16 Kasım 1945 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

16 Kasım 1945 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ .İ NCE ekmekler bozuldu, son- a 7 bakar, mâvi olduğunu görünce sebepsiz bir sevinç duyar, saat müsaitse ağaçlar altında rümeyi ünür, ayakları kal- dırımlarda sekerken bir takr hayalle kurardı. i düşünüyordu. ayal kurmak artık maziye âit bir hatıra olmuştu. Har, zaten TP, ilk önce hayalleri mahvetti. ATIŞ aa tayı di Gü Git insan başkalarını sey- reder, tramvayların gidiş ge- lişlerini görür, (vitrin)lere meş kar, gazetelerin başlıkları mecmuaların kapaklarına yi göz atar. Halbuki ben kestir- arka Sinemad güzel kızlardan, iyi cins ba- rdan bahse girilir, kmde in mi (Ga- latasaray) ın m kazanacağı münakaşa ahirdi Neler dü- şünürdük, ne hayaller kurar- 'dık!.. Dünyayı anladığımızı, i M4 herşeyi bildiğimizi sanıyo duk. Hele aşk, her zaman gibi tam mevcutluydu, Zaten 0 KTAY ARBAL o günler aşkın geceye sürdü- ğü demler n yine var olduğunu in varama, lan ya is şk ar yok; aşk ye üzün en kai r- şuna dizilen rehineler, üssün: dönmeyen sayısız pilotlarla birlikte dünyadan uzaklaştı. Evet o, günler aşkın salta- nat sürdüğü mesut bir devir- mizin kendimize göre aşklarımız vardı. Sıra da- ve es yi Bakis dir e ben aiyizi esin geni sg ar larından birinde bir kızı bek- mesut dönerdim. Gelirse biraz dolaşır, kimi rduk. Bana ne- lerden bah ao e kms sinemadan n, aşkta: a Persan Del rincin fiyatından, esnafın ters- liğinden bahsetmezdi. Hele barış dersleri... Onlar şimdikinden farklı mıdır? Bu- gün yine kimya, cebir dersle- rinde ayni (formül)leri öğret- miyorlar mı? Yine edebiyat hocaları Namık Kemal'in ve- ya Hâmid'in niçin büyük ol- duklarını cemır kadar ter dökmüyorlar mı? ne ruhiyat ral his” ledli bah- setmiyor mu? Artık his'ten uza muallim bey bilmez mi?.. Zannetmem ; evet, ders kitapları değişmedi. ve men A İng — dân daha dayanık Hoc Jar ve talebeler değişleri b ar, sınıflar, tebeşirler, ği If yine osiyah, üze- rinde imzalarımızı taşıyan 81- ralari a penceresinde çatlamamış tek camı 'bulun- mıyan snf, ; p d a - diklerimiz, tanıdıklarımız de- Mektepte ders öğleyin ke- silir; talebeler yemeğe, evleri- ne giderdi, Bense caddedeki fırına koşar, beş kuruşa koca lart.. e heyecanlı filimler sinemanın önü, hiç olmaz. Orada sık sik üi mi süren filimler oynardı. Cumartesile- ri bizim sinema “günümüz ol- duğundan, göreceğimiz filmi irkaç gün evvel seçmek ade- tindeydik, Sinemalar önlerin- de bir boy dolaşır, etrafa ba- kar, mektebe döneceğime, şu karanlık salonlara dalıversem diye düşünürdüm. Tabancalı resimler karşısında vakit ça- buk ölür, sahiden ölür, bir- denbire mektebe di gelirdi. E rtte b eş t tura rka onuşa yüri ük. Şehir bu saatlerde kendine hâs bütün ti cilveleri gösterir. Güler yüzlü Lei ar, kahkaha atan deli- nlılar, sevimli elişi gelip © lardı. Beş kuruş verince iki cebimiz o kestanelerle do- lar, taşard. nesi akşam üstlerine mahsus bir canlılık görülür- dü. Annemi uzaktan pencere- den sokağı seyrederken görür- üm. Beni görür görmez inip kapıyı açardı. Yemeğimi yer, gazeteyi açıp okumaya dalar- dım. Gazetenin ilk sayfasında ekseriya cinayet haberleri olur, mak- arı koskoca bir nda Mengi bir devlet nazırının sözleri görü- lürdü. Hiddetli, ölme lâflar.. Radyo sade şarkı Gta mahsus bir aletti, ara sıra kısa haberler verir ve sadece «söz» leri nakleder! O günlerde na güsel şey- ler düşünürdük !. Yahut da hiç düşünmezdik. Kötü şeyler ak- ımıza bile gelmezdi. Kötü, böyle geçti. Yavaş yavaş, far- kına varmadan büyüyorduk. Kelimelerimiz, hislerimiz, ha- reketlerimiz, kılığımız değişi- yordu. a di, ağır başlı olmaya başlıyorduk. Önceleri olduğu gibi, heyecanlı filim- lere değil, ağır, hissi tabir Dünya hâlâ masmavi, ha Z pembeydi. Ne olduysa pogie ha; k saplarını bozu vw zZifeler gün gi kçe zorlaş mağa ; talebeler okuduklarını kolay kolay anlama; Ş- nç oluyor! Kalın siyah harflerle büyük başlıklar. Aşk romanları yavaş yavaş azal- ıkralarda, BpkalşiŞ:ğ) Önce ekmekle rr asmuz her şeyde onu! luyordu. Harp içinde, doğan çocuklar artık yürüyorlar, hatta konuşuyorlardı. Biz ba- rışta kaldık, yani vücutları- mız barışta kaldı; fakat ruh- ne kötü, cömertleri is, - ları katı yürekli oldular. Ah, o ekmeğin bozulması, Jarın mayası muhakkak ki ek. sonra herşey... Değişmeler ne tuhaf |. : kd arkin Gin GP MM çi

Bu sayıdan diğer sayfalar: