13 Aralık 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

13 Aralık 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Poetika : //— Şair ve devlet Şiir de öbür san'at şubeleri gibi, mutlaka devlet yle müesseseleştirilecektir. Bu mevzuda devlete düşecek SN (Başyücelik) ana tekilâtında pilânlaştırdık. an'atkâr, bu arada ve en başta şair, sadece, ekmek kaygısı çekmeksizin düşünebilmek, duyabilmek ve yazabil- mek için devlet bütçesinden para alacak; we buna karşılık devlete, onun milli kitaphanesini zenginleştirmekten başka hiç birşey vermiyecektir. ) Her şahsı kendi imkânları içinde başiboş bırakan demokrasyalarda, san'atkârı umumiyetle sefâlete maküm edici bünyenin, bir taraftan da ıstırap ve zulümle onu kam- pr yla ve binbir tezat içinde besleyip geliş- tirdiği . Bu zamana kadar görülmüş örnekleriyle resmi iş ve 0 içinde san'atın tıknefes olduğunu bilmeyen var mıdır? Fakat bu ihtimale karşı, ince ve tedbirli bir devlet himayesinin, san'atkârı cemiyet içinde başıboş » bırakan m bin kere daha faydalı olacağını kayde- debilirsin GG San'atkârı, hem kendi eliyle müesseseleştiren,hem de onu tek sekillilik si ağ geberm ekten koruyan ted- birli bir devlet eli, şairden in binlerce yıllık uyuzu methiye ve siyasi mevize ilimiz ve hattâ buna müsaade etmez. &) İmanın, vecdin, aşkın bulunmadığı yerde, kaskatı kabuk ve fani şahıs meddahlığına geçen şairi, devlet hima- yesindeki san'at muhitleri bir ânda içlerinden tasfiye etti- rici şuur ve hassasiyete daima sahip bulunacaklardır. bizim (rejim) imizde san'atkâr, devletten Mb görmez, devlete lütfettiği için ondan vergi alır. Ve bizim devlet reisimize, fani şahsiyle meddahlık mârifetine mevzu olmaktan daha ağır ve giran gelecek hiç birşey düşünülemez. Zira © Şair, devletten, kendisine biçilen parayı alıp alma- makta ve onurila dilediği gibi yaşamakta, hiçbir makama kar: şı mesul olmaksızın, hürdür. Onun tek mükellefiyeti her ân hayat ve cemiyete karşı imtihan karşısında bulunmak, herân kendi kendisini aşmağa mecburiyet kağdı altında yaşamak ve bellibaşlı zaman çerçeveleri içinde, taahhüt ettiği eserleri vermektir. © Sadece saf ve hâlis sanatı himaye ve tediye etmekle mükellef . devletin sanat hayatı üzerinde bülün mürakabe hakkı,meydana getirdiği sanat teşkilâtının ruhiyle ayrı v her san'atkârı muhakeme ve o ruhun hükmüne göre o s atkâra muameleden başka birşey değildir. evlet, bütün san'at mücadelelerinde ve zümreleş- ret ür, ri > köklerini incitmedikçe her tarafı erbest ve sözü zamana ve cemiyete bırakmaktan başka hiçbir iş sahibi değildir. © Şair ve sanatkâr, mevzuu ve dâvası ne yi olsun, herhangi bir şiir ve san'at harikasına yükseldiği ânda, tacını devlet eliyle giyecek bütün teşkilât ra ve keyfiyet kıstasına malik bir cemiyet içinde ömür sürecektir. İdeolocya örgüsü — BÜYÜK DOĞU Ra İ ) Dİ «Önsözden» birkaç satır daha: İnanmak dedim nokta kadar basit ve sefil bir p köylü inanır. Yük açisi iki büklüm seo» lumaktan gayri bir a olmi- yan bir en in Kerrat ağ bir türlü ezberleyemiyen bir (abdal nanır. Yahut: Eline aldığı her loku a ek- meği, tesbihini dinlemeden ağzına almiyan © (Şeyhi Ekber) inanır ki, riyaziye cehdini, Âdem babadan ini met gününe kadar gelmiş v gelecek bütün insanların vü. zünü çizmeyedek götürmüştur. Beyninin her atomu güneş kadar ışıklı o (İmami Rabbani) inanır ki, Allahı bulmağa doğ- ir o 1 yini balt iyi Mm böylece aklın atabile- ceği en uzun'adımı âtmış ve ein pe sathina, bü: tün dünyan el olan salah ani ötesi, ötele- rin ötesinin de ötesi, onun da ötesi..» düsturunu em mıştır. zeler sarayının haşmet- lisi ali Nak y veni ki, akşam üstü, at indâ bir ovayı geçerken, aliki müri- di korkmasın diye güneşi sım- ya bağlamış, üyeler memiş ve aşyetie ryan müridine unlar iarikatın oyunla- Gdl Gl bu değil! Mukabelesinden fazla bir ip ucu göstermemiştir. Ötesi var mı? Ya en abdal, > en eh inanır. Abdal d e demek? Tam akıllı olmak kai lr. tam abdal olmak mkün olsun? Abdal! dediği- İz çok defa, üstüne hiçbir al e boş bir kâğıda lunmuş, kimbilir ne erişilmez hakikatleri var!.. Hakiki abdal, o boş kâğıdın üzerine hiç birşey yazmamış olan değil; saçmasapan, kör topal, yalan yanlış şeyler ka- arı yolda kalmiş idrak cücesi... İşte bu korkunç örnek; ördüğünü gördüğünden ibaret bilen, herşeyi ve her hâdiseyi beş duygu sınırında başlıyor ve bitiyor sanan, hiç birşeye ne tam bir şüphe, nede tam bir imanla bakabilen bu ikisi ortası havsalalıktır ki, e abdaldir ve Allaha inanm cek kadar üstün bir zekâ dâva- sıdır; yahut yarı yolda bangır m; feyziyle gayesini hercümerçten adamlar hakkında kullanıyoruz. Ey mukaddes hedef, Haktan gelen aşkın hedefi | velisi Allahın .segilisi öneli mertebesi !

Bu sayıdan diğer sayfalar: