16 Ocak 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3

16 Ocak 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BİR TÜRLÜ KURTULAMAMAK! UNUN ismi, kurtulmak değil, bir türlü kurtulamamaktır. Şu, İstanbul'u, İzmir'i, Adana'sı, Maraş'ı, Edirne'si ve sairesiyle hemen hemen bütün vatan sathını kaplayıcı beldelere şamil olarak yapılan «filân yerin kurtuluş günü» törenlerini kas. dediyoruz. Eger bu törenler, belli- başlı bir zümrenin, sadece ilâhi ina- yetle kendi kendisini kurtarmış olan Türk Milletine karşı her defa ve vesilesiyle «bak, seni kurtaran be- nim; bana minettar ol ve borcunu unutma!» gibilerden yaptığı bir istis. mar işi değilse, o halde katiyen lüzumsuz, faydasız, hattâ ruhiyat bakımından kötü ve zararlı bir harekettir, Şunun için ki: İnsanın, böyle her sene ve sene- de her gün, kendisine, bir kuvvetli İş ve hedef: Verem Doğan Nail Bir hafta evvel yine müthiş bir göz boyacılığı oldu : “Veremle müca* dele haftası, diye bir savaş devresi ilân edildi, törenler yapıldı, nutuklar ve konferanslar verildi u gibi nümayişlere hiç baş vu- rulmasa, insan, binbir illet arasında bizi kavuran veremin de bir gün bel- ki hakiki bir savaşa mevzu. teşkil “edeceğini umar da bekler, durur. Fa- kat en aziz imkânları böylece israf ve iflâs ettiren kuru gürültüler, bu işe hiç el atmamış olmaktan daha fena neticeler veriyor. Zira bir gün ona karşı ciddi ve hakiki bir savaş açılabileceği ihtimalini de > ortadan kaldırıyor Ahlâk, iktisat, sıhhat ve terbiye zaaflarımız, içimizden her gün ordu” larla veremli devşirirken, hattâ ta- lebelerimizi yetiştirme sistemimiz (is- batı 15 inei sayfada) bizzat Koh ba- silleriyle ittifak etmiş, yürürken, tö- ren masalarında, veremli suratlardan daha kansız kelimelerle ısmarlama edebiyat gösterileri yapmak,” ciğer değil de ruh veremimizin en tehlikeli arazlarından biri olmakta, boyuna ve boyuna devam ediyor. Asıl “Verem- le mücadele haftası, nı o veremden bu vereme çevirebileceğimiz haftayı bekliyelim !- İş ve Hedef AKTAY ) Salih Zeki , VE ve zalimin elinden kurtulduğu ân olarak hususi zamanlar seçmesi ve takvimini bunlarla doldurması, onu bütün (aktif) telâkkilerden uzaklaştı- racak ve yalınız (pasif) ve boynu bükük bir encama bağlıyacak bir «kendi kendisini küçük ve aşağı gör. me» ukdesinden başka neye hizmet edebilir ? Kötürümlüğünden kurtul- duğu ânı her defd şatafatla tes'it eden, hırsızlıktan beraet ettiği daki kayı her sefer heyecanla kutlayan adam, bu hallere karşı ruhunda ve tahtteşşuurunda gizli bir imkân, gizli bir yag psikolocyasını. taşı- mış olmaz mı * Bir felâketten kurtulan adamın, geceli, gündüzlü Allaha hamd ve şükretmesi başka; bir de Allahın verdiği gerçek ve tabii hallere dön- dükten sonra bir türlü asli şartlara ve o şartların gerektirdiği saadet ham- lelerine âlışmadan hep kara günler- den kurtulmanın kutlayıcısı olmak ve asla Allahın nimeti içinde düş- künlük şartlarına arka çevirememek başkadır. Ade çısı diyor ki: ye girdiğimiz birkaç şahsa memleketin soylulukta e, Almanlar Berlin'i Napolyon'un elin- dem kurtardıkları, fransızlar Paris'i Bismark'ın pençesinden geriye aldık. ları, Moskoflar Baltacının Rus işveba- zının 'tuzağına düştüğü günleri. her sene kutluyorlar mı? Hayır, zira bu kurtuluş çığırlarından sonraki hallerini o kadar tabii ve asli telâkki ediyor. lar ki, bunları hatırlamayı, bunları tes'id etmekten başka iş sahi. bi olamamayı, küçüklük ve ayni hal. lere daima müstaid bir düşkünlük bi- liyorlar. Her türlü palavra ve demegocya bir tarafa. bu derin ve ince gerçeği anlamamak, her anlayıştan sıyrılmış olmak demektir ; ve her defa Türk Milletinin' kafasına «bak, bugün kur. tuldun !» diye vurmak ve peşinden ekâbire tazimatlar arzetmek de bir zümrenin yüzü suyu, hürmetine ya- şâyan kölelerin vasfını kabul et- mektir Türk milleti, * kendisini maddi bir düşman istilâsı mevzuunda o kadâr kurtulmuş görmek ve bunun aksine o kadar yabancı kalmak ihtiyacındadır ki, butürlü beylik ve ısmarlama tören- ler ona kurtarmak değil bir türlü kur. tulamamak gibi görünse yeridir, senin göziyle her hafta bir iş ve hedef: (Büyük Doğu) ; ifotoğraf- “Eskişehir'in gerçe& ve soylu gençleri bana bu resmi gön n Hapishan - , soysuzlar diye teşhir dinükie ve böylece soylulük ve soysuzluğun ne demek olduğunu ispat etmektedirler ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: