3 Kasım 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

3 Kasım 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANA inun üzerine yarı sersem bir halde bulunan Dartanyan, GK hancının yardımı ile mernivenleri inmeğe başladı Ükâsı pek çok olmiyan han: töylediği şeylerin meçbul Bin yüzünde hasıl ettiği te- “dülün farkına — varmamıştı. *trenin kevarına ellerini da. ta olan yabancı, geriye Tek pek canı sikilan kim- gibi kaşlarını çatmıştı, diş- Lrasından bomurdanıyordu: “ Şeytan herif. Bu Gaskon- 9 benim başıma Trevil mu- t etmiş olmasın? Çocuk pek | Fakat kıhcı — sallıyan Yaşta bulunursa bulunsun ! birdir. Hususile gençle- | bazısı ihtiyarlarınkinden da- p tvvetli olur. Bazı kere kü- bir ihtiyatsızlık büyük fena- doğurabilir.,, 'îhııl adamın dalğınlığı epey- dürmüştü. Nihayet: > Hancı, dedi. Beni bu çocuğun belâsından kur- için bir çare bulamaz tız? Meselâ, onu ben ök “tek istemem; fakat, diyerek İ " soğuk bır cani tavrı ver- “n sonra ilâve etti: “Fakat yaşaması da benim canı- ';hyoç. Şimdi, kendisi ne- ” “Birinci katta, karımın oda- * orada yaralarını - sarıyor- h. EW— ve çantası yanında Mantosu çıkarılmadı. mı?,, Hayır efendimiz, herşeyi mut» Fakat genç budala aizi Suz ediyorsa...,, Şllphuiz rabatsızlık veriyor. | iza velvele veriyor ki, muh- kimseler buna tahammül lezler. Git, benim hesabımı m, Ve hizmetçimi çağır.,, , efendimiz! gitmek mi Üıyurulııyor?" .E'“w atırmı hazırlamaklığınızı İA Miş bulunduğum için gide- Gi biliyordunuz. İstediğimi Yapmadınız mı?,, K efendimiz. Atınızın bü- f Nı önünde hazır bulun- 'RA efendimiz görebilirler,, ığ:ıi;ıö,ıedıkıe.ı i deyap., he a kendi kendine: “Buda K, O, bu çocuktan korkuyor ıı:d'ıye düşünüyordu, Meç- Ü gaa iğanya le boyun kışarak gitti. Yabancı adam düşüncesinde devam edi- yordu: “— Hanmefendi (My Iady) bu çocuğu görmemelidir. Nere- de ise gelecektir.. Geç hile kaldı. Atıma binip kendiğini bulursam daha iyi alur. Bunun- la beraber, mektubun içindekini de öğrem- | mek istiyoruml,, Yabancı adam söylene söy. lene mutfağa doğru yürüdü. Bu esnada, yabancı adamın delikanlıdan kaçtığına şüphesi kalmıyan hancı, karısının oda- gelmiş olduğunu görmü- tâ. Büyük rütbeli bir Lort ile kavga ettiği için hakkında po- lisçe şiddetli takibat yapılacar gonı delikanlıya söyledikten sonra halsizliğine kulak asmıyarak he- men çıkıp gitmesi için ısrar ey- lemişti. Bunun bir halde mantosuz olarak ayağa kalktı ve hançının yardımı ile merdivenleri inmeğe başladı; mutfağa inince ilk gör- düğü şey, iki büyük Norman- üzerine, diya atları koşülmüş güzel bir | arabanın yanında sakin sakin konuşmakta bulunan muhasımı olmuştu. Konuştuğu kimse, ara- banın penceresinden başı, çer. çeveli resim gibi görünen yizmi veya yirmi iki yaşlarında bir kadındı. Dartanyanın insan - si- masını ne kadar çabuk kavra- dığını söylemiştik. Bu seler de bir bakışta kadının güzel ol- duğunu sezdi. Bu kadındaki gü- zelliğin, kendi memleketi olan cenup taraiları kadınlarının gü- zelliğinden pek başka olduğu- nun farkına vardı. Yüzü duru beyaz ve saçları ise bukleler ha- linde omuzlarına kadar sarkı- yordu; iri mavi ve baygın göz- leri, gül rengi dudakları ve mer- mer gibi beyaz elleri vardı. Ya- bancı adamla pek neşeli bir halde konuşuyordu. “Demek, efendimiz emredi- yor ki..ay, "Hemen - İngiltereye — dönüp Samın bakışından, başka "ı:vçöyltyip BüylemilMücikişi kledikten sonra hürmet- Dükanın Londradan gidip git- mediğini ona bildirmek.,, Trevile yazılan - şu | yarı sersem | bulunan Dartanyan, | ve başı bezle sarılı | Kadın tekrar sardu: “— Başkaca bir talimat yok mu?,, “Talimat bu kutunun - içinde- dir, fakat oryı kanalın öbür. tar | rafına geçmeden açmıyacaksınız... *Pek âlâ; ya sız? Siz ne ya- pacakşınız?,, “Ben m-? Parise döneceğim.., “Nasıl, o küst-h çocuğun ce- zasını yermeden mi?,. hul adam gevap vermek için ağzını açmakta iken, bu konuşmayı — dinlemiş olan Dar açık kapıdan dışarıya fırlamıştı. Söze atıldı: “— O küştah çocuk başkı- larının cezasımı vereçektir; ümit ederim ki, cezası verilecek adam bu sefer kurtulmıyacaktır... Yabancı adam kaşlarını çattı “Kurtulamıyacak mı?,, “Hayır; bir. kadın yanında tanyan, duğunu gören Madam: “Düşününüz, bir saniye dür- maklığın herşeyi mahvedeceğini düşününüz.,, Dedi, u var) Manevra taklidi Patlıyan si'âhtan bir kişi yaralandı köyünde bir kaza — olmuştur. Cumhuriyet bayramında öğret- men B. Ekrem, talebeye manev- ra taklidi yaptırırken Yuşuf — is- minde bir çocuk elindeki tek tüfeği öteye beriye salladığından, dolu olan silâh, birdenbire ateş almış ve çıkan saçmalar halktan Osmaa adında birini kulundan yaralamıştır. Hâdise tahkikatına devam ediliyor. Dövmek Selferih sar kazasının Türahiye mahallesinde Mustala Ateş ile anası Fatma, birleşerek Meh- med kızı Emineyi dövmüşler ve adiyeye verilmişlerdir. Sarkoşluk Kemalpaşa kazasının Parsa köyüne gden Halilbeyli köyün den Receb, Arif, Süleyman ve Yusuf adında dört kişi sarhoş | olarak gürükü çıkardıklarından yakalanmışlardır. BKO | İnkılâb hatıralarından h No, 4 eı. b a Nızıuı. yediği kurşu- 'mlr“len geldiğini pekâlâ Yapı” Fakat o kadar ketum Ky:î.'d“ ki, bu hususta hiç ' Şey sezdirmemek is- Yllılıııdılıııın sonra ni :N çıkarılan Nazım ha Çi arete gelen arka- ğ 5.;:'_ 'hbıplînnı Beyaz- d .';ıımn bir ucunda tahta Üf pa0da taş yontmakla üğu ÇA taşcı ustalarının Büyi TT göstererek: dizipünlerde Rumların bazı Vç AY Yapacağını haber ikam —— . ——— Diye pek yakışık almıyan sal- dillikler ile işi oyalamağa ve böylelikle İstanbula gidinceye kadar ne Terakki ve İttihad ve ne de Jon Türklerden hiç bir kelime söylemiyordu. *Ayrı bir bahiste anlatılacağı üzere ilâm Meşrutiyete kadar cemiyetin adı evvelâ Hilâl ve son- raları Terakki ve İttihad ve Meşrütiyet ilânından — sonra da İttihad ve Terakkı olmuştur., Mülâzim İsmail tedavi olun mak üzere hastaneye - kaldırıl- mıştı. Ömer Nazımı muayene eden >doktorlar yarasında- bir tehlike Yazan: M. Doaıı Nazım, yaralanmıştı, Fakat hâdiseyi, başka sebeb- * atfederek asıl korktuğunu söylemek istemiyordu. Ar- lık beyaz caketli, siyah pantalonluyu arıyorlardı. olduğu halde koltuklarından tur tulmax şartile hareket edebile- ceğinden Ömer Nazım ertesi sabah erkenden trenle İstanbula yollanmıştı. ki gün sonra lşıip kuman: danı mirliva Süleyman paşa le- rikliğe terfian Selânik merkez kumandanlığına gelmiş ve mua- vin olarak da İstanbuldan hü: kümdarın yaverlerinden kola; Nuri bey adında bi zat gön- derilmişti. İstanbul merkez kumandanlığı senelerdenberi bir müşir tara- fından idare olunuyordu. Bu zat ayni zamanda birinci fırkai hü- mayun| yenmandanı didi. - Berdöta vi kaçmağa sıkilırsiniz, zannederim.., | Efendinin elini kılıcına koy- | Kemalpaşa kazasının Yekitler DOLU Sahifa 3 Katil kim? Veya DA B Maktul kim? »— SAT K aa şte size yeni bir müsabaka Karilerim z için hazırladığımız gok alâkalı ve meraklı müsaba- kanın anabatları şunlardır: 1 — Müsabakamız Ramazanın bitmek üzere 12 tane en meraklı ve esrarengiz zabita yak'asından mürekkeptir, 2 — Hergün bir macera neşs redilecektir. 3 — Maceranın mahiyetine göre, katil veya maktul zikredil- miyecektir. 4 — Karilerimiz, bu macera- ların katil veya maktullerini bur lacaklardır. yirmınci günü * .. Müsabakamıza iştirak için her hal varakasına bir müsabaka kuponu ilâve etmek lâzımdır. On ikinci hal varakası 12-13- 14-15 inci kuponlarla bir arada gönderilecektir. Halkla başbaşa Balıkesirde Fehmi L. C. ye Doktorumuz mektubunuzu oku- | dü, çocuğun geceleri yatağına işemes'nin sebeplerini size say- makta faide yoktur. Limon suyu ile tuzdan yapılan lapa zararlı bir şey değildir. Çocuğun müte- hassış bir doktora gösterilmesi çok yerinde bir iş olacaktır. Alaşehirde Mehmed Gökbaşa Sarıkız maden suyu — toprak destiler içinde bahusus sıcak ve güneşte derhal terkıbini - borzar, şişeler içinde muhafaza edilme- Bini tavsiye cdeoler dağru söy: lüyorlar, zihirli sıtmayı (âf ile değil, mikrop teşbisi için kan tahlili ile anlamak en yoldur. İkiçeşmelik Naciye Demirciye Eden bulur kanaatini bize öğ- reten zügürd tesellisi değil, hâ- dişsatın neticeleridir. “Tanrı — ih- mal etmez imhaâl eder, sözü boşuna söyenmiş bir söz değil- dır, ah yerde - kalmaz. Cemaat kanunlarından yakasını kurtara- nın ayağına başka iplerin dola- şıp düştüklerini hep görüyoruz. Teşelliye muhtaç değilsiniz, sa- bırli olün. ——— Kardeş kardeşin malını çalar mı? Seferihisar kazasınınCamii ke- bir mahallesinde Ali oğlu Mus- tafa Şenin zeytinlerini çalan kar- deşleri Ahmed ve Hüsnü Şen, tutularak adliyeye verilmiş erdir. doğru ferik rütbesinde bir zat işgal et- mişti. Hamidin Selâniğe çok büyük bir ehemmiyet vermeğe başladığı anlaşılmıştı. 5 Çok — geçmeden — İstanbula Yaveranı bazreti şehriyariden, Ferik İsmail Mahir paşa riyase- tinde ikisi Liva ve ikisi Miralay ve bir de Kaymakamdan mürek- kep olmak üzere bir heyet te gelmişti. Bu heyetin vazilesi sırf Omgr Nazımı vuran beyaz ca- ketli siyah bantalonluyu yaka- lamak ve inceden inceye - tetki- katta bulunarak cemiyet mensup- larını meydana çıkarmaktı. Yildirim - süratile gelen bu heyet âyni zamanda — kendi- Ieıiniınııuhılın etmek için İs- tanbal İtfaiye alayından seçilmi, on beş kişilik bıryıııulııfıı c'ılııl'ıf sı da - getirmişlerdi. — Bunların üçüncü orduya emniyetleri yok- tu, Bu heyet Tahtakale civarın- da Kolombiya ateline yerleşmiş- lerdi. Ötelin kapısında bir ve paşaların bulunduğu üst kat sa- lona çıkan merdivenin başında iki nöbetçi ikame- edilmiş ' we bir'nefer DARERLLELEE LA Hayal kuruyoruz. Projektion, İntrojektion ü— dirürü Çeviren: Vedide KARADAYI Tahrir ailemiz meyanında bulunan muallim Vedide Karadayının “Hayal kuruyoruz,, başlıklı şayanı dikkat bir tercümesinin ilk kış- mı, 29 Birinciteşrin fevkalâde nüshamızda çıkmıştı. Bu tercümeyi, ehemmiyetine binaen muallim sahifesine bırakmıyarak, iki üç gün lük bir teftika halinde neşirde devam ediyoruz: O parçanın, son bölümü “Anone ve baba nasıl hayal kurar?,, Başlıklı idi Anne, bir piyesin provasından dönen çocuğu Tomu, geç kaldığı için, kıyafetini, kimbilir nerede — boğuştuğunu ileri sü> verek muahaze eder. Onun nazarında kabahatli bir Tom vardır. Yemekte onu, babasına da şikâyet eder. Aç, yorgun ve bu gibi “şikâ- yetlerden hbıkmış baba da: Öyle ise ona tatlı verilmiye- cek. Hem bu böyle devam ederse, Tom dişlerini sıkarak cezasını kabul eder. Fakat genç - ruhta kendisini azami şekilde tatmin eden küvvetli bir nefret duyğu- su uyanmağa başlar. Haksız mu- ameleye tahammül etimeden mü- tevellid bir gurur ve bu kuv- vetli nefret duyğularının - tesirile hayalinde — resimler — yapmağa başlar. Haksız bir anne, hain, gaddar bir baba, yanlış anlaşı- lan ve fena muamele edilen bir çocuk. Bu suretle küçük hatalar faciası meydana çıkmaâğa başlar. Tom belki herşeyi istihfaf ve istihkar eder ve yahud kendi içine büzülerek dünyaya acı acı bakan bir tip olabilir. Mektepte hoçasının küçük ikaz — ve ihtar larına karşı acı duygülarını mey- dana koyınaktan çekinmez. Ço cuğun bu fena duygularından usanan Öğretmen kendis. Tom çin hayal kurmmğa başlar belki ona “Fena, unvanımı verecek belki de “İnsiyak,, doğuşta fena.. “Fenalik yapmaktan zevk duyan bir çocük... gibi Tabir: lerle onu izah ve kendıni tatmin etmeğe çalışacak. En — nihayet Ööğretmen, direktör, anne ve baba hep bir olarak tamamile muhayyel olan Toma karşı cephe alacaklar. Tom da onların hid- detli ve şaşkın yüzlerine baka- rak kendi hayalinde yarattığı bu tiplere lânet edecektir, Kabahâte iştirak Yukarıda verdiğimiz misalde hayal kurmanın bir şeklini gös- termiş olduk. Daha başka yob- lar da vardır.Ferdin kendisi hak- kındaki fikrini mutlaka müdafaa etmek mecburiyetinde olduğunu söyledik. Fenalik yapan bir in- san başkalarının da kendisi gibi fenalik yaptıklarını bilmekle çok haz duyar. Kabahati taksim et- mek yükü azaltır. Müstahkirane bir gülme ile: — Ee ne yapalım bunu ya- pan yalnız ben değilim ya.. Di- yerek yükünü hafifletir. (Batılın makyesi - olmıyacağını çocuklar bilmediği gibi maat- teessüf ekser analar ve babalar da bilmyor. | Tüccar da yaptığı mahiyeti karanlık bir işten sonra kendi kabahatini başkasına atmağa ça- lışır. Mağrurane herkesin malik olduğuna İâyık olduğunu — veya lâyik olduğuna malik olduğunu iddia eder. “Yenmezsen yenilir- sınl,, düsturunu ilerı sürer. Zev- cesine karşı ihanet eden omuz- larını silkerek: “Ne yaparsın? B şerin tebiati bul. Hepimiz öyleyiz., Diye, böylece kendi batalarına başkalarıcı da iştirak ettirerek kendisini mesuliyetten kurtarmağa çalışır. İşte prersetion sanatı kendi ıztırabını başkasına yükletmekten ibarettir. Persection Hayal kurmiya — karşi olan meyil ekseriya çok trazik şekil- ler alır. Bir vak'a zikredeyim: (1) v41630-1639) senelerinde Londs de emirbetlik ovazifb- | rafiÜlsülmeChamır'daki 'mas ladı, Rahibeler kasabanın gayet yakışıklı bir rahibi olan Urbalur Grandieryi kendilerini büyüler mekle itham edıyorlardı. Bu sal- gında en mühim rolü oynıyua Başrahibe Madam Dö B. almuş., tu. Parlak zekâlı ve mağrur olan madam Dö B. nin isterik Tet gerement de - olduğu aşikârdı. Ballucination onunla — hbaşladı. Geceleyin kendisine bir hayal göründü. Bu hayal hastalıklı bir hayat yaşadıktan sonra ölen iti- raf rahibe benziyordu. Hayal sadece kendisini - teselli etmiye, ve ölmeden evel öğrenmiye mu- vaffak olamadığı şeyleri öğrenm miye geldiğini söyledi. Ertesi gece hayal gene - be. Tirdi. Fakat bu sefer onda bir değişiklik hasıl olmuştu. Şahsl- yetinde ani bir tebeddül oldu ve konuşmağa başladı. Ortada artık itiraf vahibi falan yok, fa> kat Urbaue Graudine - bütün vücud ve rubu ile arada - idi. Utanılacak derecede bir mülâ- yemetla ve âşıkane bir eda ile konuşuyordu. Baş rahibenin bu cins balluciuationları sadece her gece değil orada bulunan işçi kızların ekserisi Urban Gandie- nin bayalini her akşam görüyar ve hattâ cinsi münasebetlerde bulunuyorlardı. Haseleri o de receye kadar aldanıyordu.. ki mahkemede masum rahibe karşı yapılan jsnadat en namuskârane bir şekilde müdafaa ediliyor ve hakşinas hâkimleri ikna ediyar- du. En gaddarene - işkencelere tatbık ndildikten sonra Urbain Grandien yakılmıştı, Tefahür, korku we hiddet Bu projebtion yani kendi har talarımızı başkalarına yükletme san'ati tefahürde gayet çirkin bir şekil almaktadır. Yeni zem ginler büyük kulüblere aza olar rak diğer bütün insanları gör- güsüzlük, âdilik ve kültürsüz lükle itham ederler, Fazla korkak olan insanlar da kendi korkularını harice atmağa mütemayildirler, Her çalılıkta bir bolşevik görmeğe başlıyan hepimiz için gülünç, bir insan> dır. İoteleklvel -bakımdan kor- kak yani ckseriya kara cahil olan bir kimse de geceleyin mezarlıktan geçen ve her taşı hortlak her çiçeği şeytan gören çocuğa benzer. İosanlar nefretlerini de harice atmağ “projection, müteuı_lyiı' dirler. İnsan nefret ettiği insa- na kendi nefretini isnad ede- bilirse kendinden nefret eder, Bu insana karşı kendinin de nefrtet etmesini baklı göstere- bilir. Bu şekilde - istediği gibi hareket edebilir. Mahcub Bu prejection — temayülünün aldığı deha acıklı şekillerden birisine daha geliyoruz. Mahe p bir insan bir odaya girince her kesin — kendisine — baktığından emindir. Bir kızın kendisine baktığını ve dönerek - kavâlya- sına birşeyler söylediğini ve so- () Panl Recberden alınımıştır, v sur la grand. bysterle

Bu sayıdan diğer sayfalar: