3 Mayıs 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

3 Mayıs 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Resim : DELİLERDE SANAT Ze. Gü Pariste (Sent An) akıl hastahane- sinde deliler bir resim sergisi aç- mıştır. Bu tımar- hane, “Paris'in ve torluklarından bi- rini çerçeveler. Evet deliler, bu tımarhanede bir resim sergisi açı- yor ve bu san'at tezahürü, tımarhane mü DÜR şu hitabesiyle ziyaretçilere arzediliy — "Aklı başındakilerin cemiyetin- den uzak düştüklerini iddia etmek âdetinde olduğumuz insanların, şimdi, kendi dünyaları içinde, aya ve hayata nasıl baktıklarını göreceksiniz. Bu sözlerden sonra meşhur bir asabiyeci, onun da arkasından meş- hur bir ne. emek veriyor ş ve iü” açılıyo Mütbiş(,, Minnlnda hiç resim yapmamış bir deli, meşhur (Jokond) un hatlarına kadar nüfuz edebilmiştir. Bir başkası, belki (Pikasso) yı hayran bırakacak, bir. tecrit hamlesindedir. Öyle bir iptidailik ve hissilik havası ki, eserinin karşısında hüzün duymamak mümkün değil... Herşeyden evvel, ken- dilerine resimde veya şiirde (sürrealist) adını takanların mere. İrark ve tefsir ileriliği-bunlardad Bir delinin yaptığı şu resime ba. kınız; korkunç ve tefsiri bir tabiat pilânında, kupkuru bir ağacın dalına asılmış bir adamı gösteriyor. Tımarhanenin kapısı vâdisi» diyebiliriz. O kadar müthiş bizzat sahibi olan deli koymuştur: «İzdivaç»... Resmin ortasında, hayalet halindeki gelini görüyor musunuz ? mit ve korku, şehvet ve azap bu resimde nekadar belli!.. Müthiş bedbin bir zemin içinde bahar çiçekleriyle canavar başlarına ve ediniz! Bir münekkit bu resim ii — (Pikasso) yı bebe edebilir !.. diyor. Ya alt baştaki?.. İşte bu resmin hârikası, şimdi Paris'te ve san'at mabhfillerinde büyük bir merak mev- zuudur. Resmi iyice anlatabilmek için, elinizdeki mecmuayı yan çevirip res- me bir de uzunlamasına bakın!.. Müthiş bir çehre göreceksiniz... Solucana benziyen şekiller ve sol kenardaki kadın başları, sanki bu çehrenin saç kıvrımları arasından fışkıran mânalar... Resmi yine doğru tutun. İnsan kafalı solucana benziyen korkunç şekillerle kadın başları, ne müthiş «fikri sabit». lerin remzleri... Ve bütün bunlar ara- sında ne cehennemi bir âhenk! Doğrusu; bu resme baktıkça, en târif edilemez meselelerden biri «san'at olduğu kadar, en çözülemez sırlar- dan birinin de, muvazeneli ve muva- zenesiz her haliyle ruh olduğunu sezi- yoruz. Fakat bu manzara karşısında riyazi bir cesaretle verebileceğimiz hüküm, her halde, en büyük ilâhi nimetlerden biri olan akıl ve ruhi muvazenenin, (fren) ve çemberini çat- latmadan maddenin ilerisini ve öte- sini tecessüs edebilmesindeki, kıy- meti tesit etmekten ibarettir. Deli- ler bile muztarip hüviyetleriyle bir nevi âhenk ve muvazene arayıcılığı gösterirken, hele deli olmıyanların san'at adına deli taklidi yapmaların- dan bayağı birşey tasavvur edilemez.

Bu sayıdan diğer sayfalar: