16 Ekim 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

16 Ekim 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kadınlar telefonla konuşmada rekor yazıyorlar Eski zemanlarda çok konuşm: ni seven kadınlar bir arayâ bol bol çene çalarak rahat ederlerdi. | Bugünse telefon başında utzun z - man çene çâalan kadınlara çok tas lanmaktadır Lohndra posta idaresi ta- rafmdon neşredilen bir brosürde, u- di telefon santrallarında konu-' ! da bir tetkik )ul.ıııml geli lar rasladık : Londranın otomatik — tzlefon kn-, bineleri ön z adam tavrı ta- kınan birer sivil memur ikame edil miş; bu memurlar ellerindeki arek herkesin 'telefonda kaç da kika konuştuğunu tesbit etmeğe baş- lamışlar. Netiçede, telefon başında da kadıtıların erkeklerden çak dalın| fazla konuştuk'lur. anlaşıİnıız. Telefon mökü amelermin dev seri | müddeti teebit edilen adamlarlan| bir tek kişi bile beş ikadan fazla| tonuşmamış. Fakat telefrin kabine-| sine giren bir kadının yatnız bir ki. şi ile tam bie saat yedi dakika kö- nüştüğu görülmüş. Rekoru kıran bu kadından sön: re, yirmi dakika ile yarıttıı saat ara- sitıda konuşanların sayısı bi yekün totmuş. İşin hoş tarafı, kâ » dınların, gözlerinin önünde duran ekısa konuşunuzs levhasına ve di- şarıda bekliyenlete aldırış bile etme meleri imi.. Avusturalyalılar dün- yanın en ubur in- sanlarıdır Avustralyalı yerliler - dünyanın en obur adamlarıdır. Fakat bimlara obur demek te pek doğru olmaz. Çönkü Avustalyallar - buldukları satnen gokzyarlar, soime. da gililer- ce“oklığa tahaminül öderler. Tıpkı develerin &u içişi gibi.. Geçenlerde Malburha gelen bir yerli avcı'*bir gün içerisinde sabal ve akşam bir kaz, iki hindi, ve GÜ santim uzunluğunda bir kertenkele kızarması yemiştir. Cene beş yerli bir oturuşta 150 yumurtayı birden silip süpürmüşlerdir. Hang! kayalet, silâhıin yerini değiştirdi? Bu zabıta hikâyesi değil, bu sıra-| da Belçika polisini çok mesgul eden bir cinayettir. Belçikada Nast şeh- rinde Leman ismindeki karı kocayı komşuları bir kaç gün üstüste gör- meyince Hekek ediyorlar: Filarine girmek istiyorlar. Fakat bütün ka- pılar kapalıdır. Polis, çilingir getirerek kapıları açtırıyor ve yatak odasında karı ile kocanın cesedlerini buluyor. Erkek döşeme Üzerine serilmiştir. Bir tü- Tek kurşunu kafasını patlatmış, ka- dın da karyöla üzerinde yatıyor. O da yanağına yediği bir kurgunla öl Mmüş.. Fakat iğin Muammalı tarafı bu- vası değil... Cinayet âleti olan tüfek kadının sol tarafında duruyor. Hem de dolu olarak.. Zabıtayı meşgul eden mesele şu: Kapı içeriden kilitli olduğuna göre cinayetten #onra içeriye kim girdi ve nasıl girdi? Hiç kimse girmedi ise tüfek nasıl oluyor da dolu bulu: hüyor?. ANADOLU Günlük Sahib ve Başmuharriri HAYDAR RÜŞDÜ ÖKTEM .*oami neşriyat — ve yazı işleri mü- dürü Hamdi Nüshet Çaaçar İDAREHANESİ S-it İkinci Beyler sokak CHalk Partid binasi içinie Telgrafi İzmir — ANADOLU Telefon 2176.. Posta kutusu: 405 ABONE ŞERAİ“ Yıllığı 1409, altı aylığı 89) kuruştur. — Yabena — memleketler için — senelik #bone ücreti 27 liradır l ANLDOLU MATBAASINDA G ASILMIŞTIR. ük bi riyeni bir Almanya doğuyor. 'ııu şey olmiyan Hiller Alma milyon iyondan birdenbire 1 Çekoslovakya bundan böyle ihtiyatlı ya ve Avusturyayla ticarete yolü takip (açık bir ovadır ve ekasen Seyrüsefere düncü Rayha. Yeni Almanyan Cat —e Gönün po. fık m>el:leri Yazan: İ Piyer Deminik Önümüzde Geçen Dp eski Almanyadan büşka bi lüp esk Almanyadan buşkü bir S1 yedi Tafiyon nüfus kazanmıştı; ayhi sene- nin İlkteşrininde de en az iki baçuk n kazanmıştır. Bu suratle Zarlar — atılmışlır. mağ! bir sene içinde Almanyanın nürusu 65 milyondan 75 milyona çıkmıştır. , muvaffakıyet. | Ufusu 15 buçuk mil- 2 milyona düşen, son deröce daralan, Rohemya yay- lasıren kenarlarını kaybeden — ve Brno anda ödeta bir kiskaç İçi- v abnan Çekoslovakya aruk mü- dafaası bir memlekettir. n imkânsız bir bitaraflık muhafaza edecektir.| Ve tabiat onü ancuk Saksonya, Bilize, mah- küm etti, filen Almanyanın ekoho- mik nüfuz sahasına girmekten geri kalâmıyacaktır. Macaristan da edecektir, nter İstemez ayni M aristan leti, dıktan sonra da 8 milyondan Liraz fazla nüfuslü küçük bir müakta devam edecektir. misirim . Âli aRtabilir? İhti deleri Almany tin alabi Nü- mik ve oi nüfuzunu 20 milyı üzerinde Tera eden 75 milyonluk Almanya kar. şpısında bulunayoruz. Fukat hepsi bu kadar Bu Almanya Tuna, bir nüfuz ve dühül yolu olara nde edecektir. müss tüde getirecektir: Öder « Tuna, Öder nehriyle Tunayı birleştire- i&ek olan kanal Çekoslovakyanın icin- den geçmek İâzımdır. Şimal denizin- deh Hamhurgla Kartdetizde — Köstendeyle peyda edetektir. Bu güzel nehir yol: İarı, bir kere tanzim edildikten san. FA emin bir ekonomik tesir vastası teşkil edecek ve bu tesirin ilk tehdit edeceği millet de Romatnya ölacak. ür. Esmsen unutmamak — lâzımdır ki, Romanya, kültür itibarile Fransaya ziyadasile mütevdecih olmasına râğ- men, eköonomik — sahuda her zaman Almanya ve Avusturya - Macarista. na müteveccih kalmıştır. — Transil-- vanyada kuvvetli Macar ve Almah nüveleri mevcud olduğu da hatırdan çıkârmamalıdır. Ayni zamande Al- manyaniın Romen petrolüne ihtiyacı olduğu da hatırlanmalıdır. Demek oluyor ki, bu seneğin ba- gaindeanberi, Almanyanın cenup şar- kına doğru kaymasına şahit oluyo- ruz, Bu hal devam edetektir, Netlca itibarile bu, eski Avusturya - Maca. ristanın yehiden kurulmasına' mua« dil bir keyfiyettir. Çekoslovakyayla Macaristan ekonomik bakımdan bu değildir. R Brem litanınları teşekküle dahil olmaktadır. Bu dik-|büyük mücadelenin safhalarını takip|lomatik harpte, Fransa ve ayni za- kate değer esere gitişmiş olan Avus-| etmiştir. Mücadele devam edecektir'İmanda İtalyanın onun yanında kal - turyalı Hitlerdir. acar mil-| , Slovakyanın 'uo 00 Madârını | SiT “Şaattâ Adriy irtibat | tildi. ÇANADOL! KU SO MA Üçüncü Rahtan dör- gemşlem= sahası ir yandan Fransız ve Bel- gika, diğer yandan Polötnya sınırları: nf eski şeklinde kaldığı ilâve edi- litse, 1870 ve 1914 Almanyasının, Hohenzollsern Almatıyasının - garp- te ve bilhazsa şarkta getiliyerek ce- nupta eski Habsburgların sahasında | toprak kazanmış olduğüu müşahede SAHİFR 1 Ekmekçılıkten Başvekıllıge Edvard Daladiyenin enteressan hayatı Fırıncı delikanlı -küçükler ku'übü- pro- fesör Edyard - Basvekil Daladiye! iki Datadiye edilir. Almanya, 19 uncü asır buşl. da sahip olduğü matızarayı yavaş ulma yolundadir, aü (ırklı R Pruxya, Leh ve lâtinlerini küybet- Diğer bir t de, Alman zihe niyeti veya daha döğrüsu cenubi Al man zihniyeti lehine olarak Prusya Kic Zİbi ti gerilemiş Hohenzollern! zihniyeti, Hâbsburg zihniyeti lehine olarak geriliyor. Yeni Almanya bu suüretle — gitgide bir Avustürya — politikası — yapmak|' mecbu nde eskür. Ve bi Avusturya politikseanın te demek ol- duğunu malümdur. Bu, Avusturya - Maçar « Çek terlandına hâklm o - lan limanlara, yani evvelâ Triyesteye sonra da Selâniğe mihayet Köstence- ye doğru bir yayılma — politikasıdır. Maraşal Göring, Anşlusan önte, bir gün, hükümet merkezi V olücak Biİr AöTÜNMLU N diliyor- da. Kehaneti doğru çıktı. Dördüncü Rayh kurülma yolundadır. Ve Vöya « Hiş oldazca ekonafnik sahade' bü - Almanya erafında Alman tler orluğun merkezi olmıya doğru gidi- Yalnız dikkat edelim, bu polit/ka, daima Rüs ve İtalyan emnellerine tit Lir istikamet alagelmiştir. Dİköntee - tehlikede olan — İtalyadır. İtalya, çok yerinde bir siyast görüşle, stenin Mmenfaatlerine mükemme len hizmet lel'rll bir İtadya - Avus « türya « M an blöku teşkiline ça lışmişti. Anşluş bu - plânı bozmüştar. MA iaktr A Priyeste bugün iflâsa * mahkümdur, |Yal&min ÜELA KDK î?',“î_'x','l?;.' sin| Bir gün babası, onu dardurdü, ve Avasturya bürada serbest bi limana | aa NaT Aaaaa ae l a ni yamnn Çağırarak kenilisine Almanya da böyle bir liman 'ü inkü e serbest şehri ve| in bir kısnonı vermi. Mussolini rodı aT vermi öste gehrin , ona bizzat e mualildi. Stratejik bakımdan, İtalyanın va- İ ü bakımdan İıııl 7a harbı kaybetmiştir, Triyeste ve Vi- zence gerçi endüstri şehirleri olabi - ir fakat artık cenubi Al yanın Ve Macaristanın mahreci. olmuktan çı « cacaktır. Bu, Almanyayı, Adriyatiğe 10 kilometre meaafeden ağırlığını hia yettirmektlen alıkoymaz. Rusya, İtalyadan ziyade tehdide ma ruzdur, Eski devrin Rusyası ya Avru- pa yolundan , ya Asya yolundan, ya- hut da deniz kolundan dalma şstanbul istikametinde hareket etmiye çalış - miştir. Alman ve Rus - politikalrıhı zah için, Almanyanın ileri karakolu olan Viyanadan, Asya istikametinde bir hat çekmek, fakat Odesa veya Si- vastoapoldan —Akdeniz istikametinde bir d'ıer hat çekmek Tâzımdir. Bu iki hat Bosfar hizasında çaprazlaşa- caktır. İki politikanın hendesi ifadesi oudur. Bütün ondekuzuncu asır- ve hatta önsek 4 aar, Balkanların ve Tunamın — Türkleri hesaba katma - dan — Lâtin, Slav ve gerek milletle- FiDİN içinde rol oynamış oldukları bu ve sşağı Tüna, Remanys İki emper - opliıyacak yeni bir impara-|* Vantlur vadikinde elân zaferin du: Edötard Da n izleri vardır. Burada Romalılar askerlik san'at ve şeref- erini (köylü) elmâk içih terketmiş rına ka gibidirler, sarak girmeğe başladılar. Buna se- Ondan dolayıdır ki sokaklarda ve bep, yeni doğan miniminiyi görmek- tarlalarda rastgeldiğiniz köylülerin ti. a başları dik ve yürüyüşleri hükima- köşesi kağındaki fı- Bu sırada erkekler de firnin alt nediş. jkatında toplandilar. 18 Haziran 1884 yılında, orta! Zatsü Daladiyenin fırim — bazan yaşh bir fırınct Carpantras kasaba- bir kahvehane Manzarasını — nlirdi. * toplanilir; Ri- sındaki dükkânında harıl harıl ha- Orada birçok defı belediyeden murunu yoğuruyordu. jyasetten, intihanı İçeriye bir kadın girdi; ve dorhal, dürmadan bahsedilirdi. — Bir oğlunuz var! Carpentraslılar firıncı Daladiyenin Dedi. ileri #ikirlerini cok iyi bilirlerdi, Firmemin - yüzü, bu haberle bir- Pirinmt Daladiye, en müfrit ka-| denbire parladı. Haatlerini Ve tekrar hamurunu yoğurmaya içinde söyler; bilhâssi gevezelikten koyuldu. Çünkü hamur, bekletilmes hit hoşlanmazdı. üe gelmezdi. | Bir gün 0; arkadaşlarına;günü say- Nihayet onun vazifesi YKU Yevr çük bir merdivehden evine ı'ıkh | —Bu çocuğu muhakkak okutmak Karısı yatakta yatıyordu. |istiyorum. Firinci, beşikte uyuyan kırmızıl' Filhakika küçük Edvard altı ya-|” bebeğe yaklaştı. Bu ândü karısı ona seslendi — Çocuğun admı muhakkak Edow-| ard mı koyacağı Kaen, kurasına döndü. ; fikrimi değişlirmek | |sanda mektebe verildi. Ve derelerde t nazarım & mektepten — g ı:plmez. annesi yavrusunu Kapıdan karşılar; ve hemen: — Haydi Edvard, der: neklerle, oti Kadar çö- lere dağıtivyer! Kdvard, çantasımı tezyüin kövar koymaz annesinin emrini ifaya kös biraz eüe âdetim değ Ertesi gün, firmet Daladier ile beraber belediyeye gitti. n yavrusunun adımı köy-| bir VW reği ev Şunu söyledi; — Birak bu | de derslerine calışsın! Marie Güstaveln ekmakle- dir. fagiltera Ve İtalya bir yakınlaş- ma tasığı çiziyorlardı. Fransa da Romuya bir elçi gönderce inih tetma ba-' | Jatsak, dü a ( ÇİMDIKLER | Maske He iz, hem de muhakkak, mas- keliyiz. Bizi yaratan — Allah — bile, «Her yer» dediğimiz, fakat geni: Müuhlti içinde eşurasıdır» diye yöz teremediğimiz bir mechnliyet arka- sında değil midi. Maskeler, çeşid çeşiddir. Herkon mhaakelenir. Pakat mas- hem yapıldığı kumaş, mukavva veya maden! cişme göre, hem de onu kullananın mehüret ve ustalığına gö- re tesir yapar, Muskenin yegâne aksak noktası, göz, ağız, burun kısımlarıdır. Mese- !ln. en küvyetli bir maskeden — bile, bazan bakışların parıltısı, teveccüh ettiği İstikametler, tecessliin ettirdi. &i mâhalar, bir çok şeyler ifade ede. İbitir. Bir çift söz, bir yanlış kelime, ,bir maskeyi kıymetten düşürebilir. Bir diş$ gicırtısı, maskenin ârka « sındakini size tamtabilir. Derin, homurtulu bir nefes alış, isize bir hakikat öğretebilir. Runlardan başka bası maskeler çok ince ve şeffaftır. Kuüvvetli bir bakışla, onun sahibini tâ içine kadar fikirleri, düşünce, arzu, ihtiraa, maksad ve niyetleri İle görebilirsi « niİz, Fakat bazı maskeler gâyet kalın ve sahibi de gayet mahirdir. Onun iç yüzünü kavramak işin, bir gün çkehdi kabından — fırlıyarak aat hü- n afacağı za kâ. beklemek lâzımdir. Döğarken takındıkları maskeyf, Jölüm döseğine kadar mühafaza e- den İradelller de var, Maskeyi İlk hazırlıyan cemiyettir, daba doöğrüsü içtimai hükümlerdir. Sanra, İnsanih kendi şutru ve ona hâkim olan telâkkiler, menfaatler, eksiklik veya fozlalık kaygularıdır. Bir gün, hepimiz de maskemizi yarmz ne hale gelirdi, ta- iı.—. dar ÇİMDİK den babaamı arasırg. dinler; snne- d (kazanc) & verdi. ga dikkat ederdi. rd Daladiye, ebevyninin et 1 için yaptıkları Malf fedakârtiği ve bunun büyük kıymetini pek kü- çükten anlamıştı. Önun lein Ükmektepte olduğu ka- dar, ortada da azami bir gtrette ça« lixmak istedi. Fırıncı Daladiye ına (suküti) sdını vermlati. Malümdüur ki Guillan- med'orangein de adı (süküti) dir. Kdvard Daladiye, siyasi nutükla.» nudat bi e bu noktayı bilhasaa tebarüz ettirmişti — HBen, Gillane d'Orangli severim. Çünkü o, ancak bildiği şeyleri söye ler ve kolay kazanılan şöhretlerin ni- huyet meydna getirdiği acıya ehemi- yet vermez. Geniş bir iç âlemine Mâ- lik olan Gillanvme insanlardaki hırsı, rini yerlerine gütürürler. G &, Edvardın büyük erkek kardeşi, Marie de küçük kız karde- di. Pu iki çocuk, Edvardın dörslerine gçalışabilmesi için evin bütün Kizmet. Terini ühdelerine almışlardı. Güztav, ilkmektebi bitirdiği zaman tahaile devam etmedi. Babasınım ar- züsile firina girdi. Ve o6 da baban gibi hamur yoğurmağa bhaşladı. Fırının arka - cephesinde küçük, bir oda vardı, Bu ödayı bizdet tan- zlm eden firmer Daladiya 3di Oda, küçük Eâvarda msheuatu. Bir masa, bir iskemle, ve birkaç dolab adanın bellibaşlı Mobilyesini teşkil ediyor. dü. Kü Eâvardın küçüklük yılları hep bu odada geçmiştir. Sokaktaki oyunları — seviyen, çeneden — hoş- çok vakın bir Ietikbalde, bir Akde- niz statüsline ve İspanya meselesinin hallina ertişmemiz müml e O gün, üç Akdenlz devleti, Selâmik- te ve hüssaten İstanbulda ananevi pa- Jitikalarını tekrar ele — alacaklardır. Rusyanın Boafor ve Çanakkaleden çık sınâ Mani olmak, ayni zamanda cermanizmin bütün Balkanlara — hâ - kim olmasını önelmek mevzubahiz ola« caktır. Türkiye, tablidir ki, Akedniz devletlerile mutabık olacaktır. Yartrıım muvazenesinin karekterle- ri aşağı yukatı bunlardır. - Şüphesiz ki, buhranlar — vukun gelecektir. - Bu buhranlar, Karadeniz veya Loren ci- varından ziyade Akdenizde vukus gel mek muktemeldir. Yeti Almanya çok kudretli, çok fa- &, kendisinden çak emindir, bu iti « barla hissesi esirgenemez. Bu hiske- #İni alacaktır. Fakat, daima Avru-|lahmiyan, sükünetin — ve intizamin pada vükun - geldiği gibi Almanya|tadımı alan Edvard, moketepten gon- heemonyaya — sal olmuyacaktır.İra ki saatlerde dahi yalnız — haşına bürada otürurdu. Ev halki, onün sakini hayalım böz- mâk istemezdi. Ahnesi bu ihziva yes tihe yavasça gider, kitanların inti- zamım bozmamağa çalışarak, orta- lığı temizlerdi. çünkü hegemonya emelini takip eden her devlet katrşısında bir keslisyon vi cuda gelir. Bu koalisyon sulhçu olabi- He; ekonomik ve mali silâhlar en esaz- h modern silâhlardır ve bunlar, deniz allâhile birlikte İngilterenin en (yi kul landıklarıdır. Hiç şüphe etmiyelim ki İniltere bu silâblarını kullanacaktır ve çok uzun zamâan devam edebilecek olan bu dip- Süküti Bdvakd Daladiye susmaktan hot- lanmıyan ve gevezelikten — siddetle eekinen bir cacuktu. Kahkahadan daydan, ksek sesle — kohuşmala dan he zevk almazdı. Ö, siyâsetten ve Memleket işlerin maları fcap edecektir. ve geçici arzuları yenen büyük bir adamdır. Bdvard Daladiyo kollejin — üçüncü smıfında tarihe merak etti/ — Kendi dersletinden mada, taribö ait ne gibi itap varsa hepalni birer birer oku- * yor ve bazılarımı ezberliyordu. Bu tatih sevgisi onü, büyük bir ku. . lüp te tesis ettirdi. Azası önüçle on- dört arasında bulunan bu kulüb kü « çük bir kahvede toplanıyor; — orada * hem İskambil oymyarak ve hem de li- monata içerek seyasetten bahcediyor- dardi. Edvard Düladiye bu kahveya &n- cak konuşmak için gelirdi. Onu ne is- kambil, ne de içki hiç sarsmaz. Konuşmak, başkalarına fikirlerin'. zi söylemek, okuduklarınızdan bir e- sas çıkararak onları dostlarınıza da duyurmak endişesi genç- Daladiyeyi dertlerine — kargı - biraz ihmalkâr y Ve kollejdeki imtihanlarından bi- rinde muvaffak olamadı. İşte bu hüdise, genç Daladiyenin ü- zerinde müthiş bir tesir yaptı. Çünkü Bdvyardın sınıfta kalması an hesini uzun uzun ağlatımış; erkek kar deşile kız kardeşinin kendisine ters- sürle bakışları Daladiyeyi birdenbire değiştirmişt Bir bal oğlunu yanına — çü- dardı; ona; — Yavrum, dedi, senin — siyasete olan hevesini, ve ileride bir şef olmak arzunu çok iyi anlıyorum. Çünkü sen le anlatmak ve Maklarına birseyler — Devamı 5 nci Sahifede —

Bu sayıdan diğer sayfalar: