17 Aralık 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

17 Aralık 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şiir anlayışları Zahir GÜVEMLİ Şiirin tâlisizliği, malüm: Kelimelerden, günlük konuşma dilinin kelimelerinden örül. meğe mahküm bulunması. -Ahmet Hasimin Piyâle mukaddemesindenberi “ bizimkilerin çoğu bu kanaatte. Ayni kelimenin nesir di. linde fikire giydirilmiş bir libas ve doğru- dan doğruya onun tercümanı olduğu halde şiir dilinde tedâilerin muharriki mevkiinde bulunduğunu ve fikir veya güzelliklerin ke- ruz, Ayni kelimenin pek ince farklarla baş- ka yerlerde başka mânalara gvlişi hundan- dır. Mademki kelime her iradında müs. takil bir hüviyet kazanıyor, nesil o a şiirin tâlisizliği konuşma dilinin kelimelerin. den örülmüş bulunmasında aranır? Konuş- ma dilile şiir dili arasında münasebet yok- tur ki... , Bazılarına göre Şiir tamamen mücerret nasıl kulak yolile hâssi bir şiir de göz yolile 6 duyulabilir, işitilebilir, Çünkü kelâm gözden olduğu kadar kulaktan da elde ediliyor, Fa- kat netice?.. Netice pin yn de gelse şiir ayni zihni oyun telik sesin (objektif) varlığı bizi sere rel dışı. ve s€s unsurile mi olmağa asıldan o uzaklaşırız. onu gözle ses oyunlarının hatırlanma yolile ni yaşanmasını t. min edeceğinden -daha doğru ve daha gü- zeldir. /Böylelikle inşat maskaralığı, Kimde mevcut olmıyanı oha izafeye çalışmak sah. tekârlığı ortadan k tadma doya doya varmak için onun mut. 4) bii N laka başkası wi Po | tarafından ookunmaşına ve tiyaç olsun?.. Hayır r, ancak ses hâtırası veya n ses fikri vardır. x Şiirin hadsi tarafları olabilir, Fakat had. si şiir nasıl olur? VE sag gey inandığım gı şey üze inde düşünmüş,.aramış ve bir me dene şmelere girişmiş olmasın. Şair bu kadar mesul ve mevzuile meşgul olursa şiirden zevk aldığını söyliyen bir insan onu me şekilde didiklemek zorunda dır, tasavvur edin. Bundan dolayı, hakika. #en ;şairlere sık veya seyrek, rastlamak ko- lay; fakat hakiki bir şiir okuyucusuna, cins a mucizeli bir mahlük: Zira hem şair olma- dığı halde olmak, hem de şiirini göre inşa edecek yerde mevcut kalıba dök- mek, daha doğrusu karşısındaki :...de bul. mak mecburiyetinde, Türlü şiir ek var, Yahya Ke- mal, geçen gün, her şairin kendine mahsus bir ufku ya şiiri bir zav İl en mütalâa edebileceğini söylüyordu. B darla me mı?, Mademki, hangi v ped İ>* gidilirse gidilsin sonunda şiire varmak İs- teniyor (Matlüb Tüi, kâ'be vü büthane be. hâ ne...) halde tek bir şiir anlayışı vardır. De- Şişen ona kul şeklidir: rebilmeğe, güzelliğin şu veya bu yolda elde edilmesi gerektiğini değil, bizzat güzelliği aramağa muktedir olamıyor. Bu sebepledir ki: Mor&as ihtiyarlığında gençliğinin müfrit davalarını seyle ve tesamüh dinine girdi. Yine ayni sebepli den az çok klâsik şekillere nuyor, Ya e Rübai veya gazelle beraber «İstanbul» silrini, «Bir tepeden» gibi hayli mücetret zım veya noter olabilirse de, şair olamaz. * ** Şiir üzerinde çok şey söylemek belki mümkündür, fakat onun en az söz götürür sanat olduğunu hatırlamak şartile. RABBİM, NİHAYET SANA... (*J Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz. Artık ne ikin, ne haset, ne (de Belki bir sabah vakti, belki gece yarısı, yaşamak hırsı, Artık nefes almayı bırakip gideceğiz. Ben, artık korkmuyorum Her şeyde bir hikmet var, enin (sonu seher, kışın sonunda bahar. Belki de bir bahçeyi müjteliyor şu duvar, | Birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz, Gece değmemiş sema, dalga bilmiyen deniz, En igüzel, e bahtiyar, en aydınlık, en temiz Ümitler içindeyim; çok şükür, kl Ziya Osman SABA (*) Şairin bugün çıkan (Sebil ve güvercinler) adlı kita- d : bından i İğ /

Bu sayıdan diğer sayfalar: