1 Temmuz 1939 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

1 Temmuz 1939 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

heyetimizin ilk mufassal raporu, Ti- por, pavyonlarımız ve bun hşı hakkında malümat vermaekte, h aylık faaliyetin neticelerini gö: mekte, Amerikan matbuatınıı mızdaki neşriyatının asılları etmekte ve sergi münasebet niş mikyasta ve sistematik bir şe - kilde yapılan milli propağandamızın muvaffakiyetli semerelerini tebarüz ettirmektedir. Nevyork sergisinin ehemmiyeti mâalümdur. Bu sergi, her beynelmi - n haiz olduğu e - bulunduktan ünyası> na ve esulh *meti> ne milletlerin getirebile - | yardımın bir ifadesi olmak makksadırı takip ettiği için bır kat daha mühimdir ve bu itibarla millet- Ter işin kelimenin tam münasiyle ha- kiki bir imtihan meydanı olmuştur. Serginin memleketimizde yapılar hazızlıklarında , münhasıran bu işle tavz.f edilen mahdud memurlardan mürekkep heyetimiz haricinde dev - let teşkilâtının mühim bir kısmınm, Yalili müessese ve teşekküllerimiz fikir ve ihtisaslarından istifade edil- mek üzere kendilerine müracsıt e dilralş olan münevverlerimizin ve nıü tohassıslarımızın büyük hisseleri var- dir, Bu bakımdan, yapılan hazıtlık - lar üdeta millt bir iş birliğinin mu- hassalasıdır. Sergide Türkiyenin, yalnız mahsu! leri ile değil, milli idealleri ve milli karekteri, Türk varlığının her sa - hadaki kabiliyetleri, tarihi kültürü, Tesiyle temsiline -eldeki imkânlar nisbetinde - azami derecede çalışıl- Mıştır. Bundan başka sergiye iştira- kimizin başlı başına bir <gaye»> değil, NEVYORK FUAR Dünya sergisindeki pavyonumuzun bir aylık vaziyeti hakkında ilk resmi rapor geldi Pavyonumuza verilen isim: SULH MABEDi Sergide Amerika mehafilinin dikkatini pavyonlarımız ve memleketimiz üzerine çekmeğe muvaffak olduk Nevyork dünya sergisine memur| earet Vekâletinden gelmiştir. Ra -© sanati ve zevki ile, kısaca hakiki çek| t (ANADOLU) Çin saraylarında ağalarından birile “ Konuşmasını bilmek, fakat susmasın Asırlardanberi efsane mevzuu olan | Çin bugün dünyanın en başta gelen| bir meselesini teşkil ediyor. Şüphe- siz, bugünkü Çin hâdiseleri de, yüz- lerce sene sonra birer efsane olarak anlatılacak. Bununla beraber, — Çin, esrarını| daima muhafaza eder. Gariplikleri anlatıla anlatıla — bitirilemiyen bir | memlekettir. 400 — milyon nüfuslu Şf bir geniş ülke, hakikaten garp dün-| yasından çok başka bir masal diya- rıdır. Orada dolaşan herkes yeni birşey bulur, oradan gelen her sayyah bize yeni birşey anlatır. Çinin esrarı Mar- ko Poladanberi hâlâ çözülememiştir. Bugünün en meşhur seyahat mu- harrirlerinden ve macera romancıla- rından biri olan Fransız muharriri Maurice Dekobra da Çinde yap- Bi| tızı bir seyahatin — intibalarını, bize her satırında yeni bir şey öğreterek anlatıyor. Maurice Dekobranın bu eserin- den gayet meraklı bir parçayı alıyo- ruz. Pekin civarındaki yollar çok fena.. Koşu sahasına, araba izleri ile oyuk Nevyork fua rında paviyonumuz nan endişenin tahakkuk etmediği bilâkis bizim umumi açılış günü o - lan 30 nisana hazır bir halde çıkan mahdut milletlerden biri olduğumu- zu iftiharla arzederim. Bu sergiye iştirakimizin geçirdiği buhranlı safhalara İstanbuldaki a - janları vas: yâkinen agâh bu- lunan sergi ida: hazırlıklarımızın bu kadar kısa zamanda ikmal edi bilişini her veslle Te takdirle yadet- mekte ve bizden çok evvel başlamış olup da hazırlıklarını sergi açıldık- tan iki üç hafta sonra bitirebilmiş ©- lan milletlerin mümessillerine bizi irnek olarak merika ile olan iktisadi ve mali mü- nasebetleriizimin inkişafı için bile, n K D herşeyden önce hakkımızdaki ’j: lı;'.' "f'lld,aî“ var; orada "';'ı" yanlış ve zararlı hükümleri yıkmak i:ıgııeçivı':)r) ”Bîaâ'ev":ıe'r *"m“"'n î'; SEEUSİŞANA | DA vanlar halinde. Civardaki ocaklar- Bütün bu mülâhazalara istinaden- | | p. . taşımakta. dir ki , dövlet pavyonumuzdaki teş-i p CA A A mobilden hir tarzımza, yalnız sarzinin umumi . dik: Hiavem-ağalarının hulunduğu ı olan (yarının dünyası) motosu-İyju Ku Se sarayına beygirle gidece sa sadık kajmak iÇindeğil, kendi mll| siz -Hw Ku Se «Sekiz kıymetli şeys 1 menfaatlerimizin icabları da düşü- |1, .K nülerek , daha ziyade ideolojik bir| Bizi mabette harem ağalarının en ) Buklr ai vermiyn. sağnlmışları yaşlısı karşıladı. OOldukça iri yarı Moris Dokobra bir Bu cehdimiz, sergi idaresi namına |) , 10 dı bu.. Yalnız yüzü bir ko-İler, kraliçenin odalarını derleyip top- sÖz söyliyen reisin nutkunda şu cüm B n akarı suratı gibi bumburuşuktu.. irmasını, son lelerle takdir ifadesini bulmuştur: |e AT AA a lamayı, çubuğunu doldur ş Ürnid ederim ki, terakki ve barışın canlı numuneleri halinde bu beynelmilel sergiye getirdi- kiniz kıymetler karşısında duy- duğumuz minneti bu sözlerimle hakkiyle ifade edebildim.» taziz için yapılan bu mabedin tarihi- ni anlattı: olduk. T. Ho Çnanlar isyan etmiş ve General Kang Kung da bir harem|tam 1899 senesinin son günü İngiliz ağası imiş ve on üçüncü asırda Man-|misyoneri Broksu katletmişlerdi. kra| radaki itibarımızı fevkalâde artır - mış ve bususi açılış günümüz olan 6 mayısta gerek birleşik Amerika dev- letleri, gerekse sergi idaresi namına Milletimizi ve memleketimiz hak - kında dünyaca bilinmesinde fayda o lan hakikatler ve muayyen davaları mızla muayyen menfaatlerimiz bakı- mından kendisinden azami şekilde istifade edilmesi icabeden bir cva- sıla» olduğu da gözönünde tutula - rak, şumullü ve sistemli, fakat ayni zamanda az masraflı bir propagan- daya tevessül edilmiştir. Efkârmumumiyemizin hariçte cer- yan eden ve memleketimizle alâka- dar bulunan her hangi tâli bir hâdise karşısında bile hassas bulunduğu dü- şünülürse, medeniyet ve büyük bir parçasını teşkil eden yeni dünyada memleketimizin ve milletimizin tam mânasiyle temsili ve millt dava ve Mmenfaatlerimizin altı ay devamlı bir gekilde müdafaası gibi büyük çapta milli bir işle çok daha yakından alâ- kadar olacağı tabildir. Bu itibarla sergide elde edilen ilk müsbet neticelerin matbuatımız va- sıtasiyle umumi efkârımıza arzı, fay- dalı olduğu kadar ifası lüzumlu bir vazife telükki edilmiştir. Aşağıdaki hülâsalar, umumiyetle sergiye iştirakimize ve devlet pavi - şyonumuza aid olmak üzere heyetimi Zzin raporundan ve Arâerikan matbu atının neşriyatından çıkarılmıştır. Bu birinci hülüsayı Türk Sitesine ve başta Vaşington büyük elçimiz ol - mak üzere heyetimizin faal bir şe - kilde idame ettiği umum! propağan- da çalışmalarımıza ait iki hülâsa da- ha takip edecektir. Birinci kısım hakkında heyetimi - zin relsi Vedat N. Tör, raporunda hü lüsaten şöyle demektedir: Nevyork sergisindeki pavyonları- hakkında memleketimizde son ze- manlara kadar şiddet ve izhaz olu- çularla harp ederek onları bu mevki-|liçe, gözdesi Tung Fu Hsinrngin vah de bozguna uğratmış. Fakat kendi-|şilerden mürekkep atlıları ile, Avru- si de o civarda ölmüs, , İpalıları kılıçtan geçirtmek için koş- 4-| Sarayın bahçelerinden birinde,|tuğunu haber alınca müthiş sevin- nan iki tarafına sıralanmış ve harict | DA AA Hsinin en sev.İmişti. sebebleri sergi idaresi tarafından ba| ; harem ağası olan Li Liyen Ying| Sonrası malüm, Sefaretler.-efiüiha- zırlanmış biribirine bitişik binalar < n L L rilmiş bir kitabe var. |Sara altına alındı. Sonra serbest bıra- dan biri bizim devlet pavyonumuz -| tü WCAn " Yo omas O S O YA ID Ben, Şanghaya kaçan impara- dur. üN generalin zaferleri anlatı! töriçe'ile hecebet”$itmiştim. Bü hi Bunun dışında, İstanbulda hey-|maktadadır. Mabedi ziyaret eden her diselet Bütün sarayı altüst etmişti. keltraş Zühtü tarâfından yapılan ve|imparator için de birer kitabe yazi-| — A yrupalılarla sulh imzalanınca Güzel sanatlar akademisinin tasvi -|lıp asılmış. — / İharem ağaları teşkilâtını yeni baştan bine mazhar olan bir bronz heyke-| Harem ağalarının en yaşlısı biziltanzim ettiler. Ben o zaman &kü- miz vardır. Bu heykel, prehistorik|mabede çağırdı. Mabutlarla karşı-|çük harem ağası» oldum. Yedi sene W Si darela ai 1.|karşıya Çinlilerin o yeşil çayların-İsonra da üçüncü rütbe harem ağa- u diğe MA Dlal Ka hığına ve imparatoriçenin kendi na- Jeriyle tatar, Biz Dana nni ileni V Burada on bey: n alt harem ağe:İmına vöz söylemiye mezun mümes. bölü'düre Yhlürlandırdik. sı yaşıyor. Artık onlar tekaüt olmuş-| silliğine terfi ettim. Umumi valilerin Kapıdân İçeri girince Milit Şefi - lar. Tarladalarda çalışıyor, yetiştir-|yaporlarını ben alıyor ve imparato- : Mülürrülereius üüüt toö ©| dikleri şeylerle ve mandıralarile bir|riçeye gönderiyordum. T Ya aa ir. Bu hevkan forada yaşıyorlar. Bütün Çin onları| — Sarayda kadın yok muydu? nü'nün heykeli görünür. Dü heykelin r utmuş gibi.. Fakat onlar impara-| — — Vardı, olmaz olur mu? İmpori yirmi metre gerisinde, dört buçuk .— NN bi günlerini daimalrotoriçenin hizmetinde yedi kadın, metre yüksekliğinde, elleriyle bir ha- hatırlıyorlar. örmi bir tanede çanünşercı vatdı. İn latı düğümleyen ve gene İstanbulda| "gi ; misafir eden harem ağası o ğırılnıı da dt kaden İlhmakadek ayni sanatkâr tarafından yapılmış bir| lklelin » bucta - baltülütnü d heykel vardır. Bu, bir bacağı Asya, bir bacağı da Avrupa yazılı iki aokl üzerinde durur. Aralarında hafif bir meyl ile dört kaskattan düşen ve giz- li neon tüpleriyle mavimtrak ışık - süylenen ve tecrübeleri ilişik olarak takdim olunan nutuklarda, mutat ol- mayan bir tarzda, Türkiye lehine açık bir sempat; izharına vesile olmuştur. Meselâ birleşik Amerika devletleri muürahhasının nutkundan aldığımız şu parçadaki (bilhassa ( kelimesi dip lomatik teamülle guün düşmiye- cek kadar lehimizdedir DEVLET PAVYONU: Sulh moydanı denilen geniş saha- «Burada temsil olunan millet ler arasında bilhassa Türkiyeyi memnuniyetle karşılıyoruz, Çün kü Türkiyenin sergisinde Nev - york sergisinin (Yarının dünya- s1) şıarının elle tutulur şekilde tahakkukunu görüyoruz.» Filhakika, 1939 Nevyork dünya sşergisinin hâkim fikri (yarının dün- yası) şıarıdır. Biz, bilhassa devlet pavyonumuzda, bu şıara sadık kal - mak için azami dikkat ve gayret sar fettik. Amerikalıların anladığı müna da bir yarının dünyası için icabe - den bütün fikir malzemesine malik bulunuyorduk. İnkilâbımızın tahak - kuk ettirdiği bütün şıarlar ve umumi siyasetimizin takip ede geldiği se- yir, bu mânada bir sergi için en kuv vetli vasıtalarımızdı. Amerikada harbci, mutaassıp, otok ratik, medeniyet düşmanı tamttı - rılmış olan Türkiyeyi, hunhar, aca- yip kıyafetli, haremli ve geri olarak bilinen Türk milletini ve hattâ ren ginden bile şüphe 'edilen Türk insa- nının yeni rejimimizin ışığı altında göstermek bizim cephemizden de bu serginin en büyük hedefi idi. Amerikada, rejimi sempatik olm- esi lattı: «— Sarayda biz harem ağaları çok kalabalıktık, Bir yer boşaldı mı,| olmuşsunuzdur? kıyamet kadar namzed gelirdi. He-| — Bizim vazifemiz konuşmasını , ; imiz aşağı yukarı yirmi yaşınday-|bilmek fakat susmasını öğrenmekti. landırılmış bir su akar, Öyle ki İs- :ık. ve bizi daha o yaşta hadım et-||htiyatsız bir lâf ettiniz mi ne yapar- met İnönü heykelinin ik; metre geri-| | Jerdi. Bu da, kendisi daha evvelllardı, biliyor musunuz? Dilinizi ke- Bi ile kolos arasında iki buçuk metre hadim edilmiş bir arkadaşın teşvikilserlerdi!. genişliğinde ve on sekiz metre uzun- ile olmuştur. İht yatsızlık eden harem ağaları- luğunda boğazları — temsil eden ve| Harem ağaları arasında tensikat| — — Tabit! Ben de ne fene hareket- daimi akan bir havuzu vardır. Ha -| / D ilir, Yaşı en fazla ilerlemiş olan-İğer bütün uzuvları — tamamdır ve vuzun bittiği yerde altından ışıklı lardan ve hafif meyilli buzlu bir cantın üse |/ vine kırk kişi daha alınırdı. uzuvları kesilmemistir. Bu da Çinli- tünde bronz harflerle şu cümle oku-|— Pu kırk harem ağasından evvelâ|lerin, bir insanı, öldüğü zaman bü- aürt: SÜY ea imparatoriçe kendisi için birkaçını|tün uzuvları, Allah nasıl yarattı ise, yan milletlere karşı büyük bir soğuk «Türkiye Avrupa ve Asyayı| , .cer, ondan sonrakiler imparatora| gene ayni şekilde tamam olarak göm lük ve antipati mevcut olduğu ve sulh içinde bağlar.» kalırdı mek hususunda pösterdikleri dikkat- bunun yalnız siyasi sahaya inhisar| —Bu manzara, her gideni teshir ede-| Beni imparatoriçe seçti ve kendilten ileri geliyor. Bir Cinli için en bü- — Her halde sarayda tarihlerin yazmadığı birçok hâdiselere şahit mMizin zamanında yetişmiyecekleri|etmeyip, iktisadi ve malf münase -'cek kadar mânalhı ve müuhteşemd'r.|hizmetine aldı. Evelâ tahsilimi, ter-İvük felâket, öbür dünyaya vileu-| otların arasında oturmus bir vaziyet- dundan bir uzuv eksik olarak git- te betler üzerinde ğa maldza iddetle müese'r bu-|Bu yüzden > oldlağıc göre, A -| cmmA, «SULHİbiye mi ilerletmek - için diter kırk — Devamı 7 me, Zenuede — 'harem ağasından birine teslim etli-İmektir. - Markopoldanberi çözülmiyen Çin esrarı aŞ Ü * 1 TEMMUZ 1939 Cumartesi ki harem mülâkat 1 da öğrenmek lâ“ zımdı. İhtiyatsız hareket edenlerin dilleri derhal kesilirdi.,, Kurtulup, saklanan Çin rahipleri YAZAN MORİS DÖKOBRA Çinli haremağasiyle... — Her halde vaziyetiniz pek hoş değ Sarayda güzel bir Felsele edinmiş O iyar hazem ağası ellerini el- soktu ve mensuplarını di (etti: — İmparatora hizmet etmek, kap- lanın ayakları arasında uyumaktır. — Fakat, her balde saraydaki a- damlar arasında — müthiş rekabet wardı. — Tabit! Ben de ne fena hareket- ler karşısında kaldım! Fakat faziletli kimselere — iftiradan zarar gelmez, derler, sel gider, kaya gene meyda- na cıkar. retimiz sona ermişti. Harem” ağalarından müsaade istedik ve Pe: kinin şimaline — doğru yola çıktık. Yolda «kuru bonzlar mabedi> ne de uğradık. «Kuru» kelimesi burada Bonzlar «Çin rahipleri» hakkında kullanıl- mış bir istinre değil, kelimeyi hakikt manasında kullanıyoruz. Bonzları burada hakikaten, kurutup kutuların içinde saklıyorlar. Bunlar, aç kalıp kendilerini yavaş yavaş öldüren in- sanlar. Açlıktan yavaş yavaş öldük- leri için, vücudleri çürüyüp kokma- mış, kendi kendine kurumuş, kadit olmuş, bir nevi tabii mumya olma hâdisesi bu. Mabedin arkasındaki karanlık bir yere giriyoruz. İçeride bir meşale ya- niyor. Yerdeki kuru toprak üzerin- de otuz kadar ağır meşe sandığı var, Ölüler, bunların bir tanesini açıyo: ruz karşımızda kuru bir bonz suratı çıkıyor. Başının etrafıni tozlu otlar çevirmiş.. Mabedin bekçisi: b — Gelin size en son öleni göste. kırkı çıkarılır ve bunların|hadım edildikleri zaman da hiçbir|reyim, dedi, Yepyeni bir sandığın kapağını kal. dırdı. Bu sefer karşımıza - korkünç bir çehre çıktı. Yanımızdaki kadın bu ölü suratındaki gırıtışı görünce bir cığlık kopardı Henüz genç bir yaşta olan bonz duruyordu. Öleli daha üc hafta — Devamı B inci sahifede —

Bu sayıdan diğer sayfalar: