15 Kasım 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

15 Kasım 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

den haberler getiren harikulâde dolam tıpkı bir rüya gibi bütün bir tâbir ve bei mevzuudur. Gg reer, şiir hakkında «Cemiyetin birname ki o.da ayrı bir rüya gibi ayrıca tâbire muhtaç... © Cemiyet, iç ve gizli hayatiyle uyur; ve rüyasını şair görür ve sayıklamalarını şair zapteder © O halde şiir, bir cemiyetin “topyekün his ve fikir hayatını tefehhus ve mürakabe eden başlıca rasad merke- zidir; ve ışıkları daima tam ve müstakil bir fert menşurun- © Sir, bütün şahsi mahremiyetleri ve nefsi aidiyet- p leriyle yüzdeyüz fert perdesi üzerinde eşe hizi ve ani hâletin en nadir ve mükemmel aksid. D Bunun içindir ki şiir, fikri, içtimai, siyasi idari, bedit, iktisadi, beledi, bütün davaları, dertleri, hasretleri, hamleleri, ihtinakları, ihtirasları ue ıstıraplariyle cemiyet ruhunun, tek fert üzerinde bilvasıta en Did kaynaşma 5 ve girdaplaşma zemini diye anlaşılmak lâz; © Büylece şairde, ister memuriyetinden haberi olsün, 70001 Çerçeve : -BU ADAM, BU ŞEHİR... ecip Fazıl KISAKÜREK Bu adam şehrin içinde oturmaz. Küçücük Ek yıkık rihtımların öpüştüğü uzak ve kenar bir semtte ot lu adam şehre ve cemiyete düşman değildir. çi e onları sever, Fakat onları kendi bayal ve mefküre ikliminde o türlü > yüksellmiş ve bezemiştir ki, şehir emiyetin bugünkü muşahhas ifadesinden, yine şehir ve Şümlülie mücerret mânası adıma irkilir. Bu adam yine bayram adına bayramlardan, insan “âdih Sİ eke — söz adına sözlerden bucak bucak kaçıp e. . lac agi vey bayram sabahı yanına karısım aldı ve İstan- bula ve a ve da Beyoğluna çıktı. am ve karısı, Galatasaraydan Taksime çıkıncaya , kadar Siniri gibi tel tel gi Bir sinemanın önün- den geçerken, misli rüyalar. oldu. Her ferdi, u ve bağırsak, kumaş, * ağla nefes ve kemik birbirine Ne Pu adam (deliye her gün re meselini pek iyi anla- masina rağmen bu kadar delinin Bö da bir muhafız “aradı; meselâ bir 2 salâhiyeti... Yok 5 Vapur iskelesinde o kadar seli birikmiş; üğtüste . yana- ğ şafi vapurlardan, uz: e ie fırlamaması. için muharebe etmeğe mecbur kaldı, yırtıldı. Ve tek bir inzibat te tek bir şehir ve cemi- yet mümessiline rastlamadı; Ve hold kâh Ka kabâhat bulan bazı” münferit silinir. çığlıklari arasında vapura doğru sürü eyi şöyle düşündü : — ehir ve cemiyette arlık her fert, yalnız kendi. başını KN ve kendisini öbürüne. k bir kaygı ve ölçü sahibi değil; ve si Poetika : 7 — Şiir ve Cemiyet 6 Şür, cemiyetin muğdil oluşları içinde, onun bütün mazisini ihtiva eden, halini gösteren ve rn istikbalin- bir rüyadır; ve rüyasını ayrı bir rüya üslubiyle anlatan bir tâbirname» diyebilirsiniz. Bir tâ“ dan süzüldüğü halde munhasır ferdilikle hiç bir alâkası yoktur. Gecenin dört yam asd ister: olmasın, cemiyetinin gelecek günlere doğru felâket ve saadetlerini besteleyen we daima gaibi istintak eden üstün bir (medyom) seciyesi eliriyor; ve şair, Allahın kendisine bahşettiği nurla, cemiyetinin gerilere ve ilerilere doğru mânasını temsil edebildiği nisbette mertebeleniyor. & (Omeros), kendisinden beka asır sonraki büyük Atina devresinin ne nisbette ifadecisi olduysa; de üstünde güneşin batmadığı bir imparatorluk haşme bağlı bir (melânkoli) nin, ve (Bodler) 79 ncu asrı el lecek olan büyük ihtinak vc hafakan devresinin öylece habercileri oldular (Göte), (Bismark)dan evvel Alman ittihadını gerçek- leştirdi ve Sadi, gerilere “e bütün bir Fars ya islâm ışığından sonra en olgun ysbilgini temsil etti & Bütün insan, hayvan, nebat ve cemad kadrosiyle ütün bir cemiyetin bütün iş ve hareket yığını içinde hiç bir hâdise gösterilemez ki, erimiş, rengini ve şeklini değiştirmiş olarak şaiirin ruhundaki tesirler vene dahil olmasın ve binbir çiçekten süzülmüş bal gibi umumi ve rayihadar bir lezzet eri içinde eli hususi Ki iiieini yaşatmasın . & Şür, şair, cemiyet ve maşeri ruh arasındaki mün sebet, Bunlardan her birinin ötekine yan gözle Di rağmen sımsıkı bir haşr ve neşr havası kurar Şür ve şair, cemiyetinin en mahrem ve en sadık, en gerçek ve en emin menadileridir. İdeolocya örgüsü — BÜYÜK DOĞU YAŞAMAK Yaşamak gitgide tathlaşıyor; Bardağın dibine çökmüş şekeri. * İnsanda, ağaçla Hep güzel şeylerle, gizkinden zak, ©zzetini ancak buldum larla. Arkanda boşalmış şehirler gibi, Beni bekleyecek boşuna hüzün. ve aramızda, Yepyeni bir ömrün büyük zaferi. Her yerde müjdesi bir anlaşmanın Göklerle topraklar vermiş elele, Pana san'atımın sırrını verdi, Beğenmediğimiz ihanet bile. Yaklaşan alkışlar haber vermede I Mesut yaşıyorum, akşamı uzak, Dinlemiş bir ömrün sabahlarını. iz . : İsediği kadar artsın karanlık, Rabbimin memnünum usta» ığından, ündüz. Çizmiş alnımıza en güzel işi, Tükenmek bilmiyor güzelliklerin Yıllardır benimle alış verişi, Saadet halini ala toş ri a Birbirimize düşkünlüğümüz, Düşmarla barıştım, dostla iyiyim Dostlarım bugünü Ya isyeri Beyaz kirlenmedi, siyah ağardı. izim nasibimiz kaldı yar 3 hücüm başladı karanlıklara, BANA da; gindiden yerlesmek u akının sanmam kesilsin ardı. o Doğacak günlerin şarkılarına. Refik Fikret Sağnak

Bu sayıdan diğer sayfalar: