8 Mayıs 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

8 Mayıs 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet 8 Mayıs İ*Jİ ATTILA Muharriri: Marcel Brion Mütercimi: Mustafa Namık ( Sehir ve memleket haberleri ~] STiyasî icnıai Mes'ele anlaşıldı Telsiz rekabet ediyor 6 Firarî evlerini Hafize H. meğer Avrupa için ücret, iade mi edecekler? Ginin metresiymiş! telgraftan ucuz.. Alâkadarlar Ankara'ya Fransızın mirasına kon tstren Şirketi mukavelebir heyet gönderecekler mak için bir plân kurmuş sinin tadilini istiyor Haber aldığımıza göre mübadil muhacirler yakında bir içtima aktederek son zamanlarda düştükleri müşkül vaziyetten kurtarılmaları için teşebbüsatta bulunmak üzere Ankara'ya bir heyet göndermeği görüşeceklerdir. İstanbul'dan firar suretile gittikleri polis kuyudatile sabit olan Rumlar ahiren muhtelif vasıtalarla şehre girmekte ve bir mahalle muhtarından tedarik ettikleri ilmühabe • ri Muhtelit Tâli Mübadele Komisyonuna götürerek sühuletle etabli vesikası almaktadırlar. Bunlar bu ve • sika ile Mübadele Komisyonuna müracaat ederek burada bıraktıkları ve muhacirler iarafından işgal edilmiş olan emlâk hakkında istirdat kararı almaktadırlar. Bu karar iizerine evin tahliyesi için Vilâyete tebligat icra edilmektedir. Bu vaziyet üzerine çektikleri bunca mahrumiyet ve meşekkatten sonra güç halle bulabildikleri bir firarî evine yerleşebilmiş olan mübadiller tekrar sokakta kalmak felâketine maruz kalmaktadırlar. Bunlar ağlıya sızlıya hükumet kapılarına düşmektedirler. Yunanistan'dan muntazam pasaportla gelen bazı Rumlar da burada pasaportlarını saklıyarak mübadele komisyonundan aldıkları etabli vesikası üzerine bıraktıkları malı is tirdada teşebbUs etmekte ve bunda bazen muvaffak ta olmaktadırlar. Bu hal böyle devam ederte tstanbul'da muhacirlerin aldıkları emlâk hemen kâmilen istirdat edilecek ve Yunanistan'a giden Rumlar da tekrar fstanbul'a avdet etmiş bulunacaklardır. Mübadiller maruz kal dıkları bu haksız muamelenin ta miri için hükumet nezdinde teşeb büste bulunacaklardır. Ankara ve İstanbul telsiz telgraf İzmir'de Fas komiserine kaçan istasyonlarının en son terakkiyata Hafıza Suzan H. mes'elesi hayli bir göre tesisinden sonra Avrupa ile yadedikodu uyandırmıştır. Son saf pılan telgraf muhaberatında he»*kes hadan anlaşıldığına göre bu kadın telsiz telgrafı tercih etmeğe başla • Fas komiseri M. Gi'nin karısı değil, miştir. Telsizle yapılan muhabere metresidir. İzmir'de konsolos iken Suzan'la sevişmiş ve onu Fas'a gö | gerek kara hatları ve gerekse (İs tern) kablosu tarafından yapılan türmüştür. Kadın bir müddet orada muhaberata nazaran daha seri ol kaldıktan sonra «gebeyim, tzmir'de duğu gibi mukavelâtı düveliyeye vaz'ı hamledeceğim.» Diye İzmir'e göre kabul edilen telgraf ücretleri gelmiş. Karşıyaka'da bir ahbabında de (Istern) şirketi ücretlerine müoturuyor ve gebeliğine inandırmak savidir. Hatta Merkezî Avrupa'ya için karnına bezler bağlıyarak öyle verilen telgraflar için telsiz tariki • geziyormuş. Polis müdürlüğüne işi nin daha ucuz olması (İstern) şir ihbar eden eski arkadaşı Nazmiye ketinin yalnız Türkiye'de değil, büHanımın anlatışına göre komiserin tün Avrupa teşkilâtındaki muame metresi tzmir'e gelince kendini görlâtı üzerinde mühim tesirler yapmışmüş: tır. « Ben bu adamın karısı deği • Mütareke senelerinde kabloları • lim. Eğer bir çocuk tedarik eder de nin istiabından fazla iş yapan (İs benim diye gösterirsek mirasına satern) tariki son senelerde günde vahip oluruz. Yardım edersen sana da satî olarak kabul ettiği telgraf mikhisse var» demiş, Nazmiye H. red tarı altı yüze düşmüştür. detmiş. Suzan bir taraftan da hâ Şirket bu tenezzülleri nazari îtimileyim, diye tstanbul Fransız konbara alarak hükumetle evvelce yapsoloshanesinden para koparmış ve , tzmir'e dönmüştür. I tığı (30) senelik mukavelenin ya taHafıza H. nihayet memleket has i dili ve yahut ta feshi için Ankara'da tanesinde doğan bir çocuğu çaldır | teşebbüsatta bulunmuş ve Londra'dan gönderilen bir murahhas bir mış, evinde Nazmiye Hanıma gös kaç gündenberi hükumeti merkeziye termiş. Nazmiye H.: ile müzakerata başlamıstır. Bu raü« Bu çocuğun dişleri çıkmak zakere neticesinde İstern şirketinin üzere, bu dolma yutulmaz, başka akibeti teayyün edecektir. çocuk al> diye alay etmiş imiş. Su zan bir köyden Ayşe isminde bir kaGH m ifi) €8 sı dını getirtip bir doktorun tedaviha Bir müderrisimize tevcih nesinde: Romanya Kralı İkinc: Karol'un « Bu Hafıza Suzan Hanımdır» fahrî ve Veliaht Prens Nikola'nın filî diye doğurtmuş, doktordan «Hafıza riyasetleri altında bulunan «RomanSuzan Hanım doğurmuştur» mealinya idarî ilimler enstitüsü» İstanbul Hukuk Fakültesi müderrislerinden de musaddak bir de kâğıt almıştır. Ahmet Reşit Beyi aza intihap etmişBunlardan anlaşıldığtna göre Sulerdir. zan'ın maksadı, bir çocuk icat et Enstitü kâtibi umumisi ve Bük mek suretile; metresi bulunduğu reş DarUIfünunu hukuku âmme müFransız'm nikâhına ve mirasına girderrisi M. Nikolesko, Reşit Beyin aı mektir. • • zalığa rhtihafemTİjinHVerfefe'Rdmantzmir polist, hastaneden çocuk çahnması ve bir doktordan sahte ve sika alması cihetlerinden bu kadım aramakta ise de bulamamaktadır. İzmir'den kaçtığı tahmin ediliyor. ya Idarî İlimler mecmuas.nın yazı larına iştirak etmesini rica etmiştir. Macarisian ile Avusfurya'yı birleştirmek feşebbüsü AImanya Avusturya gümrük ittihadı tasavvuru Avrupa devletle rinin siyaseti üzerinde mühîm bir âmil olmakta devam ediyor. Böyle bir ittihadın mevcut beynelmilel mukavelelere muhalif olup olmadığı 18 mayısta toplanacak Cemiyeti Ak vam meclisinde tetkik edilmesi mukarrer olmakla beraber bu ittihadı siyasî menfaatlerine münsfi gören devletler şimdiden hususî çarelerc mvracaatten geri durmuyorlar. Bir taraftan Fransa merkezî Avrupa'da Lehistan ile Küçük itilâf devletlerinden ve elde edeceği civar hükumetlerden iktisadî büyük bir gurup vücude getirmeğe çalışıyor. Diğer taraftan İtalya kendisile si yasî münasebatı samimanesi bulu nan Macaristan ile Avusturya arasında bir gümrük ittihadı vücude ge tirmeğe gayret ediyor. İki Alman hükumeti arasında gümrük ittihadı vücude geldiği takdirde İtalya'nın şimal hududunda yetmiş milyon nüfuslu bir Alman kütlei müttahidesi pevda olmuş bu lunacaktır. Halbuki ttalya htiku meti Almanya ile dost olmakla be • raber bu büyük devlet ile doğrudan doğruya hem hudut olmağı bir çok cihetten mahzurlu bulmaktadır. İtalya hükumetinin bu mes'elede yani iki Alman hükumeti arasındak ittihat tasavvuruna karşı Fransa ile bhlikte hareket etmesi menfaati i cabından ise de bu devlet ile kendi arasında diğer sahalarda muhtelif bir çok mes'elelerde tezat ve münaferet bulunduğundan Roma hüku • meti kendi başmın çaresine. kendi bakmak îstiyor. Bunun için İtalya hükumeti Avusturya ile Macaristan arasında bir blok teşkil •tmek İçin tavassutta bulunuyor. Avusturya ile Macaristar birleşecek olurlarsa bunların mecmı nüfusu komsuları bulunan kücük itilâf memleketlerinden her birinin sekenesinden geride kalmıyacak tır. Fakat Küçük itilâf devletlerî Alraanya Avusturya ittihadına mu halif oldukları gibi Macaristan ü« Avusturya arasında dahi bir ittihat vücude gelmesine muhalefet ve itiraz edeceklerdir. '••Çfinkü yeni grup îUtîskT ve'nü fus cihetinden komsu devletlere muadil olacaklardır. Halbuki Küçük itilâf devletleri kendilerine rakip olan komşu devletleri her cihetç* zayıf görmek istiyorlar. Bundan başka Macaristan Avusturya gru pu iktisadî ve siyasî cihetten ttalya devleti muazzaması ile sıkı müna • sebette bulunacaktır. Daba doğrusu Küçük itilâf zümresi karşmnda Almanya Avusturya kü** î yerine İtalya Macaristan • Avusturya gru* punu bulacaktır. Hahiîtaten şlm diden bu üç devlet gümrük tarifelerini telife çalışıyorlar. Merkezt Avrupa'da mühim teşebbüsler arife • sinde bulunuyoruz. Huldin Attilâ Roma saray ında: Haşin ve vakıır delikanlı Atülâ'nın.. babası: Kral Mundzuk Etrafı nazırlarla ve kurenasile çevrilmiş olan Roma Kayseri Honoryus, kapitolun basamaklannda muzafferleri bekliyordu. Havada boruların gulgulesi dağı lıyor, bayraklar dalgalanıyor, eller hareket ediyor, ve nutuklar okunuyordu. Sarus, soğuk bir su rette tebrik olundu. Fakat bütün kucaklaşmalar, bütün medih ve senalar Huldin'e tevcih ediliyordu. O da mütehekkim, gülüyor, iğri bacakları üzerinde sallanı yordu. Kadınların bakışları kendi üzerinde beşaşetle tevakkuf ettigini görüyor, ihtiyarların nutkunu anlamaksızın dinliyerek getiri'^n şarabı bir hamlede içi yc î'lerin parlah istikbali Kendisine Kayserliğin başlıca şahsiyetleri: konsüller, patrisler ve âyan takdim olunuyordu. Asla Roma'lılara benzemiyen, uzun kumral saçlı, beyaz derili, ak pak bir erkek çocuklar heyeti önüne doğru itiliyordu. Bunlar ecnebi çocuklarıydı. Umumun sevincine iştirak etmiyorlardı. Çünkü re • hine idiler. Ancak saraydan ay rılmamak şartile serbesttiler. Mürebbileri onlara lâtinceyi, Ro ma ahlâk ve âdetlerini öğreti yö' 'u. Bunlar prenslerden mü rekkep misafirler miydi, talebe miydi, yoksa bir esir alayı mıydı? Bunlar uzak memleketlere ait suîtanların erkek çocuklariydi. Ya pılmış muahedelerin teminatı idi. Binaenaleyh Roma, bu suretle, müstakbel ecnebi hükümdarları nı ellerinde tutardı; onları kendi harsına alıştırır, haşin ruh\)nu (Roma) ziynet ve sefahati içinde yumuşatırdı. Bu gençlerden çoğu, Lâtin mekteplerinde, hakikatte, zâlime karşı kin ve istihkar tahsil ediyordu; Roma İmparatorluğunun nakiselerini ve rezaletle rini öğreniyorlardı. İhtimal bir gün genişüyecek, daha çok açı lacak gedikleri, yani Roma'nın zaysr' noktalarını da öğreniyor 'ardı. Attilâ Roma Saraytnda Onlar arasında bir delikanlı, çekik gözlerinde Mogol ırkına bir Kral Mundzuk Attilffmn babası mensup olduğu okunan, derisi sarı bir genç, Huldin'in nazari dikkatini celbetmişti. Ona doğru ilerledi ve dostça elini uzattı. Bir zabit: Bu Mundzuk'un oğludur. Dedi. Huldin, bir kaç aene evvel Hün'ler Kralı Mundzuk'u pek âlâ tanımıştı. Onun yerine kardeşi, bugünkü hiikümdar Rua geçmişti. Mundzuk'un oğlu mu? Diye hayretle, sözlerini tekrar etti ve elile çocuğun omuzlarını okşamak istedi. Fakat çocuk, kin ve istikraha delâlet eder bir hare* ketle irkildi. Huldin taaccüp ederek uzak laştı, ve bir Roma'h zabite sordu: Mundzuk'un pek çok erkek çocukları vardı, acaba, bunun adı ne? Zabit: Attilâ. Diye cevap verdi ve delikanlıya karşı müteneffir bir tarzda ilâve etti: Onun ruhunu nasıl anlama lı bilmem. Bu gencin, kendi va tandaşlarından birini gördüğü zaman memnun olması lâzım gel • mez miydi? Vahşi hayvan gibi, daima bu kızgın ve sui zanla dolu hâli vardır. Buna ne mana ver meli, bilmem? Mabadı var Murahhas Sadettin Rıza Bey bugün Ankara'ya gidiyor Umumî Fırka kongresi pazar günü toplanacaktır. Kongıede İstanbul teşkilâtını temsil edec ;k murahhas» larımızdan Sadettin Rıza Bey de bugün Ankara'ya gidecektir. Murahhaslarımız İstanbul'un ihtiyaçlarını evvel ce tesbit ettikleri tarzda müdafaa edeceklerdir. Bu meyanda Millî Sanayi Birliğinin ve Ticaret O , dasının tesbit ettiği esaslar da gö ; rüşülecektir. Asya H. isminde bir kadın da Suzan Hanımın, kendi çocuğunu daha doğurmadan satm almak teklifinde bulunduğunu, fakat reddettiğini söylemiştir. tzmir'de dedikodu büyümüştür. Hürriyet gazetesi muharriri Mah mut Reşat Beyin de bu kadının e vinde verilen eğlentilere iştirak et tiği mevzuu bahsolmuş ve Reşat B. gazetesinde verdigi cevapta bunu tekzip etmiştir. Arif Orue B. in tahliyesi tzmit mahkemesi, Yarın gazetesi başmuharriri Arif Oruç Beyin 500 lira kefaletle tahliyesine karar vermişti. Kef aletname dün burada tanzim edilerek îzmit'e gönderilmiş tir. Oradan gelecek emir üzerine Arif Oruç B. tahliye edilecektir. Veda müsameresi Usküdar orta mektebi son sınıf talebesi yarın 14 te mektepte bir veda müsameresi verecektir. Programda bir çok güzel numarlar vardır. Fridman aşısı Dr. Fuat Sabit B. dün Divana izahat verdi Dr. Fuat Sabit Bey, ve rem aşısı hakkındaki neş riyatından dolayı Etibba Odası tarafından haysiyet divanına veril mişti. Haysiyet divanı dün toplanarak Fuat Sabit Beyin müdafaasını dinlemiştir, Fuat Sabit B. müdafa asında Fridman aşısı hakkındaki iddia ve neşriyatının reklâm mahi yetinde olmadığını, aşının hakikaten pek mühim bir keşif olduğunu söylemiştir. Divan gelecek içtimaında bu mes'ele hakkında kararını verecektir. taben bir nutk söylemiştir. Hıfzı Tevfik Bey nutkunda bilhassa cemiyetin yaşaması için bütün mezunların bütün samimiyet ve hüsnü niyetlerile bu varlığa bağlanmalarını ve bu kuvvetin hayatta da lâzım olduğunu söyle miştir. Hıfzı Tevfik Bey talebelerinin ısrarile divan edebiyatının meş hur parçalarından bir kaç şiir okumuştur. Hıfzı Tevfik Beyden sonra mezunlardan bir kaç efendi şiir okumuşlar ve monoloğlar söylemişlerdir. Müteakiben salon orkestrası bazı parçalar çalmıştır. tçtimadan sonra cemiyet kâtibi umumisi Hayri Bey, cemiyetler felsefesinden bahsederek de miştir ki: « Yirminci asırda fertler mutIaka bir cemiyete bağlanmalı . lardrr. Bizim bu cemiyetimiz için de bu zarurî kaideye uymahsınız.» Sof ya tstanbul Telefon mükâlematı 15 mayısta başhyacak! Sofya ve İstanbul arasındaki telefon hattının tesisi faaliyeti dün hitam bulmuştur. Sofya ve istanbul telefonu şimdilik tek hat üzerinden işliyecektir. Hududun iki tarafında Türk ve Bulgar telgraf heyeti fenniyeleri mükâleme tecrübelerile meşgul olmaktadır. İlk tecrübeler bazı ufak kusurlardan sarfı nazar edilirse iyi neticeler vermiştir. Hat üzerindeki ehemmiyetsiz bazı tadilât nihayet bu ayın on beşine kadar ikmal edilecek ve bu tarihten itibaren umumî mükâleme başlıya caktır. Esnaf cemiyetleri Esnaf cemiyetleri hakkında H. Fırkasınca tetkikat yapılmış ve vü* cude getirilen nizamname tetkik edilmek üzere Şurayi Devlete gön derilmiştir. Yeni nizamnameye göre mecmuu 38 i bulan esnaf cemiyetleri tahdit edilecek ve bilâistisna her alâkadarın cemiyete kaydı mecburî olacaktır. Diğer taraftan esnaf cemiyetleri daha ziyade ufak sermayeli es • naflara izafe edilecektir. Çünkü 1500 lira sermayesi olan tüccarlar Ticaret Odasına kaydedilmek mecburiyeti kanuniyesindedirler. MUHARREM FEYZI îmtihanlar başlıyor Halıcıoğlu, Maltepe, Bursa as kerî liselerinin sekizinci sınıflarile, Çengelköy orta mektebinin mezuniyet imtihanları 11 mayısta baş lıyacak yirmi gün devam edecektir. Köylerdeki mekteplerin imtihanları 18 mayıstan, şehirdeki rin de imtihanlarına bir hazirandan ilk mekteplerin de imtihanlarına bir hazirandan itibaren başlanacaktır. İmtihanlar 10 günde bitirilecektir. Orman mektebindeki talebenin öliimü Büyükdere'deki yüksek orman mektebinde talebeden birinin sıhhi bir ihmal yüzünden vefat ettiği yazılmıştı. Yüksek orman mektebi doktoru Baha Bey dün bir muharririmize «Bahri Efendinin, bulaşık bir hastaIık yüzünden ölmediğini Tarditten mütevellit az bir zamanda vukua gelen kangren neticesi vefat etti • ğini» söylemiştir. Darüşşafaka tatbikatta Darüşşafaka lisesi son sınıf talebesi evvelki gün mekanik ve koz moğrafya muallimleri Mehmet İzzet Beyin refakatinde Rasataneye giderek alâtı cevviye ve rasadiye üzerinde tetkikatta bulundukları gibi sefer esnasında (67) numarah vapurun makine dairesinî de gezerek mekanik dersi tatbikatında bulunmuşlardır. Maruf bir âlim Lisaniyat profesörü M. Meillet İstanbul'a geldi Fransız enstitüsü aza sından, Col lege de Frace ve Sorbon mü derrislerin den Mösyö Meillet dün sabah zevce sile berabe; şehrimize gel miş ve DarülM. Tiellet fünunca gönderilen bir heyet tarafından istikbal edilmiştir. Mösyö Meillet dünyanın en tanınmış âlimlerinden biri, belki birinci sidir. Başlıca eserleri: Hint Avrupaî dillerin muka yeseli tetkikine methal, muhtasar Yunan dili tarihi, Muhtasar Lâtin dili tarihi, müşterek tslâvcu, yeni Avrupa'nın dilleridir. Prjfesör Darülfünunumuz tarıfın • dan vaki olan davet üzerine Darülfünun binasında iki mühim konferans verecektir. Dil ve medeniyet mevzuuna ait birinci konferans ayın dokuzuncu cumartesi günü saat beş buçuk ve ilk Hint Avrupaî diller hakkındaki ikinci konferansı da pazar günü ayııi saatte verilecektir. Verem hastanesi Bütçeye 110 bin lira tahsiat komıldu Hıfzıssıhha komisyonu dün vali muavini Fazh Beyin riyasetinde içtima etmiştir. Bu içtimada Ve rem hastanesinin kat'î surette açılmasma karar verilmiş ve muhasebei hususiye bütçesine 110 binlira tahsisat konulmuştur. Tahsisatın bir kısmı Maarif memur larile muallimlerden hasta olanların tedavisi karşılığı olmak üzere Maarif vergisi tahsisatından ahnmıştır. Verem hastanesi için Çamlıca, Erenköy, Suadiye taraflarında sakıt hanedana ait emlâkten büyük bir bina bulunacaktır. Has • tane 100 yataklı olacaktır. Tahsisatı tasdik edilmek üzere meclise arzedilecektir. Bakkallar cemiyeti Bakkallar cemiyeti idare heyeti intihabı bu pazar günü icra edile • cektir. Hastaneye yardım Tavukçular esnafı cemiyeti Ha seki hastanesindeki hastalara verilmek üzere 115 tavuk hediye etmiş lerdir. Gazi yolunda Gazi! Gazi Hz. nin yeniden Reisicumhur intihabı haberi Geyve'ye gelin • ce topçu Mustafa ve Muharrem isminde iki kardeş hemen topun başına koşmuşlardır. fkinci ateşte top patlamış Mustafa'nın bir kolunu götürmüş, diğerinî de göğsünden ya • ralamıştır. Dispanserde pansuman • ları yapılan yarahlar ıztıraplanna rağmen müteessir görünmiyorlardı. Mustafa hissini söyle anlatmıştır: « Gazi'mizin intihabını topla tebşir ediyordum, top kolumu gö türdü. Feda olsun, Gazi'nin yoluna bir kolum değil canım feda olsun!..» Berberlerin tatili Berberlerin cuma tatili mes'elesi yeniden tazelenmektedir. Esnaf Ankara'ya bir heyet göndererek bu işi kat'î surette halletmek istemekte dir. Şişmanların seyahati Şişmanlar cemiyeti Avrupa seyahatinden sarfı nazar etmişlerdir. Romen millî bayramı Romanya millî bayramı miina sebetile pazar günü tstanbul Ro • manya konsoloshanesinde bir resmi kabul yapılacaktır. OBctBs^dlî innı^IHımfflB^® Bir şayia Buğday tüccarı Amerika'nın e • linde kalan bütün buğdayları piyasaya çıkaracağı hakkında bir şayiadan endişeli bir vaziyete düşmüş • lerdir. Hakikî vaziyet bilinmiyor. AH Ticaret mektebi son sınıf talebesi dün saat 4,5 da Maksim'de bir veda çayı vermişlerdir. Çay çok nezih olmuş, hayata atılacak gençlerle hocaîarı aras'nda samlmî hasbuhaller yapılmıştır. Ziyafetin sonunda mektep müdürü uzun ve veciz bir nutuk irat ederek gençlerin çalışacağı hayat sa • hası v« umumî hattı hareket hak • kında kıymetli irşatlarda bulunmuş ve çok alkışlanmıştır. Veda çayı TürkYunan mahkemesinde Dün TUrk • '* nuhtelit hâ kem mahkemesinde 8 dava rüyet edilmiştir. Bu davalar ehemmiyetsiz olup mühim bir kısmı salâhiyet haricinde olduğu için reddedilmesi muhtemeldir. 20 mayısta ta bazı davfdar rüyet olunacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: