10 Nisan 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

10 Nisan 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife — 7 ” ANADOLU 'Tarihi Be Gökten ölüm yağıyor Vercun kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? Yazan: Fransız erkânıharp kaymakamtarından Jorj Londen Türkçeye çeviren A, Kâmi Oral Fransızlar, Almanların bıraktıkları ölülerin ce- setlerine basarak şiddetle harp ediyorlar. Düş- mana cehennemi bir ateş yağdırıyorlardı. Yalnız, s'ze soracağım bazı suak lere doğru vermenizi rica ederim. Dedi. Alman zabiti, kat'? bir lisanlâ: —Aslal Soracağınız her han- gi bir suale verilecek cevabım yoktur. Bu sebeple bana hiçbir şey sormağa teşebbüs etmeme- nizi bilmukabele rica ederim. Diye cevap verdi. Alman zabiti, hayrete şayan bir ciddiyet ve katiyetle temer: rüd gösteriyordu. Bu vaziyet, fırka kumandanının tek söz söy- lemesi imkânını - solbetti. Kumandan, esir zabitin, mu- hafaza altında geri hatlara sev: kini emretti. Diğer Alman tayyareleri, üs- sülharekelerine dönmüş bulunu- cevap ,orlırdı. p5 Birdenbire baktık ki, düşman cephesinden mühim bir kuvvet hatlarımıza hücuma kalkıştı. He meo, cenahlarımızdaki — kıtaat kumandanlarıniı haberdar - ettik ve biz de hazırlandık. Düşman kıtaatının - ilerleme- sine mani olmak için, birden taarruza geçtik. Düşmanla aramızdaki mesafe, sekiz yüz metre kadardır. Mitralyözlerimiz, düşmanı mü- temadi bir surette hırpalıyor, Düşmana hayi dik. Bu sırada, Almanların, taarruzu terkettikleri müşahede edildi. Kıtaatımız, bundan istifade ederek düşmanı şiddetle takibe başladı. Efradın maneviyatı o derece Yyüksek ki, — kahraman askerlerimizi zaptedemiyoruz!.. “ Düşmanın terkettiği mevziler biribirini müteakıp tarafımızdan zaptolunuyor.. Mitralyözlerimiz düşmanı âde* ta doğramıştı.. Bastığımız yer- ler, düşman cesedlerile doludur. Yaralıların hesahını bulmak güç.. Almanlar, bu zavallıları nakledemiyerek kaçmak mecbu- riyetinde kaldılar. Şimdi, bu yaralılarla da meşgul olmak lâzım.. Si Biz, yaralıları h.ıılıneler_ımı;g nakletmeğe çalışırken; düşma- nin, toplanarak mukabil kange rüz yapmağa kalkıştığı görül. dü. Fak ramen askerleri- mizin savleti karşısında, Alman. ların bu teşebbüsü de eridi. Şiddetli surette püskürtüldüler. Ve bu sefer de, mühim zayiata ılar. T n aldığı esirlerle 'atle göri hatları- ken, sol cenah- tan da sevinç verecek derecede haberler alıyoruz. Dişmanın, sol cenahta da yıpmış olduğu t artaz, akim kalmış ve Alman- lardan yüzlerce esir alınmış! Talihi harp, bize gülüyor. Fırka kumandanı, sol cenaha süvari gönderiyor ve düşmana karşı yaptığımız taarruzun mu- vaffakıyetle neticelendiğini bl- driyor, takibatın, şiddetle da- vam ettiğini ilâve ediyor. Bir aralık, düşmanın, mühim takviye — kıtaatı al, mukabil taarruza kıyam ettiğini görüyoruz. Fırka kumandanı, düşmanın, bu sefer kolaylıkla mağlüb edi- lemiyeceği kanaatindedir. Fi hakika arazi de Almanlara ta- mamile müsaitti. Onlar, tepe- leri tutuyor.ard ; biz ise, tama- -— 25 « men çıplak arazi üzerinde harb ediyorduk... Düşmanın — ilk hücümu, bize çok pahalıya mal oldu. Bununla beraber ricat etmek, aklımız- dan bile geçm'yor.. Zabitan, ellerinde tabancaları olduğu hbalde nefer gibi çarpışıyorlar, efrada örnek o'uyorlardı. Harp, kanlı bir surette devam ediyor. — Sonu var — Bir kürek mahkümunun masum olduğu anlaşıldı Zavallı adam, iki sene hapis yattık- tan sonra altı çocuğuna kavuştu Kürek mahkümu Menard, çocukları arasında.. Paul Menard, 1934 yılında küreğe mahküm olmuş bir ka- tildir. Saint - Omer yanındaki Maisoncelle köyünde bir eve gece yarısı meçhal bir adam girmiş ve karı ile kocaya ateş açırak kadını öldürmüş, koca> | ya da yaralamıştır. Yapılan tahkikat neticesinde bu meçhul adamın civarda otu- ran Paul Menard olduğuna ka- naat getirilmiş ve çiftçilikle iş!i- gal eden Menard, 10 yıl küreğe ve 20 yıl da ikametten men'e mahkim edilmiştir. Tahkikatın böyle bir netice almasına sebep, öldürülen ka- dınin yaralı kocasi tıbancanın aydınlığı içinde Menardı tanır gibi bulunmuş o'masıdır. Bir de elektrik feneri şehadette mühim rol oynamıştır. Vak'adan aylar, yıllar geçiyor. Lâkin, kocasının masum bulun- duğuna tamamen inanmış olan Madam Menard durup dinlen- mek bilmeden baş vurmadığı kapı bırakmıyor. Kocasının na- musundan, barpteki yararağın- ldığı nişanlardan bahse- göltürü'en Menardın arkasından ağlıyan yalaız karısı değil, altı çocuğu ve dostlarile yakın komşularıdır. Nihayet bü- tün bu müracaatlar son zaman- larda tesrini göstermiş olacak ki, bizzat Adiye Nezaretinin mühim şahsiyetleri mahkeme desyalarını teker teker gözden geç.rmişler ve Menard İ2hine bir hüküm verm şl:rdir. Bu ani hükümden haberi o m.yan Menard, geçen - hafta beraeti ve hipisaneden kurtul- duğu tebliğ edildiği zaman birden şaşırmış, ne söyliyece- ğini ve ne yaptığını bilmiyerek dalgın dalgin — etrafına bakin: mıştır. Parisli bir muhabir, Menardı hapisten çıktıktan sonra evinde ziyaret etmişt'r. Muhabir tahas- süslerini şöyle anlatıyor: — O gün çiftlikteki evi dört taraftan kapalı bu'dum. Avluda falan kimseler yoktu. Acaba Menardın evi burası değil miy- di? Kapıyı ittirdim. Bir kadın karşıma çıktı. Gözleri gök ren- ginde, yözü çilli, iri bir kadın! Bu herhalde olacaktı. Tahmi doğru çıktı. O beni doğruca kürek mahkü- munun yanına götürdü. Burada hakikaten hazin bir manzara ila karşılaştım. Saç- ları ağamağa başlıyan ürkek nazarlı bir adam, beş çoçuğun ortasında kuzu gibi oturmakta el'an saadetinin verdiği sarhoş- luk içinde yarı mesud, yarı hayran ns yapacağını bileme- mekteydi. Bir aralık bana doğ- ru dördü: — Mazur görünüz beni, dedi. Henüz evime alışamadım. Ken: dimi el'an hap'shanedeyim san- yorum. Dündenberi © kadar ağladım ki.. Bir an durdu: R — Çocuklarımın fiçinde beni tanımıyanlar bile oldu! Bilhas- sa onların devamlı hıçkırıkları beni çok yıprattı. Madam - Menard çocukların- dan hiçbirini hapishaneye gö türmemişt — Evet, hiç — götürmedim, dedi. Çünkü çocuklara kötü hatıralar vermek istemiyordum, er geç kocamın kurtulacağından ve onun tamamen masum oldu- guna kendim kadar emindim. İnsan, bir. kişinin şehadetile nasıl küreğe mahküm olabilir? Çocukların kahkahalarına ka: rışan — kalın bir ses aşağıdan aksed yordu: — Oh. Tarlam, bahçem, evim! N.hayet bunlara kavuş> muş bulunuyorum! Yarın çocuk- ları mektebe gönderelim. Artık onların tarlada çalışmalarına lüzum yok, Ben hemen tarla işlerine başlıyacağım. Çocuklar sanki tekrar ellerinden — aldıracaklar- miş gibi, onu sıkı sıkiya tütü- yorlardı, Menard ağır ağır söylendi: — Zavalir çocukların! Giae- şin altında onlar için sabahtan akşama kadar evelce çalışırdım, fakat o zaman şimdiki gibi be: yaz saçlarım yoktu. B:ıııdın sonra da ayni faaiyeli göstere- bilecek miyim bümeml. | hilsrail hikâyesi: LETTRTER AT TERERR — — — ; n yare e 2 Nisan 10 Papa(YŞikste Kente C:llâd, cebinden bir ustura çıkardı.. Meydanı dolduran halkın hınçkırıkla- rı yükseldi. Bu dilencilerden birisiaın, pâ- pa Sikste-Kinte olduğunu söy- lemeğe hacet yoktur. Papa, de- rin bir teessürle ihtiyarın ya- nından — kalktı. Ona Allah - marladık dedikten sonra Muse- vi mahallesine doğru topallıya Tam bu esnada idi to tarafından koşarak — gelen genç, güzel, parlak gözlü, kara ve uzun kirpikli, yuvadan şen kuş yavruları gibi kendini bir taraftan —diğer tarafa atan fevkalâde cazip bir kızla papa Sikste-Kinte yüz yüze geldi. Kız, hakikaten şaşkın bir hal- deydil! Sikte ona doğru koştu. — Yavrum, çocuğum! diye bağırdı. Fakat sesi duyulmamıştı. Bir daha bağırdı: — Kımm, kızım! Güzel kız, sesin geldiği' ta- rafa döndü. Karşısında eski el- biseli, ihtiyar bir dilenci gördü. Kendisinden ne istiyordu! Göz yaşlarını güç zapteden kız, dilenciye sordu: — Beni niçin çağırıyorsunuz? — Belki bir yardımım doku- nur kızım. Sizi çok müteessir gördüm. Güzel kız önüne baktı: — Derdim o kadar büyük- tür ki, sizin gibi zavallı — bir ihtiyarın derdime çare bulaca- ğgına hiç ihtimal veremem. — Niçin böyle söylüyorsun yavrum? Bazan en büyük yar- dımların — küçükler tarafından yapıldığını biran — hatırından çıkarma.. Anlat bana derdini.. Skte, bu dilbor kızın ıstırabını dinledikçe dehşetten gözleri açılıyor: Tenrının önü- ne çıkardığı şu bedbaht - için dualar ediyordu. O, Yessica, yani Comte An- tonionun —göz koyduğu Beni İssail güzeli idi. Tesadüfün bu cilvesine papa hüyretler eder ken, sırf iffetinin — muhelazası uğrunda kızın gösterdiği ahlâki salâbete ve babasının da: — “Kızlmın namusunu mah- vetmekten ise, Antonionun kal- bimin üstünden yüz dirhem et almasına memnuniyetle razıyım.. Suretindeki israrına sonsuz takdirlerle bağlanıyordu. De- mek ki Romanın meşhur ve asil şövalyesi Comte Antonio, memul edildiğinden daha fazla hakiki bir canavardıl. * (Mücrimler meydanı) daha sa- bahtan mahşere dönmüştü. En asil ailelerden —tutunuz da, en basitlerine varıncaya kadar bir sürü insan siyasotgâhın bulun- duğu yeri dört bir taraftan kuşatmıştı. Birden, bnlerce ha'lkın.ara- sından bir kız peyda oldu. Bu babılarını |kz, dilber Jess'ca idi. yanakları alal, saçları darmadağıa, deli gibi — babasının — arkasından koşuyordu. Babası Shylcek, sapsarı ren- gi ve titriyen vücudi'e süngülü- ler arasından geçti. Onu büyük bir kürsünün üstüne çıkardılar, İht'yar ve zaif göğsünü açtılar. Ortalığı ölüm sükütü sarmıştı. Herkes susuyordu. Yalnız si- yasetgâhin dibinde bir genç kız n n Papa bağırdı: Antonio, sana Irfan Hazar haçkıra hınçkıra ağlıyor, sesi bütün meydanlığı inletiyordu. Antonio, maiyeti erkânile bir- likte ve atının üstünde tam bir şevket ve kudret timsali halinde kurum kurum kurulmaktaydı. Seylockun göğsünü elile yok- hyan cellâd. ise, ka.bten yüz dirhem et almasını pek becere- miyeceğe benziyordu. Becerse dahi ihliyarın yaşa- yacağı şüpheliydi. Cellâd, yavaşca — cebinden keskin bir ustura çıkardı. Bu defa hiçkırıklar yalnız güzel Jessicadan gelmiyor, namuslu ve merd Shylocku seven hem: dirhem et) affetmeni söyliyornm; yoksa, tavsiye ediyorum; yoksa... — Evet yoksa... Bu sırada papa, kalabalığın ta ilersinde duran senato aza: larına bazı işaretler yaptı. Se mato azaları ikişer ikişer papa nın huzuruna geldiler. İşte bun: dan sonradır ki papa Sikte ta- rihin o Mmeşhur hükümlerden birini şu suretle verdi: — Romalılar! Burda ölmek üzere bulunan Shklock, bilâ kaydü şart masumdur. Vak'anın bütün tafsilâtın: Senato azasına dört saattenberi anlatmış bu- lunuyorum. Kızının - iffetisi pas yımsl etmek bahasına babayı öldürmek istiyen bu şerelfsiz ve a'çak Antonio gerek — allah nazarında, gerekse mukaddes şehrilerinin tıkanık gögüslerin- den de kopup geliyordu. Ustura — vazifesini üzere ete deyi esnada, halkın ortasında deh- şetli bir karışıklık oldu. Herkes geri geri çekiliyor, siyasetgâha doğru yaklaşan” meçhul — bir adamı yerlere kadar eğilerek kemali tazimle selâmlıyordu. Bu kimdi? Seri adımlarla yürüyen — ve gögsündeki altın kordonu par: maklarile çeviren bu meçhul adam papa Sikste Kinteden bişka kim olabilirdi? O, doğrüca mücrimler - tah: tasının üstüne çıktı. — Yüksek sesle Comte Antonio'nun bu- lunduğu yere doğru hitap et meğe başladı: — Antorio, Comte Antoniol Size soruyorum: Bu zavallı Musevinin suçu nedir? Antonio başını yukarıya kak dırarak ve gürürüna zerre ka- dar helel vermiyerek cevap verdi: — Bana olan borcudur. mu- kaddes pederl — Ne kadar? — İkiyüz liral, — Onu şimdi tedive ediyor- lar. Zavallı Shyloeku affediniz, Onun canına kıymayınız!, — Affetmem mukaddes pe- der! Shyloek bana kalbinin üze- riaden yüz drhem et vermek | mecburiyetindedir. Mademki borcanun müayyen — mübletini Roma hukuku nazarında tama- men suçludüur. Onun sirf bir masumeyi elde Jetmek kasdile oynadığı kanlı rol hepimizi iğ- rendirecek derecededir. Ey Ro- malılar! Senato — ve hkeme azalarile bizzat ben, bı şe GÜ İ Ha d MA ÜnEn DKAkürüğerü zf Gi D yti KSD aeiT D 'egestlek Ö, hadet ederiz ki, kalbinin üze- — rinden yüz dirhem et alınmak üzere siyasetgâha — sevkedilen bu müsevi küllyen ve tama: men bi günahtır. Sefil Antoniol seni bulunduğum yerden Roma halkının adaletine tevdi ediyo. rum. Eğer onların bana itimat ları varsa senin cezai — sezan, burada ve şu anda vermekte biran tereddüt etmiyeceklerdir. Papanın bu hitabesini derin ve uğultulu bir gürültü tak p etti. Beş dakikâ sonra Compte Antonio, çekilen kılıçların sivri uçları arasında 5 yasetgâha ge- trilmiş, Şylock ise gögsü açık bir vaziyette idam tahtasından aşağıya indirilmişti. Papanın âdil hılğ tarafından lâhzada yerine getirildi. Romanın asil ve meş- hur şövalyesi Comte Antonio Siyasetgâhta ve halkın gökleri tutan alkışları içinde çırpınarak $00 nefesini verdi. Evet, adalet tamamlanmıştı. Papa Sikte K nte mücrimler tahta: an aşağıya inerkeo, vaz'fes.ni ilfa etmiş bir adam huzürile Antonionun de lik deşik edilmiş cesedine uzun uzün baktı ve sonra İerledi. Üaeelenimm süsük ü Taşla yaralamak geçirmiştir. Kanunma tatbikini rica ediyoruml, — Antoniol Sana affetmeni | Kahramanlar mahzllesinde Hüseyin oğlu Ahmet,taşla H seyan kizi Necmiyeyi başından haf f sur: t.e Yaralamıştır. hükmü binlerce — üe *

Bu sayıdan diğer sayfalar: