26 Ekim 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

26 Ekim 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

inanılabilir mi? Büyük adamların kısa boylular ara- sından çıktığı iddia ediliyor! Napolyon, _Arşimet, Bethöfen. Spinoza, Balzak, Kle- manso ve daha hivea''arı kısa boylu imişler Dikkat edilecek olursa kısa boylu, Bethoven, büyük Frederik, Balzak, Ar- ufak tefek adamların ne kadar yaşlan- şimet hep gayet kısa boylu adamlar- kalar hilkatin bu hissetino alışmadık- dı. Esasen bir metre yirmi beş — san- ları, onu telâfi yollarını — aradıkları bir metre seksen beş santim ara- göşe Şargar. Dünyanın olanlar hılkaten normal sayılır- mukabirlerinden Webb Mi r. Bu hadden aşağı boyda olanlar, cebihde tağıdığı büyücek bir Sigara kar da olanlar ise devasa tabaksının kapağının iç tarafina mü- dır. Binsenaleyh birçok kısaların boy- lâkat yaptığı mühim simalara hatıra larını gayritabil bulmaları da mahâl- olarak Imza attırmakla maruttur. Mil- sizdir. ler bir gün eski Avustarya başvekil- lerinden maktül Dolfus ile bir mülâkat yapmış, ayrılırlarken sigara tabaka- #ını'çıkartarak Dolfasa kapağa — bir imza atmasını rica etmişti. Kapakta Loyd Corcun, Kleman- sonun, Perşingin imzaları bulunuyor- f daha az müteessir olurlar. Onun için du. Dolfus Millerin yicasını derhal ka- Napolyon Bonapart İsigorta şirketleri kısa boyluları daha bul etmiş, öteki imzaların yanına on- deceği düşünülmemelidir. Napolyon, ucuz şersitle sigorta eder. Harpte da- ların hepsini gölgede bırakarak kocâ- Parneji, Şopen, Milton, Mişel Ancelo ha kolay saklanır, yağan kurşunlara bir imza kondurmuş, sonra güle- hep kıxa boylu adamlardı ve yları 'daha küçük bir hedef teşki) İ İyüzünder bedbaht oldukları l a amma yazım köcü- mez. Kısa boylular unütülmü lar ki yukarıda adı geçenlerden başka de gipta etmemelidi Ufak cüsseliler —unutmamalıdırlar t dünya sade iri yarıların ve uzun boyluların dünyası değildir. Onlara ıı.: biat hayatfa muvaffak olmak için uzun boylulara verdiği her şe, iştir Onlarda mefkut olan yaln sidir. Onlar kendi t gülünç tarafını gö mezler, Onun Kısa boylularin müteşekkir olacak- ri daha birçok şeyler vardır. Meselâ elbise onlara daha at kumaştan çıkar, Başlarını öteye beriye — çarpmazlar. oldukları için kazalardan Daha çevil ederler. arı düşünme- nsanlara pek —-Ben uf şte bu kısa cümle ufak tefey adam- layın haleti ruhiy uzun bir ciltten daha güzel izah eder. Boyu bir metre elli Üç santimden ibaret olan Dölfus bilmiyerek kocaman bir el yazısı ve imza peyda etmiş, böylelikle Xüçük aüssesini unutmak istemişti. İspanya harbı Cumhuriyetçiler kuvvet- leniyor. Harp, daha uzayacaktır! Son vaziyetler, âsi hükümeti endişeye düşürmeğe başlamıştır —a Mmuüserirleri- hep uzün — boylü- ların arasından çıkar. İçlerinde bunu bilen müstesnalar hayatta çok Muvaffak olurlar. Meselâ Nevyorkun ufak tefek belediye reisi La Guardia bu gruptandır. La Guardia kocaman masasının başında oturduğu — vakit yere değmez. Resmi ziyafellerde etrafını alanların yüzünü görmek için dalma başını kaldırmağa mecbur olur. Buna rağmen La Guardla - çekingen bir adam değildir. Sırusında kendine gülmeği bilir. Kendinden utanan ufak - cüsseliler yaşadıkları dünyaya şöyle bir baka- tak olurlarsa kendileri — hakkındaki noktaf nazarlarını çabuk rıeğişıirir-W ler. Dünya birçok cihetlerden boyu blr metre seksen santimi aşanlara ü-| yacak şekilde değil ufak cüaselilere vacak şekile tanzim ellmiştir. Bugün- kü temayül, hacimden veren tasarru- İ doğru gitmektedir. Eski kocaman ciltlerin yerini bugün cebe sığabile- €ek ufak kilaplar ulmıştır. Ancak kü- Çük ve ekonomik fotoğraf makineleri çıktıktan sonrü fotoğrafçılık — tazi mürza etmiş ve bugünkü büyük terak. kiye mazhar olmuştur. Mimaride ko- taman dehlizlerin, salonların — yerini şimdi keskin hatlı daha pratik kori- dorlar, ufak, fakat rahat salonlar al- mıştır, 1 General Franko hare kâtını takip ederken Kısa boyluların bir çoğunun en bü- Yük kabahatleri boylarını bir takım Büunf vasıtalarla uzün göstermeğe ça- Yışmalardır. Kisa boyluların çoğu fazla dik yü- Tümeğe ve çok yüksek sesle konuşmağa ="'4mıylldirler. Halleri faz mağrur, aleri dilerini ::: JTemayülleri venen kısa boylular ı,.,.vı:m' BeVİP — benimsediği, — kısa olduklarını farkında - bile ol- duklarının farkiında bile olmadıfı kı- sa boylulardır Ve aneak az Bir'zümre- yi teşkil ederler, Bazı Kısa — boylular mak için uzun Böylularta yürümerler. mukayese imkânımı örtadan — kaldır. İçlerinde öyleleri de vardır ki bodur- lukların: örtmek için her çareye başe ar, Ufak tefekliğile Meşhur bir İyoner, evindeki her eşyayı kendine yaptırmış olmakla ma- boyluların çağu uzun 1o Tuftur. K Londra — İspanya harbi, daha çok! devam edecek gibi görünüyor. Harekât, şimdi Ebr cephesinde te kâsüf etmiş bulunuyor, İki taraf da bu cephede kuvvetlerini takvi başlamışlar ve kış İçin hazırlan ekseriya mübalâğalıdır. Ken- GA koyulmuşlardır. Methetmeği severler. İşte bu| — Alâkadarların verdiği malümat: göre, cumhuriyetçiler, bu kış istih kümlara çekilecekler ve Frankistle. rin taarruzları karşısmda yalnız mü- dafaa ile iktifa edeceklerdir. Ebr cephesi, yüksek dağlar müteaddid istihkâmlarla - mücehhez bir halde bulunduğundan, Frankist - lerin bu cephede kolayca İlerleyebil. meleri imkânsız görülmektedir. Cumhuriçetçiler; İspanyadan çe- Kkilen iki bin İtalyanın, Frankistler cephesinde bir boşluk hüsule götir- dikleri kanaatinde — bulundukların- veln Frankistlerele; — cumhuriyetçilerin Ürlü sarsılmıyan manevi kuvvet- yini bozmak İçin, şimdiye kadar aptıkları gibi, son zamanlarda tay- are bombardıman ymışlar ve cumhariyetçilerin — belli aşlı şehirlerini tahrip etmekle, on- vrt yıldıracaklarına zahip olmuşlar - ır. Halbuki cumhuriyetçiler, — harbe laha uzun zaman için hazırlanmış- ar ve her ihtimali göze almışlardır. Frankistler, Valansiyaya yaptık - lari son tâyyare hüeumünde de cum- defi toplârı — karşısın - İda ümid ettikleri kadar muvaffak olamamışlardır. Bu vaziyet, cumhuri- yetçiler hesubına iyi bir tesir yap- mış ve bunların, kolayca mağlüp ol- mıyacakları kanuatini vermiştir. Cumhuriyetçiler, filvaki, gittikçe küvvet iktisap etmeğe ve şimdiye ka- dar boş biraktıkları ehemmiyetsiz cepheleri bile doldurmağa buşlamış- Düklü ayakkabı giyerler. Elbiselerini|dan, biraz nefes almış gibi görünüyor lar. Bu itibarla, kendi cephelerini lardır. Bu, İspanya harbinin, yakın takviye etmeği ve taarruzs - geçmek - bir zamanda sona eremiyeceğini if- ten sakınmağı daha münüsip —gör. ham etmektedir ki Burgos hükümeti- Müsşlerdir. vincen çok endişe ettiği bu noktadır damalı kumaşlardan yapmazlar. Bij. Âkis boylarını uzu göstermek için çiz. Fili Kümaşları tercih ederler. H -Ray. Kasalığının insanı bedbeht <- (ANADOLL, | RAMAZAN — Niy !——FIKRALARI Ars'an Dedeoğlu kahvehanesinde Eski vakitlerde İstanbulda Edir- nekapı civarında — Arslan Dedeoğlu isminde bir kahcehane varmış bu kahveyi meşhur tiryakilerden Hasan | baba idare ediyormuş. O civarın bü- tün kahve tiryakileri bu kahvede toplanırlarmış. Bu kahvenin başlıca hususiyetlerinden biri Hasan baba- nin höşsohbet olması, ikincisi Yemen kahvesi kullanması, üçüncü- sü de kahveyi tiryakilere aşure kâse-' e vermesi imiş. Bu kahvehaneye bir de Musevi dadanmiş herşeyi he- sap eden Musevi aşure küsesile veri len kahveyi yür dirhem ekmekle be-, raber içer, hem karmını duyurur hem de kahve tiryakiliğini tatmin edermiş., Kurnaz udam her sabah" gelir Hasan babadan halis Yemen kahvesini içer, çekmecenin — üstüne| on parayı bırakır, gidermiş. Bir gün kahvesini içerken duvarda asılı olan bir levha dikkat nazarını celbetmiş. Biraz Türkçe okuyup yaz- dığı halde bu yazıdan bir türlü ma- na çıkaramamış ve meraktan kürtul- mak için yazının manasını Hasan ba- baya sormuş Jevhada çu yazılı İmiş: Bir caba vardır ocaktan kim ge- lirse evvelâ Gdet ustalardan | sesleriz Hasan baba, bunu okuduktan son- ra; — Ulan bazirgân - demiş - gâyet açık yazılmış olan bu levhadan bir mana çıkaramadın mı? Yani demek istiyor ki her sabah kahveye ev- velâ kim gelirse ona ocaktan caba bir kahve verilir. — Şu Palde yarın herkeaten evvel ben gelirsem para yok mu, kahveyi parasız mı içecekim? — Hay hay bazirgün, bu fırsatı kaçırma her «abah erken gell. Böyledir erkânı Musovi parasız kahvı sababları o kadar vi duyunca gelme etken |başlamış ki, hemen hemen nerdeyse kahvenin sahibi Hasan babadan er- ken gelir ve kapıda beklermiş bu hal tam üç ay devam etmiş Musevi, her sabah gelir bedava kahvesini gidermiş. Hasan babada arkasından lâhavle çekermiş. Bir gün bermutad Musevi gene erkenden damlamış. Kahveyi içip tam gideceği bir sırada Hasan baba yakasına sarılmış: — Ulan bazirgân - demiş - bugün- kü kahve ile borcun tam seksen kah- ve oldu. Ya Şimdi yirmi kuruşu ve- rirsin, yahud senin canını alırım? — Aman Hasan baba, bu nasıl olur? Levhada böyle yazıyor. Sana sordum. Sen de süöyle» dedin. Şimdi para istiyorsun bu acayip değil mi? — Ulan herif; burası imurethane mi, çok paraları; yoksa şimdi seni ge- bertirim? Adamcık bakmış ki iş fenâ; çar- naçar kahve paralarını toptan vere- rek kapıdan di 1 çıkmış ve doöğrü- ca yeniçeri ağasına giderek Hasan babayı şikâyet etmiş yeniçeri ağası kendi dinledikten aonra: — Bu işde bir yanlışlık olka gerek, hele şu Hasan babayı çuğirın baka- hm; onu da dinliyelim. Demiş, Hasan babayı çağırmışlar. Yeni- Çeri ağası kendisini istievap etmeğe başlamış. Hasan baba; — Efendim demiş bu adam tam seksen gündür benden kahve içiyor. ve parasını vermeden gidiyordu. Bü- gün topyekün hesap görerek alaca- cağımı aldım. Davacı atılmış: — Hayır efendim ben ocaktan cü- ba içiyorum. — Ulan bu nasıl olur? — Ne bileyim duvarda ilân vardı!. — © halde sen Hasan babaya beş kuruş daha vereceksin. Çüükü o ya- zıdan yalnız Müslümanlar — istifade eder, — Aman paşa efendi, daha ne parası vereyim? Yirmi kuruş verdim daha beş kuruş olur mu? — Olur ya.. Daha anlayamadın mı?, Seksen günde, içtiğin — seksep kahvenin faizi beş kuruş eder, çık paraları ! $Ğ halis B 20/Birindi teşr 1NSA orktaki son enteres- san casusluk davası Ruzveltin imzası niçin ve nasıl taklit edilecekmiş? Haâdisenin fevkalâdelikten uzak olduğu düşüncesi de varmış ge pt << Ko yir' 8 öY Amerika reisicumhu ru M. Ruzvelt Amerika sansoayonel davalar mem sinde Alman casusluk teşki leketi oldu. Geçenlerde Nevyork ci- Nikolainin casuxlük: hakkındaki ki- nayet mahkemesinde başlıyan, fakat tabmı okumuş. İşsiz! dolayısile son safhasında mahkeme reisi tara- Alman casusu olmak — İstemiş. Bir fından. durdurulan Hines - Devey mektupla Alman casus davasından sonra şimdi de Alman müracant etmiş. Sönhr: İcasusları davası meydana çıktı. telerinden birinde çıkan Bu dava da Nevyorkta görülüyor. tubunun cevabını &lmış. Bundan Muhakemeyi idare eden mahkeme ra Amerikada Alman ajanlarından reizi hâkim Korokstur. |Wjegand ve Müddelumumi Lamar Hardy ta- r rafından açılan bu heyecanlı dava- luk teşki nin mevzuu Amerikada Alman casus buluna teşkilâtınin faaliyetini isbat eti Rümrih iptida askerlik tedit. Müddelumuminin iddianame- hayatında aldığı bazı fotografları 40 sinde izah ettiğine göre umumi mer- dolar mukabilinde satmış, —Bundan kezi Berlind. * Alman ajanlarından Şlu- mek- son- mın merkez — bürosunda lersle muhaberede bu- teşkilâtı üğü bir plânla Ameri. rikanın &i kın- kanın Atlantik denizi istihkâmlarına da şiddetli bir alâka, göstermeğe baş- ald askeri esrarı elde etmek çareleri lamıştır. Alman casusları Amerika- aranmıştır. nin bilhassa Atlantik denizi sahillee — Şluetrin düşündüğü plân mncl. rindeki istihkâmları ile Panama ka- bince Amerika relsietumhuru Ruzvel. nalında hücum tayyarelerine karşı tin imzası taklid edilerek Atlantik içer, (kullanılmak üzere kurulmuş — olan sahillerindeki istihkâmların kuman- müdafaa toplarının vaziyetini tesbit danı olan Egline bir mektup yazıla- ile uğraşıyorlardı. cakmış, Bu mektupta kumandan is- Öyle anlaşılıyor ki Amerika hükü- tihkâm plânları ile birlikte Nevyor- meti Alman casuslarının faaliyetle- kun otellerinden birinde toplanarak rini hisseder etmez bunların arasına olan askeri bir komiayona muayyen emniyet ettiği bazı adamlar sokmuş bir günde ve saatte gelm ldirile- ve casusların hareketlerini takip et- cekmiş. Eglin otele gelip te muayyen miştir. Diğer taraftan İngiliz entli- odaya girdiği zaman içinde zehirli cens servisi de Amerikadaki Alman bir gaz bulunan dolma kalemle ba- casuslarının faaliyetleri — hakkında yıltılacak. Üzerinde mevcud evrak bazı vesikalar elde etmiştir. Bu su- ve vesaik alınacakmış! retle bugün âleni mahkeme salonla-' — Rümrih Alman casüs teşkilütı tara. rına intikal eden casusluk — davası fından kendisine verilen - talimatta meydana çıkmıştır. şayed tutulacak olursa İngiltere he Casusluk davasının ilk safhasında sabına çalıştığını söylemesi - tavsiye ifadesi alman şahitlerden biri Rüm- ediliyormuş. rih isminde bir adamdır. Bu adam — Yukarıda ismi geçen Alman ajan- 1911 senesinde Avusturyalı bir ana larından Şineter Amerika ile Avrupa ile babadan Şikagoda — doğmuştur. arasında işliyen Alman posta gemi- Gençliğinin bir kısmında Vianada lerinden Europada çalışmış bir tay. bulunmuştur. Sonra tekrar Amerika- fadır ki Amerika zabıtası tarafından ya dönmüştür. Rümrihin mahkeme- tevkifine imkân bulunamamış kaç- de verdiği ifadeye göre 1936 sene- — Devamı 8 nci Sahifede — Izmirden giden paraşütcü gençl:r Dünkü nüsbamızda elli iki kişilik İz L irden hareket ettiklerini yazmış İzmirli Türkkuşu paraşütçü grubu- tık. ün 'iki kafile halinde, Cumhüuriyet — Yukarıda, gençlerden bir kısmını, ayraminda Ankarada yapılacak muallimleri Bay Rüstemle( ortada) büyük geçid Mmerasimine iştirak için görüydrsünüe. .

Bu sayıdan diğer sayfalar: