21 Aralık 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

21 Aralık 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Gkikada: Sahife: 7 * Biribirimizle vuruşmadan (ANADOLU) * -- önce İtalya ile görüşelim D Eski Fransız Başvekili Pol Bonkur'un bir makalesi! Şekspirin dediği gibi “Ne daha yukarı, ne daha aşağı, kalb hizasına! Fransanın e:ki Başvekili ve letler Cemiyeti daimi murahhası M. Pol Bonkur İtalyanın Tünus, Niş ve Mil-|ler istemekte kullanmasına hayrel etmiyelim. Hitler dinamizması da her sefe - Korsika üzerindeki talepleri hakkın-|rinde elde ettiği bir imtiyazı diğer- da yukarıdaki başlıklı — «Parisuar> Kazetesinde bir makale neşretmiştir. Yazıyı aynen alıyoruz: Başvekil, Tunus, Korsika ve sahil halkını süküta davet etti. Buralarda- ki halk, faşist nümayişlere karşı pek haklı olarak protesto hareketine geç- Miş bulunuyor. “Fransız başvekili halkı süküta da. vet ediyor. İtalyan hükümeti de bu nümayişlerde kendisinin rolü olma. diğını söylüyor. İkisi de her halde bek fazla hiddetlenmiş bulunmuyor. Bugün Fransanın, karşısında bu- lerini kazanmak için kullanmadı mı? İSardan sonra Renin tekrar aakeri mantaka yapılması; Renden — sonra Avuslurya, Avusturyadan sonra Çe- koslovakya; Çekoslovakyadan — son- ra da Ukranya, Filhakika Ukranya- daki istiklâl c nı, elde ettiği Çe. koslovakya ile husule gelen yol A- manyaya diğer ihtirasları için kolay bir kapı teşkil ettiği sgünden sonra birdenbire şiddetlenmiştir. Ukranya uzak; Çekoslovakyadan daha uzak. Evinde oturan Fransız lunduğu tehdit, aşırı aksülâmeller|henüz bu mesele ile alâkadar olm- göstermemiş olduğu içindir. Emniyet|yor. Fakat, kendi topraklarında olup nİzamımızın temeltaşı olan Bohem. ya hattını havaya uçurmak, lerin Alman birliği siyasetini on ye- di milyon cephe askerine dayanan, mükemmel techizatlı otuz dört fırka- hk bir ordunun mukavemetinden kurtarmak istenildiği rzuman Fransa Pek az aksülâmel göstermiştir. Bugün imparatorluğun hudutları- Da dokunulunca mal sahibinin hisleri ayağa kalkıyorsa çok iyi, Yalnız işin İslüketi gurada ki, eğer işin sonuna Kudar varmak Jâzımgelecekse, buzün 30 eylülden evvelki günlerden duhu Tena bir vaziyette bulunuyoruz. Fakat, öyle bir harekete mocbur Olmıyacağız. Bu sefer, Fransanın iyi hareket edişi ve İngiliz - İtalyan an- laşmasının Akdeniz sahillerini emni- Yet altına alması kont — Ciyanonun Montecitoristeki nutkunun doğurdu- Üü gürültüleri susturdu. Bugün sadece, Tunustaki İtalyan- |arın vaziyetini tespit etmek, orada- ki silâhlarımızı azaltmak, Cibuti ve Cibuti demiryolunun Süveyş ve Sü- Veyş kânalının vaziyetini tayin eyle- Belki Balear adaları ve İspunya Yaziyetinin de tespiti mevzuu bahso- lüyor, İnsanları oldukları yerden ge- Ti çekmek onları oraya getirmekten $ök daha zordur. Onun için, şu ade- Mi müdahale siyaseti, eğer rianyet & dilmiş olaaydı, ne kadar iyi olacak. KÜ İhtilâf bu kadarcık bile kabyl e- allse gene mühim. Fakat bu ihtilâf hiç de yehi değil. Hiç bir maksad düşünmeksizin Ha- beşlstan fethini kabul etmiş olmak. İk karşımızdaki elindeki kartları bı- Takmadan oyun kâğıdlarımızı masa- Rin üzerine atmış olduğumuzu pek Keç anlıyoruz. Bu süretle müzakere- ler daha başlangıçta yarı yarıya bi- Zim aleyhimize bir cephe almış bu- lunuyordu. İngiltere elçisini değiştirmemek- l& böyle bir hata işlememiş oldu. O hâalde faşizm dinamizmasının, tlde ettiği zaferi, daha başka zafer- gösterdi ve — Şimdi çabuk Dedi. Doland bir kaç adım ileriye doğ- POLİS ROMANI: Esrarengiz konak Sonra eliyle mutbağın içindeki — kapıyı bitenlerden heyecan duyuyor, Vakti- Hit-|le M. Krispinin zamanında da işiti!- miş olan son haykırışlar üzerine bu- Run için sinirlenmiştir. Evet, bu da yeni bir mesele değil. Fakat, ister kralbık olsun, ister cum- hüriyet o eski liberal parlâmentariz. imin hüküm sürdüğü o günlerde, se- faretler ve konsolosluklar halktan uzakta olarak çalışırlardı ve işler yo- luna girerdi. Bu suretle menfaatleri- |r mize öyle yardım edilmiş oldu ki, bü- yük harp başladığı züman Alman baş- veklinin biraz hafifçe bahsetmiş oldu- u valsi bir kan ittifakı şekline sok - tu. Bu unutulmaz bir iyiliktir ve aslâ unutmamşk lâzımdır, hatta — Taşist bassasiyetimizle alay Bugün hâdiseler eskisinden —daha çabuk cereyan ediyor. Fakat, eskisi kadar iyi yoluna konulmuyor. «Anla- Yunan kralı Kendisi için yirmi kılıç yaptırıyor Londrada bulunmak! nan kralı Yörgi, köndi kihç yapılmasını emreimiştir. Bu kılıçların üzerinde krahın arma- a1 ve isminin baş harfleri bulunacak ve İngiliz ordusunun deniz, süvari, topçu, piyade ve hava — #mıflarında kullanılan kılıçların ayni olacak - tir. Bunların bazıları kralın kendisi içindir. Bir kaç seneve kadar Yuna- nistanın İngiliz kılıçları tipinde daha fazla kılıç Sipariş vereceği bekleni- İyor. Çünkü kral orduya iltihak ede. cek genç zabitlere İngiliz mah k- hiçlar vermek niyetindedir. Sapı kartal başı şeklindeki İngiliz hava ordusu zabitlerinin faşıdı kılıç, kralın bilhassa nazarı dikkatini çek- miştir. olan Yu gilmaz> tarafını hiçbir zaman pek i- yi kavrayamadığımız genç İtalya xafe- ve olan sususzluğuna hürriyetini fe- da etti. Bu gün fhtiyat ve ölçü kadar, harbe karşı kullanılacak bir mücadele unsu- ru yoktur. Bu ihtiş ket meziyetleri de kalmıştır. İtalyadaki faşist idare de lâtinliği daima herşeyden üstün tut - muştur. Fransa ile İtalya arasındaki ihtilâf ları halletmek için göz önünde tutula-; cak olan nokta budur. Bu — ihtilâflar bize Nis ve Savoyayı kazalıdırmakla beraber, TIT cü Napolyonun bu toprak ları askerlerimizin kanları ile diriltti- &i gündenberi başlamıştı Fakat, bugünkü ihtilâfları teşvik eden başkasıdır, O, diğeri gibi bir da- ğın üzerinde orta ve şarki Avrupadaki dalmi emellerine kavuşurken M. Müuş- soliniye de Akdeniz ve Kızıldeniz sa- hillerini gösterdi ve — «komşularımız kusura bakmasınlar» ikimizin paylı ması lâzimgelen eski Roma impara hudutlarını çizdi. rasların) teşvik ettikten , kendisi de bundan istifade ede- , ara bulmağa da çalışıyor görün- şön miyor değil. Pari: örüşmelerinde bundan bahsedilmediğini kim söyliye- bilir? Aman, araya kimse girmesin! İn - san kendi işini kendisi görürse daha iyi olur, Kendimizden birşey feda et- meden ve birbirimizle çarpışmadan, Goğrudan doğruya İtalya ile görüşe - lim. Alçalmadan, yüksekten atmadan, müsavat esası dahilinde konuşalım. |Şekspirin dediği gibi: <« Ne daha yu- şkarı, ne daha aşağı: Kalb hizasında» Maruf Arsen Lü- penin karısı İspanyol prensinin mirasına kavu- şamadı! 1900 senelerinde Fransanın meş- hur bir güzeli olan Luiz Şardone is- mindeki kadın, o zaman olduğu gi- bi bügün tekrar kendisinden bahset- türmektedir. dar da macera heveslisi bir kadındı ve bu uğurda en adi vasıtalara mü caat etmekten çekinmemişti.. sanın, ÂArsen Lüpen ismi verilebile- cek kadar meşhur bir kibar hırsızı olan Fernan Lafitle bu maksadla ev- lenmiş, ondan sonra onunla beraber |büyük bir maceraya atılmıştı: lepanvava gittikleri zaman Kral tekrar durdu. li zamanında firar etmedi, diyecek. || — Telâş etmeyin çünkü Strak- İlan firar için geceyi - beklediğinize (hükmedecek. ben böyle zan — Belki, fakat land, kızın - hareketlerinden Tu attıktan sonra şüphe ile kapıya eımg:ıum. baktı — — Fakat vaziyet benim hoşuma şüphelenmişti. Ritmiyor. — Niçin? — Sizi burada yalnız bırakmak, TMerdliğe yakışmaz. — Mis beni niçin kurtarmak iş- tiyorsunuz, Sorabilir miyim?. — Neden mi; Cenç kızın siyah gözlerinde vah- — Merdliği mi? Bundan mı sı-|5t bir parlaklık doğdu. İlıyorsunuz. Bıraktığınız tezkere ve Anahtar beni kurtarır. , ll_ırılı(ıı bu sözleri müteakip garip şe-|ne düştü. Sizi sevdiğ gülümsedi. — Tezkerenin kâfi gememesinden korku; — Çünkürsizi delicesine sevdim. Aşkınız yıldırım gibi yüreğimin içi- ğimi anlamadı- niz mil.. Bu yaptığım azdır bile, Doland güldü kızın elini sıktı ve yarum. Straklan ahmak değil- kapıya doğru ilerledi. dir. Jarovının çehresini - bozduğum i n şimdiye kadar.tam |4 sa-|mek isterim. “Egeçti ve acaba bu adam neden tam| — Kavının vanına vardığı zaman Alevlenmiş gözlerine dikkatle bak: düf etmemiştim. İsmini albın ve> ——— < — Mis Paçi gal sizi bir daha gör- — Bu kapı nereye çıkıyor; — Nereye çıkacak; tabit soka- iğgal. Allhaskına artık kararınızı ve- j rin. Siz bekledikçe ikimiz de tehlike- ye düşüyoruz, Dışarıya çıkınca sola (sapacaksınız. Sonra iki ev arasında İbir koridar var, |— Cabuk olun.. Doland tereddüd ediyordu. — Bıçağı!.. Bıçağı unuttum. Dedi ve mutbağın kapısına doğ- ru koştu fakat kız önüne geçti. — Nereye gidiyormnuz; — Bıcağı almağa gidiyorum. —— İmkânı vok! Amma ahmak-! izi Jarova mı teslim tırmalamak istedi. Fakat Doland eli-|lamadım. £ Haydi çabuk,! sınız a!... Keni etmek istiyor: kaçınız. Deliliğin Hizumu yok!,, Genç kız böstn kuvvetiyle kapı- nın Öönüne gerilmiş, kapının açılma- sına müsaade etmiyordu. — Ben bıçağı anyorum. O be nimdir.. Bırakınız geçeyim.. — Hayır istemiyorum. Bu hıçık! şimdi size lâzım değildir. Doland onu kapıdan kolaylıkla iuııl:lı'nıılıllın fakat — yapamadı. “İgöze çarptığı için mükelmmel bir de- |Senyor Rikordo isini ile tamtıyor ve Zt Birincikânun 1938 Carşamb. Fenni mes'eleler — * Hayvanlarda ve insanlarda DALAK - ŞARBON YAZAN: Nasım Uygür İzmir Veleriner müdürü başlarlar ve kan işeyerek ve kanlı pis- lk çıkararak hayvan — zayıflamad düşüp birdenbire ölürler. Hatlâ çoban lar hayvanların burnunu sıkarak işet- tirirler. Şayet sidiklerini kanlı görür- lerse dalağa tutulduğunu anlarlar. B gir ve sıgırlar da koyunlar gibi hi talığa mukavemet edemezler, Şiddet Rencilar göstererek ölürler. İnsanlarda dalak hastalığı en zi, de sineklerle geçtiğinden da ve yüzlerde kara çıban dedikleri bu çı. ban sineklerin ısırdıkları yerde evvelâ kırmızı renkte bir çıban ve son n | ÇİMDİKLER “|ı’ Fis, kos Kahvehanedeyim.. Şöyle, Hafif tertip etrafa kulak misafiri oluyo. rum. Vaktile şu ve bu işin başında bulunan, filân ve filân memuriyeti vermiş olanlardan birkaçı başbaşa vermişler, konuşuyorları — Duydunuz mu ya?. Fiskos, fis. kos, fiskos, fiskos... Mış.. — Yaasa.. Demek öyle ha?.. Hal- buki bana demişlerdi ki; fiskos, fis- kos, fiskos!. Mış hem de fiskos, fi-- müş.. — Bana kalırsa fiskos, fiskos, fis- kos., Bu hastalık hayvan yetiştirenler nrml sında, dalak hastalığı namiyle tanın- mıştır. Bü hastalığı yapan gözle gö- rülmez derecede küçük çomak şeklin- de hayvancıklardır. Bu hastalığa tek ve çift tırnaklı hayvanların hepsi, kö- pekler, domuzlar tutulduğu gibi in - sanlar da tululur. Hastalık nasil bulaşır? Bu hastalığın mikrobu hasta hay- vanın kanında bulunduğutidan hasta- lanan hayvanlar temasla hastalığı bir-. ine geçirmezler. Ancak hasta bir hayvan ölür veya kesilirse akacak ka- nt Veya lâşesi ile topraklar, sular, ot. lar bulaşır. İşte bu bulaşık yerlerdeki otları yiyen ve suları içen hayvanlar! ağızlariyle mikropları alarak hasta - lığa tutulurlar, Lâşe üzerine konan si nekler hastalık mikrobunu hortumla- riyle alırlar. Ve insanları 1sırarak has talık mikrobunu aşılarlar. Hastalıklı pastırma ve sucukları ve şarbonlu et- leri az pişirmek suretile yiyen insan- ların bağırsak ve ağızlarında yara varsa bu yaralardan hastalık mikro - bunu alırlar, Hasta hayvanların deri ve yapağılarında da bu hastalık mik- robu bulunduğundan ekseriya deri ve yapakçılık ve kasaplık ile iştizal eden insanlar bu hastalığa tutulurlar. Bu hastalığın mikrobu gerek ilâç. lara ve gerekse havanın hareret ve güneşine ve kuraklığına karşı çok mu- Yalandır. Çünkü fiskos, fiskos, üskosu.. — Belki de... Evet, muhtemeldir. Hay gidi fiskos, fiskos.. Birçok kelimeleri duymamıştım amma, anlamakta gecikmedim. Bi- zimkiler, politika kazanını karıştır makla meşgul idiler. feci bir surette öldürür. Yapağı ti- careti yapanlarda bu hastalık ekseri. ya teneffüz borulariyle alırlar, Hara- ret dereceleri derhal kırk kırk bire ka- dar çıkar, Asabi haller gösterirler, Ni- hayet nefes alamıyarak ağız ve burun larına kan gelmek suretile çok feci ö. lürler. Velhasıl vaktinde tedavisi ya pılmıyan bu hastalık çok tehlikeli bit manzara erzeder. İnsanlarla, hayvanlara bu hastalık geçmemek için ne gibi tedbirler alın - malıdır? Hayvanlar için bu haatalığın açı ve serumu vardır. Her sene at, sığış koyun gibi hayvanları hükümet vete. rinerine aşılatmak lüzımdır. Aşılanma yan hayvanlar bu hastalığa dalma tu- Üç genç, bir masada oturmuşlar. Dört gözle sokakları seyrediyorlar. Bir güzel kadın geçti. Baktılar, dir- sekleri ile biribirini dürttüler. — Bu geçen kadın fiskos, fiskos.. — Onun kocası fiskos, fiskos..... — Geçen sene Çeşme plâjında fis- kos, fiskos.... — Ben onun bir arkadaşını daha tanırım. Fiskos, fiskos, fiskos.. Anlamıştım: Zavallı kadın, güzel olduğu için, dikodu mevzuu haline indirilmişti. Arka tarafımdaki masada da bir kaç kişi, yağlı bir mevzu etrafında hararetli hararetli dil döküyorlar. — İkavimdir. Gömülmüş olan lâşelerde|tulmak tehlikesi karşısında kalırlar, - Kıg. dl_ın'f. bülundukları yerler ve civarından a.|İnsanlar mezbahada kesilip Veterinef — Fiskos, Fiskos.. kan sular hep bu hasalığın mikrobunu | memurluğunca muayene edilmiş oldu. — Kaç kilo.. alarak gittikleri yerleri bulaştırırlar.| ğu işaretini taşımıyan etleri yememe- — Fiskoş, fiskas.. — Mükemmel kelepir.. Rakip fi- lân yok mu idi? — Fiskos, fiskos amma, sonradan fiskos, Fiskas.. — Peki, sen kendin ekmemiş miy- din? — Ekmez olu muyum hiç?.. Nasıl bir çare buldum bilsen fiskos, fiskos, Hastalığa tutulan kayvan ve tnsan- larda we gibi alâmetler görülür? Koyuncular bu haatalığı çok iyi ta- mırlar, Tutulan — koyunlar — otlamaz, sürünün gerisinde kahr ve titremeğe Yılbaşı Piyanko biletleri Tayyare piyankosunun yılbaşıl İbiletlerini Karşıyakada Kemalpaşa, İsaddesinde Haydar Edenden sa. lidir. Hasta olan hayvanları kesmemme- lidir. Şarbondan şüpheli olarak ölen hayvanları küpeklerin çıkaramıyaca « ı derecede derin bir çukura derisini ve yapağısını almadan atmalı ve üze- rine bol sönmemiş kireç düküp göm - melidir. Veyahut lüşeyi tamamen yakmalıdır. Eğer böyle yapilmüzsa ve köpeklerin yemesine bırakılırsa si- nekler lüşeden alacakları mikrobu in- sanlar uyurken yüzlerine ve ellerine konarak ısırip aşılarlar, Bastalığa - tutulduktan yapmalı? Hayvanlar hastalanınca derhal en ya kın bükümet âmirine veya jandarma karakaluna haber vermeli ve veteriner memuru gelinceye kadar hastayı ayı- rıp muhafaza etmeli, şayet ölürse lü. şesini saklamalıdır. Veteriner hasta veya lâşe üzerinde hastalığı teşhis eder ve derhal hasta varsa serumla hastayı kurlarır ve di. üerlerine de aşı yaparak hastalıktan ) Bonra ne — Verdi amma, fiskce, #lekosı, Bunların kim olduklarını ve ne İscaliştaklarını da anladini; Tüele Hük şünün bakayım, siz de tanıyabilir misiniz, onları?, ÇİMDIK | meraklı ve heyecanlı deve güreşi 1/Kânunusani/939 Pazar gü- ü Adağide nahiyesinin Tayyare On üçüncü Alfonsonun yeğeni An- tonio ile tanışan Luiz, kocasını ona Arsen Lüpen bu suretle prensin en Luiz Şardone güzel olduğu ka- meşgul oluyorlar. Prena Antonio ka- “dım çılgınca sevmektedir ve cen ya- İmeydanında muazzam — bir deve güreşi yapılacaktır. Bu güreşe iş- tirak edecek deve sahiplerinin Adagide Belediye dairesinde mü- teşekkil komisyon mahsusuna müracaat ederek develerini kay- dettirmeleri lâzımdır. 1 — Kazanacak develere ve- tilecek ikramiye. Başa: 50 lira Başaltı: 30 lira 20 lira : 10 liradır. korur. Hastalıklı mahallerin mikrobu öldürücü ilâçlarla temizlenmesi ve güb venin yakılması lâzımdır. İnsanlar ellerinde veya y nde kara çıban dedikleri dalak — çıbanını gıkarırsa hamen vakit kaybetmeden hükümat döktorüna müracaat etmeli ve derhsl serumla tedavi ettirmelidir. Kendi kendine tedaviye — kalkanların veya ehemmiyet vermiyerek doktora gitmeyip ihmal edenlerin akibetleri ölürm olduğunu hatırdan çıkarmama - hdır. yakım arkadaşı oluyordu. Bundan sonra da Luiz prensin kalbini, kocası da parasını çalmakla kın arkadaşı» senyor Rikordo ile üçü bir arada Mısırdan İtalyaya, İtal. yadan Fransaya gezip duruyorlar, 1930 da prens Antonio ölüyor ve servetini Luize bırakıyor, Fakat, kral Alfonso, yeğenini esasen daha|| evvel reddetmiştir, bu vasiyetname- — Devamı 8 nci Sahifede — ti larla reklâm etmeli, Evet; hakika- — Paçi gal çok acaip bir kızsın|ten kıymetli bir artistsin.. ibir bıçak için neden bu kadar telâş 'gösteriyorsun, anlamadım. doğrusu. Doland kendisine firar için gös- Cenç kız hayretle ona bakıyor-|terilecek kapıya gözlerini dikti. — Niçin beni bir odadan çıkarıp — Bir bıçak için telâşı gösteren Doğrusu; ben seni orada sak-|başka odaya atıyordun? Bunu da an- sizsiniz. Bıçağı ne yapacaksınız? — İlıyacaktım.. Fakat tehlikeyi nasıl|lamıyorum Sonra - bıçak mes'elesi — Mis Paçi içimde çok şeyler|sezdin? var.. Madamki bıçak benim olmiya- hissediyorum, Hem acaip, hem de| — — Bu cihet de ayrıdır Paçi.. Ro-İcaktı.. Neden evelce verdin.. Ya Ja- heyecanlı.... lünde muvaffak oldun fakat bir bı-|,oy nerede bulunuyor şimdi? Doland kıza ve gömleğinin incelçak mes'elesinden mağlüp oldun. Geriç'İmi Skmiyedi dantelâsına bir göz gezdirdi. Bu hâdise benim için büyük bir “Be)enmİyöndu. — Mis Paçi ne yapmak istiyo-İders olacaktır. Kendine malik olan ?d?h"d TRİpr ” abes d G iliyor musun; — şurandan bir| p, BlRi e aei ik., v DA z d ae nni b b Z a A U z Dedi ve gülerek kızı kendine öi Tei tir eat N NB a oe . Delmad etmemelidir. Bununla beraber|da neler var onları da görmeliyim. doğru çekti. O ise onu tırnaklariyle|bütün bu komedyanın hikmetini an-| — Ve elinde tabanca olduğu halde ilerledi fakat o sırada âdeta işarete benziyen küçük bir patırtı onu ge- riye çevirdi. du. ni yakalamıştı. Genç kız ise serbest kalan elile bir tabanca çekti.. ederseniz, onu da keşfedersiniz. Doland sükünetle — Tabit anlıyacağım, «kaşları-| — Mis Paçi dikkat! Dedi, — Paçi gal dedi. Sen korkunç birİnı çattıs ne nefis plânlar uydurdu- Artık komedya oynamıyordu. yalancısın ve biran için beni çelik/nuz!.. Hakikati ve yalanı arşınla öl | Düşmanlık ve istihza siyah gözlerin. ağlarına düşürdün.. Ne de güzel ta-|çerek karıştırdınız. Bu akşam birisi-| den uçup gitmişti. — Siz çok kurnazsınız. gayret banca imiş. ni öldüreceklermiş, buna inandım | — — Paçi çok acaip bir kızsın, Doland ufak bir mücadela ile ta-|Sonra cinayet için benim suçlu mev- - m edecek — bancasını- elinden aldı. kiine geçirileceğimi söylediniz.. Bu-| —eeeemamemm aa — Deheetli bir artistsin, Paçii..İna inanmadım. Tamamiyle mıııider' İi yurdun Falk, YöYeN ' Senin gibi mahir bir artiste biç tesa-|davrandınır — B ilar J4 machul, ». Çocuğu vev. Yılda biz

Bu sayıdan diğer sayfalar: