26 Mart 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

26 Mart 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

\r Yazan: M. TURHAN Cumhuriyet 26 Mart L Sehir ve memlekef haberleri Hezarlıklar Karilerimize bir hizmet!. Askerî mütekaidin, malulin, ey\ tam ve eramilin Ankara'dakil maaş işlerini takip ettireceğiz Gazetemiz bir müddettenberi Mülî' Müdafaa Vekâleti Tekaüt şubesi mü, I dürlüğunce maaş tahsisi muamelelerij ikmal edilen askerî mütekaidin, maI lulin, eytam ve eramilinin lisetlerini| neşretmektedir. Millî Müdafaa Vekâleti Tekaüt şu, besinde maaş tahsisine dair işi olan' karilerimiz arzularım ve muameleli, I evrakının tarih ve numaralarile mak( satlarını, adreslerini vazih olarak ga| zetemize bildirdikleri takdirde Anka| ra'dan tahkik ve takip ettirerek alacagımız cevap ve neticeleri kendileri, I ne bildireceğiz. Diğer taraftan bu gibi suallere derhal cevap verebilmek için, so rulan evrakın hangl makamdan ve son defa olarak hangi tarih ve numara ile tekaüt şubesine gön derildiğini ve zabit ise sicil veya kayıt numarasının, sımfı, rütbesi ve tekaüt olduğu zamanki kıt'asının tasrihi lâzımdır. Bu işlere dair gönderilecek mektupı lar kâğıdın yalnız bir tarafına ve o" kunaklı olarak yazılmah ve zarflarınal da «maaş işlerine dair» kaydı ilâve | edilmelidir. icmal İtalya Yugoslavya Roma bahrî itilâf ı Avrupa milletleri arasında yeni bir sulh havası peyda ettiğine ve bundan bu kıt'anın âtisi hakkında büyük ümitler uyandığına daha bir kaç gün geçmeden Avrupa iki mühim hâdisenin t«sirile şiddetle sarsıldı. Bu hâdiselerden biri Almanya ile Avusturya'nin kendi aralarında iktiıadî cihetten birlik tesisi için itilâf etmeleridir. Galip devletlerden bir çoğu iki Almiin hükumetinin iktisadî sahada bile birleşmelerine tahammül «de • miyeceklerini hiddet ve infial ile Ilân ettiler. Diğer hâdise dahi Yugoslâvya'd» Katolik Piskaposları tarafından t • talya'daki Slâv akalliyetinin halâsı için muhteşem dinî âyinler tertip «tmeleridir. Kiliseleri dolduran Hır > vat'k*r ve Sırp'lar İtalya'nın idaresi ve hükmü altında kalan Slâv kar deşleri için dua eder iken Tjryestc ve Fiyume şehirlerinin bayraklari siyah tüller içinde halka gösteriU . rek şimdi İtalya devletinin ecsayi mülkünden bulunan bu şehirlcr için Slâv âleminin hissiyatı tahrik edilmiştir. İtalya hükumetinin bu nü mayişlere karşı gayet şiddetli te şebbüsatta bulunduğu, yahut bunun için hazırlandığı ttalyan gazetele rinin Yugoslavya devletinin aleyhine kullandığı şiddetli lisandan anlaşılıyor. ttalyanl'ar bu nümayişlerin Yugoslavya hükumetinin teşvik ve himayesi ile yapıldığmı iddia e • diyor. Faşist matbuatı bu nümayişlerin harp intaç edeceğini dahi teh« ditkâr bir lisanla ihtar ve ilân ediyorlar. Tribuna gazetesi Yugoslâvya'nın böyle mecnunane emperyalizmin feIâketengiz bir harp tevlit edeceğini yazıyor. • Lavaro Faşista gazetesi dahi bu nümayiş yalnız tahrikcuyane bir hareket değil, belki hasmane bir taarruz olduğunu ve İtalya'nın buna »Ükut ile mukabele edemiyeeeğini yasmıştır. Diğer gazeteler dahi ayni şiddetli lisanı kullanıyorlar. Tam bu sırada ttalyaw«anayi ve ticaret ve ziraat cemiy«t!«fc4 hOkumete verdikleri bir muhtn%lda"Tu goslâvya'da İtalyan emteaıma boy. kot yapıldığmı ve bu halin daha zi> yade devamı takdirinde İtalyan ithalât tacirlerinin Yugoslâvya'dan mal almıyacaklannı bildirmişlerdir. Faşist gazetelerî Hırvat Katolik Piskaposlarının İtalya aleyhindeki hasmane nümayişlerine Papa'nın mâni olmamasından dolayı VaU kan'a dahi şiddetle hücum ediyor. Bu hâdiseler Avrupa'da sulhü müsalemeti istikrar ettirmek ne kadar güç bir iş olduğuna yeni delil ler teşkil etmektedir. Atıf B., Fahire ile muvaceheyi bîr nimet Hani Belediyeye sayıyor ve nasıl olsa işin mabadini devredileckti ? getireceğini umuyordu! Evkaf, mezarlıkları 79 Sîz bilirsiniz efendimiz, nasıl emrederseniz öyle hareket ederiz. Seni salt gelin hanıma arka • daşlık et, diye göndermiyorum. Bu talihsiz kızın da vaziyetini artık tesbit etmek istiyorum. Biraderden aldığım mektuplar, yanık imalarla dolu. Karısını yanında görmek istediği anlaşıhyor. Zavalhnın hakkı da var. Haremini, guya iyi bir iş yapahm, diye aldık, buraya getirdik. Sonra maslahatın arkasını bıraktık. Şimdi sen şehre gidersin, Yadigâr'ı buraya gönderirsin. Ge lin hanıma da yavaş yavaş fikrimi izaha girifirsin, kardeşimle beraber yasamağa razı olursa hemen tel • grafla haber verirsin, hanımı da alıp yola revan olursun. Atıf Bey, beyninde kaynaşan çirkîn fikirleri, amcası oğlunun sez memesi için gözlerini yere indir mişti, heyecan içinde bu sözleri dinliyordu. Fahire'nin kendisile yüzleşmekten çekindiğini, hatta istikrâh gösterdiğini düşündükçe omzuna yükletilmek istenilen vazi • feyî • bir bahane bulup kabul etraemek istiyordu. O nefis ve Ieziz kadınla başbaşa kalmak, onunla gene dizdize arabaya binip uzun yolculuklar yapmak fırsatının tazam toun ettiği saadetleri, nimetleri hatırladıkça da kanatlanarak uçmak hevesine kapılıyordu. Salih Pş., bir nebze tevakkuftan sonra îlâve etti: Eğer gelin hanımı kandırır san ve gönül hoşluğu ile tstanbul'a götürürsen rütbeni bir derece terfi ettiririm, maaşına da zam yaptırırım. Tabüdir ki gelin hanımı unutmuyorum. Sözümü dinlediği tak dirde ona da Erenköy'ünde, yahut Bostancı'da güzel bir köşk alırım. Haydi bakalım hazırlan ve bugün yola çık!. Atıf Bey; son menzili cennet mi, cehennem mi olduğu meçhul bir yolculuk geçirdi. Sesinin billur tinnetleri kulağından ayrılmıyan, te ninin tadı sinirlerinden silinmiyen Fahire, onun için, iki zıt istikamet gösteren bir periye benziyordu. Bu perinin bir eli binbir çeşit zevk ihtiva eden vuslat cenneti, diğer eli de müebbet hicran atesleri püsküren nikbet ve hakaret cehennemini işaret ediyordu. Acaba bu iki menzilden hangisi kendisine karargâh olacaktı? Kazanacak mıydı, kayıp raı edecekti? Yükselecek miydi, siirtinecek miydi? Günlerce hep bu endişeyi taşıya tasıya adeta hastalandı, zayıfladı, şehre vâsıl olduğu zaman enikonu takatsızdı. Maamafih meyus değil • di, paşanın emrile hareket ettiği için dinleneceğine kani idi. Dinlen raek için konuşmak, konuşmak için de zalim peri ile karşılaşmak lâzımdı. Atıf Bey, bu muvaceheyi de nimet tanıyordu ve bu nimete erdik ten sonra nasıl olsa mabadini geti receğini umuyordu. O, doğruca konağa indi, Yadigâr Beyi sordu. Konakta kalan uşaklar, küçük beyin akşam dersi almak ü zere yengesinin yanına gittiğîni söyliyince afalladı: Acayip! dedi Yadigâr Bey, yengesinden ders mi alıyor? Her sabah ve her akşam. Dersler, çok sürüyor mu? Bilmiyoruz. Küçük bey, bazan er dönerler, bazen geç. Son gün lerde akşam yemeğini de öbür evde yemeğe başladılar. O halde biriniz gidiniz, be nim geldiğimi söyliyiniz, kendisini çağırınız. Yadigâr ile Fahire arasında bir aşk, mücrim bir alâka teessüs etti ğine pek ihtimal verememekle be raber bu iki gencin ders bahanesile sık sık birleşmelerini tuhaf buluyordu. Bir kısım ev hocalarının mini mini şakirtlerinden çirkin hazlar çaldıkları vakidi. Nitekim bir kısım sefil uşaklarm da, efendizadelerine tasallut ettikleri görülüyordu. Fakat kadın hocalarm okuttukları yavru larla aşk yaptıkları işitilmemişti. Bu gibiler, ruhan büyümelerine hizmet ettikleri çocuklarla değil, onların yetişkin kardeşlerile, bekâr amcalarile, bazen de babalarile yürek mübadelesi yaparlardı. Şu hesaba göre vaziyette bir tehlike olmamak lâ zım gelirdi. Lâkin Fahire'nin şakirdi, kadın hocalara tevdi edilmekte mahzur görülmiyen çocuklardan değildi, koca bir delikanlı idi. Acaba, onların ders verip almaları yüzün den istisnaî bir hâdise mi doğuyordu, işitilmemiş bir şey olmak üzere şakirtten muallime doğru mu hücum vaki oluyordu? Fahire'nin yüksek bilğisile, ge niş hassasiyetile Yadigâr'ın koyu cehaletini, kaba duygularını karşı laştırmak, Atıf Beyin endişelerini gidermeğe kâfi geldi: Kapris! dedi bizim çapkın kızın kaprisi. Canı sıkılmış, alık oğlanla, eğlenmeği kararlaştırmış olacak. Yoksa ne o, hocalık edebilir; ne bizim hayvan azmanı hoca ta • nır! Yadigâr Bey, hayli geç ve hayli neş'esiz konağa geldi. tki eli cebinde olduğu halde büyük amcası oğ lunun karşısına dikildi, azarlar gibi bir sesle iltifat etti: Hoş geldin ağabey! Atıf Bey, hakikî bir ağabey tavrı takındı: Bir kere elimi öp, boynuma sarıl. Karşmdaki yabancı değil, bü yük kardeşin! Yadigâr, sıkılmış göründü: Mabadi var arpa Tüccar rekoltenin tesbitîni istiyor Bu sayede ihracat miktarı tayin ediîecek Buğday, arpa gibi hububatın ö nüraüzdeki mahsu) devresinde is tihsal miktarının şimdiden anlaşı larak ona göre tertibat alınmasını temin için, şehrimiz hububat tüc carları tarafından İktisat Vekâletine müştereken bir istirhamname gönderilmesi takarrür etmiştir. Bu istirhamnamede, Romanya, Bulgaristan hükumetlerinde olduğu gibi, Türkiye'de de mahsul idrak edilmeden evvel buğday istihsal e den mmtakalarda tetkikat yapılması ve bunların İstanbul, İzmir, A dana ve Ankara gibî mühim mer kezlerde aktedilecek kongrelerde rekolte miktarının aşağı yukarı bir miktarda tesbit olunması talep edilmektedir. Bu kongre azamî mayıs ortalarına kadar mesaisini bitirdiği takdirde, bu sene Türkiye'nin çıkaracağı mahsul miktarı anlaşılmış olacak ve (alivre) satışlar yanmak mümkün olacaktır. Bu suretle tekmil Türkiye'nin bir senelik ihtiyacı anlaşıl dıktan sonra ihracat yapılabilecek miktar tezahür edeceğinden buğday satışları intizama girmiş olacaktır. İktisat Vekâleti şimdiye kadar mahsul idrak edildikten sonra, nejrettiği (bülten) lerle, rekolte mik tarını borsalara bildirmekte idi. Halbuki, tüccarların bu yeni talepleri kabul edilip tatbik edildiği takdirde hububat fiatlarında da az çok istikrar temin edilmiş olacak ve gerek çiftçilerin, gerekse tüccarların muhtemel zararlarının önüne geçilmiş olacaktır. Dün Zahire Borsasında en iyi yumuşak Anadolu buğdayları fiatlarında birer kuruş bir tenezzül farkı görülmüştür. Dünkü fiatlara göre en iyi cins buğday altı buçuk, altı on paraya kadar satıhnıştrr. satmağa çalışıyor Belediye kanunu mucibince metruk mezarlıkların Evkaftan Bele diyeye devri lâzım gelmekte ise de henüz Evkaf idaresi bu mezarlıkları teslim etmemiştir. Hatta şayanı dikkat olan cihet te Evkafın el'an böyle bir şeyden haberdar olmamış görünmesidir. Evkaf idaresi metruk mezarlıkların Belediyeye devri için müdiriyeti umumiyeden tebligat vâki olmadığını ileri sürerek mezar lıkları tamamen teslim etmemektedir. Bunun için Evkafla Belediye arasında çıkan ihtilâf devam etmektedir. Evkaf idaresi keyfiyeti Evkaf Müdiriyeti umumiyesinden sorduğu gibi Belediye de bu hususta Dahiliye Vekâletine müracaat ederek mezarlıkların el'an tesellüm edilme • mesinden dolayı şikâyette bulun muştur. Asıl mes'elenin şayani dikkat tarafı da Evkafın el çabukluğu yaparak bu metruk mezarlıkları Belediyeye devretmeden satmağa teşeb büs etmesidir. Maamafih buna meydan verilmıvecektir. Belediyede henüz metruk me zarlıkları satamamaktadır. Çünkü mezarlıklar hakkında hazırlanan nizamname henüz Ankara'dan gelmemiştir.Bu nizamname gelince mezarlıklar müdiriyeti hemen faaliyete başlıyacaktır. Surpagop mezarlığı da dahil ol mak üzere Belediye bütün metruk mezarlıkları satarak bedeli ile Üsküdar, Beyoğlu ve İstanbul'da üç büyük mezarlık tesis edecek ve mevcutlardan ibka edilecek olan mezarlıkları ıslah ettirecektir. Yeniden yapılacak üç mezarlık için bir milyon lira sarfedileceği anlaşılmış ve keşfi yapılmıştır. Bu seneki bütçede ayrılan 50 bin lira adi masraflara sarfedilecektir. Asıl i mar masrafı metruk mezarlıkların satış bedelinden temin olunacak ve bu maksatla fevkalâde bir bütçe yapılacaktır. r Bir noktaya dikkat! Bazı karilerimiz şimdilik askerî^ maaşlara tahsis ettifimiz bu teşeb i büsümüzü umumî ve her türlü maas! işlerine şamil zannederek Ankara'da, f takip edilecek her türlü işlerle muh| telif vekâletlerden tahsis edilecek maasat ve sair hususata dair arzulaj nnı da gazetemize bildirmekte ve takibatın tesrii hakkında delâletimizii I rica etmektedirler. ( Gazetemiz teessüs tarihindenberi (karilerine azamî hizraeti şiar edin| miş, ve onlara müfit olabilmek icin | hic bir fedakârhktan çekinmemistir j Fakat muhterem okuyucularımız tak' dir ve kabul ederler ki şimdilik yalnızi I askerî maaşlara hasretmek mecburif vetinde kaldı?ımız bu teşebbüsü, An| kara'daki bütün işlere tesmile imkârl yoktur. Ancak bu ilk teşebbüsümüzden ediniceşimiz tecrübelerden isti/ fade ederek hükumet merkezindeki' teskilâtımızı ona göre ikmal ettikten I sonra arzu ettikleri hizmetleri tevs'l edebileceğiz ve bunun hakkında bi| !âhare daha ziyade malumat verecel ' ğiz. ' Karilerimizden rica ederiz: Gazei 1 temize şimdilik Millî Müdafaa Ve\ kâleti Tekaüt şubesinde işi olanlar, ( »nüracaat huvursunlar. Süfçüler kooperatifi Bostancı sütçüleri süt müstahsüleri kooperatifi namile bir koope • ratif teşkil için aralarında anlaş mışlardır. Bostancı süt istihsal mıntakası hinterlândı itibarile gayet geniştir. Bu itibarla kooperatifin büyük bir faide temin edeceği muhakkak addedilmektedir. Erenkoy ve civarı sütçüleri de bu kooperatife girmek için müracaatte bulun muşlardır. Yeni iraş usulü Almanya'dan bütün dünya Bele diyelerine,bu meyanda istfnbul Belediyesine de gönderilen malumata nazaran Almanlar tarafından ye ni bir tıraş usulü icat ednmistir. Bu icada göre sakal tıraşı elektrikle bir dakikada yapılmaktadır. Buna yüzün de hiç tahriş edilmediği ilâve olunmaktadır. Bu keşfin gösterilmesi ve faydaIarının izah edilerek dünyanın her tarafmda tatbik edılmesi tenvni için 15 mayısta Paris'te beynelmilel bir kongre akdine karar verilmiştir. Bu kongreye bütün dünya ber berler*. murahhas göadermege davet odilmiştir. Türkiye berberlerinin bu kongreye iştirak edip etmiyecekleri henüz malum değildir. Maamafih yeni usul tıraşın berberlerin pek te işine gelmiyeceği ve kazançlarına kesat getireceği beyan edilmektedir. Emniyel Sandığında Gazetelerin birinde Emniyet Sandığı memurlarından Hüseyin Avni Beyin 6000 liralık bir sui istimal yaptığından muhakeme altına alındığmı ve tahkikatına da beşinci müstentiklikçe vazıyet edildiği yazılmıştı. Bu hususta Emniyet Sandığı müdiriyetinde yaptığımız tahkikata nazaran müessesede Hüseyin Avni Bey isminde bir memur yoktur. Ve altı bin liralık bir sui istimal de mevcut değildir. Yalnız bundan bir kaç ay evvel memurlardan İrfan Bey isminde birisi 1200 liralık bir ihtilâs yapa rak firar etmiştir. Sandık müşavirliği de İrfan Beyi mahkemeye ver miştir. Fakat ikametgâhı malum olmadığı cihetle İrfan Bey hakkında takibat yapılamamıştır. Katil Hüsnü mahkum oldu Bundan bir müddet evvel Edir nekapı'da Lâz Muharrem'in ölümile neticelenen katil davası dün hitam bulmuş, katilde faili aslî olan Hüs nü on beş seneye bin lira tazminata mahkum olmuş, ancak yaşı küçük olduğundan ceza altı seneye indirilmiştir. Katil ile neticelenen kavgaya sebebîyet veren Osman ve Muhsin de dörder ay hapse mahkum olmuşlar, mevkufiyet müddetlerini ikmal ettiklerinden tahliye edilmişlerdir. Adliye koridorlarında atılan silâh Dün Adliyede Ağırceza mahke mesinde Lâz Muharrem'in ölümile neticelenen katil davası rüyet edi lirken Ağırceza koridorunda bir el tabanca atılmıştır. Mahkemedeki samiin, koridorlardaki halk birbirine girmiş, dehşetli bir korku hadis olmuştur. Jandarma ve polisler derhal ko ridorun iki kapısını kapıyarak orada bulunanların üzerlerini aramışlarsa da tabanca bulunamamış, yalnız atılan merminin kapsolu meydana çıkmıştır. Büâhare yapılan isticvabatta orada bulunanlardan birisi tabancanm Çeşmemeydan'lı Kâzıtn reis tarafından atıldığını iddia et • mişlerdir. Müddeiumumilik, kalabalık bîr mahalde âmmeyi heyecana düşürecek bir şekilde silâh atıldığı iddia edilen bu adam hakkında tahkikata başlamıştır. Ziraal Bankası miidürii Ziraat Bankası umum müdürü Şükrü Bey, mayısta Ziraat Bankaları teşkilâtı hakkında tetkikatta bulunmak üzere Cenevre, Roma ve Brüksel'e gidecektir. MUHARREM FEYZt... Galatasaray'da Talebe motörsüz bir tayyare yapıyor Fransa ve Almanya'da son yapılan bazı tecrübeler üzerine mo* törsüz tayyare ile uçmak kabil olduğu anlaşılmış ve böyle motörsüz tayyarelere ve (Plancur) ismi verilmişti. Galatasaray'ın son on birinci sınıf talebelerinden müteşekkil bir grup böyle bir tayyare inşa sını kararlaştırmıslar ve fizik muallimi Mösyö (Bayen) in delâletile Avrupa'dan muhtelif e* serler getirterek tayyareyi yapmağa başlamışlardır. İşin çabuk ilerlemesi için ta lebeler, dörder kişilik gruplara ayrılmışlar ve her grup (Plan cur) un aksamından birUinİ yapmağı der'uhde etmiştir, Bu faaliyet devam ettiği tak dirde tayyarenin üç aya kadar biteceği anlaşılmaktadır. Tay yarenin ikmali, tatil zamamnft tesadüf edeceği cihetle tayya renin uçuş tecrübeleri de lacaktır. yapı Çok feci bir kaza (Birinci sahifeden mabait) kapm önünde oradan gelip geçen tramvaylara atlamak suretile gazete satıyormuş. EdirnekapıSir keci arasında ifliyen 6 numaralı ve romorklu araba Edirnekapıya giderken parkın kapısı önüne geldiği vakit Ardaş öndeki arabaya atlamış ve bundan da ar kadaki 414 numaralı romorka geçerken muvazenesini kaybet miş, arabanın tekerlekleri altına girmif ve iki tekerlek üzerin den geçmiftir. Zavallı çocuk, tramvaym altına düstüğü vakit ancak bir defa canhiraş bir feryat çıkararak derhal ölmüştür. Ardaş'ın naşı bin müşkülâtla arabanın altından çıkarılmış ve morga nakledilmiştir. Tekerlekler çocuğun sağ aya fim kalçası hizasından kesmiş, sağ kolunu kırmış, dişlerini ko parmış, ellerini ezmiş ve bu mü teaddit cerihalar derhal ölümü Hamidiye, Mecidiye kruvazör Ierimizi gezmişlerdir. Nazik bahriye zabbitan ve efradımız küçüklere gemilerin muhtelif kısunlarmı gÖ6tererek izahat ver mişlerdir. Kruvazörlerimizden çok memnun ayrılan çocuk lar intaç etmiştir. ölüm hâdisesine derhal zabıta ve Adliye vazıyet ederek tahkikata başlamış arabanın 729 numaralı vatmanı ve her iki arabadaki kondoktorlar polis merkezine celbedilmişlerdir. Olen gazete müvezziinin annesi, bu felâketten bir müddet sonra haberdar edilmiş ve zavallı kadın gözyaşları içinde morga gelerek ağlamağa, feryat etmeğe başlamıştır. Bu bedbaht anneye, oğlunun mecruh olduğu, berayi tedavi fetft'taneye kaldırıldığı söylen miş, oğlunun cesedi gösterilmemiştir. Kadıncağızın gözyaşları, feryatları orada bulunanları da ağlatmıştır. Hâdisede vatman ve kondoktorların bir ihmal ve dikkatsiz liği olmadığı, kazamn, Ardaş'ın dikkatsizliği yüzünden vuku bulduğu tesbit edilmiştir. Maamafih müddeiumumilik ve zabıta tah kikata devam etmektedir. gazetemize gönderdikleri teşekkür mektubunda diyorlar ki: «Büyük bir şefkatle bizi gez diren Hamidiye ve Mecidiye kruvazörlerimizin kahraman ve şanlı zabit ve efradı ağabeyle rimize teşekkürler ederiz.» îş Bankasına memuriyet için müracaat edenler İş Bankasınm memlekette yeniden 14 şube daha açacağını yazmıştık. Bu münasebetle buralarda memu • riyet almak üzere bir çok müraca atler vaki olmaktadır. Halbuki İş Bankası buralara tayin edeceği memur lar ı şimdiye kadar stajyer olarak mevcut şubelerinde çalıştırarak hazırlamıştır. Binaenaleyh hariç ten memur alınmıyacaktır. Müra • caatlere hep menfi cevap verilmek tedir. Kadıköy tramvayı Üsküdar tramvayının Kadıköy'Une temdidi için şirketin muhtelif gruplarla münakasa hakkında yaptığı temaslar neticesinde; bu grupların teklifatı müsait görülmemiş ve şirket bu hattı kendi vesaiti ile yapmağa karar vermiştir. Bu hu susta şirket bazı müessesatı maliye ile istikraz akdi için müzakerata geçmi'tir. C5 3 Devairde yaz mesai saati tespit edildi IIIIIMIIIIHIIMIinillinillMllllllinillMIIIIIIMIIIIIMIIMIIIIIMIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIII Deva.tr rüesast ve kaymakam ların içtimatndan bir intiba Dün akşam Vilâyette Vali muavini Fazlı Beyin nezdinde fs tanbul Vilâyetinin bilumum rüesasi ile kaymakamlar bir içti • ma aktederek yaz saati mesaisinin tesbiti ile meşgul olmuşlar dır. Saati mesai nisandan itibaren sabah 9 dan 12 ye, öğleden sonra bir buçuktan dört buçuğa kadar olmak üzere tesbit edilmiş tir. Müessesat doktorları Sıhhiye müdiriyeti son sıhhiyc kanununa göre bir doktor bulun * durmaları lâzım olan elli amele ça> lıştıran müesseseler« tebligat yap • mıştır. Doktor göstermiyen DIÜMM* sel^r tecziye edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: