17 Ekim 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

17 Ekim 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— e —— ANADOLU Bir fırtına ve meydan oku- ma devresi yaşıyoruz Beynelmilel endişelerden yılarak, herhangi bir kanunsuzluğa karşı gelinemiyeceği zannetmek, çok teklikeli bir vaziyet yaratmak, demektir Londra, 15 (AA) — Ha riciye Nazırı B. Eden söyle- diği bir nutukta İspanyol mes- elesine temas ederek demiş- | tir kiz —Şurasını gizlemeğe lüzum yok ki, eğer süratle bu mesele- de terakki elde edilemezse İngiltere için çok vahim kay gölar — başgösterecektir. İngil- tere ve Fransa «kat'i bir mu valfakıyetsizliğin önüne geç- mek istiyorlar. Bunun içindir ki İspanya meselesinin komi- teye havalesini kabul etmişler- dir. Bu Fransa ile İngilterenin yeni vakıt kazanma manevra- larına müsaade edecekler de- mek değildir; Eğer komite iş- leri yürütemezse çok vahim bir vaziyet derpiş etmek icab eder, Bugünkü vaziyet alenen müdahale alenen ihalâli kelimelerile tav- sif edilebilir. ve muahedelerin Müteakıben Eden her dey- | letin Avrupaya karşi — olan mes'uliyetinden bahsetmiş ve bu gibi ahvalde hareket ser- bestisini ele almak istiyen bir milleti muaheze edemiyeceğini ehemmiyetle kaydeylemiştir. Eden, Uzak Şark mesele- sinden bahsederek, Amerika reisicumhuru Ruzveltin Şika- goda söylediği nutku telmih etmiş ve bütün dünyaya hâ- kim olan beynelmilel tehlike ve kanunsuzluk - vaziyetini te- barüz ettirmiştir. Eden, hakkında da ezcümle demiş- tir ki: — Müdrikim. İngilterenin Milletler Cemiyetini terkede- rek aza olmıyanlarla anlaşma- sını terviç edenlere cevabım şudur: Herhangi bir kimse kadar bence Almanya ve İtalya ile diğer başka bir memleketle anlaşamamazlıkların isterim. Fakat herhangi bir meseleyi bir taraftan düzelt- miye çalışırken diğer taraftan onu bozmıyacağımıza kat'iyyen emin olmalıyız. İngiltere hükümeti dostluk- larını kimseye inhisar ettirmek fikrinde değildir. Ve keza herhangi bir memleketi tecrid etmek ve onu bir düşman çenberi içine almak arzusunda izalesini LA n (O baç size hayatımıbaştan başa an- latmak arzusundayım. İşte o zaman beni anlıyacak ve hak- kımda hakiki bir kanaat edi- neceksi Roz söz söylemek için bir hareket yaptı, fakat Lidya: — Sözümü kesmeyiniz, ti- ca ederim, dedi. Beni sevdi- gânizi ve hâlâ da seymekte olduğunuzu söylemek istediği- nizi biliyorum. Fakat şimdilik bundan bahsetmiyelim. Benim size burada ve şimdi söyle- mek istediğim hakkınızda olan kanaatimdir. Ben belki de size karşı.. * Milletler Cemiyeti değildir. Gene ayni hiç bir memlekete karşı inti- | kadan olursa kam siyaseti takibetmek - fik- rinde de değiliz. Bilâkis her- bangi bir memleketin münferit | kalmasına mani olmak ve ge- niş bir 'anlaşaiya- imklin Veri cek tarzda muallâkta bulunan bütün meselelerin ve müşkül lerin - halline gayreti mizle çalıştık. Ve çalışmıya devam edeceğiz Bir fırtına ve meydan oku- Öyle bir devre ki, mevcud beynel- bütün ma devresi — yaşıyoruz milel endişelerin ı,okhıgıı de- suretle | her hangi bir mınta- olsun kanunsuz hareketlere müessir bir tarzda karşı gelinmiyeceği açıkça iti- raf olunuyor. Bu çok tehlikeli bir görüştür. ve sonunda hiç- bir memlekete fayda etmez. Bugünkü — kargaşalıkta Av- rupa ve Uzak şarkta cereyan eden fecayi içinde bütün gay- retlerimizi imkânsızlıkların pe- şinde koşmıyarak ve en ziya- de içtinab ettiğimiz neticeye meydan vermiyerek yapılacak şey uıcnrde teksıf elmrlıyıı layisile temin Aydında verilen zıyafet Aydın, (Hususi) — Dün Orduevinde Aydın — ilbaylığı ve ve Ü. H. Partisi taralından Mareşal ve ordu erkânı şerefine 300 kişilik bir ziyafet verildi. subaylar, — vilâyet erkânı ziyıfcuen iki intibadır. bulundu Ziyafette Mareşal, Generaller, Gönderdiğim resimler Nezarethanede yaralanan Lâz Enver Polisler üzerini aramışlar biçağı bulamamışlar Sabıkalı, nezarethanede bıçağı üzerine düşerek varalanmıştır Evelki gece Tepecikte Ke- mer polis merkezi nezaretha- nesinde bir vak'a olmuştur. Sabıkalılardan lâz Enver adın- da bir şahıs, gece yarısından sonra polis merkezi nezaret- hanesinde yaralı olarak bulun- muştur. Yaptığımız tahkikata göre, | lâz Enver; gece yarısı Kemer:- deki umumhaneler - kapandık- tan sonra bu umumhanelerden birine dıvardan aşmak suretile | girmiş, fakat zabıtaya şikâyet | edilmesi Üzerine tutulmuştur. Enver; polis tarafından Kemer merkezine götürülerek neza- rethaneye konmuştur. O esna- — Bu babda beni temine veya tenvirde hiçbir. mecbu- riyetiniz yoktur. Herkese ol- duğu gibi benim hakkımda da iyi veya kötü bir kanaat hasıl etmekte tamamen hürsünüz! — Tabii.. Bu serbestiye malikim. Maamafih ben kanaa- timi söyliyeceğim. — Benimle buraya gelmeyi kabul ettiğiniz için size karşı müteşekkirim. Bu sebeble de size karşı sa mimi olmak — mecburiyetinde- yim., Gene bu müteşekkir ol- mak yüzünden belki de - size ümid vermiş olabilirim. — İşte bu benim büyük bir kusuram, | Gizli Cihangir |' Nakleden: F.Şemseddin Benlioğlu ——— — da lâz Enverin üzeri aranmış- sa da silâh gibi birşey bulu: namamıştır. Biraz sonra Lâz Enver: — Of yarulandım, diye ba- gormıştır. -Nezartehaneye ba- kan polisler, Enverin hakika- ten yaralı olduğunu görmüş- lerdir. Hâdiseden müddeiumu- milik haberdar edilmiş ve En- veri yaralıyan bıçak aranmış:- sa da bulunamamıştır. Hayret edilecek şey.. Enver yaralandığı halde ortada bıçak yoktu. Nihayet Enverin ayağı: nın altına dikkat edilmiş ve sağ ayağı altında bir bıçağın üzerine bastığı görülmüştür. bir suçumdur. | — Maamafih suç addedi- | lemiyecek kadar ehemmiyetsiz bir şeydir. Asıl suç banimdir. ve benimki büyüktür. Çünkü ben bu ümidden istilfadeye kalkıştım. Ben bir sefilim.. Lidya, profesör Roza, baş- tan ayağa kadar baktı ve sonra: — Bir Her cihetle mükemmel erkeksiniz! Dedi. — Hakkımdaki teşekkür ederim. — Burası tam teveccüh be- yan edecek yerdir ya... Ne ise.. Ben sizin vücudünüze, huzu- runuza muhtaçtım. Bu ihtiya- cım da bir nevi kadın kalbi işi addedilemez mi? Lidya sustu. sefil mi? Neden? bir teveccühe | Papaz papazı alır, oğları alır, oğlan kızı kaçırır Bir hamal ayda 60 lira -kazanır mı? Kumarda kaybettiğini söyliyen adamdan şüphe edildi Dün İkinci Sulhceza mah- | kemesinde sekiz kişilik bir kumarbaz şebekesinin muha- kemesine başlanmıştır. Hâdi- senin mahiyeti dikkate şayan olduğu için, duruşma safaha- tını yazıyoruz: Şahab adında bir adam, bundan dört ay evel Muş vilâ- yetinden buraya gelmiş, hamal- lığa başlamıştır. Hamallıktan altmış lira para kazandığını söyliyen bu şahıs, geçen gün memleketine gitmek üzere Ke- mer istasyonuna gelmiş ve kahvede oturmuştur. Şahabın yanına tanımadığı bazı kimseler gelmiş, kumar oynamağı teklif — etmişlerdir. Şahabın ifadesine bakılırsa, kendisine kokulu sigaralar ve- rilmiş, başı dönmüş - ve geti- rilen kâğıtlarla kumar oyna- mağa başlamışlardır. Şahabın ilk partide sekiz İirası uçmuş- | | tur. Kahvenin şanssızlığı ileri sürülerek ikinci bir kahveye gidilmiş, burada da - kırk iki lizasını kaybetmiştir Şahab, paraları kaybediwce zabıtaya haber vermiş ve bu | kafile de bu suretle meydana çıkamlarak kahveler - kapalıl- mış, suçlular mahkemeye yol- lanmıştır. Bütün bunlar desine atfendir. Şahabın ifa- Fakat duruş- ma safahası kısmen bunun ak- sini göstermektedir. Bu âadam, şimdiye kadar böyle bir şey oynamadığını ve kendisine verilen — tarif üzerine suçlularla — oynadığını söylemiştir. ki, işte burâda meselenin daha ziyade ince- lenmesi icab etmiştir: — Sana neyi öğrettiler? — Papaz papazı alır, oğlan kızı kaçırırı! dediler. Hâkim bir deste kâğıd ge- tirtti. Şahaâba gösterdi. Fakat Şahab kâğıdları evirdi. Çe- virdi. Mütereddid vaziyetler ve tavırlar takındı. Bu haller, mahkemenin daha ziyade şüp- hesini celbetti. Kendisinden rının cinsi ne idi? — İkisi beşlik, birisi on- luk... rçıpılın tahkikatta Lâz Enve- rin nezarethanede kendisina ait bıçak üzerine — düştüğü ve yaralandığı, sonra zabı- tayı şaşırtmak için: — Beni yaraladılar, diye feryada başladığı anlaşılmıştır. Profesör Roza gelince, Lid- yanın güzelliği, Lidyanın — ilti- fatı karşısında gene benliğini kaybetmiş idi. Lidya, Rozun bu halini gör- memiş, fark etmemiş gibi uzanarak: — Evet, sizin huzurunuza, vücudünüze ve refakatinize ihtiyacım vardır. Dedi ve yüzünü Roza dön- dürdü ve Rozun yüzüne bir müddet büyük bir dikkatle baktı. Roz, aşikâr bir ıstırabla: — Fakat şu andan itibareh size lüzumum kalmadığını an- hyorum. Dedi. — Ne demek istediğinizi, ne düşündüğünüzü anlıyorum. Borisi işaret etmek istiyorsun. Fakat Boris hasta bir adam- Şahab üst tarafını söyleye- medi.. — Sen nerede oturursun? Şahab biraz düşündü: — Yanıklıklarda... — Bu kadar parayı hamal- lıktan mı kazandın? — Evetl Şahabın yersiz yurdsuz ol- ması ve ifadelerinin biribirini tutmaması şüpheyi daha ziya- de arttırdı.. Ve hâkim, bu işi dâha ziyade incelemek için zabıta memurlarının kâffesinin celblerine, karar vererek mu- hakemeyi önümüzdeki Salı gü- nüne bıraktı. Dayaktan deli- ren öğretmen Suçlunun vekili, irsi delilik iddiasında bulunuyor Bulgurca köyünde gençler arasında bir spor kulübü kur- mak istiyen köyün öğretmeni B. Hüseyin Cahidi sopa ve tokatla döverek akıl hastalı- ğına tutulmasına ve - netice itibarile delirmesine - sebebi- yet vermekle maznun Bulgurca çiftliği — kiracılarından — Bilâl oğlu Danyalın muhakemesine evelki- gün şehrimiz Ağırceza mahkemesinde devam edilk miştir. Deliren öğretmen B. Hüseyin Cahid, şimdi İstan- bulda Bakırköy - tedavi yur- dunda bulunmaktadır. Bundan evelki - celselerde dinlenen bazı şahidler, köyde Gençlerbirliği tesis etmek is- tiyen öğretmen B. Hüseyin Hüseyin Cahidin, — herkesin gözü önünde ve kahvede Danyal tarafından nasıl tokat- landığını ve bir müddet sonra: — Amavudlar geliyor, beni kurtarın, diye — söylenmeğe başladıklarını — anlatmışlardır. Maznunun - vekili, deliren öğ- retmende irsi delilik olduğunu iddia etmişti. Zavallı öğret- menin anası Bn. Şerife de dayak hâdisesini bilen bazı şahidler göndermiştir. Dünkü muhakeme celsesine gelmiyen bu şahidlerin zorla getirilmesine ve Hüseyin Ca: hidde irsi delilik olup olma- dığını tesbit için Bakırköy tedavi yurdu — müdürlüğüne yazılan mektubun — tekidine karar — verilmiş, muhakeme başka bir güne bırakılmıştır. dır. Bu korkunç makinesinin kurtarılması mümkür olmıyan bir esiridir. Borisin bu hasta- lıktan — kurtulmasına — imkân yoktur. Halbuki ben buraya onu tedavi edebilmek ümidile gelmiştim. Maksadım onu ma- kul bir yola sokmaktı. Biran için de hastayı tedavi ettiğimi sandım. Fakat ne kadar boş bir zan.. O bir morfiniman gibidir. Muvaffak olamıyaca- ğim artık tamamen — tahakkuk etmiştir. Roz, şimdi ne yapa- cağım? Ne yapmalıyım? Arz üzerinde tamamen kimsesiz bir kadınım! Lidya bu son cümleleri o kadar kuvvet ve elemle - söy- ledi ki, Roz, kalbinin sızladı- ğını hissetti. Lidyaya teselli vermek ihtiyacile: 17 İlkteşrim 987 EENRYERTE Yurttaşlar Kızılaya aza ya- zılınız! Saygı değer yurttaş; Kızılay Cemiyeti, insanlık ve şefkat duygularından do- garak ülkemizde bundan (60) yıl önce kurulmuş bir hayır müessesesidir. Savaşta yaralı askerlerimi- zin yaralarını saran, barışta da yangın, su basması, yer sarsıntısı, kuraklık, açlık, laşık hastalık gibi insanların başlarına gelmekte olan felâ- ketlerde yardıma koşan Kı- zılaydır. Yurddaşlarımızın ve bütün dünya uluslarının sevgisini ka- zanmış olan Kızılay Cemiyeti, Cumhuriyetimizin — kurulduğu 29 ilkteşrin 1923 ten 30 ni- san 1937 gününedek yukarda sayılı işler yolunda (4) milyon (24 bin 424) lira harcamıştır. Bütün bu yardımlar; göz- bebeğimiz olan Cumburiyet bükümetimizin Cemiyetimize vermiş olduğu bir takım gelir kaynaklarile aksoy ulusurnuzun hayır evimize üye olmak ve elinden gelen yardımda bu- lunmak yolile yaptığı sungu- lar ve hususi idarelerle bele. diyelerin büdecelerinden ayır- miş olduğu paralarla yapıl- mıştır. Felâkette kendisinden - yar- dim beklediğimiz Kızılayı ya- şatmak için ona üye olmak her kişıinin borcudur. bu- İşte bu düşünce ile merke- zimiz bu yıl 20-10-937 den 26-10-937 güclemecine kadar olan bir haftayı (KIZILAY ÜYE YAZMA HAFTASI) olarak kabul etmiştir. Yurddaş, kendi işlerinden esirgemiyerek vakitlerinin bir parçasını parasız. olarak Kı- zılayın kutsal ülküsü yoluüda geçirmeyi borç bilen heyeti- miz, bu hafta size baş vura- caktır. Günde en az on para he- sabile yılda bir lira vererek üye olmağa büdçeniz elver- mezse bunun yarısını ve hatta dörtte birini olsun vererek yardımcı üye olmanızı ve bu yazımızın altındaki — verimce kâğıdını imzalıyarak kesip ver- menizi, şayet heyetimiz uğra- dığında bulunmazsanız bu ve- rimce kâğıdını adresli ve im- zalı olduğu halde merkezimiz adına yollamanızı iyilik sever- liğinizden diler, saygılarımızı sunaârız.. * Kızılay Cemiyeti — Sizin gibi bir kadın arz üzerinde hiçbir zaman yalmız kalamaz! Dedi. — Bilâkis.. — Bilâkisi. — Bil- hassa benim gibi kadınlar, her zaman yalnız — kalırlar, Roz.. Hayatta birçok kimse- ler tarafından ziyadesile sevil- diğimi —düşünmeyiniz — bile.. Evet, anlar âşıkım olmuştur. Neye yarar? Bunlar benim ruhumu tatmin eddcek âşıklar — değildirler. Ben, sevdiğim in- san tarafından sevilmek - isli- yorum, Filvaki pek az bir zaman böyle bir vaziyet ka: zandım, Fakat cebennem mal kümlarının cennetten kovul: ması gibi çok çabuk bu — var ziyetten mahrum kaldım, Ben de bir insanım, benim de — SONU VAR —

Bu sayıdan diğer sayfalar: