11 Haziran 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

11 Haziran 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee eT var Sahife Y — Z Duvarların taharrisinde “Margaritin âşıkları” da faaliyete geçmiş bulunuyorlar ANADOLU Dilber artist hırsı- zın biri imiş Zencire vurulmuş cesed? — imdi bir manastra Parmağında elmas yüzük vardı Bu kadın,kocasıEmiri aldatmıştı. Markiz dö Pompadurun koleksiyonundan çok kıymetli bir heykel de bulunmuştur Margaritin âşıkları: Fakat duvarlarda sakh bütün ha- zineler henüz bulunmuş değildi: Fransanın her tarafı hazine anyan- larla doludur. Bunların arasında bir çoğu, ellerinde hazinelerin bu- lunduğu yerlerin plânları olduğuna kanidirler. Valloride bir Amerikalı, bir ra- kas yardımiyle hemşerisinin evin- lde Romalılar zamanından — kalmış bir hazineyi arayıp duruyor. Tuluz vivarında bir evin mahze- ninde geçenlerde bir altın - saliple beraber - 1814 de yapılmış bir plâ- ni ihtiva eden bir — şişe — bulı muştur. Bu plân, 1814 de İngi ordularının Tuluza yaklaşması üze- rine bir zenginin altınlarını sakla- dığı yeri gösteriyor. Fakat plâna rağmen hazine bulunamamıştır. Hazine bulunduğu halde dahi evin sahibi ile kiracılar plâna sahip olmak için — uyuşamamışlar — ve Paristen bir manzara , Geçenlerde Fransada bir duvar| — Prenses Dö la Moskovanin içinde hazine çıkmıştı. Pari Suar heykeli Rezetesinin bir muharriri bu hu-| — Lafayet sokağının açılması müna- fusta bir röportaj yapmıştır. Bunda | sebetile prenses Dö la Moskovanın İyor ki: babasından kalma evinin yıktırılma- 1861 de Diyonda Lui Antuvan|sı llü)ıımgî:ı:ıiui. Ş inde bir Fransız öldü. Bütün ser- uvarlar yıkılırken bir duvarcı, Veti, emlâki karısına kaldı. duvarın içerisinde Markiz Dö Pom m:!h%mye çai lıakı:umıuglnıdı_ lk(.ıdm Diyondaki evini 1882 de'padurun koll:kıiyuıı]ıkrcıîıdın çıkmxl;' değl dîme Mols Bi Yeteile Oktor şardiye sattı. Doktor yeni al-| çok kıymetli bir heykel buldu. Ve p eidire diği evi tamir ettirmek istedi. Dış ta-| heykelin kıymetinin yarısını istedi. | Sonra *M“Efğ';'; ;e!";g” YA Mirat bitti. Büyük salonun duvarla-| Mahkeme verdiği kararda «heykel "-—k's'.m—i'îso beclak SeRER U nın alt kısmı tahta ile kaplıydı. Ye-|hazine değildir, binanın sahibine Üı a milyonluk servetini Bi ev sahibi <bu tahtaları kaklırınız> |aiddir.» dedi. zmaer ÜĞ yayyrenl l eee çe Herini vermişti. Tahtaları söken ma-| — Zincire vurulmuş iskelet — |Kardinal Rişliyö - kontu Bastil ha- oz duvarın içerisinde bir oyuk|' 1919 da, çok tanınmış bir Fran-| Pisanesinc "km'; * 'î'oy'; pt 'Ölnîil. Daktora haber verdi. sız avukatının annesi Tıînuıkn ğ :;:“hd':hî' tMmeraj ’:zmeaı: isi beraber oyuktan birkaç me-| yük bir Arap evi satın almıştı. Evi ©Yamıs, ğ y torba çıkardılar. Torbalar bağlan-|tamir ettirirken taşlıkta” ameleler- | YAsiyetnameye — hazinenin bulun- * y ğ * öa-|duğu yerin bir — krokisi de ilâ- e akala Te d içen Üİ GÜÇ Meğa vundei Böatetr v apialml İşie lkmiyarite eli ları o tarihtenberi bu hazineyi aramak için boşuboşuna — birçok toprak kazdılar. Margaritin — âşıkları tabirini l inde gu cümle yazılıydı: «Bu da bir thlu ve mücevherler benimdir. 'cakları M. 1810. mayınız. , tun alem olmuş bir tabirdir. —Bu hazi- neyi bulmak için teşekkül eden irketin — ismi de — <Mergaritin âşıkları» dır. ? eşya elmaa ve zümrü | İ man hazinenin kıymetini 800 frank tahmin etmişlerdi ldlMııı.ıu..,g işe el koydu. Hâzinenin i Antuvanın annesinin büyük ba- Basma aid olduğunu tesbit etti. Dok- T ve marangoz Fransız medeni ka- unun 707 inci maddesine daya- harak bu paranın yarısını istiyorlar- g— Diyon mahkemesi bu paranın ö- h_'lün varislerine sid — olduğuna Üükmeltti. | parlıyordu. n Cîelet bir kadın iskeletiydi. Tet- kikat yapıldı. Tunusta eski bir âdet olduğu anlaşıldı. Kocasını aldatan kadınları Tunuslular bu - gekilde öldürürmüş. Bu kadın 1820 de Tu- nusta yaşıyan bir Arap emirinin karısıymış. -Kadının varisi olarak kimse — müracaat etmedi; , mahkeme mücevheri bina sahibile amele arasında taksim etti. Mücev- ber 180,000 franga satıldı. Dr. Fröyd Viyanadan nasıl ayrıldı? . . . . Evinde taharriyat yapmış, servetini al- mışlar. O aldırmamış, fakat bngün hasta vaziyette bulunuyor EREDÜ jmüşkilâtı içinde biran bile iradesini KA € ayni gazeteye göre, Froyd, Alman polislerinin evinde yaptıkla- rıtaharriüyata, hiç hiddetlenmeden, bizzat nezaret iştir ü güruür ve iftihar duyur- duğu Viyanadan sekiz on gün evel ilirken yeniden - tahkirı ğra- Hat Tokkdlkso'yark gükün; v miş ve kendisinden istenilen ağır vergileri Mmüstehzt — tebessümünü bozmadan ödemiştir. Onun hayatı- na nihayet ivermek için elindek servet alınmıştır; fakat Fröyd her- şeye mukavemet göstermiştir. O, bu vaziyette iken başına bir| de hastalık gelmiştir. simdi, 82 ya- şında olmasına rağmen, — ameliyat edilmek mecburiyetindedir. — Sâkit B & B Fröyi. hastalığını îveılden tahmin m meşhur tıp ve psikoloji üs-|ederek alkdığı tedbirlerle, onun iler- n udlarından Dr. Froyd, kütüpanesi-İlemesine mani olmuş - bulunuyor | GteSi menfaatine, ŞÜĞ i':- ve eski Mısıra aid antika esya|Dr. Fröyd, şimdi Londrada bulun-|Dha evel İstanbulda yapılan — gü eksiyonunun bir kısmımı — kur-|maktadır. Bundan sonra neredejreşte Kı:ı Ali, ikinci devrede ııı.i- Yağa muvaffak olmuştur. -Onun)oturup ne ile iştişal edeceği belli|!âp olduzu için şimdi yapılacak gü- döltdidir diye Viyanadan kovul-|değildir. reş revanş mahiyetinde olacaktir. Sünu ve busuralarda hasta bu-| Fröyd, şark-Ekspresiden ilk de-|Her iki pehlivan kendilerine güven-| da b:'î:ım radyo haberleri arasın-|fa Pariste indiği zaman, kendisini,| mekte berdevamdırlar. buki © lı Mehmed, Tahsin, pehlivanlar Kayra Ali pehlivan Doktor Pröyd prens Jorjla beraber Ka Avusturyadan kovulan — asrımı- gün evel vermiştik. Hal-| birkaç ilim adamlariyle beraber Yn: Civar vilâyet, kaza ve köylerden son gelen Fransız gazetele-|nanistan prensesi Jorj karşılamış-|süreşleri görmek için pek çok seyir- vwaziyetinin — bütünltır., ci geleceği tahmin edilmektedir. Ma çekilmek üzeredir Rehibeliğe çekilecek olan artist işte budur 1924 senesinden 1926 senesine | »; kadar Paristeki Foli - Berjiye ve gazino barlarının en fazla beğenilen yıldızlarından Termen Sonbei, rizamanda jimnaz ile variyete ti- yatrolarında komedi veya dram rol- lerinde de muvaffak olmuş bir ar- tist idi. Şerefine ziyafetler tertip edilen, son derece şımartılan ve mücevher- lere garkedilen bu artist, Davil ve 'Tüke barlarının harp sonu kralçele- rindendi. Bu kadın birdenhire gözden kay- bolmuştur. Fakat çok'geçmeden, onun uyüş- turücu içki kaçakçılığından vo hır- sızlıktan hapse atıldığı meydana çık mıştir. Bu artist, hapishanede bir müddet yattıktan sonra, delilik alâmeli gi terdiği için timarhaneye nak Fransız adliye bakanlığına gönder- diği bir mektupla, kadınlar manas- tırma girip rahibelik yapmak İst diğini bildirmiştir. Yarınki güreşlere bü- yük ehemmiyet veriliyor Halil, Mehmed, Süleyman, Vasfi, Buca- Hüseyin ve Ömer da geldiler Tekirdağlı Hüseyin poklivan — nisadan gelecek ziyaretçiler için pa- zar günü Manisadan şehrimize husu | ta bunu söylemek biraz tuhaf da olsa- İsi bir tren tahrik ettirileceği haber|aşk büyük bir ruh hâdisesidir. Eğer ialınmıştır, Tekrdağlı Hüseyin - Kara Ali gü- İreşinden evel Manisalı Halil ve Mol- la Mehmed, Tekirdağlı Süleyman ve Vasfi, Bucalı Mehmed Tozkopa-| zımgelirdi. Türkiye başpehlivanı Tekirdağlı|ran ve Tahsin, Hüseyin ve Bucalı Hüseyin ile Bandırmalı meşhur peh-|Ömer pehlivan aralarında güreşler livan Kara Ali yarın saat on beşte|yapılacaktır. Daha iki meşhur peh- Alsancak stadında İzmir askeri has-|livanın da bugünlerde İzmire gelme- si beklenmektedir. Tekirdağı saylavı B. Şevket te güreşler için şehrimize gelmiştir. ——— —.. Tayin Defterdarlık muamele ve iz- tihlâk maliye tahsil — şubesi tahsil şefliğine Maliye Vekâleti Mili emlâk memurlarından B. Feyzi tayin edilmiştir. $ Kemal Bilbaşa tahammül |hizkârlar değildir?, Onlar (nesicleri- edilmez bir sıkıntı olurlar. Hayat de- | nin açlığından sızan dahili hormonla- Kişen birşeydir. Ve çeşid zevk almak |rın budala ettiği zavallı körlerdir. On- Arzular zevk vermedikçe için saatlerimiz sayılıdır. Maziye ba- karak hasretin zevkiyle avunacak, halin ölü arzusiyle başbaşa kalacak çağda değilim. Henüz — ihtiyarlama- 'dım. Ve ben de her genç kadın gibi ihtiyarlıktan korkarım. Düne kadar saatlerimin neşesi hiz. Fakat dizlerime en hız verici ha- rareti- sunan dudaklarınız. benden ebedi aşk istediği zaman artık neşe 've eğlencenin nihayetd erdiğini anla- dım. Çünkü bu andan itibaren erkek kadmna sadece ıstırap verir, Ben izdi- vaçtan bunun çin korkarım. — Onun için dostum, —münasebetimiz burada bitmeli. Ben sizin hülyalı ruhunuzun çiçeği değilim, zakkum gibi bir defa arzu edilmek ve bir defa kullanmak- tan haz duyarım, Gençler — bilhassa genç erkekler kendilerini avutmasını er. Size iyi günler temenni ede- lar hakikati göremiyecek kadar fan- tezi ile meşbu olurlar. İlk sevgilimi hatırla!. Karyolanda sabahlara kadar sana derdini söyleten ve seni ağlatan kadın (beni affet ve hürmet ettiğim refikamı mevzuu bahsetmeme — müza- üde et) kaç ay sana büründüğü huşu- netle mukavemet edebildi. Her sabah bu seslerin biraz daha berruklaştığını ve nihayet onun eti ile seninki arasın- da 7hiçhiı- fark olmadığını unlamadın mı? Senin söylediğin kadına gelince; onun ruhunda yaşadığını — göylediğin gey, yanılıyorsun; aşk istirabi değil. dir. Ensicesinin lüzumundan fazla! tatmin edilmesinden doğan bir iç sı- şiklik isterler. Ondaki de böyle bir arzudan başka birşey değildir. Bana öyle geliyor ki, kadınlara lüzumundan fazla değer veriyoruz. Kadın da biz. den fazla birşey değil. Bir şarkının dediği gibi: «Bir kadımın kırdığını ötekine te- davi ettirebilirsiniz.> rim, Ah bu mektup!. - Bir alemi ifade ederken nasıl bir dünyayı harap edi- İyordu. İki gün evel cebinde iki nişan halkasile büyük bir kararı Hayrün- nisaya götürürken duyduğu derin sa-| — Rauf bu son cümleye takıldı.. Onu adetle şimdi içine gömüldüğü sonsuz PSK Makul bulmadığı halde Hayrün- asında ne büyük fark vu._.*nhııdan intikam almak istiyen artu- di?. Bu iki kutup arasında — muaz| “7min hoşuna gidiyordu. zam gibi görünen mesafenin ne ka- e-i dar seri aşılabildiğine şaşıyordu, Üç ay Rauf arzularına rağmen Hay Böyle bir kadın üzerine kurmak Tünnisa ile karşılaşamadı. — Karşılaş- istediği ebedi alem şimdi _,,h“._gm.k istiyordu. Çünkü kaçmanın da dan yapılmış bir maket kadar bile *İâka manasını taşıdığını — biliyordu. manalı değildi. Bununla bereber Fakat bundan ziyade başka bir ka- Hayrünnisaya değil, kendisine hid? dinla ona görünmek ihtiyacı Raufa detleniyordu. Bütün bu kurulan ve yı-| Üü Arzuyu veriyordu. Bir gece yeni kılan dünyanın Allahı kendisi idit, — (tanıştığı bir alle ile (....) palasa dan- Bir an için herşeyi unutmağı, bü-|53 giderken Hayrünnisaya tesadüf tün şimdiye kadar iman ettiği hayat “deceğini İsmetin buradaki konuşma- teikkilerini yıkmağı ve onunla bera- larından hisetmişti. Bu tesadüfe çok ber kalabilmeği düşündü. Fakat bu *€Viniyordu. Çünkü beraberinde bu- birşey kazandırmış olmiyacaktı. <. Ay- İunduğu kız-Neriman- güzel ve zarif — #üdüküt» peşinde olmadığını söyliyon bu kadın ayni ge- yi yarın daha yüzsüzce suratına karşı ecek değil mi idi? O halde bu- n olanı tekrar ettirmeğe ne lüzum vardı? İsmet te buna yakın şeyler tahmin ediyor, fakat Raufun Hayrünnisadan nefret edip etmediğini — heaaplıyamı- yordu. Ya Hayrünnisanın dediği olursa!. Ya Rauf Hayrünnisayı ol- duğu gibi kabul ederse!, Bu anda düşündüğü vaktile kendisinin de is- tediği bu idi; Raufu kendine benzet- mek., Safiyetinden uzaklaştırmak... Fakat bunu şimdi tasvip etmediğini hayretle gördü. Bu sırada odacı bir- misafirin İs- metle görüşmek İstediğini haber ver- di. Bu adam İsmetin eski mektep ar- kadaşı idi. Civar kasabalardan biri- sinde muallimdi. Ve arada sırada şehre inince kendisini görmeğe ge- lirdi. se de malikti. Ve bu gece iki garkı söylemesi için kendisinden ricada bu- kunulmuştu.. Bunun Hayrünnisa için nasıl bir darbe olacağını düşünerek memnun oluyordu. Hayrünnisa İsmetle beraber gel mişti. Rauf onun bu gece kiyafetine fevkalâde itina ettiğini memnuniyet. le, biraz solgun gibi görünen yüzün. de daha manalı bir güzelliğin bulum- düğünu ve ondan mahrum - kalışını esefle gördü. Hayrünnisa Raufun — masasına te- cessüsünü gizlemeğe çalışarak — genç kız üzerinde birden durarak — haktı, Rauf bu bakışa — tesadüfen gürmüş gibi zarif bir tebessümle ve gayri ihti yari bir reveransla mukabele etti. Rauf Nerimanla fevkalüde meşgul sa kaldırıyor, sik sık büfeye götürü. yordu ve firari bakışlarla da Hayrün. Iuis&uın sinirli parmaklarla kolyesile N ğ ü ” dağını, kahkahalarında bile bir Misafirin buraya gelişi çalışmağa B » bir an famla irdi. Önu bepai te- sinir hareketi mevend olduğunu, 'nıyordu. Hatır sordular, sigura ikram "";“"'_: rg:: ;m:!im&ıâmwr;î ettiler. Rauf işile meşgul görünüyor-| ye e ir kasal kıymetli genç amatör — san'atkârlür- du. Misafir badan malümat vere a iki günlük hâdiselerden — bahsettiler. dan Bayan Nerimanın bu geceye z a. Şarkile venk vereceğini müjdeledi. Min Sonra da, akşam gördüğü filmden in- şler çırpmmtar Ran€ n tıbalarını anlattı. Ve dedi ki: Iun"dîkhıtiıdıhı İyi celbetmek İçin — Anlaşılıyor ki sevgi et ve sinirin Norimanı bizzat piyano başını götür. — güslenmiş hayvani arzularından baş- gy ka şeydir. Bana öyle geliyor ki-bu yaş| — «Sevgi bir bahar şarkısıdır. Genç ve samimi dudaklardan külür. fiziyolcik şartlar tatmin edildiği Za-| —Yaşamak için onun muhtaç olduğu İman ruh süküna erseydi, filmde oldu-| Ebediyen bağlanan ruh sende var ğu gibi, en zevkperest muhitlerde p sevgili? dünyanm her türlü hazlarının senfo- nisinde yaşıyan kadınlara şaşmak lü-İkın çağıdır. Aşkla çağlamıyan kalpler Tamet Raufun alâkalandığını tah-| — Son günlerde bu m ; min ettiği bu konuşmadan istifade mini tutarlar, evalmin mate-, ederek ona telkin yapmak istedi ve: — Fimler halk içindir dedi. Kültü-'derken rünü, dünyamın bir para ı'hîmllğmlw anlıyacak kadar genişletmiş insanlar için bunlar saçma şeylerdir. me. da hiçbir şey maddemizin haricinde değildir. Besleyici maddeleri rum halinde kanıma verdikleri müd- kalktığını, İszmetin onun kulağına hir hatırlamak ne saadettir?> Şarkı terarlatıldı. detçe midemde hiçbir istırap çekme- sey fısıldadığını, fakat Hayrünnisa- — diğimi hastanede yattığım yıllardan nım hareketsiz durduğunu farkotti. bilirim. Aşk, cinsiyetin açlığıdır.Has- Daima melânkoli içinde yaşamız per- - £ kıntısıdır. Arzular tok oldukça değie — olmaktan buşka tatli bir soprano se- —— görünüyordu. Ve onu hemtti her dan« dö. | «Oh.. Ben gencim, gençlik bahar s4 — Yaprakların döküldüğünü seyrek — Bir zamanlar çiçekler - topladığım — | Rauf Hayrünnisanitı dalgınlaştığı. * Se- nı, göysünün derin bir hüzünle inip Şarkı ince bir ton üzerinde niha- ta denecek kadar sevenlere - bakın..'yetleşince alkışlar masalardan dükül. — Üi şlllümiü v len d lüree n seneie Te eeei leraz eee relln,

Bu sayıdan diğer sayfalar: