4 Şubat 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

4 Şubat 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© V k k RAMİ “ : ; ği “ Ki » EE Rİ e Yaş AEP Memi kei i — * ARAP, FARS ÖRNEKLERİ — Doğudan. Su ve toprağın birleşmesinden evvel, aşkın, bu harap gönülde yer tutmuştu. Senin güneş yüzün de, bizim su ve toprağımızdan peyda oldu. Güneş, nasıl oldu çamurda gizlenebildi ? SELMANI SAVECİ — Mithat Sertoğlu ğer yüzünün izi bütün eşyada zahir olmasaydı, kâ- file, Lât ve Uzzâ adlı putlara hiç taparlar mıydı? SELMANI SAVECİ — Mithat Sertoğlu Bir katre için senin ciğerini yararlar. Ey sadef, su- suz ölde Nisan istikametine bakma ! ZİYBÜNNİSÂ — Sabri Sevsevil üz ve o göz bugün beni öyle bir vuruş vurdu ki, yarın değil, belki kıyamette bile kalkamıyacağım. HİLÂLİİ ESTERABADİ — Sabri Sevsevil Senin sevginle vücutsuz yaşamak gerek... Benden bir eser kalmayınca bu aşk niçin ?.. Eğer ben mâşuk oldumsa âşık kim?.. EBU SAİT NİŞABURİ — Sabri Sevsevil Peygamber Ahmedin kabir toprağını koklıyan, ebe- diyete kadar güzel bir koku duymasada olur. Benim üzerime öyle musibetler devrildiki, gecelerin üstüne devrilse karanlığın rengi değişirdi. FÂTMATÜZZEHRÂ — Sabri Sevsevil Eğer ondaki güzelliği Mısırda duysalardı, Yusuf'u satın almak için paraya kıymazlardı. Züleyha'yı kına- yanlar, onun cemalini görmüş olsalardı, ellerini kesecek yerde yüreklerini parçalarlardı. ÂYİŞEİSIDDİKA — Sabri Sevsevil Ey saki! Şarap nuru ile bizim kadehimizi parlat! Mutrip! Terennüm etki, dünyanın işleri, dilediğimiz gibi oldu. Biz kadehte sevgilinin yanağından bir akis gördük. Ey, içkimizin lezzetini bilmiyen, sana acırım! Uzun boylu güzellerin naz ve cilvesi, bizim “servi boylu ve çam salınışlı dilberimizin görünmesine kadar sürebilir. Gönlü aşkla gıdalanan: insan aslâ ölmez. Bizim iin cihan defterinde daima baki kalacaktır. Korka- rım ki, şeyhin helâl diye yediği ekmek ve bizim haram sayılan içkimiz kıyamette bir tutulması... Ey sabah rüzgârı, sevgilinin bahçesine uğrarsan ona selâmımızı söyle; ve deki «adımızı, bile bile hatirdan niçin çıkardın; nasıl olsa ismimizin unutulacağı birgün gelecektir»... Sarhoşluk bizim büyücü güzelimize ne kadar da ya- raşıyor. Bu yüzden irademizi sarhoşluğa salmışlar. Servi boylunun aşkına gönlüm lâle gibi tutuldu. Ve yüreğim kan... Ey baht kuşum, bana ne vakit râmola- caksın ? Ey Hafız! Ağla, ağla! Olur da vuslat kuşu toprağı- mıza doğru meyleder. ” HAFIZI ŞİRAZİ — Sabri Sevsevil Rindsin diyorlar ve mescide almıyorlar. Çiy bir sar- hoşsun diyorlar ve meyhaneye almıyorlar. Mescitle mey- hane arasında bir yol bulunsa gerek... Acaba o yol ESKİ LÂâTİN WECİZELRİ e — Birine ettiğini bir başkasından bekle ! — Kadın ya sever ya nefret eder; üçüncüsü yoktur. — Dostunun kusurlarına göz yumarsan, onları ken- dine mal edersin. — Borç, âsil adam için acı bir köleliktir. — Bizimki başkasına, başkasının ki bize daha hoş görünür. — Çabucak hüküm veren, pişmanlık yolunda koşar. — Sevenin yeminine ceza yoktur. — Cüretten cesaret, tereddütten korku doğar. — Hasis ruhu, hiçbir kazanç doyurmaz. — Birinin muhtaç olduğu şeyi sen kendiliğinden ve- rirsen, iki kere makbule geçer. — Lâyık olana iyilik eden, kendisine iyilik eder. — İnsanların hakkımızda verdikleri tam bir hüküm, paradan daha emindir. — Zaferde kendini yenen, iki kere galiptir. — Yüzsüze karşı saflık aptallıktır. — Emin olduğu zaman bile etrafını keye düşmez. — Birinin başına gelen, herkesin başına gelebilir. — Sık sık affetmekle, aptalı ahlâksız edersin. — Gelecek gün, geçen günün talebesidir. — Düşmanın hakkında kötü kötü söyleme: Düşün! — Akıllı adam, *başkasının kusurunu görerek ken- dininkini düzeltir. — Bir tek kılın bile gölgesi vardır. — Kanun olmasa da vicdan vardır. — Değişemiyecek bir vaziyet m dövünme, katlan! — Herkesin itimadını kaybeden, daha ne kaybetsin ? — Talih cam gibidir; parıldarken kırılır, — Büyüğün tesbit ettiği, yanlış dahi olsa, doğrudur. — Dürüst insanın öfkesi çok ağırdır. — İnsan sevdiklerinden kaçını kaybederse, o kadar ölür. — Her zaman, insan bir türlü düşünür, kader bir türlü... kollıyan, tehli- — İnsan, hayata bağışlanmış değil, ödünç verilmiştir. — Mirasçının ağlaması maske altında bir gülüştür. — Yoksulun çok şeyi eksiktir, hasisin herşeyi... — Değişebilen birşeyi, kendinin sanma — Yarıktan korkanın evi kolay kolay yıkılmaz. — Elindekini sarfetmemekten emin kazanç yoktur. — Tehlike aslâ tehlikesiz yenilemez. . — Metanet, felâkete boyun eğmek bilmez. , — Fazla münakaşa ile hakikat kaybedilir, — Yaradılıştan akıllı değilsen, akıllıyı dinlemen fay- da etmez. ? — Liyakatli kimselerin hükmettiği yerde hekes seve seve itaat eder. — Başkasının namusunu çalan kendi namusunu kay- — Cüret eden, tehlikeye düşmeden yener. p — Bir suça göz yuman, birçok suçları davet eder. — Eğrinin elinden alınan, doğrulara verilmiş demektir. — Geri veremiyeceğini almak, kaçırmaktır. — Aptallar talihten korkarlar, akıllılar katlanır. * nerede ?.. ; AHMET CAMİ — Sabri Sevsevil 10 animals sanayi lamel al emre a m Eski (Lâtin) metinlerinden — Samim Sinanoğlu ob See iler iy vee z .

Bu sayıdan diğer sayfalar: