4 Şubat 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5

4 Şubat 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i. İİ önü dinliyorum; yalnız | C onu <5 alam ü-  Yülerin en keskinine tutul- « muş, nerede, kimin karşı- Sinda, hangi mevsimde, ni- çin ve nasıl bulunduğum- j dan habersiz, onu dinliyo- Tüm; | —Türk sanat ve fikir ha- Yatında ahlâk bozukluğu, &İ (Edebiyatı Cedide) den Sonra başlar. Tanzimattan €Vvelkilerde ve sonrakiler- € ahlâk yerindedir. adar ki, Tanzimattan evvel- k lerde, ahlâk, bir telâkki *Ve şuur mihrakına bağlı © Dulunurken, o Tanzimattan WSonrakilerde, şuuru gevşe- * miş bir devam ve itiyat iade eder. Bir tirenki, lo- *Komotifi bozulmuş, fâkat ilk | afk p hızile, kör topal, yürümekte... , Tanzimattan evvelki Türk ir ve sanat adamı, dün- Yasının bütün kanunlarına malik olduğu kadar, ahlâ- , inada sahipti. Tanzimat Ve Tanzimat sonrası sanat € fikir adamında ise, eski ni dünyanın zihin yapısı yı- (W£ılmıya yüz tuttuğu halde, şü üh yapısı yerinde kalmış yil𔀠tesirleri göze görünmez eijpir pilânda Birinci Dünya ıyü Sarbine yakın senelere ka- iar ulaşmıştır. .di Tevfik Fikret, hayatının nd onlarına doğru, fikir ba- şt Mmından en büyük aksül- pi “mellerini İslâm dinine kar- lafi göstermesine ve Allahı ilg, <âr etmesine rağmen, his , (lâkımından ailesinden al- “iliği islâmi ahlâk terbiye- *ne bilmeden sadık kalmış dogma'larını inkâr ettiği öv“ kaynağın, farkında ol- Mâdan ahlâkını taşımıştır. €vfik Fikretteki garplı te- » koyu bir islâm famil- Sından gelen çocuğun Munda, eskiden mevcut * terbiye temeline daya- “ir. Yoksa bir garp cemi- W içinde doğup yetişme- > ve garplı bir ailenin “ SSâsiyet havasında yoğ- , Madan veya bu havanın 4 di memleketinde ocağını , Madan garp ahlâkına “Jy ârüs mümkün değildir. İk ©, fennine tevarüs, bel- Mm, p. Sanal ve kir Ablâkımız İşte bir şiir cücesi, fakat bir ahlâk devi tanınmış bir şaire, bütün hakaretlerine, rağmen hâlâ sermaye veren feyizli kaynak! Evet, Türk sanat ve fikir hayatında, (Edebiyatı Ce- dide) sonlarına kadar de- vamına şahit olduğumuz ahlâki bütünlük, eski cemi- yetin belli başlı bir fikir ve iman mihrakı önünde sahip olduğu ahlâk artıklarıdır ki, o günlere kadar gizli gizli sürüp gelmiş ve bu ahlâkı doğuran şuur çürümiye yüz tutunca ve bir ahlâk kur- mıya muktedir yeni bir şu- Necip Fazıl KISAKÜREK olarak birdenbire patlak miş ve gelen nesillerde acıklı bir ahlâk bozukluğu halinde kendisini göster- ştir. (Edebiyatı Cedide) nin, birbirini tutmak, birbirini sevmek, yaşlıya saygı, gen- ce şefkat, ustaya bağlılık kıymetlerile tecelli eden sa- nat ahlâkı, hemen bir nesil sonra derhal tersine dön- müş ve hiçbir miyar sahibi olmadan, birbirini yemek, birbirinden iğrenmek, yaş- lıyı tezyif, genci tahkir ve ustaya isyan insiyaklarına çevrilmiştir. (Edebiyatı Cedide) dev- rinden sonra gelmiş ve bi- urla yerini değiştiremeyince içtimai bir tazyikin ifadesi Ağaç bütün... Meyva bütün... Işık bütün... | Benim dünyam param parça. Bir büyük ayna kırılmış, Kırılıp yere dökülmüş; Kâinat içine düşmüş, Düşmüş amma param parça. ( Yaprak yaprak yapıştır- dım, Diyar diyar dolaştırdım, Bir alevdir tutuşturdum ; Yandım amma param parça. Bedri Rahmi EYİBOĞLU 2.08 a gk a a iğ ani mg” “üğüğd ik aaa 149 rer üstat tanınmış iki şair tipi vardır ki, (Ahmet Ha- şim ve Yahya Kemal) is- tidatları belkide evvelki- lerden üstün olduğu halde f yeni bir sanat ve dünya örüşüne. çıkamamak ve gelen itiyadi ve ha- ahlâkı da devam et- memek yüzünden, en kudretli | hırsları -birbirini tepelemek, en büyük ( sen- tez) leri birbirini iptal et- mek ve en canlı tesirleri gençlere birbirini çekiştir- meyi ve beğenmemeyi öğ- retmekten ileriye varma- mıştır. z Herbiri dudağında yeni bir sanat sırı taşıdığını vehmettiren bu (Sfenks) edalı iki şaire: — Bize birbirimizi çekiş- tirmekten ve beğenmemek- ten başka ne öğrettiniz? diye sorulsa, acaba biri- nin ruhu, öbürünün de mad- desi ne cevap verebilir ? Bü iki şairden sonra, bu âna kadar gelen kademe- ler ve şahıslar da, yine ayni fikirsizlik ve ahlâksızlığın parlak örnekleri... Geçmiş günlerle her türlü alâkayı zayıflatmışlar, gelecek gün- lere ait hiçbir yeni alâkaya kavuşamamışlardır. Mukad- des ananeler zincirinden tamamile sıyrılmışlar, nefs- lerinden veya nesillerinden itibaren devamına talip ol- dukları yeni bir anane zin- ciri örmek ihtiyacına düş- memişlerdir. Her meseleyi daima. ayni hazin istihza ve bezginlik meşrebi içinde ele almışlar ve korkunç bir hiçlik ve yokluk boşluğunda horlıyan nefslerini bir put gibi azizleştirmek istemiş- lerdir. - Davayı şu noktada mih- : raklaştırabiliriz : İntikal halinde bir cemi» yetle beraber intikal halinde bir sanat, kendi dünya ve kanunlarını bina edemeyin- ce, fikri ve ruhi her türlü kıymet iflâsının topyekün panayırını kurmuştur. Ahlâk zaafımızın tarihi, fikir zaafımızın tarihinden * biraz sonra başlamıştır. 1 i Rix EM Ga RD DMK ölümden Jr il

Bu sayıdan diğer sayfalar: