July 27, 1939 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

July 27, 1939 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 TEMMUZ 1 939 Perşembe — Hanımefendi maksadınızı an- ladım. Belki de haklısınız. O köpek kazı size bağışlıyorum. Buğün, hatta, bu saatta arzu ederseniz alıp götüre- bilirsiniz. Hiç olmazsa bu vesile ile yüzünü görmez olurum. Hakikaten bir saat sorra Selâhid- dinin validesi Lâtife ile beraber Ö- mer paşanın sarayından ayrılmağa yorlardı. Lâtife nereye gön- i bile bilmiyordu. Manevi & önü takip öden kimsesiz- lik, zavallı çöl yıldızını perişan et -| bile; mişti. Nereye sevk - edildiğini sormağa bile hacet görmedi. Esasen Zekiye hanıma karşı müthiş bir kin ve garaz besliyordu. Çünkü istikba-| lini, hatta hayatını perişan eden Sü- leyman beyi bu kadın doğurmuştu. Onun için Ömer paşanın sarayından ayrıldığından müteeesir değil, bilâkis memnundu. Lâtife biraz sonra mechul bir ih- tiyar kadının yanında ıstırap — ve elem içinde kısa bir müddet yaşamış| olduğu saraydan çıkıyordu. lüks bir otornobil duruyordu. Zenci şoförü derahl ceketini topladı. Ve hürmetle otomabilin - kapısını açtı. İhtiyar kadın: — Buyurun, geç kızım. Lâtife seri bir hareketle otomobile bindi, ihtiyar kadın da onu takip et- ti. Müteakıben şoför kapıyı kapadı. ı otomobilin hareketi ile beraber, camların perde- lerini indirdi. Ve Lâtifey — Yüzünü örten peçeyi kaldır kı- zım —dedi- oğlum çok güzel bir kız olduğunuzu söylemişti. — Oğlunuz mu? AFHedersiniz hanımefendi, siz kimsiniz? Ve beni Nereye götürüyorsunuz? — Ben, seni sevmek istiyen, sen- den mukabil sevgi bekliyen temiz kalpli bir anneyim. İsmim Feridedir. Bu ismi belki ilk defa işitmişsindi. — Feride hanım!... Evet, bu ismi ilk defa olarak işitiyorum. — Selâhiddinin validesiyim. Oğ- kumu tanıdınız mi? — Selâhiddinin annesi mi? Evet.. Onu o gece tanımıştım. Kalbi tamiz, hazik, merd bir delikanlıya benziyor- du. Allah bağışlasın.. — Evet, o akşam arkadaşı - için Merdane bir şekilde çarpışmış.. Be- Nakleden Lâtife için neş öl Yıldızı 'e ile $ &*k ÇA i dbiu yep yeni bir hayat doğmağa başlamıştı. baktı. Lâtifenin son sözlerini kısa bir süküt takip etti. Çöl yıldızının göz- lerinden fırlıyan iki damla yaş yanak larının üzerine yuvarlandı. Feride hanım: — Kızım -dedi- doğrusu ben göz yaşlarını biç sevmem.Ben seni, ferah h bir hayat geçirtmek, h turmak için sarayıma götü Ve Lâtifenin ipekli kadife gibi par hyan yanaklarını temiz bir mendille sildi. Biraz sonra Selâhiddinin oturduğu saraya varmışlardı. Ötomobil du- runca tekrar peçelerini indirdiler ve yüzlerini örttüler. Evvelâ Feride ha- İnım indi. Lâtife ise ağır ağır düşün- celi olarak Feride hanımı takip et )Lâtife sarayın mermer merdivenlej ni çıkınca büyük kapı açıldı. Lâtife, etrafını tetkik edecek vaziyette de- ğildi. Feride hanımla harem dairesi- ne girince, bir kaç güzel hizmetçi Lâtifenin etrafını sardılar ve fevkalâ. Saray kapısının önünde, kapalı, | Je bir iltifatla feracesini, başın: sar- mış olduğu siyah yazmayı, papuç - larını çıkardılar. Ve kırmızı ipekten yapılmış terlikleri ayaklarına giydir- diler. Lâtifeyi harem dairesinde hususi G> |lu olan tepsiler biribirini takip edi- İyordu. Şerbetler, kokulu, -haşlama sular, tatlılar gidip geliyordu. Kadın ve kızlar Lâtifeyi beğen- mişlerdi. Şarkılar, rakslar başladı. Feride hanım sağında oturan Lâ- tifeyi kucakladı; “İsun, uğurlu ayağın sarayıma basın- ça ev halkı arasında neşe uyandırdın. Bu vaziyetten memnun musun? — Çok teşekkür ederim. Nazik ve kibar bir hanımsınız. Fakat bütün bunlara sebep nedir? — Bu iltifata lâyiksin de onun için yavrum, Sen sahranın masum bir kı- zısın. Onun için kendi kıymetini bil- miyorsun. Çok güzel raksettiğinizi Selâhiddinin ağzından işittim. Ben de irsem çok metmnun olacağım. — Hatırıpız için derhal dans ede- ceğim. O anda bütün neşesiyle rTaksa başladı. Vücudünün çevik ve nefis hareketleri herkesj hayrette bırak- mıştı. O günden itibaren Lâtife için neşe ile dolu yepyeni bir hayat doğmuğa başlamıştı. Selâhiddin harem dairesine ayak bir divanda oturtmuşlardı. Hizmetçi| bile atmıyordu. Binaenaleyh ne Lâ kızlar makine gibi çalışıyorlardı. Ev-|tifeyi, ne de öteki kızları görebiliyor.- "|velden davet edildikleri anlaşılan ba-İdu. zı misafirler de vardı. Meyvelerle do-. e cekkker — Devam edecek — Trablusgarpta, Arnavutlukta zavallı Müslümanları kesen İtalyanlar TürklerleAraplarınara- sını bozmağa çalışı- yorlar (/ ) Arap âlemi telâşta imiş (!) beri tarafta Türkiye ve Yunanistan, Ingiltere anlaş- makta hata etmişler (!) vah zavallılar vah! iyan ceride- La Tribune denen İtal sine Kahireden yazılıy Fransız - Türk alışverişinden son- him oğlum, fena bir çocuk değildir.|ya Arap milletlerin gözlerindeki bağ *de kuzu gibidir. Fakat ben rahat|çözülmüş ve bunlar İslâmiyet düş -! Ve mesud değilim. manlarının ne tarafta olduklarını — Neden? Allaha şükür ki, size|törmeğe başlamışlardır. Arap âle- iddin gibi merd bir evlâd ver- Biş,, minin ebedi düşmanı olan ve İsken- derünu almakla iştihası açılan Tür- . I ükür edi kiyenin demokrat cephe ile birleş - nn l;:c'_'ı',:"d":e Yazik | meki üzerine istikbalini tehlikede gö- Pkduğu kadar da atoşindir. Bazan öy- #eyler yapıyor ki, beni telâş için- de bırakiyor. Fakat kızım 'neden pe- Bti kaldırmadın. İşte ben de peçemi haldırıyorum. vüçtide hanım peçesini kaldırdı. Lâ- * Feride hanımın çehresine hay- baktı. etide hanım ihtiyar, fakat müs - Büzellerdendi. Gençliği geçmiş ©| ı na rağmen çehresi buruşma - Tişti, çaç Hanım efendi —dedi. tatlı bir L.a:"lîl var. Bilhassa gözleriniz ne Tüy, T güzel., Zatı âlinizi ilk defa gö- 'Otum. Bununla beraber içimden &'ın Hü Ha n türlinizi çok seveceği- N“llıriyor. Zekiye hanıma kati- Nzemiyorsunuz. Zekiye hanım benden çok gü- ç Gdaj, o Nazarlarınızdaki tatlılık, göz- L"'t*'dnki güzellik çok daha başka.. .î*mı_ hanım beni ilk defa görünce q.m_' Oğlunu baştan çıkaran ve onu kangie tahrik eden benmişim gibi, ren yalnız Suriye değil, fakat bütün (diğer Arap devletleridir. Bütün bu acıklı hâdiseler arasında Ilicaz kralı İbnisuudun allcenap tar- zı hareket! göze çarpmaktadır. Arap toprakları üzerinde yabancı hâkimi: yetine tahammül edemiyen mumai - ieyh, bütün Suud ailesinin nihayetsiz bir nefret beslediği Türklerin Sanca. İği elde etmelerini takbih etmiştir. Arap âleminin bütün ümidini, İngil- terenin para mukabilinde İrak'ı kon- trolü altında bulndurarak ve diğer Arap milletlerini susturarak parça- lamağa muvaffak olduğu panarabik cepheyi İbnisuudun tekarar tesise muvaffak olabilmesi teşkil etmekte. Gene 16 tarihli «La Tribuna» ga - zetesi de Umberto Guglielmottinin İolan başmakalasinde ve egaranti edi |lenlırı ihtar> başlığı altında şunu jileri sürmektedir: «1918 senesinde büyük demokrat Hicaz kralı İbnissuud tazyıkından kurtardıklarını ve bu top râkların masuniyetini temin ettikleri ni bildirmişlerdi. Bugün lüzum hasıl olunca bu temilnat unutulmuş ve bir kenara atılmıştır. Ve gene bugün ga- ranti kelimes; demokratların lügat- iarında mühim bir yer İşgal etmek tedir. Binaenaleyh garant! edilenler şunu bilsinler ki kendilerine verilen teminat askerlerine ve coğrafi vazi- yetlerine vazıyed edip istifade edi- ymek için verilmiştir. Ve yarın bunla ra ihtiyaç kalmıyaca kolursa birer tekme ile atılacaklardır. Muharrir bu hususta ezcümle şöy- le demektedir: «Ankara ve Atinada, aylardanbe- ri Kremlin sarayı eşiğinde dilenen bir sistemin (Yani demokrasilerin ve garazla dolu nazarlarla| devletler Suriye topraklarını Türk |Rusya İle temaslarının demek İsti . (ANADOLU)Y — Güzel kızım -dedi- görüyor mu| bükümetinin İsk l ı Zavallı İtalyancı (SAHİFE 9) rın hezeyanları devamda Hatayhakkındabiçareakıl. r larınca neler söy “iyorlar? Milletler, elbetteki hayvan sürüsü değildir. Sorabilir miyiz: “Arnavudlar, Habeşler hayvan sürüsü mü idiler?,, Italyanlar, Fransaile hesaplaşmada işe yarayacak bir vesika bulmuşlar « La Tribunas gazetesi, İtalyan' üderunü Türkiyeye inden dolayı Fransaya gön terketti sancağını İskenderun | Türkiyeye vermekle çok ağır bir hak netleesinde tecavüzünde bulunmuştur. Bu — bir. kere Suriyeye karşı saniyen umu - miyetle beynelmilel hukuk bakımın- dan, salisen ve bilhassa İtalyanın hakları bakımından böyledir. Çün - kü 1920 de San Remoda Suriyenin Fransaya -manda ile terkedilmesin- de İtalyanın da rolü olmuştur. Bina- enaleyh mandant bir devlet olması itibariyle, mandaya taallüku — olan herhangi bir meselede reyine müra - enat edilmesini istemek hakıma ma- Jiktir. Fransızlar son lerdeki iki değişikliği yapmak, yani İskende - runü Türkiyeye vermek ve mandayı (çünkü bütün mesele hakikatte bun dan ibarettir) müstemleke rejimine tahvil etmek hakkın; haiz değildir - ler. Fransa hariciye nezaretinin mü- toyakkız olması lüzim gelmektedii Zira bu gibi haller çok tehlikelidir. Çünkü manda müessesesi bugünden tibaren her hangi bir hücuma veya revizyona maruz bulunmaktadır, Bu mügssese prestij üzerine bina edilmiş bulunuyordu. Şimdi bu vaziyet karşı sında bu prestijin ne hale geleceği a- şikârdır.» eli Giornale d' İtalia'da (V. Gay| ) da) adındaki malüm muharrir, Fran sanın mandater olarak yerleştiği top rakların bir kısmını başka bir devle- te vermek hakkını haiz - olmadığını uzun uzadıya ileri sürdüklen sonra bunut, yalmız Fransanın Türk dost « luğu kazanmak için yapılmış bir ma nevra olmayıp ayui zamanda Fran - sız amperyalizminin çoktanberi Su- riye ve Lübnana göz dikmesinin ne- ticesinde, bu memleketlerdeki man- danın yerine müstemleke rejimi ika me etmek hususunda atılmış mühim bir adım teşkil etmekte olduğunu | kaydediyor, Muharrir, «tarih, Fran- sanın takip ettiği bu politikanın, Su- riyeliler arasında muvaffak olup ol- miyacağını veya bilâkis Avrupa sul- hünü tehdit edecek olan bir Arap ve| Akdeniz kargaştlığı tevlit edip et - miyeceğini gösterecektir.» Dedikten sonra İtalyanın, Fransa- nın faaliyetini dikkatle takip etmesi iâzım geldiğini, çünkü Suriye man- dası hakkımda tahaddüs eden bu va- ziyetin yarın diğer mandalara da teşmil edilmesi imkânı olduğunu ve|; çemberleme faaliyetinin — arttırdığı harp tehlikesinin şimdi de çemberle- yicilerin yeni başladıkları manda po- Titikaslyle takviye edildiğini ilâve et- mektedir. Gene 14 temmuz tarihli «Corriora della Sera> gazetesinde Alfa imza - Yör) Mmanevi sağlamlığına inanmak Zibi bir hayale kaplanlar belki var- dır. Fakat şunu bilsinler ki kendile - rine karşı böyle bir aşkı İlham eden bahri üslerdir. Eğer Salaminden bo- #azlara kadar olan Türk ve Yunan Hmanları olmasa Fransız ve İngiliz filoları Akdenizdeki genç ve kuv - vetli İtalyan bahriyesinin karşısına çıkacak vaziyette olamıyacaklardı. Yalnız acaba bu meselelerin kâfi gelip gelmiyecekleri meselesi kalıyor bu meçhuldür, fakat bu küçük dev- letlerin kara sularnda böyle kudret- V, külletli ve tohlikeli misafirlerin bulunmasından mütevellit zararların ve olabileceği ise aşikâr bulunmak - tadır.a BU - * * üyle çıkan başmakalesi, evvelâ Su mandasınım nasıl tesis edildiği - ni anlattıktan sonra, İskenderun san cağının Türklere - terkedilmesinin, mandanın Suriye topraklarını garan ti eden 4 üncü maddesi, Lozan mun - hedesinin 3 üncü ve Milletler cemi - yeti paktının, yalmız Suriyeye yar - dım hakkını veren 22 inci maddesiyle nasıl telif edilebilecegini Fransadan soruyor. «La Stampas» gazetesinin de bu mealde olan başmakalesinde ezcüm. le şöyle denilmektedir: lotler birer hayvan sürüsü de- gildi i »» Hatay - hlar Tü , herşeyi ile Türktür. Arnavudlar, Habeşler hay- wvan sürüsü mü idiler?) — Suriyeliler, Fransız mandasını, aralarında İtal- da bulunduğu mandant dev- n nezareti altmda olduğunu bildiklerinden dolayı kabul etmişler- di. Bugün Fransız tasavvurlarını bir kere daha açığa vurmak - İtalyanın yalnız hakkı değil, fakat vazifesidir de. Fransa, başkalarının - hesabma çemberleme siyasetine girmesi için Türkiyeye İskenderunu vermiştir ve diğer taraftan, Suriyelilerin memnu- niyetsizliğinden istifade ederek kâfi derecede geniş olan imparatorluğu - nu yeniden genişletmek Üzere man- dayı doğrudan doğruya — dominyon haline — getirmeği — tasavvur — et- mektedir.> Ayni gazetede bir Londra muhabir mektubunda da şöyle denilmekte - dir: «Buranın akşam gazetoleri, İsken- derun mandasının Türkiyeye, terki akkında İtalyanın Fransaya gön -| derdiği notayı, hiç bir mütalea ser- detmeden dercetmektedirler, İtal- yanın ilerj sürdüğü haklı zebebler, Paris hükümetinin bu notaya kolay- ca cevab veremiyeceğini idrak eden anlayışlı okuyucular üzerinde tesir yapmıştır. Parisin üç gün müddetle bu nötanın mevcudiyetini saklamış olması da, şayanı dikkat görülmek- tedir. Fakat bütün bunlardan, İngil- terenin İtalyan tezine iştirak edec. atidlâl edilmektedir. - Mademki İskenderun Türkiyenin anti totaliter cepheye iştirakin; teminen verilmiş oluyor, bu cephenin banisi İngiltere- nin bu alış verişi tasvib ettikten baş ka teşvik bile etmesi pek tabil bir- şeydir. Binaenaleyh İngiliz hukuk - çularının üygun bir mazeret bulmak hususunda Fransız meslekdaşlarına yardım edecekleri muhakkaktır. Fa- kat İtalyanın, gayri kabili ictinap o- lan hesap verme zamanı geldiğ; va- kit mükemmel bir vesikaya malik o lactiı düşünülerek endişe duyulmak tadi: «İl Popolo d' İtalia> , İstanbuldan aldığı Stefaninin şu telgrafını der - cetmektedii hetihkâm inça etmek üzere Türki- yeye giden İngiliz teknisiyenleri. İstanbul, 18 — Türk toprakların -| da yeni istihkâmlar inşa etmek ve, » Vatikandan bir görünüş İ |kelerin bir kısmını değil üldaki müstahkem mevkileirde tebeddülât yaumakla tavzif edilmiş lerinden mü rokkep heyet buraya muvasalât et- miştir. Bazı rivayetlere göre, bu he- yet, Haliçte bazı şantiyeler vilcuda getirmek vazifesiyle de mükellef bu- lunmaktadır. 15 temmüuz 1939 tarihli resmt İt Popolo d' İtalia» gazetesinde «Türk ler kantatkâr insanlardır» başlığı al tında intişar eden küçük bir fıkrada şöyle denilmektedir: «Türkler İskenderün Meselesinde nümunei imtisal olacak bir kanaat - kürlik gözterdiler. Kimsenin bunu farketmediğine hayret ediyorus. . Çünkü onlar, Halebi veya bütün Su- riye sahillerini de istiyebilirlerdi, . Fakat böyle bir talebde bulunmadı » lar ve Fransanın bu havalide hattâ başka yerlerde de birçok fedakürlik- larda bulunacağım (kendi zararları - na olarak) anlamadılar, Fransa, İtalyanm Cibutiyi ole ge- çirmemesi, Süveyş kanalına hissedar olmaması ve Tunus İtalyanlar: için bir statü elde etmemesi uğruna, bü- tün mandalarını ve belki de köloni lerinden meselâ Çine ve japonyaya fazla yakın olan Hindiçiniden başla- mak üzere bazı kısımlar terketmeğe hazır bulunmaktadır. Bunu anlıyan istifade temin eder. İngiltereye gelince, onun fedakâr lık anhasında çok daha ileri gitmeğe hazır olduğunu biz temin edebiliriz zannındayız. O, şüphesiz ki İtalya ya Almanya olmi e yalnız manda veya müstemle akat... Fran sanın bütün Mmüstemlekelerini ter - ketmeğe harhâlde hazır bulunmakta dir.» Aynl gazete, 5 inci sahifesinde «İtalyan notasmdan sonra Fransız « devl Jların şaşkınlığır başlığı altında in - tişar edan bir Paris muhabir mek - tabunda Fransız gazetelerinin İtal - yann protestosundan sonra İsken - derunun 'Türkiyeye verilmesi hakkın da mütenakız sebebler ve mazeretler ileri sürdükleri| müstehzi ve pole - miği andıran bir lisanla bildirerek bu gazetelerin yazılarından bahset - mektedir. Bu tarihli «Giornale d'italia» ga- zetesinde V. Gayda İse, Fransız ga- zetelerinin bu mevzu üzerine ver - likleri cevaba mukabele ederek kı- saca şöyle demektedir: «Fransa italyanın iskenderun me- selesinden haberdar edilmemesini , bu devletin Milletler cemiyetinden şekilmesine atfediyor. Halbuki Suri- ye mandasını Fransaya veren Millet- ler cemiyeti değil, San Rome sulh konferansıdır. Binaensleyh bunun bu cemiyetle alâkası yoktur ve İtal- yanın hesnp sormada meşru bir hak kı vardır. Esasen Fransa bir çoak ve- salkle Suriye topraklarının masuni- temin etmiştir. Bundan dolayı imdiki hareket; bir hak sirkatinden — Devamı 10 nuncu sahifede —

Bu sayıdan diğer sayfalar: