8 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

8 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet iemmuz ATTILA Muharriri: Marcel Brion Mütercimi: Mustafa Namık m 4% Sehir ve memleket haberleri Gümrüklerde gene tasarruf yapıldı Haydarpaşa'da 70 me murluk lâğvedildi Umum Gümrükler müdürlüğü kadrosunda vâsi mikyasta tasarruf yapılmış ve mülhakat kadroları tamim edilmiştir. Alınan malumata göre, Cezre müdürlüğü lâğvedilmiştir. Müdür Nusrat Bey Ankara Gümrüğü müdürlüğüne, muhasebeci Celâl B. Bodrum Muhasibi mes'ullüğüne tayin edümişlerdir. Muayene memurlarının ekserisi açıkta kalmıştır. Bundan başka Urfa Gümrüğü ve mülhakatından bir çok memuriyetler lâğvedilmiştir. Haydarpaşa BaşmUdürlüğü mülhakatında (70) memurluk lâğve dil miştir. Bunların arasında bazı muhafaza, idare memurlukları da vardır. Karadeniz gümrüklerinde de tenkihat yapılacağı haber verilmek tedir. Umum müdürlük bütçesinde beş ytiz bin liralık tasarruf temin edilmiştir. Mülhakatta bulunan gUmrük müfettişleri tstanbul'a celbedilmiştir. Bazı müfettişler işlerini bitirinciye kadar yerlerinde kalmışlardır. Umum müdürlük bu sene müfettişler tahsisatını asgarî miktarda kabul ettiği cihetle badema mülhakata giden müfettişlere bulundukları mıntakalarda yevmiye verilecek, tahkikat için bir yere gittiği zaman se yahat ve ikamet yevmiyesi verile • cektir. tstanbul mıntakasında yirmi müfettiş bulunmaktadır. Birinci sınıf müfettişlerden Raif Bey, Müfettif Sıddik, Vefik, Ibrahim Beylerin de dahil oldukları grupa riyaset etmektedir. Bu müfettişler gümrükleri teftişe başlamışlardır. Birinci sınıf müfettiş Hasan Tahsin Bey, Haydarpaşa gümrüğünü teftişe memur edilmiştir. tstanbul'daki gümrük müfettişleri muhasebe muamelâtını teftiş etmektedirler. Siyasî icmal Amerika'nm teklifî ve devletler Harp borçları ile tamiratın bir se» ne müddetle tecili hakkındaki Ame< rika Reisicumhurunun teklifi umum devletler tarafından kabul edildiği halde yalnız Fransa'nın itirazına maruz kalmıştı. Fransa'nın itiraz ettiği noktaların teklifin eası ile telifi için hayli zamandanberi Paris'te müzakerat cereyan ediyor. Bir kaç gün evvel neşrolunan haberlerden Paris müzakeratında mühim nok talarda yani şarta tâbi olmıyan taksitlere ait tediyatta itilâf hasıl ol duğu ve açıkta yalnız bazı teferruatın kaldığı ve bunların dahi tesviye edilmek üzere olduğu bildiril miş ve bu netice cihanın her tara fında büyük bir memnuniyet tevlit etmişti. Fakat şimdi anlaşılıyor kî teferrüattan addedilen noktalar öyle kolayca halledilecek şeyler değilmiş. Fransa hükumeti adeta Amerika Re isicumhurunun teklifini suya düşürmek için her noktada hususî talep Ierinde ısrar ettiği gibi teferruata ait müzakerelerde Amerika tekli • finin ruhunu ihlâl ve ehemmiyetini tenkis edecek bir çok mühim kayıt ve şartları ileriye sürmüştür. Son ihtilâf tamiratın mamul eşya olarak teslimi icap eden kısmına ait münakaşadan çıkmıstır. Fransa bu teslimatın devamını istiyor. Halbuki Amerika Almanya'nın tamirat yükünü mümkün mertebe tahfif etmek istediğinden eşya şeklindeki tediyat ve teslimatın dahi tecilini talep ve bunda ısrar ediyor. Daha doğrusu Fransa eşya teslimatı ve diğer mes'elelerde ihtilâf çıka rarak Amerika teklifinin tatbıkinı tehir ve işkâl edecek müzakerelere ve konferanslara kapı açmak niye tindedir. Fakat Amerika hükumeti yalnız muayyen ve müsbet maddeler üzerinde müzakereden ayrılmağa taraftar değildir. Bundan başka Fransa kendisinin zararlarını diğer devletlere taksim ederek azaltmak tasavvurundadır. fiuyoida istimzaçta da bulunmuştur. FVHhsa'hıri bu tasavvurn tngiltere h^tziÇı^ine yeniden beş milyon tngiliz lirasına mal olacaktır. Ingiliz efkâri umumiyesi ise Amerika'nın teklifini kabul ederek deruhte ettiği on bir milyon tngiliz lirasına beş milyon daha zammedilmesini haz metmeğe mütemayil değildir. tngiltere hükumeti Fransa'nın istediği konferans hakkında ttalya hükumetini istimzaç etmiştir. Lâkin ttalya hükumeti Mister (Hoover) in teklifini derhal tatbik edilebile cek amelî bir mahiyette telâkki et • tiğinden konferans tasavvuruna yanaşmamıştır. ttalya hükumeti Frahsa'nın Avrupa Birliği projelerinden ancak bati faydalar çıkacağı kanaatinde olduğunu Hariciye Nazırı M. (Grandi) nin ağzile evvelki gün ilân etti. Bu beyanata nazaran ttalya hükumeti sulhün istikrarı için terki teslihatı zarurî bir şart addetmekte ve Amerika'nın son teklifinden bilistifade terki teslihat hakkında dahi müzakereye girişilmesinde ısrar etmektedir. Bu noktada İtaiya hüku • meti tngiltere ve Amerika ile hemf ikirdir. Bu suretle Fransa, tamirat mes'elesinde oldu?u gibi terki teslihat mes'elesinde de büyük devletler arasında gittikçe yalnız kalıyor. Mehmet Pş. hanı Demiryollar müstahdemleri memur mu, değil mi ? Devlet Demiryolları memur larından biri diyor ki: f Devlet Demiryolları ida resinin on bini m&tecaviz memaru vardır. Vasatî olarak bir memur ailesini dört kişi addetsek idarede hayatını temin edenlerin miktarı 40 bine baliğ olur ki bu muazzam kütlenin saadeti, istikbali idare riiesasımn ellerine mevdudar. Bizi devlet memuru addetmedikle rinden Şârayi Devlet Mahakemat Encümenine müracaate hakkımız yoktur. Fakat sonra şimendifer ciler birliği namı altında teessii sörtü istediğimiz cemiyete devlet memuru olduğamuz iddiasile mnsaade edilmedi. 2 Demiryolları memurları devlet memuru iseler devlet me murlanmn nail oldukları haklardan istifade etmeleri tabii değil midir? Bizim de bu tabiî haklardan; meselâ Şurayi Devlet Mu hakemat Encümeninden, hakkı tekaütten istifademiz lâzım gelmez mi? Biz bb'yle bir talep karşısında muhtaıaran şu cevabt alırız. «Sız devlet memuru değilsinis!» 3 Demiryolların tervis tarzı çok ağırdır. Her şube çok met'uliyetlerle yüklüdür. Bu ağır vazife altında günde yedi saat çalı şırken gene »on zamanda ttiz devlet memurusunuz. Binaenaleyh sekiz saat çalışacaksınız'» dediler. tşine göre memur addedilme miz, yerine gSre memur hakkt haricinde görülmemiz bizi deve kuşuna çevirdi. Kuşa uç demişler deveyim demiş, yük yüklemek iste mişler kuşum cevabım vermiş. 4 Geçen aene devlet memu • rusunuz dediler, peşin maaş verdiler. Bu ay da devlet memuru değilsiniz diye peşin maaşt kaldtr mak istiyorlar. 5 Kendi haktarımızt müdafaa için müracaat edeceğimiz bir makam yok mudur? ü Asıl garîbi nfc oldağamuzu bizim de anlıyamadığtmızdır. Memur mıyız, değil miyiz. Bunu, bize kâh memursunuz, kâh değilnniz diyorlar. Biz de şaşırdık, acaba biz neyiz? Mektubu çok şayanı dikkat bulduk. Devlet memurluğu gibi muayyen evsafı ve müstakar bir tef•ir ile uyuncağa çevrilmesindeki gariplik ve fenalık meydandadır. Biz de bu demiryollarda çahşan vatandaşlar memur mu, değil mi, diye alâkadarlardan 62 r davası temyizde.. Abdülhamit veresesi eski karara itiraz etti Mehmet Ali Pş. hanınin ciheti aidiyeti mes'elesi yeni ve mühim bir safhaya girmiştir. Beşinci hukuk mahkemesi burasmın mütevellisi oiduklarını iddia eden zavata ait bulunduğuna karar vermiş ve bu ka rar Mahkemei Temyiz birinci hukukunca da tasdik edilmişti. Hane sahip olduklarını iddia eden Sultan Abdülhamit veresesi bu kararm gayriadilâne olduğunu ve bir çok hususat ile vesaikin tetkik edilmiyerek karar verildiğini ileri sUrerek re'sen Adliye Vekâletine müracaat etmişIerdir. Adliye Vekâleti re'sen bir karar vermemekle beraber vaki olan müracaati Mahkemei Temyizin nazari dikkatine arzetmiştir. tstihbaratımıza nazaran M<>hke mei Temyiz heyeti bugünlerde bir içtima aktederek vaki olan yeni hukukî müdafaati tetkik edecek ve yeniden karar verecektir. Mehmetali Pş. hanı hakkında verilecek kara rın şehrimizdeki diğer bir çok va kıflara da şümulü olacaktır. Bu itibarla davaya ehemmiyet atf«dil mektedir. Attilâ sui kast tertibatında n haberdar Byzans elçileri nezaret altında Masumlara zeval yok Vay Vijilas'a! , n . ^ I IH r ı On birinci fasıl Sui kast suya düştu Edekon sui kasdi kendisine haber verdi Maksimius, Attilâ tarafından hdzura kabul edileceğim dive bo»jna beklerken gizli Hün zabitlri, Byzans sefaret heyeti azası nm hareketlerini takip ve teces 8Üs ediyorlardı. Edekon îstanbul'dan döner dönmez Kralla uzun uzadıya konusmuştu. Bu mükâlemeyi müteakıp Attilâ'nın sarayını muhafaza eden bütün askerî kıt'alar değiştirilmişti. Maksimius, Periskos hatta Byzans heyetine mensup en adi kâtip bile gizli fakat ciddî bir nezaret altında bulunduruluyor du. Vijilas Hün hükumetinin siiphelerini gösteren bu fevkalâde hali sezmiş, nezaret altında bu lunduklarını anlamıştı. Onun için, tir ki: Attilâ tarafından ilk huzura ka « Bu kadar cür'etkârane bir bul edildikleri gün, Hün Kralının plânın dikkat ve itina ile hazır kendisine karşı kullandığı sert ve latması lâzımdır. Nabemevsim şiddetli lisanın tesirile sapsarı her hangi bir istical teşebbüsün olmuştu. Edekon, sui kasdi kim muvaffakiyetle neticelenmesine senin keşfedemiyeceğini söyli mâni olabilir. Edekon, altın olta yerek büyük bir sükunet gösteriiğnesine saplanmış, tutulmustur. yordu. Ancak Attilâ'nın mutat Sui kasdin muvaf fakiyeti için çok soğuk kanlılığı ile kabili telif olçalıştığını söylemektedir. Ede mıyan o, unf ve şiddeti, o vahşi kon muhafız kıtaatta bazı dost tehditleri gösterilen bahane ile luklar temin etmek, münasip gümütenasip değildi. Vijilas bu tehnu intihap eylemek eşref saatte ditleri fali hayır addetuniyordu. zarbeyi indirmek için kralın Fakat teselli makamında olarak teveccühünü kaybetmemek lâ kendi kendine diyordu ki: zım geldiğini ilâve ediyor. Bu gi« Eğer Attilâ sui kasdi keş bi işlerde hiç bir şey talihe ve tefetmiş olsa idi bütün sefaret hesadüfe havale edilemez. Edekon yetini tevkif ettirir idi. Zaten verilecek paranın yüz altına ib Maksimius'un namuskârlığı Hün lâğ edilmesini istiyor. Çünkü bir hükümdarına elbette emniyet ve takıra şerikler elde etmek lâzımitimat telkin etmiştir.» dır. Attilâ'nın kellesi için yüz alHün kaçaklarını istemek için, tın sarfetmek fazla görülemez. Attilâ onu tstanbul'a iade edince Bu iş pahalı değildir.» Vijilas'ın emniyeti çoğaldı. De (Mabadi var) mek ki kendisinden şüphe edil miyordu. Sui kasdi yapacak eş hasa verilmesi mukarrer paraları da tstanbul'a gitmek vesilesile gizlice ve refakatinde bulunan • lann tecessüs ve merakını uyan dırmaksızın getirmeğe muvaf • fak olacaktı. Gerçi bu seyahat, sui kasdin icrasını biraz geciktirse de onu kolaylaştırmış, daha emin bir sekilde tatbikına imkân vermiş olu yordu. Krizaf ius, onu sabırsızlıkla bekliyordu. Byzans'ın bu hilekâr ve hain nazırı her gün yolları bek letiyor. Attilâ'nın katledildiğini haber vermeğe gelen bir süvari nin vüruduna intizar ediyordu. Vijilas'ın hiç bir muvaffakiyet göstermeden İstanbul'a geldiğini görünce küplere bindi. Zavallı yı gösterdiği ihmalden fena halde hırpaladı. Vijilas cevaben demiş Tekaiit edilen bir kâkim Temyiz mahkemesi azasından sabık tstanbul Ağırceza mahkemesi reisi Sabri Bey ahvali sıhhiyesinden dolayı vuku bulan talebi üzerine tekaüde sevkedilmiştir. Sabri B. badema avukatlık yapacaktır. Agopyan hanı faciası Galata'da Agopyan Hanında bundan bir müddet evvel vuku bulan filim faciasının muhakemesi dünkü celsede hitam bulmuştur. Müdeiu mumî maznunlardan Emil ve Yorgi kardeşlerin 455 inci madde muci bince tecziyelerini, çırak Yani'nin beraetini i»temiştjr. Mıjhakeme karar için kalmıştır. Namzet muhafaza davacı memurları Demokrasi ve gençlik! [Başmakaleden mabait] nen istlfadeye hakkı vardır. Miihim merkezlerde çocuklara mahsus bi rer dispanser mevcuttur. Her çocuğun bir sihhat karnest vardır. Fazla olarak her çocuk teşkilâta girdiği gün içtimaî sigortaya kaydedilmiş demektir. ölürse S000 liret, tam bîr maluliyete uğrarsa 30,000 liret tazminat, muvakkat bir malu liyete uğrarsa günde 2 liret maaş alır. Genç çahşmağa başlayınca, faşist sendikasına dahil olmağa sev kedilir. îşinden çıktıktan sonra konferanslar, müsahabeler, müsame reler ve cem'î tenezzüh ve seyahatlere iftirak ettirilir. Disipline fevkalâde ehemmiyet verilir. Faşist genci, ayni kalıpta dökülmüş bir Faşist vatandaş ve bir askerdir. Fakat Faşizm şahsî hürriyati daha çekirdek halinde iken öldüren bir usuldür. Onun için bu teşkilâtın demokrat cumhuriyetlerde ayni ruh ile ayni şekilde tabii tatbik edile m». * * * Bizde de, demokrasi ve inkılâp gençliğe istinat ediyor ve etmek mecburiyetindedir. Çünkü Fransız mli tefekkirinin söylediği gibi, bir mefkurenin ve bir siyasetin devamınt, yüriimesini, yaşamasını temin ede bilmek için gençliğin onu kabul etmesi bu mefkure ve siyasetin gençliğe istinat etmesi lâzımdır. tnkılâbı ihtiyarlık değil gençlik yapar ve tabiidir ki inkılâp ta gençlige istinat etmek ihtiyaç ve mec • buriyetindedir. Faşizm gibi gençliğin eseri olan Türk inkılâbı da. gençlige îstinat lüzumunu anlamıştır. Bunu, anlamamak kendi kendini inkftr etmek demek olurdu. Fakat gençlige istinat llizumunu anlamış olmak kâfi midir? İtalya'nın ve Sovyet'lerin yaptığı gibi bu gençliği, inkılâpçı bir gençlik olarak yetiştirmek lâzımdır. (Hemen ilâve edeyim ki Faşist ve Sovyet teşkilâtının aynini kabul edelim, demek istemîyorum.) Bizde gençlik için, gençliğin ruhî, fikrî, bedenî terbiyesî için mektepler haricinde ne yapılmıştır? Yalnız mektepler, liği, yetiştirmeğe kâfi midir? Ya mektepler haricinde kalan, hiç mektebe gitmiyen gençlik? Hayli mühim bir kısmı, ecnebi mekteplerinde, katolik papazlarının, Amerikan mis • yonerlerinin elinde yetişen gençlik inkılâbın istediği terbiyeyi alıyor mu? Lâik TUrkiye'de, mektep haricinde çocuklar ve gençlerle meşgul olan yegâne müessese Amerikan genç hristiyanlar cemiyetidir. Ne elim değil mi? Spor kulüplerimiz, çocuklar ve gençlerin, hiç olmazsa, sporla meşgul olmalarını, fena eğlencelerden uzak kalmalarım temin ediyordu. Maarif Vekâleti orta mektep ve lise tfclebesini kulüplerden de uzaklaştırdı. Halbuki kulüpleri ıslah etmek, onları teşkilât itibarile Amerika'hların genç hristiyanlar cemiyetine benzetmek elbette bin kat hayırIı olurdu. (Bu cemiyette, çocuklar ve gençler spor yaparlar, lisan öğrenirler, ticaret dersleri görürler, kUtiiphanelerden istifade ederler, musiki ve güzel san'atlarla meşgul olurlar.) Bakınız, şimdi yaz tatili var. Yüz binlerce mektep talebesi başıboş geziyor. Spor kulUplerine gitmeleri, bu kulüplerin deniıcilik şubelerindeki teşkilât ve vesaitten istifade etmeleri menedilen bu çocuklara ve gençlere, plâjlarda istediklerini yapmaları için tam bir hürriyet veril miştir. En fena spor kulübünün hayatı bile her halde Florya'nın başıboş hürriyetinden çok iyidir. Hulâsa, gençliği disiplin altında ve bir gayeye, bir İdeale müteveccih olarak yetistirmek için zaten ihti yaca yetişmiyen mekteplerimiz kâfi değildir. Eğer mektep, kâfi olsaydi, başka memleketlerde mektepten ayrı terbiye tesekkülleri ve mües«e seleri yapmazlardı. Fransız muharririnin demokra siler, gençliğin vatanî terbiyesini ihmal ederler demekte, kendine göre, hakkı var; galiba. Fakat genç Türk demokrasisi, ihtiyar demokrasilerin düştükleri bu hataya düşmemeli, Türk gençliğini mektep hari cinde de yetistirmek vazifesini ihmal etmemelidir. Ahiren vazifelerinden çıkarılan namzet muhafaza memurlarından bazıları Gümrük idaresî aleyhine zarar ve ziyan davası ikamesfne karar rermişlerdir. Bu 'tnemurlar, memurin kanunu mucibince namzetlik müddetinin altı ay olduğunu, bundan fazla memuriyette kalmış oldukları cihetle kendilerinin kanunen asil memur sayıldıklarını iddia etmektedirler. Hflkim Cemil B.iıî muhakemesi tstanbul Birinci Ticaret mahke • mesi azasından Cemil Bey iflâs eden bir tütün tüccarına ait tütünlerin satışı esnasında vazifesini ihmal ettiği iddiasile Ağırceza mahkemesine verilmişti. Dün bu davaya devam edilmiş ve şahitler dinlenilmiştir. Şahitlerden Nemlizade Mithat ve tstanbul meb'usu Hüseyin Beyler vaki olan davet üzerine tütünleri muayene ettiklerini ve liste mucibince bunların nevi ve cinsine göre kıymet biçtiklerini, fakat bir takım toz tütü nün kıymeti olmadığından bunları listeye' ithal etmediklerini beyan etmişlerdir. Bu tütün satışı hakkında tş Bankasından vaki olan istilâma cevap gelmediğinden muhakeme talik edilmistir. Dayak iddiası asılsızmış Bir şahsın Pendik'te jandarma onbaşısı tarafından dö vüldüğii ve tehdit edildiği hakkında Vilâyete müracaat ettiği yazılmıştı. Vilâyetçe bu şikâyet tetkik edilmiş, fakat aslı olmadığı anIaşılmıştır. roruz! Soruyc " Alemdar „ nahiyesi Eminönü kaymakamlığı dahilinde bulunan Sirkeci nahiyesi lâğvedilmiş ve bunun yerine Sultanahmet'te bir Alemdar nahiyesi tesis edilmiş tir. Sultanahmet polis karakolu da Alemdar karakolu namile Sultanahmet'te bir binaya tasınmıst'r. Nuri Beyin katli Dostu Zehra Hanım da cinayette methaldar! Eski Musul meb'usu Nuri Beyi öldüren Arnavut Hacı'nın muhake mesi şayanı dikkat bir safhaya gir • miştir. Katil Hacı'nın karısı oldu ğunu iddia eden, fakat bunu vesaikle isbat edemiyen Erzincan'lı Zehra Hanım da bu davaya dahil edilmiştir. tstintak dairestnin yaptığı tah kİkata göre Zehra Hanımın maktul Nuri B. arasında son zamanlarda bir iğbirar başlamıştır. Bunun sebebi de Nuri Beyin satın alıp yarı hissesini Zehra Hanıma temlik ettiği bir evi Nuri Beyin geri almak istemesidir. Bunu hisseden Zehra H. o sıralarda katil Hacı ile sık sık temasta bulunuyormuş. Cinayetin vuku bulduğu akşam, bir bahane ile Nuri Beyi hâdise mahalline celbettirmiş ve Ha cı'nın Nuri Beyi öldürmesini teshil etmiştir. Zehra H. bu »ebepten Ağırceza mahkemesine sevkedilmiştir. Yarın mes'ul müdürü mahkum oldu Seyrüsefer merkezi memurlarından Muzaffer Bey kendisine haka retamiz neşriyatından dolayı Yarın gazetesi aleyhine bir dava ikame etmişti. Bu dava dün İkinci ceza mahkemesinde rüyet olunarak intaç edil miştir. Mahkeme yapılan neşriyatı hakaret derecesinde görmüş ve gaze tenin MUdiri Mes'ulü Süleyman B. in 5 ay hapsine karar vermiştir. Diğer taraftan Yarın gazetesi bir kaç gün evvel neşrettiği (Yere batsın böyle Belediye) serlevhalı bir yazıdan dolayı tekrar mahkemeye verilmiştir. Bu dava da bir kaç güne kadar Ağırceza mahkemesinde rüyet olunacaktır. Meyva koleksiyonu Vilâyet Ziraat müdiriyeti Vilâyet dahiiinde yetisen bilumum meyvaların alçıdan birer nümunesini yaptırmaktadır. Bu suretle bir kolleksiyon vücude getirecektir. MUHARREM FEYZt Sahte yirmibeşlikler Nikel yirmi beş kuruşlukların sahtelerinin bugünlerde piyasalarda sürülmekte olması üzerine Dahiliye Vekâleti vilâyetlere bir tamim göndermiştir. Bu tamime göre bu pa • ralar az kullanılmış iseler asılla • rından kolaylıkla tefrik edilemez. Kalp paraların renkleri daha açık ve yazıları donuktur. Kalp paralar kolaylıkla eriyen kurşun, kalay ve emsali madenlerden yapılmıştır. Bu paralar asıl yirmi beş kuruşluklardan daha hafiftir. Nikel 25 kuruş luklar 10 gıram, taklit paralar ise 8,40 gramdır. Taklit paralara tırnakla doku nulursa tırnakların izi görülür. El ile sıkıştırıhrsa kıvrılır, yere atılınca nikel paralarınkine nazaran daha sağır bir ses çıkarır. Halis paralar ise el ile bükülemez. Adlî tadilât (Birinci sahifeden mabait) Şile cinayeti davası Şile'de tbrahim'i öldürmekle maznun Hakkı Çavuş, Hüseyin ve Hasan hakkında Ağırceza mahkemesinde cereyan eden muhakeme neticesinde her üçünün de beraetine karar verilmiştir. Hukuk salnamesi yapılıyor Daruşşafaka'ya talebe alınıyor Darüşşafaka müdürlüğünden: 1 Kayıt muamelesi (15 tem muzdan 15 ağustosa) kadar devam edecek ve (15 ağustosta) kayıtlar kapanacaktır. (Kayıt muamelesi pazar, salı, perşembe günleri saat ondan on yediye kadar yapılır. Hukuk Fakültesi Talebe cemiyeti (Hukuk salnamesi) namile yeni bir kitap çıkarmağa karar vermiştir. Bu kitap memleketin hukuk tari hinde çok mühim rol ifa eden ts tanbul Hukuk Fakültesinin şimdiye kadar kıymetli hocalarının tercümei halleri ve hukuk âlemindeki mev kileri hakkında bazı malumatı ih • tiva edecektir. Cemiyet bu eserin bir eylule kadar ikmaline çalışacaktır. Rafet Beyin riyasetinde açıldı. Ekseriyet olmadığı için tehir edildi. Bugünkü Meclitin ilk celsesî açıldıktan sonra misafirimiz Irak Kralı Faysal Hazretleri, maiyeti erkânile beraber Meclise teşrif ettiler. Kapıda M. Meclisi Reisi vekillerinden Vasıf Beyle idare âmirleri tarafından istikbal o lundular. Kral Hazretleri Reisicumhur locasından müzakeratı takip ettiler. Emir Türk Millet Meclisi müzakeratını dikkat ve alâka ile dinlediler ve yarım saat sonra avdet ettiler^ Meclis müzakeratı notları Pazar günkü Meclis müzakeratı notlarının birinci sahifeden başla mak üzere nesredilmesi hakkındaki Millet Meclisi kararı bütün gazete lere tebliğ edilmiştir. Anadolu Ajansı bugün notları verirse TUrkiye'de çıkan bilâtefrik her yevmî gazete bu tafsilâtı birinci sahifeden başlıyarak aynen neşredecektir. Boğazlar Japon murahhası Japon Sefareti müsteşarı M. Kuraabe vazifesine ilâveten Boğaz'lar komisyonu Japon murahhaslığına tayin edilmiştir. ABİDİN DAVER

Bu sayıdan diğer sayfalar: