19 Kasım 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6

19 Kasım 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yi Harp insanı, sanat yapabilir mi ? Sabahattin KUDRET Güzel kitaplar ekseriya 'sulh içinde ya- şanmış zamanların eserleridir, 'ancak in- sanlarm sâkin ve rahat yaşadıkları devir. lerdir ki geniş hayatı olan eserler verir, ka. rışık zamanlarda edebiyat olmaz denir. Bu düşünceye hak vermek istemiyenler çok. tur: Neden öyle olsun, neden sanat ancak sulh zamanlarının malı olsun derler; niha. yet sanat edebiyatı bir takım insanlarm bir takım düşünceleri, endişeleri veya bizzat hayatları değil midir? Evet, edebiyat inan. mak ister, fakat harp zamanının insanları sulh zamanının insanlarmdan daha az mr i- nanırlar, Bunun böyle olduğunu bildiren de- liller bilmiyorum. Hattâ aksine olarak in. ar harp zamanlarında, insan faaliyeti. nin, genişlediği, beşerileştiği bir zamanda daha fazla inanırlar. O kadar büyük feda. kârlıkların hiç bir şeye inanamamaksızm ya pıldığını, insan hayatımın, yaşamak hakkı. nın hiç bir şey u olmaksızın, öylece karanlıkta, heder edildiğini düşünün, İnsanların inanmaları harbi ortaya koy- ar, zıd davaları olan insanlar davalarının isbatı için çarpışırlar. Fakat kuvvetin man. tığı olur mu? Kazanan neyi isbat edecektir. Haklı olduğunu, getirdiği düşüncelerin doğ. ru olduğunu, sadece onların doğru olduğu- nu mu? Şüphesiz değil. oOAncak kuvvetli olduğunu. Belki o bile değil. Daha şanslı ol. duğunu veya bir takım şansları iyi kullan- dığını. yan, böyle olsa da, harp ede. mez. kadar, yapılanlardan, kurul. muş bir nizamdan, âyarı bulunmuş bir saa. detten sebepsiz vazgeçmek, maceraya bel ki sonu hiç gelmiyecek, belki eski hayatı, yetmiyen fakat me de olsa var olan saadeti de recek maceraya, sonu gelmemesi mümkün olan işlere atılmak kolay değildir. Harbeden insan bıraktığı evini belki bir da- ha hiç bulamıyacağmı bilir, Fakat bunu bil. se de harbeder. Çünkü inandığı, tahakkuku halinde bıraktığı her şeyin daha ziyade gü- zelleşeceğine ini andığı şeyler vardır. Küçük hayatmdan rn Artık onu akşam dönmek, bir kaç tanıdığı ile oturup konuş- mak, rahat bi mez. Bir takım meselelerin peşindedir, bir takım meselelerin adamıdır. eğe ona yaşamanın gayesi gibi görü- n şeyler yerine kıt'a veya dünya mikya- denle fikirler, lp geçer, (Andıre Jid) gibi «Kendi boyuma göre bir saadet, bir hayat bi , Şimdi boyum büyüdü; ne yapayım ?» diye k ister. Sulhün ken- di hayatı, ölçüsünde imanları olan adamı, harbin insan ölçüsünde imanları olan ada- mi bun. «vag WE ye böyle olma. onu halyatı, b aşlıyacak o. ian hayatı mecbur Sl k Havada o çar. pışacak, denizin altında o dövüşecektir. Şe. Si pe vava My hirleri, âbideleri yani bugüne kadar insanın yüklüğünü, güzelliğini duymak ister. Sene- lerce sonra belki hiç adı anılmıyacaktır. Fa. kat, olsun! Devrinin, (Realite) olması için çalıştığı düşüncelerin, yeni bir dünyanın oluş haline girmesi için çarpıştığı yerlerin adı anılacak ya. O da bir zamanı yapan, bunun için o güne kadar kazandığı her şeyin kaybı. nı göze alan insanlardan biri olacaktır, An. cak, bütün bunları düşünen, bu noktalardan hareket eden insan o güne kadar düşünce ve duygusunun 8on şekli olan san- at eserierini, geçmiş zamanların ve ayrı ay- rı kıt'aların birleşmiş insani imkânı, belki imkânmın sonu, son haddi, çi i olan me. deniyeti yıkabilir. Yıkmayı gözüne alabilir. Bugüne kadar bir çok zamanlar geçmiş, bir çok insanlar başka başka yaşamak şe. killerini, en doğru ve en güzel yaşamayı denemiş. İçlerinde buna varabilenler, gaye. lerine yaklaşanlar ve hiç varamıyanlar ol. muş. Güzel ve doğru ayrı yer ve zamanlar. da türlü şekillerde: anlaşılmış. Bir çok in- sanların, devirlerin kaybı, eziyet çekmesi pahasına yeni hakikatlere, yeni yaşamak tarzma ulaşılmış. Muhakak ki bütün bun. lara dayanarak daha ileriye gidilecek! Bü- tün, o, devirlerini, medeniyetlerini yaşamış insanların hayatları bizim için büsbütün kaybolmuş, yaşanamaz bir hale gelmiş de. ğildir. Müzeler, galeriler, âbideler, harabe. ler bize bir an için olsa bile, nihayet bir tak- üt olsa bile, o hayatları yaşatabilir. Benim nkü hayatıma, hatt ük duygu ve ek: vakalar dünyanın her hangi bir köşesinde, herhangi bir geçmiş. zaman büstünün veya (okaracaoğlanın bir mısramm tesir etmemesine imkân'var mı? Her - şeyimiz, içine bazan şahsiyetimizi köy uz alışkanlıklarımız bile bir medeni. yetin getirdikleridir, Bütün bu var olan şey- lerden daha güzel şeyleri getirebileceğine i- nanan insandır ki onları çekinmeden tahrip eder, Başka cins bir medeniyet getiremiyece. ğine inanan insanlar mevcut medeniyetleri- * ni va Fakat bu duygu ve düşünceler harp in- sanmda daima bulunmaz. O hiç bir şey dü- şünmeden, (Otomat) olarak da çarpışabilir. Şöyle bir sual sorulabilir: «Acaba bütün bu endişeler her insan için bahis mevzuu ola- bilir mi?» Buna müsbet cevap ei ri el Zaten her insanın mese! u olması kabil değildir. Fakat Di e ilini . her anının ne olduğunu bi- len insanm İk varlığın yeni baştan kaderi- nin düşünüldüğü bir dünyada inanmadan yaşaması e insan Oğ- k bir takım davaları yaşamak zamanı bağli nca 0 Zâ- m arın iyi sanatkârlar kalacak kitaplar lâzım gelmez z mi? Mademki artık insan. kendisini insani ölçüye pe âyarla. mıştır. Birin adamı Kğ iLe iş — Fakat sanatkâr iş İnsanin veri hülya Gini demeyiniz, bim insanı id. diasızdır. Hiç bir şey, “ bir eğ isbat et- mek istemez, Ken şeyler Yya- zabileceğini, düünüükierinii le oldu. Nü ei , gunu bile, Onun için bir tek satır yazmak, bir tabloya bir fırça sürmek mânasızdır. Çünkü yazı da, resim de başkaları için ya- pılan şeylerdir. Yani bizden ayrı bir ölçüsü olan şeyler.. Biz ölçüyü değiştirebilir, be. genmiyebilir, yenisini (o arıyabiliriz. Fakat ölçü fikrini inkâr edemeyiz. Hülyanınsa öl. çüsü olur mu? Hü hülye'arımı kendisi için kurar, araf yoktur. Belki ancak kendi nisbetinde bir insani tarafa sahiptir. Bu şekilde düşünülünce ii hülya de. gil iş olduğunu, şekil, madde olduğunu gö. rürüz. Bu bakımdan varlığını şiddetle du- yan, inanan, iddialı insanlatın yapacağı şeydir. Fakat varlığını şiddetle duyan, inanan, id. dialr insanların devirleri olan aman- larmın güzel kitaplar bırakmadığı doğru. dur. Bu neden böyle oluyor? Sanatin inan- mak, iddia istediği, harp insanı en ziyade inanan, iddia eden insan olduğu halde ne- den sanat bilhassa sulhün malıdır? (San. mesi lâzım değildir, çünkü bizsat kendisi bir iddiadır.) Harbeden insan, medeniyetinin, saadetinin eskidiğine, yenisinin ancak çarpışmakla elde edileceğine inanabilir, Bu inancının ye- rinde olup olmaması üzerinde de duracak değilim. Fakat bu akşam karanlığa giren “ehrinin ayni manzara hi mimarile yarına çıkacağına inanab ilir mi te bütün mesele anil Sulhün, hat. tâ harbin muhtelif safhalarının neler geti. ki yaşamasına bağlıdır, Hayatı her gün deği. sebilecek bir insanın sağlam zevkler, kıymet hükümleri tanımasına imkân yoktur, Hattâ onun gündelik zevkleri, kıymet hükümleri de olamaz. Çünkü insanın eşyayı ve insanları duyuş ve anlayışı emniyet, istikrar ister zor kurulabilecek olan şey de zevktir. İnsan ömründen emin olmadığı zevki, kıymet hü- kümlerini, anlayışı benimsiyemez. «Madem. ki yarın değişebilir, o halde hakiki değildir. Ona inanamam» der, nmadığı, doğrulu. Şunu, kat iliğini kesin olarak bilmediği zevk. leri, kıymetleri yaşıyamaz. Böyle olunca da sanat yapmasına imkân kalmaz. Çünkü i- nandığı, dünyayı onunla tanıyıp duyduğu bir zevki yoktur. Sanati de sevmez. Sanat. ten zaten bir zevke inanmıyan, bir nlayığt aa etmiyen, tercih yapmasmı bilmi: İven insanım hoşlanması beklenemez. Sulhun inanan insanı, zevki kurulmuş insanı da harp zamanlarında içinde bir zevk (anarşi) si duyar, Büyük mikyasta bir mimariyi dü. şünebilmek için lâzım olan emniyeti, devam uygusunu bulamaz. Harbeden insan belki bir çok şeylere, in. sanı tamamen yeniden yapabilecek şeylere inanır. Fakat (Bodler) in «Çizgilerin ye- ike Yay m harekete kin duyuyorum» ne inanm ğrusu böyle bir kia amd malz her an madde ve fikir olarak her varlığın değişmesi taşıyan harbi yapmazdı. Sanat sağ! ler, kıymetler ister, Bunun içindir ki o sö. ze innmıyan, çizgilerin yerini (değiştiren harekete kin du uymıyan, VR inan. mıyan insan sanat yapamaz

Bu sayıdan diğer sayfalar: