilmiş bugünkü öğren- ciler için mevzuubahs - olabi- kir.. Bütün hedef ve istikame- tin çocuğu o seviyeye eriştir- mek olduğuna inanalım. Ve kani olalım ki yarınki san'at kültürümüz — ilkokul öğretme- ninin talebesine — aşıhyacağı zevk ve bilgisinin - kıymetile ölçülecektir. Bu işte çok yaya ve çok geri kaldığımızı, telâfi için çok bızlı adımlar atma- mız Tâzimgeldiğini bir defa daha hatırlıyalım. demokrasi olan kooperatizmin de kendine mahsus bir ter- biyesi vardır. Bütün mektep: lerde teşkil edilen koopera- tiflerin de — yegâne hikmeti vücudu bu terbiyenin husulüne imkân vermekten ibarettir. Biz. gelecek ders senesi başlarken — yeniden faaliyete geçecek olan mektep koope- ratifçiliği hususunda — muhte- rem meslektaşlarımıza rehber: lik etmek üzere muallim ar: kadaşımız Bayan Vedide Ke- mal Karadayının tercümesine başladığı müselsel makaleleri bu sayfalarda neşredeceğiz. Bu suretle sayın öğretmenlere biraz yardım - edebilirsek ne mutlu! İlk yazı gelecek muallim sayfamızdadır. Düti mıı, Bünye “ükek Doktor Necati Kel Bünye, karakter, hikemi bü ye, ruhi bünye, ferdin doğ tarihi intikaller, irsi ınlılulkr marazi intikaller: Ferdi bünye birçok intika yollarına ve intikal — tarihil maliktir. Yani insan bünyesil kendi yapamaz, hatta kendi iradesile tarihi ve irsi kalıbının içinden çıkamaz. Var lığımızı vücude getiren âmilli evvelâ tarihi tekâmül yo üzerinde geçirdiğimiz istil ler, saniyen ceddani müşter verasetlerimiz, salisen hususi verasetlerimizdir. Bir çocuğun ana rahmindı durumu, doğuşundan — 801 iki, beş, yedi yaşına kadar çirdiği muhtelif tekâmül haları tarihi tekâmül safh rının küçültülmüş, kısaltıl hulâsalaştırılmış bir eni cidir. Âilevi ve irsi intikallere 3 lince; bunlar çok mühimdir çok riyazidir, başlıbaşına bit ilimdir. Ferd hiçbir n müstakil bir bünyeye değildir. Mütemadiyen baba ve hatta ana ve babaniz sağ ve sol kolleteral * lerin tesiri altındadır. Bul beraber evelce de edi ğimiz gibi ebeveyinle her cuk arasında tam ve mütl bir amüşabehet aramamalıd Bazan bir çocuğun ana ve b badan her ikisine de benzi mediği görülebilir. O zal ailenin uzak ve canibini, rabalarını, babanın, hatta denin kardeşlerini aramak icab eder. 7 Bu geniş mesele içine s0 rak sizi yormak istemem, Bi burada yalnız ferdi bünyele ve bunların — marazi tetkik edeceğiz. Ferdi bünyey ikiye ayırmak kabildir: 1 — Hikemi bünye, yahu vücud yapısı, 2 — Ruhi karakter. Hikemi bünyenin tasnifi kolaylıkla tanınması h Hikemi bünyede gö kafanın, ellerin, kolların, p makların, çehrenin, boy u luğunun, yağlılığın, kemikler neşvü nümasının böy* ehemmiyeti vardir. Evvelâ he eti umumiyesi itibarile vücuc şu bünyelere ayırmak kabile 1 — Atletik bünye: Gel omuz, sadır. adalesi ku kol adaleleri, baş munti gövdenin ortasında amut yun vasati ve kalın, p kalın, sima ciddi, çeh metrik. 2 — Astenik bünye: Bö uzun, böy çarpık, omuzlar şük, yüz uzun — beyzi; neşvi nüma tam değil. 3 — Piknik bünye: kısa ve kalın, yüz adeti köşe omuzlar genıı vı omuzların hemen — üzerir karın ve göbek yemıde. lardan başka IV. Hipa V. dispilâstik, VE & bünyelere tasadüf eĞ Son üçü daha ziyade çerçeve içine girer, Çehre: Çehrelerde — aşağı umumi beden yapılışına buk eden vasfi - şeki liktirler. ğ — Lütfen çevirini bünye,

Bu sayıdan diğer sayfalar: