12 Haziran 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

12 Haziran 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet 12 Hazirau ı. ATTILÂ Muharriri: Marcel Brion Mtitercimi: Mustafa Namık • 4* ı~ Sehir ve memleket haberleri "j Siyasî icmal Açlık grevi nasıl I Darülfünunda bir Otomatik makine başladı, nasıl bitti? yedi emin yok mu ? inhisarı ihtilâfı Macaristan ve İtalya Macaristan parlâmentosu devrei içtimaiyesini ikmal ettiğinden da • ğıldı. Yeni intihabat bu ayın sonunda icra edilecektir. Başlıca muhalif fırkalardan demokratlar ile libe raller intihabatta müttefikan hareket etmeğe karar vermişlerdir. Fakat bu kararın intihabatın neticesî üzerine tesir etmesi şüphelidir. Yeni parlâmentoda dahi hükumet fır kalarımn ekseriyeti temia edeceği muhakkak addelunuyor. Macar Başvekili Kont (Bethlen)in sekiz senedenberi takip etmekte olduğu siyaset Macaristan'ın dahilen salah ve istîkrarını temin ettiği gibî haricî vaziyetini dahi düzeltmiş ve bu suretle Macar milletinin emni • yettni kazanmıştır. Yeni întihabatta dahi Macar'Iarm mumaileyhe iti m&dını beyan etmeleri muhakkak git'dir. Macaristan'ın haricî ve dahilf vaziyetinin düzelmiş olması (Legiti mist) lere yeni niyabeti hükumete nihayet verilerek Macaristan tahtına Habsborg hanedanına mensup bir prensin getirilmesine taraftar olanların cesaretini artırmıştır. Bunla rm rüesasından bazıları sabık A vuslurya împaratoriçesi ve Macar Kraliçesi (Zita) yı görüşmek üzere Sceenockerzeel kaplıcalarına davet etmişlerdir. Mumaileyha bu da veti kabul etmiştir. Simdi Roma'da bulunan sabık Kraliçe bir kac gün evvel Papa'nın ve Haricive Nazırının nezdine ka* bul edilmi'ti. Bn «rada sabık Ma car Basvekü' Kont Esterhazi Maca» ristcn ve Avusturya devletlerînin tekrar Habsburg'larm saltaaati al tında birleşmeleri programile hri«tiyan sosyalist fif'ıası namına meb'ulak için namzetl'ği kovmuştur. italya hükumeti dahi Merkezi Avrupa'da Almanya ve Fransa nüfuzlarına karşı bir tedbir olmak üzere Macaristan ileAvusturya'nın birleşmesi siyasetini takip etmekte olduğundan sabık Macar Başjvekilinin bu hareketî ziyadesile nazarî dikkati celbetmiştfr*. Bir kaç gün evvet bir Macar alayı İtalya Kralını fahrî kumandan tayîn etmîa ve bünu tildirmek üzere aiayın bay rağı ile Roma'ya bir heyet gondermişti. Bu hâdiseler İtalya'nın Merkezî Avrupa'da yeniden faaliyete başladığını gösteriyor. MUHARREM FEYZt 38 Attilâ'nın Sarkt Roma'ya taarruzu Attilâ niçin Harp ederdi? Siyasî kurnazlıklar, harbe müreccah Çok adam öldürmekten korkutmak daha kârhdır Birdenbire Şarkî Roma'ya taarruz Attilâ, taahhüt edilen bir ce ziyenin ödenmediği behanesini yakaladı. Bunu harp vesilesi it tihaz etti. Birdenbire Byzans arazisini, baskın suretile istilâya başladı. Maksodı, harp etmek değildi. Buna hiç şüphe yok. Hedefi, yalnız İmparator (Theodos) u korkutmak, titretmek ve bu sayede biraz daha para koparmaktı. Dünyanın bütün büyük si yasî adamları gibi Attilâ da harbi sevmezdi. Harbi, hiç bir dehaya, yüluek zekâya malik olmıyan Kralların kullandıkları kaba ve kolay bir vasıta telâkki ediyordu. Hün Kralı, müdafaa vaziyetin de kalarak düşmanlar tarafından harp ilân edildiği takdirde muharebeye girlşirdi. Attilâ, diplotnatik kurnazlık lardan ve sulhperver müzakere lerden hiç bir fayda çıkmadığı zaman, harbe, en «on çare olarak mttracaat ederdi. Kendisi, doğrudan doğruya harbe girmezdi. Plânları tertip, hücumları ve harekâtı idare, alayların sevkulceyş tertibatına kumanda etmekle iktifa eylerdi. Attilâ, öldürtmek ve öldürmekten başka bir şey düşünmiyen insanlara büyük bir nef retle bakardı. Onun nazarında adam öldürtmek, hiç bir zekâya delâlet etmiyen hayvanî bir eğlenceden başka bir şey değildi. Katli niifus, ekseriya, hiç bir menfaat temin edemezdi. Attilâ, hasmın sabrını tüketen, onu gizli maksadını meydana çıkarmağa mecbur eden can sıkıcı mükâlemeler ve uzün müzakereler esnasında kurnazca plânlar tatbikında mahir bir diplomat idi. Tavik ve tehir siyaseti sayesinde, hasmını, olta iğnesine takılmış bir bahk gibi, oynıya oynıya bog mağa çok meraklı idi. Fikrî kuvvet ve hasletlerin muvaffakiyet husulüne müçtemian yardım ettikieri bu siyaset tarzı, budalaca harplerden daha yüksek, zeki bir hükümdarın zihnini işgale daha elverişli gibi görünüyordu. Attilâ ahmak Kralların yegâne silâhı olan harbi iltizam etmeden evvel siyasî mükâlemelere girişmeği tercih ederdi. Harpten ziyade zekâsına güvenirdi. Attilâ'nın siyari dehan Şark hükümdarlarının çok sevdikleri bu siyaset usulünde, Attilâ fevkalâde mahir idi. Ekseriyetls böyle kurnazca çevirdiği oyutı • ların saiki: Hiyanet ve vefasız lıktan ziyade, meharet, adeta bir nevi san'atkârlık göstermek merak ve keyfi idi. İttifaklardan, tabiiyetlerden mürekkep muğlâk bir şebeke vücude getirmek, muahedelerle muvazeneler teşkil etmek, hasımlar arasında mevcut hiyanetlerden, hasetlerden, ta mahlardan istifade ederek sefer plânları yapmak: İşte bütün bu muameleler Attilâ için, alaylar sevkinden ve idaresinden daha keyifli bir işti. Hulâsa Attilâ bir ceneral olmaktan ziyade bir diplomat idi. Onun siyaseti, ince ve kat'î bir satranç oyunu gibi ileriler, neti cede muvaffakiyete götürürdü. Harp, Attilâ'nın nazarında i Hapisane doktoru I, Zati Celâl Muhtar B. in beya Tüccarlar Himayeietfa Bey izahat veriyor natı nasıl telâkki edildi ? lin teklifinden şikâyetçi.. Evvelki günkü «Yeni Gün» refi kimizde Celâl Muhtar Beyin vaktile Darülfünuna vermeği taahhüt e dip te bilâhare infaz etmediği vakfiye mes'elesi için beyanatı vardı. Bu mes'ele hakkında mütaleasına müracaat ettiğimiz bir müderris bize şunları söyledi: « Senelerdenberi daldığı ikti • sat âleminde daha serbest kalabilmek için hocalıktan bile ayrılan ustat, Fakülteyi terkederken yadi cemiline medar olmak üzere her sene bir talebenin Avrupa'da tahsili masarifine karsılık olacak bir (fona) tesisini vadetmişti. Hayir işlemekte de iktisadiyata pek riayetkâr olan Celâl Muhtar Beyefendi bu vadin ifası sırası gelince «hele vakfın alacağı şekil taayyün etsin, sonra dü şünürüz» diye isi savuşturmustu. (Yeni Gün) muharririnin bu can sıkıcı ihtarile üstadın keyfi kaçmış oIacak ki hiç olmazsa kuru sözde olsun imsakten vaz geçerek Fakültede parasını tevdi edecek bir yedi emin bulunmadığından tutturarak har vurup harman savrulduğundan ve altmış bin Iiranın yağlı boyalara ve tezyinata israf edildiğinden bahsediyor. Ustadın telmih ettiği zamanlardaki sarfiyat seririyatlarda 140 yatagın daha ilivesini temin eder «urette pavıyon inşasına, rontken, fizı'yoloterabi müesseselerine, tenviratı elektrikiye ihdasına ve merkezi teshin usulünün tamimine, dezenfeksiyon merkezi, mutfak ve çamaşırhane yapılmaıına sarfedilmisti. Üstadın tezyinat diye israf saydığı yağlıboya; hasta koğuşları için bir zarurettir ve her üç senede bir tek rar edilmelidir. Hele vücudünden eser olmıyan mermer tezyinat hikâyesi bir efsanedir. Şüphe yok ki «para da kendisinin, kese de...» kimsenin bir şey deme ğe hakkı yok. Belki eski vadini gizli ve hususî surette yapıyor. Üstadın Darülfünunda Darasını emanet e decek bir yedi emin bulamaması kendi düsturu iktisadilerine muva fık olsa bile Faküitenin pek yerine masruf olan zarurî ve terakkiperverane sarfiyatını israf sayması hiç te doğru olamaz.» Otomatik oyuncak makineierinin celbi ve işletilmesi Hîmayeietfal Cemiyetinin inhisarına verilmiştir. Buna dair kanun tarzı ve tatbikına ait talimatname vilâyetlere tebliğ edilmiştir. istanbul polisî bu münasebetle bu makinelerin kaldırılması veya işletilmesine devam edilmesi için cemiyetten ruhsat almak lüzumunu mal sahiplerine tebliğ etmiştir. Bunun üzerîne alâkadar tica • rethaneler Hîmayeietfal Cemiyetine müracaat etmişlerdir. Mes'elenin müzakere ve halli için de cemiyet reisi ve Kırklareli meb'usu Fuat Bey şehrimize gelmiş ve bu tüccarlarla te masa geçmiştir. Kanunun tatbiki hakkında yeni talimatname yapılmcıya kadar makinelerin Himayeietfal nam ve he sabına işletilmesi ve bu müddet zarfjgda makine bedellerinin mukassatan sahiplerin tesviye edilmesi mevzuu bahsolmuş ise de ticarethanelerden bazıları inhisarı kendileri işletmek ve Himayeietfale senevî bir meblâğ vermek tekliflerinde bulunmuşlardır. Teklifler Ankara'da cemiyet merkezinde tetkik olunacaktır. Makinelerin inhisarı bilâkaydü şart Himayeietfale aittir. Bundan yalnız eczane, muayenehane gibi yerlerdeki meccanen işletilen maki • neler müstesnadır. DUn bu hususta mütaleasına müracaat ettiğimiz mıntaka ticaret müdürü Muhsin Bey bize şunları söy. ledit « Ahiren neşrolunan bir ka nun mucibînce otomatik oyuncak makineleri Himayeietfal Cemiyeti tarafından satın alınacak ve 15 sene müddetle münhasıran cemiyet tarafından ifletileeektir. Bugüne ka dar eşhas tarafından işletilen makineler de Himayeietfal tarafından, bedeli ödenmek suretile, satın alına cak, makinelerin takdiri kıymetini Ticaret Odası yapacaktır. Himayeietfal Cemiyeti makineleri mubayaa etmeden polis n?ar(fetile kapatmağa teşebbüs ettiğinden bahisle makine sahipleri Ticaret O • dasına şikâyct etmişlerdir. Oda da kanun maddelerinden ve şikâyetlerden bahsederek vaziyeti Himayei etfal cemiyetine yazmıştır ve mes'ele bundan ibarettir.» fdama mahkum edilen iki şah sın, Idam hükümlerinin tasdik edilkinci derecede bir işti. Hün Kralı, diğini haber almaları üzerine tev kifanede açlık grevine başladıkla maddî bir menfeat görmedikçe, rını ve bu greve bir müddet devam tehlike ve masrafın asgarî bir hadde olduğuna kanaat getirme ettikten sonra yemek yemeğe baş ladıklarını yazmıştık. Bu mes'ele hak dikçe harbe girişmezdi; tam vakkında dün Umumî Hapisane serta tini beklerdi. Harpten, mümkün bibi İbrahim Zati Beyle görüştük. Ibolduğu kadar çekinirdi. Fakat, rahim Zati Bey, açlık grevcilerinin vaziyetleri hakkında bize şu mabir kere hal ve vaziyet harbe girişmeği zarurî kıldı mı, artık mu lumatı vermiştir: « İdam mahkumları, bulun harebeye bütün yırtıcılığı ve şiddukları koğuşlarda yüzükoyun yat detile başlar, dövüşün en son demak ve kimse ile bir şey konuşma recesine kadar gitmesine ve fev mak suretile greve başladılar. Mukalâde tesirli olmasına çalışırdı. ayyen olan yemekleri verildiği vakit Harbin, aranılan neticeyi ver • bunları kabul etmediler ve etraf larındakilere küfür savurdular. Tevmesi için, kısa ve kat'î olması, kifane idaresi bu vaziyet üzerine bir ayni zamanda etrafa korku ve iki gün tereddütten sonra keyfiyeti dehşet salması lâzımdı. Attilâ'nın bize haber verdi. Bunun üzerine maksadı öldürtmekten ziyade grevcileri tevkifane hastanesine nakorkutmaktı. Uzun harpler her kil ve tecrit ettik. Ve grev de iki tarafı da yorar, kendisi ta • vam ettikleri takdirde kendilerine cebrî gömlek giydirilerek burunlakatsiz kaldıktan sonra galebeye rından lâstik borular vasıtasile gıçalışmış olan bir muharip hiç bir dalandırılacaklarını ihtar ettik. Ben, şey kazanmış olmaz. bu usulü geçen sene Viyana'da iken Bu nokta çok garip görülebilir. görmüştüm. Viyana hapisanesinde Fakat hakikat budur. Attilâ kârlı mahkum bulunan bir Rus komünisti de bu şekilde grev ilân etmiş, ken bir musaleha yapabilmek için disine cebrî gömUk giydirilmek ve harbi ihtiyar ediyordu. Kârlı bir lâstik borular vasıtasile ağzından musaleha yapabilmek, hasmın süt akıtılmak suretile gıdalandırıl • harp neticesinde tamamile bitkin mışjı. Biz de burada ayni usulü ta • bir halde kalmamasına, mahvolkip edecektik. Fakat bizim grevcimamasına bağlıdır.Hasım her hal ler on on iki gtinlük bir tahammülden sonra daha fazla açlığa daya de, sulh müzakerelerine girişe namadılar ve cebrî muameleye lübilecek ve fazla fedakârhk edezum kalmadan yemek yemeğe baıbilecek bir halde mağlup olmaladılar. mahdır. Bir hasımdan para koparOn on iki günlük açlık bunlar ü mak istenilirse, onu mahvetmek, zerinde hiç bir tesir hasıl etme inkıraza sürüklemek muvafık omiştir. Çünkü kımıldamadan. ko lamaz. Bilâkis onu korkutmak nuşmadan mütemadiyen bir yerde sabit bir halde duran bir kimsenin ve ağır bir harp tazminatı ver • gıdaya ihtiyacı olmaz. Bunların sıhmek suretile işten yakayı sıyır hî vaziyetleri de bozulmuş değüdir. mağa razı olacak bir halde bırakBinaenaleyh, gene eski yerlerine iamak lâzımdır. &". edilmislerdir.» Muh8İn B. ne diyor? ... Lâtin müverrihlerinin, (Ro ma) nın cihan tarihinde mukay* yet o müthiş mezalimini unutarak, (Attilâ) ya atfederek acı acı ten* kit etmek istedikleri ve darbıme» sel hükmüne getirdikleri gaddarlık, fıtrî bir vahşetin eseri ol • mıyıp, siyasî bir hesap ve kitaba dayanan bir usulden ibaretti. Meselâ, Attilâ, bir memleketin bütün halkını katliam ettire mezdi. Yalnız sekiz on kişiyi iş« kencelerle, göze çarpacak ve etrafa dehşet salacak surette öl • dürtürdü. Bu iş daha selâmetli idi. Çünkü korku ve dehşet içinde kalan düşmanın (Attilâ) nın her türlü matlaplarını kabule koşa koşa razı olacağı şüphesizdi. Maksadı temin için çok insan öldürmek lâzım değildi. Bilâkis az, fakat tam vaktinde ve göze çarpacak vahşi bir şekilde öldürmek ve vak'ayı mümkün mertebe işaa etmek daha müessir olurdu. Attilâ, halkın her şeyi mübalâğalandırmaktaki meylinden de istifade ederdi. Kurban edilen on kişinin halkın hayalhanesinde bine ve belki daha yüksek bir rakama çıkanlacağına Hün Kralı kani idi. Attilâ bundan gelecek manevî mes'uliyeti, şöhretine sürülmek istenilecek lekeyi düşünmek bile istemiyordu. Böyle bir mes'elenin vücudüne bile ihtimal vermiyordu. Ayni zamanda At tilâ, kendisini insanhğın üstünde görüyordu. Onun nazarında yalnız bir şeyin kıymeti vardı: En kısa ve kolay yoldan hedefe vüsul!.. var) " Kuzu „ ne demek? Kasaplar Cemiyeti Belediyeye müracaat ederek «kuzu» nun ne demek olduğunu sormuşlar ve ne va kitlerde körpe koyunların «kuzu» addedileceğinin tayinini istemişlerdir. Belediye bu müracaati Daimî en cümene havale etmiş ve Daimî en cümen de bu hususta tetkikatta bulunmuştur. Yapılan tetkikat neti cesînde İstanbul'daki teamüle göre Hedreleze kadar kesilen kuzuların «kuzu» addedilmesi lâzım geldiğine karar verilmiştir. Kasaplar bu cihe tin mezbaha resmi münasebetile tavzihini istemişlerdir. Bükreş Sefirimiz gitti Kaval konseri Çimento fabrikası Bakırköy'löleri zehirliyormu? tstanbul Belediyesi avukatlarm dan Rami B. tarafından Bakırköy Çimento fabrikası aleyhine 50 bin liralık bir zarar ve ziyan davası açılmıştı. Davanın mevzuu fabrika bacasından çıkan zehirli gazlerin Bakırköy halkını zehirlemekte ol ması idi. Birinci hukuk tahkikat hâkim liğince tetkik edilmekte olan bu dava ehemmiyetli bir safhaya girmiş, tahkikat hâkimi, fabrikanın haki katen zehir neşredip etmediğini anIamak üzere bir ehli vukuf heyeti teşkiline lüzum görmüş ve bunun için Darülfünun Emanetine bir tezkere yazarak bu hususta mütehassıs zevatın bildirilmesini istemiştir. Bulgar san'atkârı rad yoda bir konser verdi MOstahdemin idarehaneleri Belediye hususî müstahdemin i darehanelerini tescile devam et mektedir. Dün de Belediyeye yeni den bir müstahdemin idarehanesi daha müracaat etmiştir. Bu suretle tesçil için Belediyeye müracaat e den müstahdemin idarehanelerinin adedil2 ye baliğ olmuştur. Daha müracaat etmemiş idarehaneler olduğu tahmin edilmektedir. Hamdidlah Suphi B. ve teşyi edenler Kara çekirge mücadelesi İstanbul'un muhtelif kazalarında zuhur eden tarla fareleri mücadele neticesinde imha edilmiştir. Yalova ve havalisinde Karamürsel ve Or hangazi'den gelen 36,450 kilo çekirge sürfesi imha edilmiştir. Silivri ve Bakırköy'de de çekirge çıkmış ve mücadeleye başlanmıştır. Yeni Bükreş Sefirimiz Hamdullah Suphi B. dün sabah Prenses Mari vapurile ve Köstence ta rikile mahalli memuriyetine gitmiştir. Bir beraet Fethi Beyin Izmir'de bulunduğu sırada Hizmet gazetesinde intişar eden ve hükumetin manevî şahsiyeti aleyhine matuf addedilen makaleyi aynen neşretmekle maznunen Ağırcezaya verilen Son Posta gazetesi dün beraet etmiştir. San'atfcâr M. Jorj Kehayef Muhittin Beyin Ankara seyahati İstanbul Valisi Muhittin Beyin ansızm Ankara'ya hareket etmesi şehrimiz mehafilinde muhtelif tef sirleri mucip olmuştur. Beyoğlu ve İstanbul sinemacıları, Muhittin Beyin sinemalara vazolunan yeni talimat dolayısile Ankara'ya çağırıldığını da söyliyorlar. Elyevm Ankara'da bulunan sinemacılar murahhas • larından Şadi ve Cevat Beyler henüz avdet etmemişlerdir. Vali Muhittin Beyin bu mes'eleyi Dahiliye Vekâ letile kat'î surette halledeceği tahmin edilmektedir. Diğer taraftan Vilâyetin muhtelif daire ve subelerinde maliye müfettişleri tarafından yapılan teftişat bir çok mes'eleler: meydana çıkar mıştır. Bu sebeple Vilâyetin umumî vaziyeti hakkında Vekâletlerle görüşmek üzere Muhittin Beyin An kara'ya çağırıldığı söylenmektedir. Muhittin Beyin ancak pazarte siye şehrimize avdet edeceği söy leniyor. Orman mektebi talebesinin tedkik seyahati Zıngal orman şirketinin daveti üzerine yüksek orman mektebi talebeleri, mektep rektorü Mazhar ve müderrislerden Dr. Tevfik Ali Beyin refakatlerinde olarak Ayancığ'a hareket etmişlerdir. Talebelerin bu tetkik seyahati, bir kaç hafta sürecek, ve Zıngal şirketinin fabrikalarını, bütün diğer tesisatı sınaiyesini gezeceklerdir. Zıngal ormanların da yapılan işletme tertibatı fennin son tekemmülâtına uygun tesisat olduğu cihetle talebenin bu seyahati çok faideli olacaktır. Şark şimendifer amelesi Şark Şimendiferleri kumpanyası ile amele arasında iki sene evvel aktedilen itilâfnamenin bir kaç maddesini şirket aradan epey zaman geçmesine rağmen tatbik etmemiştir. Amele murahhasları kumpanya müdirile bu hususta görüşmüşler ve müdür kumpanyanın taahhütlerini yerine getireceğini söylemiştir. Verilen malumata göre kumpanya bu meyanda amelesinin «ıhhatile yakından alâkadar olacak ve geniş sıhhiye teşkilâtı yapacaktır. Fırkada Gevdet Kerim Bey Ankara'ya C. H. F. Istanbul Vilâyeti heyeti idaresî reisi Cevdet Kerim Bey dün merkezi umumiden vaki olan davet üzerine Ankara'ya gitmiştir. Cevdet Kerim Beyden son intihabat ve Fırka işleri hakkında izahat alınacağı tabjnin edilmektedir. Bono alan mübadiller Bono almak üzere mübadiller tarafından şimdiye kadar İstanbul Vilâyetine vaki olan müracaatler beş yüze baliğ olmuştur. Bu müracaat lerin devam edeceği tahmin ediliyor. gitti Ermeni patırdısı Zaptiye Nazırı Nazım Pş.nın hatıratı Polonya'nın Ankara sefiri M. Olfovski dün Romanya tarikile mem leketine gitmiştir. Sefir iki hafta sonra tekrar tstanbul'a dönerek yazı Yeniköy'de geçirecektir. Polonya Sefiri gitti Amerikan kız kolejinde 193031 ders senesinin hitamı münasebetile bugün saat 4,5 ta Arnavutköy'ünde Amerikan Kız kollejinin orta kısmında diploma tevzii merasimi yapılacaktır. Bulgaristan'ın maruf bir kaval müzisyeni vardır. Elinde 120 senelik bir kamışla yarı Avrupayı dolaşıp tak dirler toplıyan M. Jorj Kehayef İstanbul'a da gelmis ve meslekdaşla • rımızdan, Sofya'da münteşir Pladne gazetesinin İstanbul muhabiri M. Jorj Matof'un refakatile dün mat • baamızı ziyaret etmiştir. Bulgar çuhasından yapılmış millî elbisesile eski bir Aydın zeybe ğini andıran artist; kavalile bize de bazı parçalar çaldı. Anadolu köylüsünün hazin nağmeli lirik melo • dilerine pek benziyen bu parçacık Iarı Kehayef'in kavalile dinlemek hakikaten pek enfes bir şey oluyordu. San'atkâr dün gece radyoda çok muvaffakîyetli bir konser vermiş ve İstanbul halkına san'atini dinlet • miştir. M. Jorj Kehayef konserva • tuvarla temas ederek yakında hu • susî bir konser daha verecektu*. "Yeni Gün,, yarından itibaren neşre başlıyor Konya'da meyva bolluğu Konya havalisinde bu sene kayısıların az olmasına mukabil karpuz, kavun ve ezcümle üzümün pek bol anlaşılmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: