10 Nisan 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

10 Nisan 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

den boşnut olmıyan - kâtiplerin yüzlerinde, herbirinin — kendi thlâk ve huyuna göre, hasıl olan tebeddülü seyretmeğe va- kit bulmuştu. Tavuğun yerinde bir tabak kuru fasulye görünmüştü; ko- Caman tabağın içinde — görülen birkaç koyun kemiğinin üzer- lerinde evel et var zannedik Mişti, Fakat kâtipler bu h leyo aldanmamış oldukları için ha- zin bakışları mütaevekkil bir hal almıştı. Madam insallı iyi bir ev ha- mımı gibi tabaktakini delikan: kadeh şarabını içti ve bunun Aamağını yakmış olmasından berbat cinsinden Monirevil şa- rabı olduğunu anladı. M. Konunar onun şarabı su- landırmadan — içtiğini görünce kederli içini çekmişti;. madam , *Sözümü dinle sakın elini süörme, demek ister gibi bir tavırlat — Halazadem Portos, fasu- pe yiyecek misiniz? dedi. — Onu yersem beni şeytan çarpar! diye söylenen Por tos açık sesle dedi kit < Töeşükkür ederim aziz ha- lazadem, artık —iştahım — kak Umumt bir sükün hüküm sürdü. Rortos şaşıp — kalmıştı. Avukat şu sözleri tekrarlıyordu: — Ah, madam! Teşekkürle- kabul ediniz; yemeğiniz hakikt bir ziyafet oldu! Alla. hım! No kadar çok yimişiml. Halbuki avukat çorbasını iç- İ £ t ğ gaklarını yemiş ve — üzer:nde ancık et bulunan bir koyun kemiği ayırmıştı. Portos kendisi ile eğleniyor zannederek bıyıklarını bükmeğe we kaşlarını çatmağa başladı, fakat madamın dizi kendi di- - zine yavaşça dokunarak sabırlı ıl;uııııkhvıiy. etmişti. süküt ve yemeğin bitmesi Portosa manidar gelmiyorsa da 8,40 Yeldk 1485 201 İmsak — 9,09 3,49 65,85 1416 Wl4 2555 — 129 — kâtipler için müthiş bir. mana ifade ediyordu. Avukatın bir bakışı ve madamın bunu ta: kip eden gülümsemesi üze yavaş yavaş masanın başından kalkarak havlularını — devşirip solümladıktan sonra gittiler, Avukat kâtiplere dönerek: — Gidiniz, delikanlılar; — gi- diniz de çalışarak yemeklerinizi hazmettiriniz. Dedi, Kâtipler gittikten son ra madam ayağa kalkarak bü- Mrd biraz peynir, ayva tatlısı ve ile ya olduğu kur ıı::adu ğı:u_â'ı. " irçok — iyi lerin 'a çıkması — özerine | M. Kırı:'ıı kaşlarını çattı. Portos getirilen şeylerin bir adamı bile doyur mağa kâfi olmadığını görerek dudaklarını isiriyordu. Fasulye tabağının nerede ol- duğuna baktı, o da götürül- müştü. Avukât sandalyesinde dönerek bağırıyordu: — Hakkile bir ziyafet! Ciddi bir ziyafet... Portos yanında duran testiye bakıp şarap; ©Kilek ve peynirle karnını doyürabileceğini zan- netmişti, fakat şarap bitmiş ve Tosti boşalmıştı; avukatla karır sının buna kulak asmadığı gö- rülüyordu. Portos kendi kom dine düşünüyordu: —Bu çok âlâlİyi kıstırıldım! Ağzına bir kaşık tatlı attı ve yapışkan pastadan da ısırdı. Yazan: Alek;an ma ANADOLU . ce * i!Ezmir vapurundan röportaj: Karadenizin korkunç dalga. ları arasında 72 saat.. Yamek masasında devam eden derin süküt artık Portosun canını sıkmağa başlamıştı | — Şimdi, diyordu, fedakâr. | hk lâzım; ahl acaba müdamin Kokunarla berâber kocasının. kasasına bakabilecek miyim?... M. Kokunar, çok farla bul- duğu bu - ziyafetin neşesi ile öğle uykusu uyumak istemişti. Portos onu olduğu yerda ve Toturduğu sandalyede uyuyacak sanmıştı; fakat avukat söz din- lemiyordu. Odasına götürülmek istenmiş ve kasasına yakın bulunarak ihtiyat olarak ta ayaklarını ke- basmadıkça içi rahat Karısı Portosu ya- oındaki odaya almış ve anlaş- ma esası konuşmağa başlamış- lardı. Madam diyordu ki: — Haftada üç kere yemeğe gelebilirsiniz. — Teşekkür ederim, madam! Lütfunuzu suiistimal etmek - is- temom; bundan başka sefer masrahına çare aramak mecbu- riyetindeyim. Kadın içini çekerek dedi ki: — Doğrudur... Ah, şu müna- sebetsiz seler masrafı.. — Na çarel Evet haklısınız! — Fahat sefor masrafınız ne kadar tutar, Portos? — Ahi Çok şey lâzım; bi lirsiniz ki, silâhşorlar seçme asker oldukları için muhafız- lara lâzım olmıyan birçok fazla şeyler isterler. — Ne gibi şeyler, sayınız bakalım? Birer birer saymaktansa bar liğ olacağı yekünu söylemeği torcih eden Portos: — Toptan tutarı..... Dedi. Avukatın karısı titriye- rek bekliyordu. — Na kadar, diye sordu. Pek çok olacağımı ummam.... Dedi ve sözünün alt tarafını getiremedi. — Ohl Hayır, iki bin beş yüz lirayı geçmez. Biraz :_dırel'ı. davranılırsa iki bin lira ile de kapa'ılır zannederim..... — Ah, Allabım! İki bü ne diyorsunuz, büyük bir meb- lâğ! diyo kadın bağırdı, Portos çok manalı bir şe- kilde dudaklarını bükerek gü- lümsedi; madam da bunun far: kına vardı, dedi ki: — Arkası var — ÇŞ EKİKEKEKEERDREŞ CÖT Soyadı işleri bir ayda bitirilecek Vazifelerini yapmadıkları görülen: ler hakkında takibat yapılacak Soyadı işlerinin sona erdi- rilmesi hakkında Dahiliye Ve- kâletinden vilâyete mühim bir tamim gelmiştir. Bunda deni- liyor ki: *Soyadı kanun ve nizamna- mesinin soyadı seçmek için ta- yin ettiği müddet 2-7:936 ta- ıghınd. sona erdiğinden bu ta- rihten sonra soyadı - alamıyan- ların listesinin nüfus idarele- rince çıkarılarak kanun ve ni”' zamname hükümlerine tevfikan bunlara vali ve kaymakamlar tarafından ad verilmesi ve les- cil olunarak bu işin arkasının ılıııııuııı ;;:937 tarıhli umumi yazı ile bildirildiği halde el'an bazı yerlerde bu işin yapılma- dığı görek yurd içinde, gerekse dişinda - bulunan — yurddaşların tevali eden Mmüracaatlarından lılllllllılkh ve bunlardan ba- zılarının evrakın n seçilen adı daha önce başkası mıhndıl: ıl_ıııdıhııdlıı bahisle ve başka h"î ad seçilmesi kaydile iade edildiği, bazı yerlerde de do- gum, vükuat — ilmühaberlerine tebligata rağmen soyadı. yazıl- madığı görülmektedir. Soyadı kanun ve nizamnamesi n .—w' İ ÜŞ ö 2-7-936 tarıhinden sonra soyadı seçmek hakkını nez'etmiş ve bu gibilere ancak vali ve kay> makamlar tarafından ad verile- ceği tasrih edilmiştir. Binaen: aleyh beyhude muhabereye ve yanlışlığa — mahal kalmamak üzere mevcut soyadı beyanna- me detterlerinden henüz kütük- lere işlenmemiş olanlar varsa bul derhal tescil edilmekle r şimdiye kadar soyadı seçip nüfus idarelerine bildir- miyenlerin nihayet bir ay için- de defterlerinin çıkarılarak ad verilme ve tescil! edilme işinin bitirilmesi ve bulunduğu yerde belediye ve mıntakalarca top- tan verilen defterlere nıkı!;ln soyadı âalıp ta bugüne kadar k:;ıtlı oldı:ığıı yeıfgeıe bildiıi!' memiş olanların da gene bir ay içinde ait olduğu — yerlere, yani nüfus kütüklerinde k bulandukları mahal nüfus ida- relerine bildirilerek ad v:rî_llıl' miş ve tescil edilmemiş kimse bırakılmaması ve bundan sonra yapılacak - teftişlerde bu işi bir tirmedikleri görülecekler hak- kında kanuni takibat yapılacar ğının da alâkadarlara hatırla- tılması tamimen rica olunur. N . ni denize atan * A bir âşık! İşmir vapuruudan: Vapurumuz, tam Marmaranın ortasında.. Balkan Basın birliği üçüncü konferansına iştirake gi- diyorum. Fakat bu arada da, bizim mesleğin bize has olan temayüölü — ile, vapurda — boş durmak istemiyorum. Şöyle et- ratıma baktım: Kimlerle konuşsam acaba? Şurada bir bayan, İngiliz ka- dınlarının yüksek boylu oluşla- TINA İmrenmiş: — Ah -diyor- boyum bir ka- rış daha fazla olsaydı, Önümdeki masalardan birin: deki uzun boylu bir zat, yanın- dakine eğiliyor: — Benim gibi, o bayana da ahmak derlerdi. Fakat, şakayı bırakalım, bu zü, beş pa- ra etmez. Herhalde, şu bayan bir karış daha uzasaydı, çok güzel olurdu. Aziz kaptan Daha ileriye bakıyorum: Denizbank meclisi idare ara- sından Cemâl Şahingeri, tüc- cardan Şerif zade ve halefleri firmasının sahibi bay Salâhed- din bezik oynuyorlar. İleride tavla meraliları, daha ötede, karısı ile hiç durmadan kavga eden bir İtalyan.. Deniz kapalı mı, kapalı.. Dal- galar, başları beyaza bürünmüş küçük dağlar gibi, koşa koşa sahilleri boylayorlar. Sahil ise, uzakta, sisler ve bulutlar ara- sında silik bir dekor. Bir zat söylüyor: —- — Vapurda bir kaçak yolcu varmış, bakalım nasıl meydana çıkacak? Hakikaten; kaçak — gitmek, bedava taşınmak modası, hâlâ berdeyam.. İzmir — vapurunun hareketi esnasında derhal - iki kişi yakalandı. Biri, ayağından yaralı.. Galiba Rizeli olacak. Garip şivesile, idarenin İzmir yle yalvarmağa baş- ladı ki; Bay Faik bile şaşaladı. Bu sırada, yanında bulunan bir genç, cüzdanını açtı, bilet pa- rasını verdi. Onu ambâra in- dirdiler, bu defa bir başkası bulandu. Diyer bir zat da onun pârasını verince, ver elini İ tanbul!... Bu âlicenabane hare- ketler iyi amma, kaçak yolcu- lağun sirayet etmemesi, temen- niye daha şayandır. Neyse, işte Marmara ortası.. .. Boğazda kendi-|/ —— —— ö Aziz kaptanın hatıraları- Yolcular nasıl eğleniyor lar: Bedava seyahat etmek istiyenler - İtalyan karı - kosanın bitmiyen kavgaları.. İzmir vapuru Galata rıktımında. Topu topu, gök, su, vapur ve biz varız. Yemekten kalkar kalkmaz, vapurun kaptanı Bay Azize yaklaştım: — Huy *dedim- huy.. röportaj yapalım sizinle.. Biraz durdu. Sonra “peki, dedi.. Saçlarına vakitsiz. bolca ak düşmüş, zeki, sempatik bir denizci.. Esasen bütün bir va- por, bütün teşkilâtile, bütün servislerile becerikli, medeni ve kuvvetli bir kaptan elinde bulunduğunu gösteriyor. İzmi vapuru, her bakımdan, yüzü- müzü ferah ferah ağartır.. Ege de güzeldi, fakat yakında çürü- ğe çıkarılacakmış. Bay Azzle yanyana - koltuk- lara gömüldük.. Ona denizcilik hayatının nasıl başladığını sordum. Düşündü: — 331 de, dedi, yani umumi Bir ,harp başlangıcında.. Aziz kaptan, bu uzak maziyi düşünmekle heyecan geçiriyor gibiydi. Elile yüzünü sıvazladı: — Evet 331 de.. Gülcemal vapurile başladım işe.. — Şu mahut ve meşhur Gül- cemalle.. — Evet, onunla... Fakat çok kısa bir zaman sonra, mektep- ten birinci çıkanları Almanyaya gönderdiler. 916 senesinde ben de gittim ve 919 a kadar kal- dım, geldim, tekrar gittim,. Ni> hayet, Gülcemalde çalışmağa başladım. Fakat sonraları, muh- telif vapurlarda — vazile aldım. En son” olarak ve dört sene- denberi İzmir vapurundayım. —Gülcemal Amerikade bacz- edildiği zaman? — Evet, ben oradaydım. De- deoğlu, aldığı kömür ve yağın parasını vermemiş, vapura ha- ciz koydular. Tam dokuz ay kaldık orada... Aziz kaptana; meslek haya- tının en heyecanlı bir hatıra- sını sordum, Pencereden, denize, uzaklara baktı ve sanki o di kayı yaşıyormuş gibi, durakladı: — 929 Şubatında, buzların parçalanıp İstanbula kadar gek dikleri zaman... Ben, o tarihte Cumhuriyet vapuru ile Kara- denize çıkıyordum. Müdhiş bir fırbnaya tutu'duk. Dalgalar, ta- savvur edilmez bir amansızlıkla vapurumuzu dövüyordu. Artık, biçbir. ümidimiz — kalımamıştı, Dümen de kırılınca, ârtık müd. biş bir akıbetle karşılaştığımıza kat'i olarak hükmettik.. Düşü: nün o dakikayı.. Düşönün yo. cuların bal Fakat sularla boğuşmakta devam - ediyorduk. 72 saat sonra Sinop imanına gelebildik. Onu, hiç unutamı- yacağım. Daha birçok tehlike ve heyecanlar geçirdim, fakal bilhassa bunu, asla unutamam, Deniz demek esasen tehlike va beyecan demektir. Hiçbir vakil insana rahat vermez. Mesleğin. de en kuüvvetli olduğunu söy: liyen bir kaptan bile, ona inae namaz. Güldüm: —Deniz, kadın gibidir i mak olmaz ha! ST Dedim. — Evet, evet, öyledir. O size zamanı gelince, kendi hâkimiyel ve ku:,vıünı' kabul ettirir. — Vapurlarda sık olur ııuP:ıptıı? TaYEA Bu dela o güldü: — Olur ya, olur yal.. Ve bi çocuklara ı’luıııyı y,. 'Bıhıl: yabud “Bahriye,, yahut ta kap tanın ismini verirler. Benim dı ismimi alanlar çok oldu. Bik ::ııı Karadeniz hattında iker suretle 30- 40 u üi ismini aldılar, SReNİRDRR — Vapurlarda ölü inti harlar d: olur mu?, aN Tabiil.. Hem do; dır, hem de ölüm.. |ııtti;= :.l: rak iki hâdise — geçirdim, Biri, bir gençti. Boğazda, kendin kaldırıp su'ara attı, fakat kun tardık. Sebebini anlıyamadın amma,, galiba aşk olacaktı. Bir defasında da İzmirden İstan bula giderken Ambarlı önünd biri kendini denize fırlatıverdi Sebebi, sinir buhranı... «« Vapur, Marmaranın dalgalar ile boğuşuyor.. Dışarda rüzgâr hiç durmadan homurdanıyor İstanbul hâlâ gözükmedi. rııı yan yolcu da gu dışardaki rüz tir gibi, karısına mütemadiyern afa tutmakta berdevam,. Ne olurdu, bir radyo olsaydı! Evet, vapurun bu eksiğini he kes hissetti ve bunda mutabık kaldı. Bayraklı vapurunda radyç olur da İzmir vapurunda neye olmasın.... Orhan Rahmi Gökçı — ——— Silâh araşlırması Bucada zabıtaca silâh araşı fırması — yapılmış, Salih oğlu Etemde bir tabanca, kasap İb: rahimde bir bıçak bulunarak alınmıştır. YUD UN Dr.Behçet Uz Çocuk hastalıklazı mütehassısı Hastaiarını 11,30 dan bire ka dar Beyler #0kağında Aheax matbaası yanında kabal eder. Auuayenehane telejonu 39yv Ev ie elonu 2 aa |

Bu sayıdan diğer sayfalar: