26 Temmuz 1939 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

26 Temmuz 1939 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TEMMUZ 1939 Çarşamba © —/.Ia DN | ğ Nihayet beklenilmeyen bu lehkeı[ başımıza geldi. Zavallı Lâtife de bösbütün — yetim — ve bikeş kaldı. Evvelâ — babasını — kaybetti. Ar- kasından da bütün mevcudiyetiy- le kendisini seven kocasından mah- rum kaldı. Bir kaç gün sonra da sev- diği erkeği çöllerde kaybedecek ve bu suretle dünyada sipsivri masum bir mahlük olarak kalacaktır. Nured. din hayatta bulundukça bu zavallı- nın da hayatı bu işe yardım eden biz- Zat senin hayatın da tehlikede kala- caktır. — Paşam bendeniz bunu düşün- düm ve ona göre tedbir aldım. — Beni din!e oğlum.. Muhtemel bir felâketten kurtulmak istersen bir an evvel Avrupaya git!... - Aileniz çok zengindir. Avrupada tanıdıkla- rın da çoktur. Binaenaleyh orada ati teffeh bir hayat geçirebilirsin. Aksi takdirde sen de birdenbire Süleyman &ibi yolda yürürken arkadan yurula- taksın. — Paşa hazretleri arzettiğim gibi bütün bu ihtimalleri düşünerek ona Röre tedbir aldım. — Gene sen bilirsin. Fakat ben, son defa olarak, felâketle karşılaş- Miş, tecrübe görmüş bir baba gihi #ana nasihat ediyorum. Selâmet Av. Tupaya gitmekte ve bu herif yakay: îe verinceye kadar orada kalmakta- v — Fakat paşa hazretleri, zataliniz t feyi gördünüz mü? Onun güzel- liği ne kadar müstesnadır değil mi? — Gördüm. Fakat feci dakikalar içinde.. / Paşa biraz sustu ve şonra ilâve et- Ü — Evet oğlum, hayatımın en feci anlarında o zavallı yı da gördüm. O dükikada oğlumun gaybubetiyle ru- !“ım istırap içinde kıvranıyordu. Bu itibarla zavallıya dikkat edemedim. — Peki paşa hazretleri, şimdi bu ne olacak? Aziz paşa derin bir düşünceye dal- /-— LANADOLU) Çöl Yıldızı Nakleden: xx ıkx  Süleyman beyin cenaze merasimin- den sonra yaşı geçmiş bir kadın ömer paşanın sarayına girdi ve Zekiye hanımla görüştü Hlas — — Allah rahmet eylesin.. Oğlum-!rak düşünelim. Eğer bu kız oğlunu: la çok samimi idiler. zun peşine düşmüş olsaydı, kendisi — Evet, aralarındaki samimiyetin ni ancak o zaman bu cinayelin me- derecesini ben de takdir etmiştim. İsulü sayabilirdik. Fakat vaziyet ber- — O gündenbezi Selâhiddinin gö-'akis olarak inkişaf etmiştir. Binaen züne uyku girmedi. Sizi ve ıstırabı- (aleyh Lâtifenin bunda günahı ne ola nızı düşünüyordu. Bugün sabahle- bilir? Babasını, sevgilisini, kocasını yin tekrar uykustz olarak kalktı ve: |birbiri ardı sra kaybetmiş bulunuyor — Anne -dedi- o kız arkadasımın Bunlar bittabi kendi arzusu hilâfında sarayında durdukça, elem ve keder geçmiş vakolardır. Bu elem ve kede içinde kıvranan ana ve baba onunla ri kâfi gelmiyormuş gibi oğlunuz. karşılaştıkça matemlerinden kurtu- merhum Süleyman beyin hoşuna git lamıyacak, daima o hâdiseyi ha'ırlı- miş diye, kendisine bir de esaret ir- yacaklar. Sen bugün saraya git ve tırabı vermemelis'niz. Bunda hak - Zekiye hanımla temas et. Müssade sızsınız hammefendi, ettikleri takdirde Lâtifeyi al gel Hiç| Selâhiddinin validesi Zekiye ha - olmazsa kısmen teselli olmuş elıır-wmmdan cevap alamayınca ve az sü- lar. İşte bu maksadla zatıâliyenizi ren bir süküttan sonra e de - tacize geldim. vam eti — Fakat hanım efendi, o köpek| — Hamımefendil.. Oğlum Selâ - kız nereye girerse oraya felâket ge- hiddin arzettiğim gibi, bu noktaları tirir. Benim size ve bütün aileniz el-|düşünerek kararını verdi ve Lâtileyi radına karşı hürmetim ve sevgim zatığlinizden ayırmak için bendeni vardır. Fakat bu uğursuzu burada zi gönderdi. Her ikimizde çektiğimiz esaret altında gebertmedikçe rahat acının ne derece keskin olduğunu yüzü görmiyeceğim. takdir ediyoruz. Fakat o zavallı kı — Hissiyatınıza kapılmayın ha -|zın kabahati yok ki.. Oğlum Selâhid- Sağlık ve musiki: (SAHİFE 9) İspanya kralı beşinci Filipi ve kontes Belmontu ölümden kurtaran musiki Müusiki parçalarından mamul ilâçlar ve bir eczane- Yunan felezoflarının musiki hakkında telâkkileri Meşhür Yunan hakimi Demokrit, vebanın musiki ile tedavi edildiğini söylerdi. Pazar günkü nüshamızda vekinin altinci & de şü nsanın &İ - nirlerini ekseriyetle hasta yapan ta- rafından başka, bir de hayata neşe ve saadet veren veçhesi vardır, Yunan filezofları ekseriyetle mu- sikiyi ahlâkçı tedrisattan saymışlar- dır. Ferdlerin asıllarında mevcud o lan honbalık hislerini, ancak musiki sayesinde yumuşatmanın mümkün bulunduğunu iddia eden hakimler bugün dah! meveuddur. Bazı devletler, mekteblerdeki mu- siki proğramlarında şiddetle mak lüzumunu gösteri li deyletlere nazaran, mü yri müteşebbis, ve Insamı, korka iradesiz yapar. alim edilecek mlara faydahı bulun- ması gerektir. | epiy bir müddettenbe - erde kullanıldığı malüm dür. Geçenlerde Paris haştaneje: mimefendi!. Oğlum her şeyi düşüne-|din Lâtifeyi himaye etmekle candan rek beni yolladı. Muhakkak ki, a kız sevdiği arkadaşının ruhunu teselli bugünlerde size çok 1stırap veriyor. | edeceğine kanidir, Halbuki , ne olsa, Lâtife oğlunuzun| — Zekiye hanım ağlıyordu. yegâne sevdiği mahlüktur. Bu se-| Maamafih kendidini toplamakta beple ona hürmet etmek âzımdır. — |gecikmedi. Hanım efendi vaziyeti sakin ola- — Devam edecek — L DĞ Almanyaya gönderilen esrarengiz mektuplar Alman makamları bu yeni propagan- da usulüne fena halde kızıyorlar İki hafta etvel Londrada ikamet| tahmin edilebilir? İlk mektup posta- eden esrarengiz biri Kingball tarafın-| sı 50 binden fazla miktarda tevzi e- gezen bir muharrir, Musiki ile tedavi ye dair elde ettiği — notları- m gazetesinde şöyle neşretmişti: Ağır hastalarla dolu olan koğuş - larda gezerken, birdenbire nefla bir| musikinin tesiriyle olduğum — yerde durdum. Hastalara gramofon da çalı- nan plâğın cazibesin karyolalarından yavaş yavaş kalk -| mağa çalısıyorlar ve kulaklarını hos yarlörlerin bulunduğu tarafa çevire- rek veed içinde musikiyi dinliyorlar- Kapılmış kapılmı: & Hastalara yeni bir hayat bahşetmi- iye çalışan ve kendilerini upuzun yat- tıkları yataklarının içinde kaldıran musikinin bu sihirli tesiri nereden i- ler; geliyordu? Yanımdaki doktor, bir aralık ba- na şunları söyledi: — Ötedenberi en azılı katillerin ve yüreklerinde zerre kadar merha- gibi.| y u bulan bazı fikir- | ( | | na tutulmuşt. ontesi muhakkak bir delilikte rtaran meşhuür Alman artisti Rafl- dir. Raflin fevkalâde güzel sesi Bel- monta yeniden şuur ve hayat vermiş tir, — Günlerdenberi beni müdhiş bir mtırap içinde kıvrandıra ikür ki mus ç liyerek gidermiş bulunuyorum. müsiki olmasaydı, belki de hastalı - ğim çok vahim bi rşekil alırdı. Vaktiyle doktor Veron, Paris ope- razında verilen konserleri her akşam müteaddid defalar dinler ve ondan #onra yatmağa giderdi. Bir gün kin arkadaşlarından birisi hu v yet hakkında doktordan izahat i di. I Doktor, arkadaşına ciddiyetle şu cevabi verdi: — Yemek yedikten sonra, mide- min iyi bir hazım yapması için be - hemehal büyük bir parçası dinlemek isterim. Midem, o kadar ikiye alıştı ki, musiki dinleme - Fransız romancısı George Sand|diğim geceler midemden hasta olu - vaktiyle Meyerbere yazdığı bir mek-|rum, tupda şu mühim noktalara temas e- KA diyordu: De in — meşhur âlimlerinden A hasta olan uzviyetlerin öre musiki parçalarmdan ar ihzar etmiştii Binaenaleyh , adeta bir musiki ec- zanesi tertibine muvaffak olan As- sagolio, uzviyetlerin kendilerine hâs plâklardaki ahenkdar birleştirmiş ve bu yeni lerinde muvaffak olmıya Assogolio, zihin — yorgunluklarını siki ile derhal tedavi etmekte « okok — 00—- G sonra ornuzlarını silkti: dan Alman milletine hitaben yazılan » — Ne olursa olsun, onun istikbali|ve pek çok Almanlara gönderilen ile de ben meşgul olacak değilim ya!|beyannamenin Berlinde büyük bir hkun yüzünden başıma gelen fe -|hiddet uyandırmış olduğu malüm - etleri bilirsin. Yegâne oğlumu *bediyen kaybettim. Buna da bu ço- n kızı şebep olmuştur. Binaena - Jöyh başının çaresine bakması lâzım- h:. Güzelliği beni alâkadar etmiyen, Beydir. . Selâhiddin biraz daha oturdu ve Tüşünceli düşünceli, maktul arka - dafının sarayından ayrıldı. çi üleyman beyin cenaze mera - ı:_m“l_il!n bir hafta sonra yaşı geç- Yııı' bir kadın Ömer paşanın sarayı- i“;'_ldî ve Zekiye hanımla mülâkat i, İkzkî-kiye hanım harem dairesinde Rekli elbiseler içinde - oturuyordu. Vîn*hd i ihtiyarlamış gibi idi. Ziyaret n kim olduğunu sormağa hacet O“"“H_len ihtiyar kadını kabul etti. b N görünce ihtiramla ayağa kalk- B Selâhiddinin annesi.. iye mırıldandı. di Dç * geldiniz hanımelendi -de- ıf,u&::'“hu Selâhiddin iyiler mi ın.î';u'*'nbira gözleri yaşlarla dol - İh hht SElle; tfğ_';vğ Selâhiddin — arkadaşını Ve kede, ği gündenberi derin bir elem T içli İime « _rgf““d—:xî.f:hw viyordum, Küçük- Bu sözleri _H'vzl dur. O derecede ki, bizzat B. Go- bela, kolay tahmin edilecek tabirler- le ingilizce uzun boylu cevap ver - mek lüzumunu düymuştur. Alman propaganda nazırlığı, hat-| ta B. Kingball'in bu teşebbüsünü in- giliz hariciye nazırlığının bir manev-! yası telâkki etmekte bile tereddüd etmiyordu.. Ve matbuat, nin selâhiyetli bir kalemden «tasav- vur olunabilecek en acı cevabı> al- miş olduğunu yazıyordu. Şimdi esrarengiz B. Kingball bir İçok Almanlara ikinci bir mektup gön dermiye muvaffak olmuştur. Filha- kika, dün, Alman makamları yeni- /den sayısız mektuplarla içi beyanna- me dolu paketlerin bir kere daha hu- dudu geçmiş olduğunu — görmekle hayrete düsmüşlerdir. Fakat on beş|lin ki, böyle bir hale daha uzun za- gün evvelki gibi bu defa da iş işten|man tahammül etmiyecek milyonlar geçtikten sonra bunun farkına varıl İca insan vardır. mıştır. lenri postaya verilmiş ol- m bir dereceye kadar de İngilte: hei tatbiki mümkün olurdu. Fakat hal| şartlar içinde yaşadıklarını, Alman enmiye” kadının da gözleri nem-| böyle değildir. Mektuplar Fransadan| yahudilerine yapılan mumeleleri ve Bi aviçreden, Danimarka-|Nazi devletinin herkesin husumetini tinden öpüyor hanımefendi|dan, İsveçten ve hatta Almanyadan|kendi aleyhine tahrik ettiğini hat Belçikadan, postaya verilmiştir. Diğer taraftan zarflar biribirine İher renkten ve üzerleri başka yazılar- ingiltre-| Gerçi bu mektup yağmuruna ma-|bir hava içinde iş bir ni olmak güçtü. Mektupların hepsi| yetinde olup olmadıklarını bildirme- Tedi içindedir. Zavallı genci ben| benzememektedir: Her boydan ve| şu beyanatta bulunmuştur: dilmiştir. İkincisine gelince bu mik- tarın çok aşılmış olduğu temin edil- mektedir. Mektubun muhteviyatı nedir? Her şeyden evvel, mektup - sahibi Alman makamlarının ingizliz devlet adamları tarafından söylenen nutuk- ların neşredilmesine müsaade etme- mekte veya kısmen müsaade etmek- te olmasına esef etmektedir. Sonra B. Kingball taarruza geç - mektedir: lerinin bahsedildiğini çok işittik. Fakat size şunu söyliyeyim ki, talep- ler talepleri davet eder, Bizim de ta- leplerimiz olduğunu tabii size söyle- mediler. İşte bu talepler: 1) Nazi rejiminin dış politikası de gişmelidir. Daimi buhran içinde ya- şamaktan bıktık. Belki bu sizin v- murunuzda değildir. Yalnız şunu bi- 2) Führerleriniz, bizimle- sulhçu liği yapmak ni- lüdirk B. Kingball ayrıca Çeklerin hangi latmaktadır. Kingbal, Londra gazetecilerine — Hiç bir şeyden korkum yoktur. Yapalıı gelir giderdi. |la elle veya makine ile yazılmış olan|Eğer Göbels, benim — Almanyaya Bungaş'm mukadderat böyle imiş. |zarflar kullanılmıştır. Bunları ele ge-| gönderdiğim mektuplarden yirmide İözimdış “OPra da sabir ve tahammül İçirmek için hariçten gelen bütünlon dokuzunu ele geçirse bile, ben M mektupların kontrole tabi tutulması| gene hesapta kazanmış olurum. Çün a7 süren hazin bir sül-İicap eder. İşin güçlüğü meydanda-|kü kontroldan kurtulan tek mektup Nibayet Selâhiddinin|dır. elden ele dolaşa dolaşa Almanyada tarı ne kadar!pek çok kari bulacaktır Manisa muallimleri|, met taşımıyan serserilerin tedavile - ri bile musiki ile kabil olmuştur. Hatay yolunda Ne hapishanede geçen uzun | — Türksesi gazetesi sahibi Naz- mi Sadık 939/2870 54 lira 50 ku- I tedi «Şu son senelerde Alman talep-| fi gönülleri, muhakkak ki rın, ne de manevi ve cismani ceza - Tarın kendilerine hiç bir kâr temin et mediği bu gayri tabit adamlar, mu - siki tedavilerinden sonra iyi bir kal- be malik olmakta ve bazan onların gözlerinden sürekli yaşlar da gelmek Sözün ve okumanın fethedemedi- musiki kendi istilâsı aitına alıyor. Herşeyden evvel musik! tedavisini muntazam ahenklerin jinsan büny sindeki tabil ahenklerle uyuşmasın- dan husul bulan bir san'at olarak anlamalıdır. Atik devirlerde yılan ısırmaları, romatizma, ve nüzül hastalıkları te- davisi musiki vasıtasiyle yapılırdı. Meşhur hakimlerden Galen ve Te davilerin paşına geçirirlerdi. Yunanlı Demokrit, vebanın teda- visinde musikiyi tavsiye ottiği gibi , Parasel de akıl hastalıklarını iyileş- kte tamamen musikiye baş vu- 'du. İspanya krahı beşinc; Filip krallık vazifesiyle beraber kendi şahsi iş- lerini de unutacak derecede akıl has talığına yakalandığı vakit, kraliçe, neşhur İtalyan sanatkârı Farinelli - İspar 'a davet ederek Eskorial- de hasta krala en güzel şarkılar söy- lendi. Bu şarkıları haftalarca — dinliyen kral beşinci Filip, nihayet zihnt mu- vazenesine kavuşarak vazifesine baş ladı. Napolili kontes Piganell! - Bel - mont, kocasının vefatı üzerine aklı- ı tamamen kaybedecek kadar müt. ofrast, musiki tedavisini bütün te -| 4, — Baştarafı 7 nci Sahifede — diğerleri hepsi de sarsıla saraıla uyu- yorlar. İnişlerde bir su gibi akan oto- mobil ışıklarını söndürdü. Sabah ol- du.. Şimdi geçtiğimiz yerlerde köy- lüler kalkmış, işe başlamak üzere.. Keçiler, sığırlar yollara dökülmüş, otlamağa gidiyor.. Bir su görüyo - ruz: Amuk gölü.. Artık sabah oldu.. Fakat hâlâ ha- fif bir karanlık var. Hafif bir rüzgâr da esiyor. Ay, gittikçe solan bulutlar arasından ara sıra yüzünü gösteri- yor. Dağ eteklerinden sıralanan Bey- lanın evlerinde görülen tek tük ışık- lar da kayboluyor. Hiç bir şey duyulmuyor. Tam bir sükünet, Bu manzarayı eksik bıra- İkan horoz sesleri ve bülbüller.. Bir |dere geçiyoruz, şoför burası vaktiy- , diyor. Ftrafı iha- n sis kümeleri bir pamuk yığı: ni gibi uzaklaşmağa, yükselmeğe başladı. Gökte ne yıldız ne de aydan eser kalmadı artık.. Avakiye çayını geçiyoruz, Bir ta- raftan güneş doğarken, karştmdaki ufuktan da Antakya doğdu.. Beyazlara bürünmüş binalar ve esi mer renkli kiremitler arasında yük- selen şu minareler, bize gene bizden olan bir yere geldiğimizi göstermi- yor mu? | Uyuyanlar, daha doğrusu uyuk- lıyanlar uyandı. Hepimiz ellerimi çırpıyoruz, Antakyaya girerken ©-| puncu yıl marsını çağırıyoruz. Asi nehrini de gördük. Her tarafı yeşillik bir yurd insanları yeni yeni yollara ıât üyor. Garaj önünde durduk| ve nihay-t işte Antakyaya geldik .. ğ Avni Altiner rüş. 2 — Cumhuriyet Halk Partisi Al- sancak mahfeli müsteciri 939/2861 540 lira. 3 — San'at okulunda Elektrikçi İbrahim Hakkı. 939/2869 49 lira 72 kuruş. 4 — İzmir San'at okulunda Kun- dura muallimi Ahmed 939/2867 199 lira 58 kuruş. Yukarıda hazinci Maliyeye mik- tarı ve numarası yazılı dosya ile borç lu olduğundan maafaiz masarif ve ücreti vekâlet tahsili hakkında gös- terilen ikametgâhlarına ödeme em- ri gönderilmişse de mübaşirin meş- ruhatına göre bilâ tebliğ iade edi- miştir. İşbu ödeme emrinin neşrinden itibaren on gün içinde her bir borç- lu borcunun tamamen va ya bir kis- mina ve alacaklının - takibat icrasi hakkında bir itiraz varsa gene bu on gün içinde istida ile ve ya şifaheh İcra dairesine dosyasına bildirmes' Tâzımdır. Bildirilmediği takdirde bu müd- det içinde 74 üncü madde mucibin- ce mal beyanında bulunulması v beyanda bulunulmazsa hapis ile taa yik olunacağı ve hakikate muhalil beyanda bulunulduğu takdirde ha- pis ile cezalandırılacağı ve borcur ödenmemesi ve ya itiraz edilmemesi halinde cebri icraya devam edileceği malumları olmak - üzere keyfiyet ilânen tebliğ olunur. (2659) İsmet

Bu sayıdan diğer sayfalar: