12 Haziran 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

12 Haziran 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hamilton, karşımında Vilyam güzelliği Mmıştı. Yeğeni (çarl Grevil) i bir tarafa çekerek: — Sen deli değil, alçak bir adam- wn, Zira bu derece g5 :| bir kadını benden saklamak istedin. Bu hare: ketini, hiçbir zaman unutmıyaca- ğim!> Diyerek teessürünü göstermişti. Emmanın Londraya avdetinden sonra Napoli sefiri, evden çıl mağa, süvarelere gitmemeğe ve da- hayran kal- vetlere icabet göstermemeğe başla-| Mmıştı. Vilyam Hamilton, Emmanın gü- zelliğine ve hele şarkı söylemesine Mmeftun olmuştu. O güne kadar binlerce güzel ka- dın görmüş olan Napoli sefiri, Em- Manın emsaline tesadif etmemişti. Hamilton, <«genç» — denebilecek çağa çoktan veda etmişti; fakat, ta- vurlarındaki nezahet, ruhi asaleti ve yükşek terbiyesi, en güzel kadı- hm sempatisini çekmekten geri kal- Vilyam Hamiltonu gördüğü dakikadanberi, ona karşı derin bir saygı beslemeğe başla- Mmıştı. (çarl Grevil) in evde bulunmadı- Bi zamanlarda; Emma, Vilyam miltonla karşı karşıya gelerek, şez- konklara uzanmağı, dereden - tepe- den konuşmağı âdet edinmişlerdi. Vilyam Hamilton; Napolinin ta- bü güzelliklerini, Vezuv yanar da- Bimı, mavi denizini ve lâyüad çiçek- lerini medhettikçe, Emmi i le dinlemeğe ve Napoliyi önüne getirerek, bu şehii binde bir tahassür duymağa baş- hamıştı.. Vilyam Hamilton, Londrada bır Müddet daha kaldıktan sonra, Na- M ':gll ive avdeh etmek küzamanu hias, Mistr Yeğeni (çarl Grevil)in evinden ay tilrken, güzel Emmanın elini sık- mis ve; — Birkaç hafta bizde misafir kal mak üzere Napoliye gelmelisiniz. Sefarethane binası, cenubi - İtal- Yada emsali bulunmıyan çok muh- teşem bir saraydır.» Demişti. Emma, Napoli sefirinin bu nazi- kâne davetinden dolayı fevkalâde mkm"“m olmuş ve tebessüm ede-| Tek: Evet, Greville beraber birkaç ğün için sizi rahatsız etmek isterdik ğrusu.> Diyerek, Muştu. Vilyam Hamilton, güzel kadının #özlerinden pek memnun olma- mıştı. Bir lâhza düşündükten son- Ta: — Yalınız da gelebilirsiniz» Demişti. Emma bu sefer, Napoli sefirinin yözüne hayretle bakmış ve mütea- — (Gıcvıl) Londrada yalnız na- *l kalabilir?> Diye mırıldanmıştı. Vilyam Hamilton, Emmaya der- hal şu cevabı vermıçh — (Grevil) in işi vardır. Neza- Nigıı kendisine mezuniyet vermez- mukabelede — bulun- Nıpolı sefiri birkaç gün sonra Nıpohye avdet etmişti. birkaç gün geçmeden, "mlız kabinesi değişmişti. j (Crevil) bir gün Emmayı yanı- Ta çağırmış, biraz düşündükten —— Masraflarımızı tahdid etmeli- Yizt> Diye mırıldanmıştı. Bu sözler, Peden icap etmişti? Güzel kadın, İN Ciheti düşünmeden tevgilisinin ine hemen mutavaat etmişti. O gün, iki savdazede arasında şu vere geçmişti: — Tahdid edelim (Grevil), maa- haza ısraf ettiğimiz de yoktur. Yal- Diz anlamak istiyorum: Sen, bir Bitğündenberi çok' düşüncelisin, B ;l'ıı'? Sana birşey mi oldu?Bana ! © ; — Ne olacak, yeni hükümetin '?ııeıı benim kanaatime - uygun 'tor. Onun için istifa edece- Bi Emmanın | a- san'atkâr da, > | (Grevil), bir iki gün*sanra, Ha- riciye - nezaretindeki — vâzifesinden istifa edip çekilmişti. Babasından kendisine kalmış olan ufak tefek âkar, ev beslemesine kâ- fi gelmemişti, bu itibarla, (Crevil), aradan çok geçmeden, parasız kal- mıştı. Bu vaziyet karşısırlda (Gre- vil)e herkesten evel yardım eden, ressam — Romney - olmuştüu; — fa- kat, o sıralarda ressam meraklıları azalmağa — başladığından, — büyük az bir zaman sonra (Grevil) e ancak ikraz yolile para verebileceğini bildirmişti. | Dünyada, uzun müddet borçla | İyaşamak, hem ayıp ve hem de im-| kânsızdır... Zaman geçtikçe, (Grevil) in ma- K sıkıntısı da artmağa başlamıştı. Hariciye nezaretindeki vazifesine muzafferen avdet edebilmesini te- min edecek olan siyasi değişiklik de, âdeta muhal olmuştu Bu vaziyet karşısında, Grevil için, bir felâh çaresi kalmıştı: | “Zengin dayısının ölmesi ve ken- disinin mirasa konması!.. (Grevil), bir gün dayısına- bir mektup yazmış ve mali vaziyetini uzun uzadiye bildirmişti. (Vilyam Hamilton), yeğeninin bu mektubuna çok geç cevap ver- | mişti. 1785 temmuzunda — yazdığı | mektupta: «Azizim (Grevil), Emmayı, Na- ünLe Belçikada lar nasıl İçalışırım; : lolamazsam sen Napolide bir buçuk ANADOLU Nakleder: Kâmi Oral poliye celbetmek benim için müm- kündür. O takdirde, sen de ara sıra buraya gelir ve kendisini görürsün. Zira, bana karşı bir saygı besliyor- sa, seni de çök fazla seviyor. (Grovil); bir gece, güzel Em- mayı hararetle öptükten sonra: — Dayım, seni sabırsızlıkla bek- liyor hazır ol, bu günlerde Napoliye gideceksin!> Demişti. Emma, (Grevil) in yüzüne dik. katle bakmış ve telâşla sormuştu. — Sen gelmiyecek misin?> (Grevil), sevgilisinin bu sualine gu cevabi vermişti: — Ben, senden sonra- gelmeğe fakat, buna muvaffak ay kadar kalır ve sonra dönersin..» Güzel Emma birkaç gün sonra, annesile Napoliye — müteveccihen yola çıkmıştı. çok sevdiği (Grevil) den ikinci defa olarak ayrılmak, güzel kadını fevkalâde müteessir etmişti. Bu se- ferki ayrılış; onun ruhi haleti üze- rinde büsbütün başka bir tesir bı- rakmıştı. Londradan ayrılırken, çok ağlamıştı. Sevgilisine bakarak: — (Grevil), mümkün olduğu- |kadar çabuk gelmeğe gayret et!» Sözünü bir kaç defa tekrarlamış- . İki'sevdazedenin ayrılışı, cidden hâzin olmuştu. — SONU VAR — bekâr kız- evlenir? ti Şarkılarından bir parça: Gençliği boş geçirmeyiniz!,, Belçikanın Ecaussin şehrinde bir âdet vardır. İlk delfa 1903 tarihinde kabul edilen bu tea- mül, genç ve gizel kızlar tara- fından her yü — kutlulanmakta ve gttikçe de rağbet bulmak- tadır. Zamanımızın garib cilve- olan bu toşekkül, evlenecek olan kızların bizzat (evlenme propagandası) yapma- ları ve © gün leri — ziyafete ibarettir. Belçikanın arzu eden erkek bekârları © gün Ecaussinde toplanırlar. Kadın reisin verdiği bir konferans ile ziyafet açılır. Bu konferansta, bekârlığın tena- lığı, evliliğin Saadeti, — genç yaşta elde edilecek zevkin kıy- meti ve ihtiyarlığın felâketi birer birer zikredilir, Şebrin sokakları © gün için tamamen donatılır. Genç kız'ar, dizi dizi ve elleri de mücsse- selerinin firmaları bulundukları halde mahaileleri dolaşırlar. Bilhassa mus.ki, dans, müte- ! ledenler, hatta ona k.zan Belçikalı- lar da vardır. Lâcin, gçe hafta gağırmalarından nevvi oyunlar, şarkılar bütün gün ve bütün gece devam eder.Filhakika bu toplantı ile alay yapılan şenl.kte, 1720 de d3 ok duğu gibi birçox erkek bekâr- lar güzel eşler bulmuşlar, şen ve şatır memleketlerine avdet etmişlerdir. Bu izdivaç müessesesi —inhi- sarcı değ İdir. Yabancı memle- ketlerden de buranın müşteri- leri vardır. Ezcümle, Fransız, İngiliz, hatta Meksikalı kızlar: dan - bile, bu müessese sayer sinde koca bulaalar — vardır. O gün içia duv ırlara yapıştırılan ilâalarda bilhassa şu satırlar uıırıyıllı görülür; dıı( lı.ı.knııx. asadetin — şarkısı- » İstemi yene birşey verilmez. Balba vilen yam ü genç kız bulamazsınız. Onu arayınız! Sandetin çıkamı burar dadir.| Doktor: — Eğer şu gördüğünüz resimdeki gibi atletik bir vücude .—u-l hip olabilirseniz, kalp çarpıntılarınız- | dan eser kalmaz!. | Henüz dört buçuk yaşında! Bir» mağazanın önünde — duran| bayana, müstahdeminden biri yakla- şır ve gorar: — Birşey mi satın almak istiyor- sunuz? — Evet bir sepet alacağım. — Ne için, çamaşır için mi? — Hayır köpeğime! —Köpeğinize mi.. Çok güzel sepet. ler var. Yalnız köpek ne büyüklükte- dir? — Honüz dört buçuk yaşındadır! | “Kafbindeki yölü- uramaga—çmışmıu- Mikrofonda — Biz köy kadınları kırlarda çalışmanın ne-demek oldu- ğunu pek iyi biliriz!.. Fransız karikatürü. Seyahat Küçükken Evliya Çelebiye Hızıra- hay-, cüppesine, yeşil sarığına hâyran hay- van bakan Evliya Çelebiye Hızıraley hisselüm- sormuş: — Dile benden'ne dilersen? Korkudan, heyecundan, — sevincin- den zihni karmakarışık olan Evliya Çelebi: Bütün ömrümce saadet dilerim! leyhisselâm — görünmüş. Onun — Bana bir rob almağı bile çok için kendine masraf etmekten hiç ŞAKA Lâf ola! İkimiz-açıkta, enginde olsak Seyretsek bir güneş nasıl batar- mış? Sevişip öpüşsek ve görasek yavrum, İki kalp yanyana nasıl atarmış? * Kürekler bimecal, sandal uykuda, Bir gizli çırpınış kararan suda r geçirsek mahrem kuytuda Anlasak âşıklar nasıl yatarmış? ÇİMDİK Antika saat Bir antikacı dükkânında, dükkân sahibine sorar: — Şu cski saat kaç liradır? — Yüz liral. — Pek pahah.. mıı? — Mükemmel.. Yalnız bunu kullan- mak biraz müşküldür. Meselâ yelko- müşteri Neyse, bari işliyor ,venalar dokuz gösterip te, zil beşi vu- rursa, o zaman biliniz ki saat on iki- dir. Hırsız — Vay, küçük meslektaş daha bu yaştan seni de demir par- maklıklar arasına mı soktular?I. Ehemmiyetsiz!. — Ahi, Para cüzdanımı evde unut- muşum.. — Zarar yok. Siz gazeteyi alınızda, parasını yarın verirsiniz, — Ya bu gece ölürsem?. Ne ebemmiyeti var canım, Beş kuruş zarar ediveririm . Hakim: — Hayret demek sizi aldattı ha? Peki, bu adamım sizinle evlenmek niyetinde olmadığını ne zaman fark d | Kadın — Demek sizi paradan başka hiçbir şey alâkadar etmiyor? Diyeceği yörde, dfli dolaşarak : — Bütün ömrümce soyahat — dile- rim. Demiş. Ve bütün ömrü bundan do layı seyahatle geçmiştir. gördün.. Şimdi apandisit ameliyatı çekinmiyorsun! zaman farkkettiniz?.. Bıyıklı civcivler Bir mecliste oturuyorduk. — 'Tavuk beslemek, civciv yetiştirmekten - bah- du. Palavracılığı ile meşhur a söze karıştı: dedi; bir zamanlar tavuk beslerdim. Bir gün kuluçka yatan ta. vük ölüverdi. Yumurtalar 20 günlük kalmıştı.İki gün daha bir hararet te- min edilebilse civcivler çıkacaktı. Ak- hma kedi geldi! Sarmanı hemen fol- luğs oturttum. İki gün sonra bir. di ne görsek beğenirsiniz? Bıyıklı ve tırnaklı divcivler çıkma sın mı?!... 'Tahmininden çok balık / avlıyan bir balıkçının akıbeti. İdamdaân nasil kurtuldu? Vaktile bir ülkede bir adam asıla- Lâükin, adamı, asacak —olan” heyeti hâkimenin hepside kadındı. Mahküm ortaya getirildi. — Son arsunuz nedi Diye kadın reis ke —ü disine sual söme n çeviriniz —

Bu sayıdan diğer sayfalar: