25 Mayıs 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

25 Mayıs 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Camhariyet Mayıs ATTILA Mütercimi: Mustafa Namık Sehir ve memleket haberleri Dariilfünun'da Siyasî icmal Para kuvveti ve siyaset Almanya • Avusturya gümrük ittihadına ait protokolun ilânından • beri Fransa bu tasavvura karsı siyasî ve malî bütün nüf uz ve kuvvetini sarfetmektedir. Avrupa'da son iktisadî buhrandan mevkii sarsıl tnamış yegâne memleket Fransa olduğu gibi harice büyük istikrazlarla para verebilecek dünyanın bir, iki mühim sermayedar milletinden biri de Fransız'lardır. Fransa bilhassa şimdiki buhranlı vakitte gayet müessh olan bu kuvve ve silâhını Almanya ile Avusturya'nın aleyhine kullanmaktadır. Şimdiden bunun mühim tesirleri görü lüyor. Meseli merkezt Avrupa ve Balkan devletlerinden Romanya ile Yugoslâvya'nın iktisadî menafli Al> manya ile itilâf etmekte ve hatta bunların gümrük ittihadına duhulde oiduğu halde Fransız sermayesi Romanya ve Yugoslâvya'nın Almanya ile alelâde ticaret mukaveleleri aktetmelerine bile mâni olmuştur. Bidayette Yugoslâvya hükumeti Almanya Avusturya gümrük itilâfında bir mahzur gtirtnediği halde Cemiyeti Akvam meclisind* Yugoslâvya Hariciye Nazırı MSsyö Ma • rinkoviç Almanya ile Avusturya aleyhine o kadar fiddetle hücum et» miştir ki, Mösyö Briyand bile müdahale ederek bu sert sözleri tadil etmek lüzumunu hissetmiştir. Yugoslâvya'yı kendi iktisadi m«nafii aleyhine olarak Almanya'ya hücuma sevkeden âmil malî müza» yakası ve Fransa'nın para ihtiyaemı tatmin edecek bir vaziyette bulunma sıdır. Yugoslâvya hükumeti (di • nar) ın istikrannı temin için millî bankada altı milyon tngiliz liralık ecnebi parası bulunduruyordu. Son zamanlarda bu para bir milyon tngiliz lirasına inmiştir. Bunun yerini doldurmak için Yugoslâvya hükumeti bir kaç gün evvel Fransa'dan gayet ağır şartlarla bir istikraz aktetti. Bu şartlardan biri Osmanlı düyunu umumiyesinin Yugoslâvya'nın hissesine ait olan kısmına dairdir. Lozan muahedesi müzakera tında bile bu borcu tanımaktan imtina eden Yugoslâvya hükumeti fimdî bunu harptat* «vralki difar borçlarından istisna ederek Lâhi dlvam adaletine havale etmemeği kat'î stf» rette taahhüt etmiştir. Yani Fran sız'lar şimdiye kadar Yugoslâvya'nın kat'iyyen tanımak istemediği Osmanlı borçlarının Kosva, Manastıı ve Balkan harbinde bıraktığımız diğer yerlere isabet eden hisselerini tahsil edeceklerdir. Fransa Millî Yugoslâvya Banka» smın istiklâline nihayet verilmesini de talep etmiştir. Bu talep te kabul edildikten sonra Yugoslâvya'nın bun. dan sonra Fransa'dan başka bir memleketten istikraz aktetmesine imkân kalmıyacaktır. Bu misalden anlaşıldığı veçhile Cemiyeti Akvam meclisinde Almanya ile Avusturya'* nın tecrit edilmiş bir halde yalnız kalmalarının bir sebebi de Frantız'> ların kullandıklafı para kurvetidir. 975binliralıkbütçe Muharriri: Marceî Brion Sergide dün çiçekçilik ve tavukçuluk 21 kabul edildî Sefaret heyetinin at üstünde kabulü Beceriksiz Bizans madalya ve diplomaları verildi 8Üvarilerinin gülünç vaziyeti Rua yerine Attilâ Tumtu raklı nutuklara müsaade yok : Attilâ şartlarını, emirlerini Bizans'lılara izah ediyor. Beşinci Fasıl Atttiâ: Hunler Krah Çiçekçilik Sergisi Eczacı ve Dişçî mektepleri Tıbbiyeden ayrıldı Darülfünun Divanı dün üç saat süren bir içtima aktetmiştir. Dünkü içtimada Tıp Fakültesi Emrazı hariciye müderrisi Sadettin Vedat Bey polik.ilinikliğe intihap e dilmiş ve müddeti biten Darülfünun inzibat azalıklarına yeniden Hu kuktan Muslihittin Âdil, Fenden Salim, tlâhiyattan Şerafettin, Edebiyattan Şerif Beylerle Tıp Fakültesinden Kadri Raşit Pş. seçilmiştir. Bütçe Dünkü Divan içtimaında Darülfünun umum bütçesi 975 bin lira olarak kabul edilmiştir. Bu paranın 800 bin lirasını hü kumet verecek, geriye kalan 175 bin lirasını da Evkaf idaresile cemiyeti tedrisiyei islâmiye temin edecektir. Lâboratuvarlar Bundan sonra serirî ve gıdaî lâboratuvarlar mes'elesi hakkındaki Tıp Fakültesinin raporu tetkik e dilmiştir. Raporda bu gibi lâboratuvarlarm herkes tarafından tesisine mâni o • lumnası ve tesis edeceklere birer ihtisas vesikası verilmesi kayıtları bulunmaktadır. Eczacı ve Dişçi mektepleri DarUIfünunun yeni bütçesinde Eczacı ve Dişçı mekteplerinin tahsisatı ayrı ayrı olarak kabul edil miştir. Bu münasebetle şimdiye kadar Tıp Fakültesîne merbut bulu • nan Eczacı ve Dişçi mektepleri bundan sonra doğrudan doğruya Da riilf ünuna merbut ve idarî, malî hususatta müstakil bir hale gelmişler • dir. Bir mUderrise tevctff • Tıp Fakültesi memalik! narre Kastalıkları müderrisi Sait Cemil Beyin son tıbbî tetkikatı Avrupa tıp âle minde memnuniyetle karşılanmış ve kendUİ tiyon Tıp ceraiyeti azalı İyı*., WtÜJ«P.. ediljnjsfc. ' ^4 Bugd&jı başka Fran*»..M«a*j£.I'ıUzareti Sait Cemil B.in vitaminler üzerindeki son tetkikatuu levkalâde takdir ederek kendiaine Qfi»iye d' Akademi unvanını vermiştir. Maaş ihtilâh ~ Darülfünunda bu sene tatbik e dflecek olan barem hukukçularla, edebiyat ve tıp fakültesi müdemsleri arasında yeni bir ihtilâf çıkmasına sebep olmuştur. Mes'ele divanda münakaşa edilmiş, hukukçular kendilerinin kıdemli olduklarını, edebiyatçılar dışarıda if yapmadıklarını iddia ederek maaşların buna göre olmasını iste mişlerdir. Fakat ilâhiyat müderrîsi Ismail Hakkı Beyin hukukçulara iltihakı üzerine hukuk müderrislerinîn noktai nazarı kabul edilmiştir. Edebiyat ve Tıp müderrislerînin bu kararı protesto edeceklerî haber ahnmıştır. Elçilerin at üstünde kabulü Theodos'un elçileri gelir gelmez, atlarından inmeğe vakit bırakılmıyarak, kendilerini Hün Kralının beklemekte olduğu haber verildi: Ovada tevakkuf et miş bir süvari zümresi gösteril di. plintas ile Epigenes, onlara yetişmek üzere atlarını dört nala sürdüler. Fakat elçilerin yaklaştığını gören Hün'ler beygir Ierinden inmediler. Byzans murahhatları da, ecnebiler naza rında muhakkar bir vaziyete düşmemek için eğerleri üzerinde kalmak mecburiyetinde bulun dular. Meşakkatli seyahatten yorulmuş olup esasen uzun müddet atla gezmeğe alışkm olmı yan elçiler pek adi binicilerden madut idi. Onların bu perisan halini gören, Hün aîlıları, istihfaf ile, bıyık altından gülüyorlardı. (Byzans) diplomatları siya»î işleri at ürtünde müzakereye de alışmif degillerdi. O esnada bir kısrak sUriisU, Theodos elçileri • nin atlarını kızıstırdı. Kısraklann, başaşağı yeleleri havalanmif olarak yakından dört nala geç meleri, Byzans'lıların atlarını çileden çıkardı. Elçiler bu vaziyetten pek ziyade sıkılmışlardı. pilintasıh yağız atı da sabırsız • lamyor, tepiniyor, dizginini sarsıyor, ayağını fiddetle vuruyor, mumaileyhin irat ettiği nutkun yüksek tumturaklı terkiplerinin makam ve ahengini bozuyordu. Attilâ, ağırbaşlı ve fakat müs tehzi bir tavurla, Bizans elçile rinin bu hali ile' çok eğleniyor du. Bu küstahça istikbalden, [ hiddetlenen ve kendi beceriksizIiklerinden de mahcup kalan elçiler, onları gülünç bir vaziyete ilka etmiş olan resmi kabulü, bu saygısız barbar Krala pek pa halıya malettirmeğe kalben karar veriyorlardı. Attilâ ve maiyeti Attilâ pek basit giyinmişti. Sırtında siyah kürk, başında gözlerine kadar inen koyu siyah bir kiilâh vardı. Küçük yapılı idi, fakat dinç ve kuvvetli görünüyordu. Yanında şu bir kaç atlı vardı: Demir miğferli, uzun kılıçlı Orest isminde bir Cermenya'lı; Hün'ler tarzında giyinmiş ve fakat simasından Yunan'h olduğu anlaşılan ve Onejes namını taşl yan bîr zat; değerli kürklere gömülmiis, tüysüz ayıya benziyen küçük boylu Eslâ ve Skotta adlı iki Mogol. Krahn bir taraf ında da, yassı yüzlü, şaşkın bakışlı, iriyan bir adam ayakta duruyordu. Bu zatın, Attilâ'nın kardeşi ve Kralhkta şeriki: Bleda olduğu, Byzans elçilerine, takdim kılıklı, söylendi. Ordu kumandanlarımn maiye tini teşkil eden Hün'ler, yumu şak kumaşlar giymiş, gösterifli ve mutantan bir eda ile konuşan bu ecnebilere merakla bakıyor lardı. Küçük atlarının ye Ielerine, sanki çiviye asıl miş gibi duran ve aralarında aksak gülüşler, anlaşılmaz boğuk ve keskin sözler teati eyliyen bu hilekâr gözlü sarı şeytanlar, Byzans eJçilerinde korku ile karışık bir istikrah uyandırıyorlardı. Hün'lerin omuzlarında ve arkalannda, garip şekilli, münhani, uzun yaylar, ucu kemikten oklarla dolu alaçlı oktanlar, mizraklar, baltalar, deriden kementler vardı. Uzaklarda, ovada, sayısız ara balar uzanıp gidiyor, akşamın alacakaranlığında, dumanlar yükseliyordu. Byzant murahhaslarının müşkül vaziyeti Elçiler, Hün saltanatında vaki olan bu tebeddülden evvelâ, pek o kadar endise etmemişlerdi. ö y l e düşünüyorlardı ki, Attilâ, Roma'Iılardan gördüğü misafirperver liğin tesiri ile kendilerine karsı hayırhah davranacak, onlar da, hâmil oldukları nameyi, bir nevi taazzum ile, mafevkin madune bir lutfü gibi, Attilâ'ya tebliğ ederek ifin içinden çıkacaklardı. Hün hükümdarının ilk sözlerini dinler dinlemez, siyasî vaziyetin şekli değişmek üzere olduğunu farkettiler; Bleda'nın, mülâkatta hazır bulunduğunu, fakat, yaşça büyük olmasına Ve küçük kardeşile I müştereken hükümdarlığa çıkmış bulunmasına rağmen bir kelime bile telâffuz etmedijfîm hayref.le gördüler. Mükâlemeyı, Attilâ, yahuzbaşına idare edîyordiı. El çilerin karşısına, sabık ve âciz, Kral (Rua) değil, bambaşka bir hasım çıkmıştı. Sırf zevahiri kurtarmağa matuf ve şeklî bir fikir müdavelesi yerine kat'î kararlara müncer olacak çok ciddf siyasî bir müzakere başlıyordu. Şarkî Roma Imparatorluğunun önüne, badema, tehditkâr bir hasım dikilmiş bulunuyordu. Elçilerin hâmil oldukları şart lar, müteveffa Kral (Rua) nın açgözlülüğünü doyuracak ve beceriksizce çevirmek istiyeceği hileleri bozacak bir tarzda tertip olunmuştu, Fakat, onun yerine, iki İmparatorluğun da müşkül vaziyetlerini bilen, karşısındaki hasme nefretle bakan, münakaşa ve müzakereye yanaşmaz, kızgın huylu bir hükümdarın karşılarına çıkacağım hesaba katmamışlardı. Hazırladıkları parlak nutuklar, (Attilâ) nın bir işareti ile kesildi. Hün Kralı söze başladı. Attilâ kelime tezyinatından arî, fakat açık ve veciz bir Lâtince ile şartlarını daha doğrusu talimatını izah etti. Mabadi var Dün çiçekçilik ve tavukçuluk sergtstnde mukâfatlar tevzi edilirken.. Dün çiçek ve bahçıvanhk sergisi binlerce halk tarafından merak ve takdirle ziyaret edilmiştir. Dünkü zairlerin kısmı azamını hanımlar teşkil etmekte idi. Hanımlar, çiçek ve oda nebatatı hakkında çiçek sahiplerinden izahat almışlardır. Madalaya ve diplomalar dün sergi heyeti tarafından sahiplerine tevzi edilmiştir. Para mükâfatı perşem be günü Vilâyette dağıtılacaktır. Iktisat Vekâleti namına sergide bulunan İktisat Vekâleti şube mü dürlerinden Cevat Rüştü B. sergi hakkında bir muharririmize demiştir ki: « Bizde ziraate verilen ehemmiyet çok eski olmakla beraber, sergi açılması ilk hâdisedir. Evvelce Türk çiçekçileri, çiçeklerimizi (baf güzide), (orta güzide) ve (serfraz) gibi isimlerle tavsif ederlerdi. Hatta Sarj Abdullah Efendiye verilen bir fer man okunacak olursa bizde de bir çiçek enstitüsü mevcut olduğu anla.h. Ş Hele kuşlara gelince, bu merak eskiden mevcut olmakla beraber, şimdiki gibi devletçe de ehemmiyetli telâkki edilmemişti. Halbuki hüku metimiz bir (tavukçuluk enstitüsü) teşkil etmekle bu iktisadî ve hayatî mes'eleyi de lâyık olduğu ehemmi yetle takdir etmiş bulunmaktadır. Gelecek seneki serginin daha mü kemmel olacığına ümidim kuvvet • Hdir.» Kubilây abidesi Teberruat listesi TevfikBe«nı Pş. Mısır Kralının teşrifat nazırı geldi MısırAvrupa kara yolunu tetkik edecek •M* " «•* Diyarbekir Ziya Qok Alp mektebi 4 uncu stnıf talebeîeri Gazetemizin teşebbüsile yapılacak Kubilây abidesi için aziz vatandaşların teberrüa tını Iiste halinde neşre devam ediyoruz: L. Dunkü yekun 1225 Diyarbekirde Ziya Gok Alp mektebi dördüncu sınıf talebeîeri 6 Zapiyen nım Usesi mnal allimleri 12 Inegol Ismet Fş. mektebi muallimi Nefise H 1 Menkul kıvmetler ve kambiyo Borsası Komiserliği tarmfından 25 Merzifon orta mektebi muallim ve talebeîeri 5 Istanbul'da Selçuk hatnn kız san'at mektebi muallim ve talebeîeri 20 Mersin'de Kayatepe mek tebi muallim ve talebeîeri 11 Yekun 1306 K 30 09 45 10 00 00 05 18 """ Mısır Kralı Fuat Hz. nin teşrifat nazırı Tevfik Besim Pş., evvelki günkü Toros ekspresile şehrimize gelmistir. Tevfik Pş. dün kendisile görüş mek istiyen gazetecilere maksadı seyahati hakkında malumat vermemiştir. Bununla beraber, Pş. nın Türkiye seyahati, Mısır Avrupa kara yolu hakkında tetkikat icrası mak sadına matuf olduğu aannedilmek tedir. Tevfik Pş. dün akşamki ekspresle Edirne'ye kadar gitmiştir. ve orada bir gün kaldıktan sonra şehrimize avdet ederek bir kaç gün kala cak ve ayni tarikle Mısır'a dönecektir. Dün Mısır Ceoeral konsolosu Tokathyan oteline gelerek uzun müddet Tevfik Besim Pş. ile göruşmüştür. Kenidisine hususî bir kâtibi de refakat etmektedir. MUHARREM FEYZI Meğer neler içiyormuşuz! Sütçülüğe yeni başhyan bir adam, sütçü esnafınm sırranı ifşa etmiştir. Bu zat diyor ki: « Sütçüler beyaz bir toz kullanırlar, ve bunu sütün içme karıştırırlar. Bu tozu karıştırdıktan sonra sütün gradosu düşmez ve ne kadar su katarsanız katınız anlaşılmaz. Sonra süt kat'iyyen bozulmaz.» San'atın sırrını ifşa eden bu süt çünün bahsettiği beyaz toz asitboriktir. Yani zehirli bir maddedir. Demek ki îstanbul halkı senelerdenberi zehirli süt içiyor ve içmekte devam ediyor. Papa Ef tim dertli! Türk ortodoksuna rumlar boykot yapmışlar! Otomatik telefon Sinemacılar İstanbul cihetinde tesisat Vilâyetin emrini dinlemesür'atle ilerliyor meğe karar verdiler Telefon şirketi sene sonuna kadar bitirilmesi meşrut olan fstanbul ciheti otomatik telefonunu sür'atle ikmale çahşıyor. Yeni numaralara otomatik telefon makinesi verildiği gibi bir çok abonelerin makineleri de değiştiriliyor. Bu makinelerin alt kısmında devvar bir parça üzerinde 10 numara bulunan bir kadran vardır. Numaralar birden sıfıra kadardır, hangi numara îsteniyorsa sıra ile her numaranın bulunduğu deliğe dokunularak kadran sağa çevrilip bırakılmakta, bu suretle matlup abone bulunmaktadır. Kadıköy, Beyoğlu ciheti daha sonra otomatik olacağı için tstan bul tarafından bu cihetlerle konuşmak icap ederse Beyoğlu 4, Kadıköy 6 numara istenecek, bu santrallardan arzu edilen numara arana caktır. Sinemalarda yeni ittihaz edilen tedabire karşı sinemacılar tarafın dan vaki olan itirazın Vilâyetçe reddedildiğinî ve sinemacıların arzu ettiklerî takdirde Devlet Şurasına müracaatte serbest oldukları bildiril diğini yazmıştık Dün sinemacılar îçtima ederek Vilâyetçe verilen emrin kabili tatbik olmadığından eskisi gibi bilet satı şına devam etmeğe ve Vilâyetçe bir ceza tayin edildiği takdirde mahkemeye müracaatle itiraz etmeğe ka • rar vermişlerdir. Sinemacılar Vilâyetin verdiği cevap hakkında Devlet Şurasına ve Vilâyetin kanunları diledîği gibi tefsir etmek ve kendi kendine talimatname yapmak salâhiyeti olmadığı hakkında da Maliye ve Dahiliye Vekâletlne müracaat edeceklerdir. Kulüpler teşkiline baslanıldı C. H. Fırkası İstanbul kongresinde Fırka teşkilâtının birer mahfil ve kulüp haline ifrağına karar ve • rilmişti. Fırka teşkilâtı bu kararları yavaş yavaş tatbik etmektedir. Ezcümle şimdiden Beyoğlu, Şişli, Fatih, Beyazıt, Kumkapı, Beşiktaş gibi merkezler birer mahfil haline konulmuştur. Yalnız bazı merkez lerin binaları müsait olmadıgından şimdilik buna imkân hasıl olama • mıştır. Maamafih bu teşkilât mer kezleri için münasip birer bina bulunacaktır. Ekmeğe 20 para zammedüdi Dün ekmek narh komisyonu İk tisat işleri müdürlüğünde toplan • mıştır. Yapılan yeni tetkikatta son hafta zarfmda un fiatlarının çuval başında yarım lira arttığı görülmüştiir. Buna göre tetkikat yapılarak ekmek f iatına 20 para zammına karar verilmiştir. Bu suretle 8 buçuk kuruşa satılan ekmek salı sabahmdan itibaren 9 kuruşa satılacaktır. Operatör Halil Sezai Bey Bazı müessesatı sıhhiyede tetkikatta bulunmak üzere bir.müddet evvel Avrupa'ya gitmiş olan operatör Halil Sezai Bey Istarçbul'a avdet etmiştir. Halil Se*»i Bey tetki katının neticelerinr Istanbul'da da tatbik eyliyeV^ktif, ~ 3 © 1F© ır© " Japon tefiri Ankara'ya gitti Japon sefiri M. (Yuşida) refakatinde sefaret müsteşarı bulunduğu halde dün akşamkî ekspresle An kara'ya gİtmiştir. Tevfik Rüştü Bey Cenevre'de Yunan Ajansına beyanatta bulundu *• hükumetin Türkiye'deki papazlann işlerine karışmadtğım söyledi. Bunu Ekalliyejt mekteplerinin okuyan Türk ortodokslan kilisesi imtihanları reisi Papa Eftim Efendi şunlart an Bu sene ecnebi ve akalliyet mek latmıstır: ^ teplerinde imtihanların 20 hazi . « Çok iyi söylemişler, Türkiye' randan sonra yapılması alâkadarlara de d i n i l e dünya işleri aynlmıştır. tebliğ edilmiştir. O zamana kadar Kilise ile münasebetimin şu veya bu resmî mekteplerdeki muallimlerm şekline elbet hükumet müdahale etimtihanları bkecek ve bunlar akalmez. Ben de esasen lâikim. liyet mekteplerinde mümeyyiz sı Fakat benim müstakil Türk ortofatile bulunabileceklerdir. doksları kilisesini teşkilim Başpa Bir ihtar pazlığı gazebe getirdi, beni aforoz Maarif Emaneti ecnebi mektep . ettiler, Rum'lar boykot yaptılar. lerine tekiden gönderdiği bir emirKimse bana selâm vermiyor, alışveru de son zamanlarda diğer mektep . etmiyor, sokaklarda Rum çocuklan lerden naklen Türk tabüyetini haiz «voyvooo!» diye alay ediyorlar, tüçocukların da kayıt ve kabul edil . kürüldüğüm, taşlandığım da vakidir. mekte olduğu haber alındığından Hatta bu hareketleri bana ailem «fbu suretle hareket eden mektep iradı yapıyor. darelerinin mes'ul olacaklarını bil Cahil Rum halkını «Eftim sizi raüsdirmiştir. . lüman yapacak» diye kandırıyorlar. Fakir çocukların himayesi Halbuki din başka, milliyet başka. ' Gıdasız ve kimsesiz çocukların Müstakil ortodokslar kilisesi elbette iaşe ve himayeleri hakkında Maa mensuplarına Türk ortodoksu olduk rif Vekâleti tarafından hazırlanan larını telkin eder. Cahil Rum halkı talimatname mekteplere bildirilmişBaşpapazhğm afarozuna kıymet tlr. Talimatname üzerine her mek veriyor. Maamafih onlara ütihak tepte bierr heyeti hâmiye toplanmış, etsem aforozu hemen kaldıracak fakir çocukların öğle yemeklerile lar, fakat ben onlara serifüru etmiüst ve başlarmı temin etmeğe baş • yeceğim, kilisemin akaretleri bana I&mıştrr. kâfi!»

Bu sayıdan diğer sayfalar: