10 Ağustos 1939 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

10 Ağustos 1939 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YSAHİFE 6) 7 di — Güneş mi çarpmış? — Hayır. Böks şampiyonunun ni seyrederken boksör çarpmış! Kabahat — Karim sık sık kafamda süpür- geyi kırar, sonra da «kabahat senin> der, — Kabahat sizin mi? — Karıma göre kafam çok sert. Süpürgeler o yüzden kırilıyormuş. seekokokar Erkek — Kumarda- kazanacağım para ile istediğin bileziği alacağım. Sana vadediyorum. Kadın — Kaybedeceğin para ile bana şimdi bir yüzük al daha iyi! — Fransız karikatürü — Komşular Kadın pencereden baktı: — Acaba komşular bizim konuş- taklarımızı duyarlar mı? Kocası cevap verdi: — Muhakkak duyarlar. — Nereden anlıyorsun? — Dikkat ettim: Kavga ettiğimiz zaman pencereleri açıyorlar. Sen şarkı söylemeğe başladığın zaman da hemen kapatıyorlar. —İk— Yaş — Kadın on altı, erkekse otuz iki yaşında imiş.. Aradaki fark fazla de gil mi? — Fazla olmaz olur mu? Tam bir misli fark var. Kadın kırk yaşına gel- diği zaman adamcağız yüz elli yaşı- nı bulacak.. v ——— UKılavuz — Biraz sonra Himalaya silsilelerini bütün güzelliğil bileceksiniz. Yalnız önümüzden çekllirze.. şanlısını kabinenin budak deliğinden — Fransız karikatürü Çocuktan al haberi Sütçü, sattığı süte su katmak su- çuyla mahkemeye verilmişti. Ken- i şöyle müdafaa etti: — O gün süte su katılmıştı amma bunda benim kabahetim ve fena bir| maksadım yok. Bu işi ben yapma - dim. — Kim yaptı? | — Küçük oğlumla kızım, Onlar 'da çocuktur, mesul edilemezler. Mahkeme, iki celbetti. Hâkim bunlardan sordu: — Anlat bakalım oğlum. Süte su karıştırmışsın öyle mi? — Evet. 0N bu işi — Oynuyorduk efendim, Korde- şimle ben babam ve annem gibi süt- çü olmuştuk. Onları taklit ettik. miz— Kaynana Cat B bilideğina Hai di — Mehmedin benimle evlenme- ğe karar verdiğini anlıyorum. | — Nereden anlıyorsun? — Son günlerde annemden hiç| hoşlanmamağa başladı. Banka veznedarı (hırsızlara) — Bir dakika baylar, Şimdi zengin ol- bunuz. — Paralarınızı bize bırakıp neden bir cari hesap açtırmıyorsu- nuz. Dişini çektirdi. Istırap çektiği âşi- kârdı, fakat gülüyordu. şaştı: Dişçi bile — Pek sevindiniz. Bu diş size çok ağrı çektirdi galiba? — Evet amma sevincim bu dişten kurtuldum için değil.. — Ya neden? — Çok acıdı da... — Allah Allah! Bunun aevinmek- le alâkası? — Kayınvaldem dışarda bekliyor — Gene anlamadım! — Kayınvaldemin dört dişi çeki lecek de.. ——— Aşk mektubu Küçük çocuk kendisine kapıyı açan ihtiyar kadına sordu: — Koca karı siz misiniz?, Kadın çocuğu azarlad — Evlâdım, o nasıl sö li bir insan kendinden bü ca karı der mi?. Çocuk izahat verdi: — Kabahat bende mektubu bana bir adam verdi ve bu evi göstere rek: «Oraya götür» dedi. «Fakat dik at et. Kapıyı koca karı acarsa ona verme>» diye tenbih etti.. Ben de ko- ca karıyı tanımadığım için e'ze ver dim, Terbiye üne ko: Demek o güzel işini terkettin? | non - Evet. İatne manmabım, Kedadım çarın zarai —Sokakta kadınlarla ahbab ol- mak için şemsiye ikram etmekten başka çare bulamadı. illgzn Kadın — Kocamın bana karşı olan sevgi- si günden güne azalıyor. — Nereden anladın? — Evlendiğimizin ilk günlerin de bana «benim genç karıcığım> der di. Şimdiyse sadece «karıcığım» di- yor. — Bu sana olan sevgisinin azal- dığına değil, senin yaşlandığına de- lâlet eder. — Bana olan sevgisi azalmamış Lolsaydı, yaşlandığımı fark edebilir |miydi? eti Uzun sürer Bir gece evvel beraber gezmeğe gittikleri arkadaşını sabahleyin yokla görünce sordu: — Eve geç gittiğin için karın bir şey dedi mi? Arkadaşı: — İngiliz karikstürü — -İk— Sonbahar Kadın kızdı: — Yâni ne demek istiyorsunuz? Ben yalan mı söyliyeceğim size? Ha- yatımda ancak yirmi dokuz ilk ba- har gördüm diyorum size.. Erkek cevap verdi: — Olabilir efendim. Fakat gör - düğünüz sonbaharları hiç hesapla - madınız mı? Dedikodu — Bayan Fatma pek mi geveze - dir? Aman efendim geveze de söz yrede-|mü! Geçen gün plâjda dönerken| alan müşterilerimiz karınız bayan|dikkat etmediniz mi, dili güneşton |Çft almıyorlar. bıpkırmizı omuş'u. — Aman birader, dedi, şimdi on- lamı anlatmağa ve tekrarlamağa vak- tim yok, işe geç kalırım, — Bu kunduraları muhakkak bo-|di sene evvel Geza Von Bolvay ve efendim, Bunlardan geneceksiniz asla ikinci bir / — İngiliz tarikatlzü — değil ki! Şu|ş on kuruşla baraber rerken, Berlin, (Hususi) — Friedrichsst- nın Üzerinde toplanmış Berlin tiyatrolarından birinde, bir - artist locası: Ufak, sade fakat zevk ile döşen - miş ve tanzim edilmiş bir loca, Her İtarafta muhtelif çiçekler, kırmızı ve donuk renkli güller, ükisler saçan büyük aynalar. Şurada, burada gı $İ güzel yenleştirilmiş, bir kaç zarif biblo, Olga Çekova & hazir her kadaşlarının «bi- ded kleri dilber ve sevim. iyajında hazir bulunmak de etti. Bu nadir fırsat karilerim için ba- alümat toplamağa muvaffak ol- ve bunları olduğu gibi yazıyo- Çekova Alman sinema âle - büyük ve muavffak ölmüş ar- b ridir, Bütün dünya sİ- arı bu sevimli yıldızın güzel ve manidar profillerini aksettirmiş - rdir. Bir çok takdirkârları artlstin tatlı fakat muammalı gözlerini, her kese bilâist münü ve zarafetini daima hatırlar- lar. Artistin kariyeri hakikaten bir harikadır. Sessiz sinemada kendin tanıtmış olan bu yıldızın şöhreti li ainemada günden güne artmıştır. — «Hakiki bir komediyenler aile- Ja şAhret kazanmış artfatlerdir. Küçük yaşımdan — itibaren — babam beni sahne hayatı için hazırlamış - tir. Berlin, (Hususi) — Tobisin ar-| tistleriyle hasbihal etmek üzere stüd. | İyoya gittim. Dilber Macar - yıldızı| |Kathe de Nagy, Attila Hörbiger, Ha. raldPaulsen orada idiler. Kathe de Nagy bana elini uzattı, tebessüm etti ve böylece mülâkattan kaçtı. Attilâ Hörbiger, işitmemezliğe geldi. Ha- rald Paulsene gelince, onu rahatsiz etmek istemedim. Çünkü büyük bir tiyatronun müdürü olalıdanberi ten- zilâtlı bilet isterler diye gazeteciler le temastun kaçıyor. Çok şükür G tav Fröhlich orada idi, küyor ve Tirol ceke melerini sayıyordu. Güstav Fröhlich geniş alınlı, yüzünün hatları munta- zam, çok açık ve parlak gözlü sarı- şın ve güzel bir delikanlıdır. Yanına yaklaştım ve dedim ki: — Bay Fröhlich size yeni filmini zin hoşunuza gidip gitmediğini, Kat- he de Nagy ile ilk defa film çevirdi- #inizdendolayı memnun olup olma- dığınızı soracak değilim. Sizden bundan bir kaç sene evvel ziyaret etmiş olduğunuz İstanbul hakkındaki — ihtisaslarınızı öğren - mek istiyeceğim. Elbetteki hatırlarsınız, bundan ye- Jarmila Novtoni ile şark ekspresin- "İden inmiştiniz. Sizi istasyonda kar- Iıılsmı- ve otelinize kadar götürmüs- tüm. İlk mülâkatınızı da bana ver- ** Güstav Fröhli kova ile makiyaj odasında görüştüm Güzel, yumuk ellerile saçını tarar, rujunu sü- bana hayatını anlattı Yazan: x teshir eden tebessü-| $ Olga Çekovanın Tanınmış bir artist olmak için her fedakârlığı göze almış ve benim ar- arimi mKIşŞar — ettir- da'mi tte meş: gul olmuştur.» Bunları söylerken «Mirandolina» rolünü yaratan güzel artist, ipek gi- h v2 İstanbul “İstanbul, âşık olduğum sarışın kadındır! Alman artisti diyor ki: “En büyük arzum, İstanbu.da bir aşk - mace- ra filmi çevirmektir.,, Güstav hususi otomobilini kendi tamir eder miştiniz. — İstanbulda hatırlıyorum. Bu he nim çok dikkate şayan ve hoş bir seyahat oldu. «Boğaz şarkım>» la Chanson du Bosphoere>» filmini çevi rtiyorduk. Ve ben bahriye zabiti lünü yapıyordum. İstanbulun hemen her tarafında film çevirdik ve Boğaz da Türk arkadaşlar refakati: ve zevk ile dolu gezintiler yaptık.> — Yedi sene sonra İstanbul hak- Je neçe, $ nı teahir eden, cazibesine doy' | (sanışın * Nevin E. Gün ü sön resimlerinden |bi yamuşak ve elektrik lâmbasınım etrafa $ ışıklarla muhtalif vantı YerdE di açlarını tarayosr dü. — *Ne vakittenberi sahnede-rol — Devamı 8 inci sahifede — |kında ihtisaslarınızı lütfen söyler mi: |siniz> i — İstanbulda ikametimin taffsilâr tını en ufak noktalarına kadar ha'* tırlıyorum. İstiklâl meydanında bür yük bir sinamada güzide bir halkâ hitabede bulundum. Fransızca ve Ak manca konuştum. Ve bir Türk ar * tist arkadaşım Türkçeye tercüme et iti. Vali locasında hazırdı. Herkes bi ze karşı çok nüvazişkâr davrani * yordu. Bu seyahat yeni Türkiyenin kısf bir zamanda vüeude getirmiş oldu” Hu eserleri görmek ve takdir etm€ fırsatını da bana verdi. İstanbulu sevdiğimin sebebi bilt” yütün başkadır. Henüz küçük yaştfir da iken, resimli mecmualardan b-İP” 1 cümle yazılı idi «Şarkın tebessümüs O gündenberi bu kadının hayalk nin aşıkı oldum. İlk aşkımı bana bu kadının hayali ilham etti ve benim için şark, İstaf? bul bu kadın idi. l Evet, İstanbul, ilk görünüşte iBf7 ir kadın gibidir. Bu göztl Ş dınin tath ve: silinmiyen hayali senelerce yaşadım. p: Ü Şehrin eteklerini okşıyan Müf | akları maranın mavi - sularını, uf aK tutuşturan kızıl gruplarını unvt” imkâm yoktur, fü” Ne vakit sarışın bir kâ.dın"' . sunkâr bakışları karşısını " İsam, İstanbula,boğazın iki —:l_l; azametle uzanmış şarkın bü n çe cisini hatırlarım. İşte bunuf l dir ki. İstanbulu daima, tahattt İve hoyranlıkla anarım, bif n büyük acmum, ımnbîğ'gu_ aşk ve macera filmi çevirmel İfilmde sanatımın bi sarfedeceğim. Sizi tı bu filim şimdiye kadar lan filmlerin en güzeli o= £

Bu sayıdan diğer sayfalar: